Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

BİR ŞANLIURFA DESTANI

Yazının Giriş Tarihi: 26.03.2025 10:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.03.2025 10:50

(Cembeli ile Binefş)

"Yeryüzü platformunda bir millet'tin sebeb- varlığı ; kendine has dilli, kültürü, gelenek ve görenekleridir."

Çocukluğumuzda, dengbejler gelir, köy odalarında birbirinden güzel destanlar söyler, bizde köşede kıyıda bir yer bulur heyecanla , onları dinlerdik...Bu dengbejler, elini kulağına dayadılar mı, anlatıları saatlerce sürerdi... İşte bu hikayede yer alan Cembeli ile Binefş, Mem u Zin, Siyabent ile xece gibi ; Mezopotamya'ın bağrındaki kültür hazinesinden derlenip , bu dengbejler vasıtasıyla nesilden nesile intikal ettirilmiş yüzlerce anlatılardan sadece bir tanesidir.

Derviş ağa; karşısında süklüm püklüm duran saçı sakalı birbirine karışmış üstü başı kir pas içindeki adamı küçümser bir tavırla süzdükten sonra sordu:

- Nerelisin?

- Hakkariliyim. Adım Cembeli.

- Demek sürülerıme çobanlık yapmak istiyorsun. Peki bunca sürüyü otlatmak güç gelmez mi sana?

- Yok beyim, daha öncedende yaptım.

- İyi o halde, yarından itibaren başla!

Cembeli; duvarda asılı Kavala bakıp,

-ağam, çoban kavalsız olmaz. Bu kavalı bana verebilir misin?

Ağa; duvarda asılı kavalı alıp, alaycı bir ifadeyle

-al senin olsun. Dedi.

Cembeli; bir hazine bulmuş gibi; ağanın uzattığı kavalı aldı. Ağa :

- Bundan böyle ahırda yatıp, kalkacaksın. Yerin orası haydi göreyim bakalım!

Peki, Cembeli'yi; Derviş ağanın konağına getiren sebep neydi; bunun cevabını isterseniz yıllar öncesine, hikâyenin başlangıç noktası olan Viranşehire dönünce verelim.

Urfa, Viranşehirde yaşayan Farız adında bir bey vardı. Bu bey ; güzelliği dillere destan Binefş adında bir kız ile yedi de oğul babasıydı.

Tabi bu arada Farız'in; Derviş adındaki zalim yeğenini de unutmamak gerekir. Bu Derviş ağa hem çok zengin,hem uçsuz bucaksız arazilere sahipti. Kötülükte kimsenin eline su dökemediği bu despot bey, ne var ki, amcasının kızı Binefş'e sırıl sıklam aşıktı...

Binevş’i istemek için birgün Farız begin evine haber gönderir. Ancak Binevş’in rızası olmadığından, Farız beg gözü gibi sakındığı kızını vermek istemez Oğulları da bu evliliğe karşı çıkar. Derviş yeminler eder. Binevş’ı kimseye yar etmeyeceğini, rızasıyla vermezlerse kaçıracağını söyleyip durur. Derveş’in tehditlerinden endişe duyan Farız beg, çaresiz kalır. Yeğeniyle baş edemeyeceğini bilen Farız beg çadırını toplar ve ailesiyle birlikte Hakkariye oradan, Hakkâri’nin yüksek yaylalarına göçer. Orada hayvancılık yaparak yaşamını sürdürür.

Burada güvende olacağını düşünen Farız Beg, o yörede Hakkarili mirle de iyi ilişkiler kurar, onunla dost olur...

Bir bahar günü Binefş bir çeşme başında tesadüfen Cembeli'ye rastlar. Cembeli; Hakkari Miri’nin oğludur. Babası tarafından ilerde yerine geçmesi için yetiştirilmiş genç bir beydir. Bınefş'in güzelliği karşısında dili tutulur adeta... Bınefş'te ona kayıtsız kalmaz. Çembeli, Bınefşe kavalını; Binefş te ona işlemeli mendilini hediye eder; ve iki genç oradan ayrılır...

Mir; Binevş' ı oğluna istemesi için Farız begin evine misafir olur. Binevş’ın bu evliliğe rızası olduğunu anlayan Farız beg, kızını Cembeli’ye verir. Kabzası işlemeli gümüş hançerini de hediye olarak Cembeli’ye gönderir.

Düğün hazırlıkları yapılmaya dursun; Derviş te boş durmayıp Bınefş'ın nerede olduğunu sorar, soruşturur...

Sonunda onların Hakkari'de olduğunu öğrenip, adamlarıyla bir gece baskın vererek, tüm aileyi öldürür. Binefşı de alıp Viranşehire getirir, onunla zorla evlenir.

Bunu duyan Çembelli yemez içmez Bınefşı arar durur...O yörede bir bilge vardı. Çembelli'ye kızın Viranşehir'de olduğunu söyler. Cembeli Viranşehir'e gider, Derviş ağanın evini bulup, huzuruna çıkarak çobanlık yapmak istediğini söyler.

Ne kadar da Binevş'ı görmek istese, buna muvaffak olamaz...

Günler sonra, Binefş köyün kadınlarıyla süt sağmaya gittiklerinde; Cembeli'yi bir ağacın altında kaval çalarken görür ve kavalını dinlemeye koyulur...

Kavalın sesi tanıdık gelsede, o perişan haliyle Cembeliyi tanıyamaz. Cembeli, Binevş'ı görünce sevinçten ne yapacağını bilemeyip, ona sarılır. Bınefş, onun belindeki hançerini aniden çekip, Cemberlinin göksüne saplar. Cembeli yere yere düşer ve oracıkta ölür. Binevş elindeki hançerin kabzasından, öldürdüğü adamın yıllarca hasretini çektiği Cembeli olduğunu öğrenip, üzüntüsünden deliye döner. Elindeki hançeri göksüne saplayıp, oda can verir. Artık iki aşığın buluşup, kavuşması öbür dünyaya kalmıştır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.