kadir evliyaoğlu
olay reklam sol
ufuklar koleji sol
Şanlıurfa
27 Temmuz, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.99
  • EURO
    35.81
  • ALTIN
    2529.0
  • BIST
    10891.42
  • BTC
    67871.975$
olay köşe yazısı üstü

EVRENSEL HUKUK ve ADİL YARGILANMA HAKKI

12 Kasım 2021, Cuma 09:20

Evrensel hukuk, ulusal hukuk üstünde, ötesinde olan hukuktur. Ulusal hukukların üstünde, ulusal hukuklara göre değişmeyen, tüm insanlık ailesinin insanlık tarihi boyunca biriktirdiği, süzülerek günümüze kadar gelen evrensel değerler sisteminin hukuktaki yansımasıdır. Evrensel hukuk kuralları, dünyanın neresinde olursa olsun, hangi insan topluluğu söz konusu olursa olsun, tüm insanlık için geçerli hukuk kurallarıdır. Hukukun evrensel ilkeleri; Uluslararası Sözleşmeler, Anayasalar ve diğer hukuk mevzuatlarında güvence altına alınmıştır. Dünyadaki tüm devletlerin belirlenen bu evrensel kurallara göre hareket etmesi yerel ve uluslararası toplumların duyarlılığı ölçüsünde sağlanabilmektedir.

            Evrensel hukukun temel ilkelerinin başında; insan hak ve özgürlüklerine bağlılık ilkesi gelmektedir. Yine anayasaların ve uluslararası sözleşmelerin bağlayıcılığı da evrensel hukukun temel ilkelerindendir. Kanunların Anayasalar ve ulusalararası sözleşmeler aykırı olmaması gerekir. Anayasa hükümlerinin; devletlerin temel organları olan, yasama, yürütme ve yargının yanında, gerçek ve tüzel kişileri de bağlayıcı olması temel evrensel hukuk kurallarındandır. Yaşama hakkı, mülkiyet hakkının dokunulmazlığı, işkence yasağı ve insan onurunun korunması da son derece önemlidir. Irk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal görüş, felsefi inanç, mezhep ve benzeri ayırımlar yapılmadan, kanun önünde eşitlik ilkesi de insanlık ailesine evrensel hukukun kazandırdığı bir kazanımdır.

            Evrensel hukukun tüm ilkeleri bunlardan ibaret değildir. Hukuki güven ve idari istikrar ilkesi de son derece önemlidir. Herkesi bağlı kalacağı hukuk kurallarının önceden bilmesi, tutum ve davranışlarını buna göre güvenle düzene sokabilmesi şeklindeki hukuki güven ilkesinin yanında; vatandaşların idarenin işlem ve eylemlerine karşı kendilerini hukuki güvenlik içinde hissetleri de idari istikrarı gerektirir. Herkesin savunma hakkına sahip olması da temel bir evrensel hukuk kuralıdır. Özel hayatın dokunulmazlığı da tüm insanlığın ortak değeridir. Kanunların geriye yürümezliği ve kazanılmış haklara saygı olmaz ise evrensel hukuk ilkeleri çiğnenmiş olur. Hukuk devletlerinde, doğal yargıç ilkesi, sözleşme özgürlüğü, hak arama hürriyeti, suçta ve cezada kanunilik ilkesi, masumiyet karinesi, suçta ve cezada şahsilik ilkesi, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı ilkesi, mahkeme kararlarının gerekçeli olması gibi burada daha da sayabileceğimiz çok sayıda hukukun evrensel ilkeleri söz konusudur.

            Bu yazıda aslında evrensel hukuka genel mahiyette değinildikten sonra, son derece önemli olan adil yargılanma hakkında açıklık getirilmesi amaçlanmıştır. Adil yargılanma hakkı, bireylere dava sonucunda verilen kararın değil, yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığının denetleme imkânı veren bir ilkedir. Adil yargılanmada dava sonucunda verilen karar tartışılmaz, tartışılan husus, bu karar sürecinde usulün adil olarak uygulanıp uygulanmadığı önemlidir. Adil yargılanma hakkının temel unsurları ise kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız mahkemeler, makul sürede yargılanma, hakkaniyete uygun ve aleni bir yargılama yapılmasıdır. Davaların makul bir sürede bitirilmeme/bitirilememesi adil yargılama hakkına aykırı olur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sekiz yıl ve üzerindeki süreleri neredeyse her zaman makul sürede yargılama hakkının ihlali saymaktadır. Böylece bir dava olması gereken süreden daha uzun sürmüşse adil yargılanma hakkı ihlal edilmiş olur. Anayasa Mahkemesi 5 yıl süren idari davada ihlal kararı vererek tazminat ödemeye hükmetmiştir. Her davada ve somut olayda sürenin makul olup olmadığı değerlendirilecek ise de şu anda davaların büyük bir kısmının ilk derece mahkemeleri, bölge adliye mahkemeleri ve Yargıtay süreçleri dikkate alındığında, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği, Anayasa Mahkemesi ve AİHM’e yapılacak müracaatlarda, ihlal kararlarının çıkacağı, dolayısıyla tazminatlara hükmedileceği açıktır. Tüm bunlara rağmen ihlal kararları ve tazminatlarda ziyade insanların adil yargılanmasının daha önemi olduğu muhakkaktır.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum