Yok kardeşim yok yok !!!

   Bu şehrin makûs talihinin belki de görünmeyen en önemli unsurlarından birisi de bu olmayan şey. Tüm bu tıkanmışlığımızın, ayağa kalkamayışımızın, kendimizi ifade edemeyişimizin en baştaki sorunu bu olsa gerek. Var olması ile daha çok var olacağımız, her hizmete daha çabuk ulaşacağımız yaramız, derdimiz, tasamız eksikliğini yaşadığımız zayıf noktamız.

              Ne mi diye merak edenler, tabi ki şu lobi dedikleri ve maalesef biz de pek de olmayan bürokrat eksikliğimiz. Koca iki milyonluk şehri Ankara’da ya da Türkiye’de temsil eden kaç yöneticimiz var acaba. Mesela; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığında, İç İşleri Bakanlığında, Milli Eğitim Bakanlığında, Adalet Bakanlığında, Bayındırlık ve İskan Bakanlığında, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında, Kültür ve Turizm Bakanlığında veya diğer bakanlıklarda kaç Genel Müdür, kaç Daire Başkanı, kaç üst düzey yöneticimiz var. Ya da 81 şehirde kaç Valimiz, kaç Emniyet Müdürümüz, kaç Milli Eğitim Müdürümüz kaç Sosyal Güvenlik Kurumu Müdürümüz var. Bu işi merak edenler araştıracaklar ve görecekler ki Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı hariç bir elin parmaklarını geçmiyor maalesef.

              Peki, bu şehir kalkınma hamlelerini, sulama projelerini, yol projelerini nasıl hayata geçirecek. İşsizlik sorunlarını, enerji problemlerini nasıl hızlı bir şekilde çözecek. Sırf bu yüzden bürokratların üretmesi gereken projeleri, çözmesi gereken sorunları vekillerden bekliyoruz. Oysaki vekillerin yapması gereken, var olan projeleri meclis çalışmaları ile hızlandırmak olmalı. Bakanlıklar da iliniz için talepte bulunan bürokratınız yok ise problemler çığ gibi büyür ve bir türlü çözüme kavuşmaz. Bize en fazla gerekli olan şey bürokrat talebinde bulunmak olmalı. Ankara’da, tabiri caiz ise, kılıcımızı çeken birileri var olmak zorunda. Ha diyeceksiniz ki bu bürokrat atamaları vekiller eliyle olur, onlar daha fazla sahip çıkmalı, alsınlar Ankara’ya götürsünler. Doğru, fakat önce bizim bu makamları hak etmemiz, hak edenleri de sahiplenmemiz gerekmiyor mu? Yani konu yine teraziye geliyor ‘’Urfa’lı, Urfa’lıyı hafif tartmamalı’’. Eğer biz bunun farkında olur da talebimizi işin ehli noktasında yaparsak, ahbap çavuş ilişkisinden kurtulabilirsek kazanan bu şehir ve bu şehirde yaşayan herkes olacak.

              Ben kalemim yettiğince, dilim döndüğünce bunu yazmaya, gündem yapmaya gayret göstereceğim. Sizlerin desteği olmazsa bu bir damla olur sadece. Yok, eğer sizlerde benimle aynı fikirde olursanız damlamız dalga, dalgamız bir tsunami olur.

             Kalın sağlıcakla…