Defineciler…
27 Eylül 2021, Pazartesi 11:06Defineciler…
Anadolu’da yüzlerce uygarlıklardan kalan antik kent kalıntıları ve çevrelerinin delik deşik olduğunu hemen fark edersiniz. Halkımızın yıllarca bedava taş yığını gözüyle baktığı bu yerler çok eski bir tutkunun da (bence mesleğin!) çalışma alanıdır. Artık kalıntılardan kamyonu dayayıp taş taşınmıyor elbette, bu iş çok zor… Ağır hapis ve para cezası var. Cezayı, kuralı takmayanlar ise definecilerdir.
Yaz mevsimi başında Bafa Gölü kıyısında Antik kale kalıntılarında kaçak kazı yapan dokuz defineciden ikisi metan gazı sızmasından hayatını kaybetmişti. Mezar arayıp da mezarını kazanlar çoktur definecilik denilen diplomasız meslekte.
Çıkardıkları paha biçilemeyen tarihi parçaları masa başında oturan kaçakçılara yok pahasına satarlar, bu karanlık tipler de eserleri acımadan yurt dışına kaçırırlar, oralardaki alıcılar malum… Dünya ekonomisinin zenginler listelerinde adlarını görüyorsunuz zaten. Geçtiğimiz günlerde yapılan ‘Anadolu Operasyonu’ ile bazı kaçakçı ve defineciler yakalandı, tarihi eserlere yasadışı müzayedelerde satılmak üzereyken el konuldu. Bu iş kaçak yapıldığı gibi devletin iznine bağlı olarak da yapılabilir. Yani ülkemizde define aramanın kuralları vardır, kuralları da devlet koyar. Ancak çoğu defineci bürokrasiyi engel görür, kafasına göre takılır. Bu definecilerin sayısı hiçte az değildir. Hatırlayacaksınız… Gümüşhane’de 12 bin yıllık gölün altında hazine var diye göl sularını boşaltılar. Halkın Dipsiz Göl dediği buzul gölün tıpasını çekip(!) dibini buldular. Elbette hazine falan yoktu ortalıkta. Olan binlerce yıllık gölün sularına oldu. Gümüşhane’deki devlet görevlileri bile hazinenin çıkacağına inanmış olmalı! Bu topraklar kolay parayı sever, ha define aramışsın, ha tosuncuklara para kaptırmışsın…
Neyse; definecileri muhabirlik yaptığım yıllarda izledim ve Tv haberleri hazırladım. 80’li yılların TRT’sinde Can Okanar’ın çok popüler olan ‘Tv Dergisi’ adlı programı vardı. Bir defineci ile yaptığım röportaj sırasında gizemli haritayı görmek istemiştim. Definecinin ‘ göstermem’ bendenizin ‘bir göreyim’ diyaloğu o vakitler insanları gülümsetmişti.
Definecilerin Şiarı…”Umutsuz Yaşanmıyor”
Defineciler peşinde oldukları hazineyi öyle bir anlatırlar ki; siz de inanırsınız. Uydurulmuş efsaneler ve masalların içinde yüzerek altınlarla kaplı sahile ulaştığınızı sanırsınız.
Köy kahvehanelerinde el değiştiren satılan define haritaları, bir garip işaret levhaları çoktur. Antik kentleri ay yüzeyine çeviren definecilerin çalışmaları ‘sessiz ve derinden’ olmalıdır, birinci ilke budur. Hava durumunu, aysız bir geceyi en sıkı izleyen meslek gurubudur, karanlıkta yaşarlar. Kazma kürekle dalıp çok acımasız oldukları gibi, bir arkeolog ciddiyetiyle sadece ellerini de kullanırlar.
Definecilerin zamanımızda en büyük silahı dedektörlerdir. Arazi üstünde yavaş yavaş gezdirdiğiniz ve metale rastladığınızda vızırtılı, cızırtılı sesler çıkaran modern zaman aleti dedektörlerin onlarca çeşidi var. İnterneti tarayın göreceksiniz; ülkemizde en çok satışı yapılan aletlerdendir. Elbette tarihi kalıntıların bulunduğu kentlerde daha çok alınır satılır. Hatta ikinci el piyasası vardır. Kolay paranın aleti dedektördür. İşin teknik direktörü gibi!
Definecilerin çoğu garibandır, bir umutla toprağı kazarlar. Yılmaz Güney’in “Umut” filmini burada anmadan olmaz.
Bu ülkede kolay para kazanan ve de gündemi belirleyenleri görünce; artık definecilere kızamıyorum.
Cengiz ERDİL/Gazeteci