kadir evliyaoğlu
olay reklam sol
ufuklar koleji sol
Şanlıurfa
08 Mayıs, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.27
  • EURO
    34.70
  • ALTIN
    2403.0
  • BIST
    10336.5
  • BTC
    62705.8$
olay köşe yazısı üstü

İSKİ kokuları geliyor

03 Aralık 2020, Perşembe 10:46

Cinsel saldırı ve taciz iddiaları nedeniyle CHP İstanbul örgütlerinden pis kokular gelmeye başladı. Ben olayın CHP içindeki ekipler savaşıyla ilgili değilim. Hatta CHP’yle de ilgili değilim. Benim için önemli olan kadınların cinsel saldırı ve taciz olayları karşısında yaşadıkları mağduriyet. Sosyal medyada hakkımda haksız kampanyalar düzenlemesine rağmen Barış Yarkadaş’ın iddialarını ciddiye aldım. Ama cinsel taciz iddiaları karşısında önlem almamakla suçlanan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’yla da konuştum.

Kaftancıoğlu“Ben bu iddialar hakkında konuşma durumunda değil, gereğini yapma konumundayım. Gereğini de yaptım” dedi. “Tacizcinin partisi olmaz. Tacizci babam dahi olsa gözünün yaşına bakmam” diye konuştu. Söz konusu kadınların mağduriyeti olunca ben de böyle bir tavır bekliyorum. Canan Kaftancıoğlu ile konuşmamızı aktaracağım.

89 İSKİ TRAVMASI

CHP, 1989 yerel seçimlerinden sonra 23 Haziran’da İstanbul’u yeniden kazanınca, 30 yıl sonra ele edilen başarının yeni bir İSKİ skandalına kurban edilmemesi konusunda uyarılar yapılmıştı. Hem de CHP’yi CHP’den çok önemseyen çevreler tarafından. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da “1989 travmasını yeniden yaşamak istemiyoruz” demişti. CHP, İSKİ skandalıyla birlikte 30 yıl boyunca İstanbul’da seçimleri kazanamadı.

CİNSEL TACİZ İDDİALARI

Bu aşamada medyaya sızan üç iddia var.

1- Maltepe ilçe yönetim kurulu üyesi Umut Karagöz cinsel saldırı iddiasıyla tutuklandı.

2- Bir kadın CHP il yönetiminden iki kişinin kendisini taciz ettiğini ileri sürdü.

3- Ümraniye ilçe yönetiminden bir kadın, bir partili tarafından taciz edildiğini iddia etti.

SÖZ CANAN KAFTANCIOĞLU’NDA

“Bu süreç anlatıldığı gibi değil. Ümraniye teşkilatından bir genç kızımız bana ulaştı. Daha doğrusu iddialar bana ulaşınca görüşmek için onu ben davet ettim. Dinledim. Bırakın üstünü örtmeyi, tam aksine, hemen yargı sürecini başlatması gerektiğini öneren benim. Ayrıca yargı sürecini de takip ediyorum.

İSTİFASINI İSTEDİM

Bu arada il gençlik kolları başkanımıza, ‘Hemen bu şahsın istifasını isteyin, istifa etmezse görevden alın’ dedim. Şahıs istifa etmiş. Yargıda aklanmadığı sürece geri dönemez.”

Ümraniye’de cinsel tacize uğradığını iddia eden D.A.’nın avukatı Orkun Kumkumoğlu da Canan Kaftancıoğlu’nu doğrulayan bir açıklama yaptı. Canan Hanım, genç kızımıza sahip çıkmış.

MALTEPE’DEKİ CİNSEL SALDIRI OLAYI

İğrenç bir olay. İğrenç ötesi aşağılık bir cinsel saldırı. Cinsel saldırı mağduru Z.K.’nın anlattıkları dehşet verici. Ben utandığım için Z.K.’nın anlattıklarını buraya yazamıyorum ama yapan utanmamış demek ki.

CHP Maltepe İlçe Başkan Yardımcısı Umut Karagöz, cinsel saldırı iddiasıyla tutuklandı. Ama onun bir de teşkilat boyutu var. Canan Kaftancıoğlu’na onu da sordum.

“Olay perşembe günü teşkilata intikal ediyor. Cuma günü Maltepe ilçe tarafından dosyası il teşkilatına gönderiliyor. Cumartesi günü derhal il disiplin kuruluna sevk ediliyor. Pazartesi günü ise ihraç ediliyor. En ufak bir gecikme yok” dedi.

Canan Kaftancıoğlu’nu öyle suçlandığı gibi cinsel taciz iddialarının üstünü örten bir tavır içinde görmedim. Bu olaylar bir kırılma noktasını oluşturabilir. Eğer tacize uğrayanların değil, taciz edenlerin korunduğu gibi bir hava oluşursa o zaman CHP bu işin altında kalır. Dün bu konuda çok yoğun görüşmeler yaptım. Bu iddiaların buzdağının sadece görünen yüzü olduğu söyleniyor. Partiyi yıpratmamak için susanlar konuşmaya başlarsa, yandı gülüm keten helvası...

İSKİ’DE NE OLMUŞTU?

İstanbul’daki ortaya çıkan cinsel taciz iddialarının gereği yapılmazsa, yeni bir İSKİ rezaleti kaçınılmaz olur. Ergun Göknel’in sekreteri Feray Karvar ile ilişkisi olduğu iddiasını boşanma aşamasındaki eşi Nurdan Erbuğ patlatmıştı.

Ardından içinde kadının, aldatmanın, yolsuzlukların olduğu bir rezalet ortaya çıkmıştı. Yüzyılın rezaletiydi. İSKİ’den sonra bir daha belini doğrultamadı. CHP, 30 yıl sonra yerelde iktidar oldu. İktidarla birlikte makama, mevkie, paraya, pula, güce kavuştu. “İktidar bozar, mutlak iktidar mutlaka bozar” kuralı işlemeye başladı.

GÖZLER KILIÇDAROĞLU’NA ÇEVRİLDİ

Bu iddialar CHP İstanbul örgütlerinin boyutlarını aşıp, Türkiye’ye mal oldu. Artık gözler Kılıçdaroğlu’na çevrilmiş durumda. CHP Lideri bu çirkin iddialar karşısında ilkeli bir tavır ortaya koyacak mı? Merak edilen o. Bu aşamadan sonra kimse Canan Kaftancıoğlu’nu ya da bir ilçe yöneticisini sorumlu tutmaz. İş artık Kılıçdaroğlu’nda

İMAMOĞLU SUİKASTI NEREDEN ÇIKTI?

gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bodrum’da bir programa katılmıştı. 26 Aralık 2016 tarihiydi.

Gece 23.00’te telefonu çaldı. Arayan Başbakan Binali Yıldırım’dı. Başbakan sabahı bekleyememiş, gece yarısı aradığı Kılıçdaroğlu’na, suikast ihbarı aldıklarını belirtip, zırhlı araç tahsis etmek istediklerini iletmişti.

Binali Yıldırım görüşme sırasında benzer teklifi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye de yapacaklarını belirtip, zırhlı aracı kabul ederlerse memnun kalacaklarını söylemişti.

Kılıçdaroğlu zırhlı aracı kabul etmiş, ancak Bahçeli istememişti. Başbakan’ı gece yarısı Kılıçdaroğlu’nu aramaya iten istihbarat, DEAŞ’ı izleyen birimlerce alınmıştı. Ciddi bir suikast ihbarıydı. Ekrem İmamoğlu’na yönelik suikast ihbarı da Emniyet’in DEAŞ’ı takip eden unsurları tarafından tespit edilmiş. DEAŞ’ın İstanbul’da önemli şahıslara yönelik sansasyonel bir eylem yapmayı planladığı yönünde bir ihbar alınmış. İmamoğlu’yla birlikte hedef olabilecek isimlerin koruma ekibi önleyici tedbirler kapsamında uyarılmış. Güvenlik birimleri, “Bunlar önleyici istihbarat. Eğer eylem hazırlığı içinde olan bir hücre tespit edilse, anında operasyon yapılırdı” dediler. Emniyet Genel Müdürlüğü bir operasyon ya da yakalanan şahıs olmadığını açıkladı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da iddialara son noktayı koydu. “Böyle bir suikast girişimi söz konusu değildir” dedi. 20 Ağustos’ta yakalanan DEAŞ’ın sözde Türkiye emiri Mahmut Özden’in DEAŞ’ın Suriye’deki merkezi ile yaptığı görüşmelerde, “Ses getirici bir eylem yapmak istiyoruz. Ne olabilir” şeklindeki konuşmaları tespit edilmişti. DEAŞ’ın Ayasofya’ya yönelik eylem planladığı da o süreçte ortaya çıkarılmıştı.

Bu tür ihbarları ciddiye almak lazım. Ama kampanyaya da dönüştürmemek gerekiyor.