"Güneş; din, dil, ırk ayırmaz. Herkes için doğar, Hak'ta öyledir."
Bir güce sığınıp, o güç sahibinin yanında yer almak elbette kolaydır...
Bugünlerde İmamoğlu için bir kesim yazarların yaptığı eleştirileri okuyup, ister istemez, onlara bu hususta cevaplar babında bir şeyler yazma gereği duydum.
Belki İmamoğlu'nun fikirleri; veya onun partisinin izlediği paradiğma, sizin ideolojilerinize, yahut inançlarınıza ters gelebilir...Yahut inançlarınızı temsil eden kişi veya kişilerin varlığı ile ilgili kaygılarınızın olması da mümkün. Bunu anlıyor ve saygı duyuyorum. Ama; bu, haksızlığa, adaletsizliğe karşı güzellemler dizip, karşı tarafa acımasızca saldırmakla olmaz!
İmamoğlu yolsuzluk yapmış diyelim. Peki bunu argüman bilip fırsat bu fırsattır diyerek, yazınsal saldırılar düzenlemek, ondan önceki Parti veya partilerin İl ve ilçe belediye başkanlarının sütten çıkmış ak kaşık olmadıkları gerçeğini sümen altı yapar mı?
İmamoğluna yolsuzluk üzerinde hücuma geçen kahraman yazarlarımız, neden bunlara da eleştiri oklarını tevcih etme zahmetinde bulunmadılar?
Ankara eski belediye başkanı Melih Gökçek hakkında yüze yakın yolsuzluk dosyları mevcut iken; neden maharetli kalemler eleştiri mürekkebine batırılmadı? Hak ne ise odur. Kişinin dinine, inancına, kişiliğine göre post değiştirmez. Fatih Sultan Mehmet Hanın; Ermeni bir mimarla ibretlik bir hikayesi vardır. Fatih ; Ermeni bir mimara dillere destan bir cami yaptırır. Ermeni camiyi yapar, Fatih gider camiyi görür; fakat memnun kalmaz. Çünkü, caminin sütunları kısadır. Ceza olarak mimarın kolu kesilir. Mimar da, Kadıya , Fatih'i şikayet eder. Kadı davasında mimarı haklı bulup, kısasa kısas hükmünü uygulamak için karar verir. Mimar bu karardan memnun kalıp, davasından vazgeçer. Fatih'in kolu böylelikle kesilmekten kurtulur.
Adalet kimsenin tekelinde değildir. Unutulmasın ki, Hz Ömer gibi adaletiyle meşhur bir sahabenin, adaletinin kaynağı bir mecusi olan İran Kralı Nuşirevan(Büyük Kisra) dır.
Adalet , Yüce Allah'ın bir zati sıfatı olup; El Adl isminden tezahür etmiştir. Hak'ta öyle..!
O yüzden bu iki Yüce kavram öyle isteğe göre evrilemez, başka bir şekilde sunulamaz, bir kaç söz veya yazıyla kimsenin önüne servis edilemez...! Ali suçlu ise; Veli'nin de ondan aşağı kalır yanı olmadığı bir eleştiri konusu olmalıdır. Yani elastiki düşünceden vaz geçmek en reel yol olduğu gibi; şuan üzerinde titrediğimiz demokrasiye de bir uygunluğu söz konusu değildir. Artık çifte standart siyasetinden herkesin elini, eteğini çekmesi gerektiğine inanıyorum.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Mustafa Kaplan
ÇİFTE STANDART POLİTİKASI
"Güneş; din, dil, ırk ayırmaz. Herkes için doğar, Hak'ta öyledir."
Bir güce sığınıp, o güç sahibinin yanında yer almak elbette kolaydır...
Bugünlerde İmamoğlu için bir kesim yazarların yaptığı eleştirileri okuyup, ister istemez, onlara bu hususta cevaplar babında bir şeyler yazma gereği duydum.
Belki İmamoğlu'nun fikirleri; veya onun partisinin izlediği paradiğma, sizin ideolojilerinize, yahut inançlarınıza ters gelebilir...Yahut inançlarınızı temsil eden kişi veya kişilerin varlığı ile ilgili kaygılarınızın olması da mümkün. Bunu anlıyor ve saygı duyuyorum. Ama; bu, haksızlığa, adaletsizliğe karşı güzellemler dizip, karşı tarafa acımasızca saldırmakla olmaz!
İmamoğlu yolsuzluk yapmış diyelim. Peki bunu argüman bilip fırsat bu fırsattır diyerek, yazınsal saldırılar düzenlemek, ondan önceki Parti veya partilerin İl ve ilçe belediye başkanlarının sütten çıkmış ak kaşık olmadıkları gerçeğini sümen altı yapar mı?
İmamoğluna yolsuzluk üzerinde hücuma geçen kahraman yazarlarımız, neden bunlara da eleştiri oklarını tevcih etme zahmetinde bulunmadılar?
Ankara eski belediye başkanı Melih Gökçek hakkında yüze yakın yolsuzluk dosyları mevcut iken; neden maharetli kalemler eleştiri mürekkebine batırılmadı? Hak ne ise odur. Kişinin dinine, inancına, kişiliğine göre post değiştirmez. Fatih Sultan Mehmet Hanın; Ermeni bir mimarla ibretlik bir hikayesi vardır. Fatih ; Ermeni bir mimara dillere destan bir cami yaptırır. Ermeni camiyi yapar, Fatih gider camiyi görür; fakat memnun kalmaz. Çünkü, caminin sütunları kısadır. Ceza olarak mimarın kolu kesilir. Mimar da, Kadıya , Fatih'i şikayet eder. Kadı davasında mimarı haklı bulup, kısasa kısas hükmünü uygulamak için karar verir. Mimar bu karardan memnun kalıp, davasından vazgeçer. Fatih'in kolu böylelikle kesilmekten kurtulur.
Adalet kimsenin tekelinde değildir. Unutulmasın ki, Hz Ömer gibi adaletiyle meşhur bir sahabenin, adaletinin kaynağı bir mecusi olan İran Kralı Nuşirevan(Büyük Kisra) dır.
Adalet , Yüce Allah'ın bir zati sıfatı olup; El Adl isminden tezahür etmiştir. Hak'ta öyle..!
O yüzden bu iki Yüce kavram öyle isteğe göre evrilemez, başka bir şekilde sunulamaz, bir kaç söz veya yazıyla kimsenin önüne servis edilemez...! Ali suçlu ise; Veli'nin de ondan aşağı kalır yanı olmadığı bir eleştiri konusu olmalıdır. Yani elastiki düşünceden vaz geçmek en reel yol olduğu gibi; şuan üzerinde titrediğimiz demokrasiye de bir uygunluğu söz konusu değildir. Artık çifte standart siyasetinden herkesin elini, eteğini çekmesi gerektiğine inanıyorum.