kadir evliyaoğlu
olay reklam sol
ufuklar koleji sol
Şanlıurfa
27 Temmuz, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.99
  • EURO
    35.81
  • ALTIN
    2529.0
  • BIST
    10891.42
  • BTC
    67905.715$
olay köşe yazısı üstü

Nefretin Çocukları 1915 (38)

15 Mayıs 2015, Cuma 08:27

Oysa Siverek karaca dağ bu kadar rahat değildi bir gün öncesi olanları bilseydi bedir ağa.

Savrulan nefreti beklide Siverek’e gitmeyecekti, nerden bilebilirdi ki gelin bilme adına biz bir gün öncesine dönelim.

  Berj ağa Diyarbakır oradan Erzurum’a kadar gitmiş kaçakları arıyordu, nefretle bezenmiş kızgınlığı tıpkı aç bir aslanın ceylanı araması gibi hırlıyor saldırıyordu sağa sola ah bir bulabilse her kese talimat vermişti Berj ağa bulana ödül bile vaat etmişti.

Çaresizlik kahrediyordu koca otağ reis, ni dönüyorlardı karaca dağdaki otağına, çaresiz perişan ve bir o kadar nefret dolu duygularıyla.

Berj ağa.

—Erişpa bunu yapmaz zorla kaçırmışlardır mutlaka bu işte dejiklerin parmağı var biliyorum… Ama bu olaya rağmen Osmanlı zabitlere şikâyet edeceğiz akşamdan tezi yok yardım isteyeceğiz. Ah kızım, vah dağ ceylanım deniz gözlüm vaaaaah kızım…

 

Berj ağa ve oğulları bir o kadar adamlarıyla Siverek sancağına doğru yol alıyorlardı…

Tüm yorgunluklarına rağmen kimsenin dilenecek hali kalmamıştı….                          Dinlemiyorlardı vücutlarındaki yorgunluk duygusunu, 

 

Oysa aynı zaman dilimin içersinde mutlu olamayan bir zümre vardaki nefrette bezenmiş onlarca atlı hedefteki Siverek, e yetişmişlerdi…

Siyah taşlarla örülü Siverek jandarma merkez karakolun kapısın, varmak üzereydiler bir takım atlıların Siverek, e girişlerini haber almışlardı… Askerler bir isyan olur korkusuyla etrafta ne kadar kolluk kuvvetti varsa kısa bir zaman da karakolu ablukaya almışlardı…

Karanlığın aydınlığa teslim olma zamanıydı artık tan yeri ağarıyordu…

Zabit başı.

—Durun kimsiniz bu vakitte… Kimsiniz. Durun!

Berj ağa Öfkeli bir ses tonuyla.

—Ben karacadağ eteklerinde otağ reisi beyi  Berj ağa, halimize binaen kumandanı görmeği dileriz.

Zabit başı.

—Berj ağa bu ne telaş, bu ne telaş kuşluk vaktinde, hayırdır…

Berj ağa.

—Baş efendi… Hani? Biz ki sadık’a milletiz ya ne, demek olsun bu topraklarda bizde yaşarız, ne ola ki içimiz yanmaktadır. Komutanı görmek, vakitte mi bağlıdır? Bir yol komutana havadis eyle bizi bitirdiler eşkıyalar bitirdiler ocağımızı söndürdüler, bil ve bildir. Tez ol

Zabit başı.

—kör ol bu ne şimdi! Ağa dedin, paşayım beyim dedin ne oldu! Burnundan solarsın, ağaaaa

Karakol komutanı dışardan gelen seslerle uyanınmış ve hemen yerinden fırlayarak tabancasını kabzeden çıkararak Mermiyi  namluyu ağzına sürerek, hızla karakolun dış kapısına yöneldi.

İsmail komutan.

—Bu ne densizliktir… Ne oluyor efendiler… Kuşluk vakti, yine cihanı harp mi çıktı

Zabit başı.

—Efenim paşam bu atlılar başı ben Berj ağayım, der durur zati âlinizle görüşmek ister.

Komutan şaşkın ve kuşkulu bir tavırla…

İsmail komutan.

—Berj ağa sabaha kıyamet mi kopacaktı bu kadar acele eder benimle görüşmek arzu edersiniz.

Berj ağa. Öfkeli ve gür sesi ile

—Komutan biliriz ki Belki sabah başımıza doğacaktır, yüreğimizde ki sancı güneşin doğuşuna, ihtimal vermez. Yinede bir hususta sizi fikir diler adalet isteriz!...                   sizinle hususi görüşmek isteriz budur tek emelimiz. Bu toraklarda, yoldaş sayarsanız!

İsmail komutan.

—Ala, ala berj ağa bu ne demek olsun tabiî ki sizde bizim millettensiniz şüphesiz.

Berj ağa.

—ziyade olun komutan efendi, ziyade olun… altında kalmayız!

Komutan İsmail.

—Berj ağa siz yalnız gelin makama. Başka kimse istemem!

Berj ağa.

—Hay, hay komutan efendi hay, hay.

İsmail komutan.

—Zabit başı, Berj efendiyi alın bekleme odasına sonra sen makama gel bakalım! İki oka kahve yapın de ha de

Zabit efendi…

—Derhal komutanım, emredersiniz.

Zabit efendi berj ağa dönerek.

Zabit efendi.

—Berj bey silahınızı indirin, silahsız içeriye buyurun beni takip edin.

 (Devam Edecek)