Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz.
Efendim;
Çok kıymetli bir şey, çok olsa da kıymetlidir. Ancak çok olduğu için kıymetlinin kıymeti bilinmez. Birkaç örnek verelim:
1- Çok kimse, beş vakit namazı kılmaz, ama bayram namazını ihmal etmez. Halbuki beş vakit namaz farz, Bayram namazı ise vacibdir, diğer üç mezhepte ise sünnettir.
2- Çok kimse, Bayramlaşır, Bayram tebriki yazar. Ama dinimizde Cuma günü Bayramlardan daha kıymetlidir. Cuma günü haftada bir geldiği için o kadar hatırlanmaz. Ama bayram, yılda iki kere geldiği için daha çok önem verilir.
3- Her zaman ve her yerde çok bulunan havanın kıymeti bilinmez. Bunun için bize bedava veren Allahü Teâlâ’ya şükretmeyi hatırlamayız bile. Halbuki birkaç dakika nefes almazsak ölürüz.
4- Bir devirde, Fatih’te oturur iken, çok su sıkıntısı çekmiştik. Şimdi, her gün suyumuz aktığı halde, yani çok olduğu halde, suyu getirenlere teşekkür etmeyi bile hatırlamıyoruz. Su nimetini veren Allahü Teâlâ’ya da şükretmekten aciziz. Çünkü hiç su sıkıntısı çekmiyoruz.
5- Gözümüz her zaman gördüğü için gözümüzün görmesine şükretmiyoruz. Kulak, dil ve diğer uzuvlarımızın hepsi böyledir. Bu uzuvların biri elden gidince o zaman kıymeti anlaşılıyor. Hastalanmadıkça sağlığın kıymeti bilinmiyor. Akıl büyük nimet iken, delileri görmedikçe kıymeti anlaşılmıyor. Hatta görsek bile gülüp geçiyoruz. Hepsinden önemlisi de doğru imana sahip olma ve bu doğru yolun büyüklerini tanımakla şereflenmektir.
6- Yaşım yetmiş civarındadır. Küçüklüğümüzde, köyümüzde elektrik yoktu. İdare denilen muma benzeyen ışıklarla idare ederdik. Şimdi elektriğe kavuştuk ama, her zaman elektrik olduğu için bu çok olan nimetin kıymeti bilinmiyor. Sadece elektrik kesilince anlaşılabiliyor. Bunun gibi güneş bizi her gün aydınlatıyor, ama kaçımız, Elhamdülillah bugün yine güneş doğdu diyoruz ki? Allahü Teâlâ’nın böyle sayısız nimetleri vardır. Bunlara şükretmek gerekir.
7- Selam vermek yaygın hal aldığı için, çok kimse selamın önemini bilmemektedir. Selam verip alma sevabı, farz olduğu için diğer bütün nafilelerden üstündür. Bir kimse, dünyadaki bütün fakirleri doyursa, hepsine bir ev verse yine bir selamın sevabına ulaşamaz. Farzın yanında bütün nafileler, denizin yanında damla gibi bile değildir. Su zerresi bile değildir. Bütün nafilelerin, bütün farzların yanındaki değeri böyledir.
Selam verirken, selamın sünnet olduğunu düşünmeli ve o kimseye dua etmeye niyet etmelidir! Alışkanlık halinde, şuursuzca selam verilince, sevap olmaz. Bir yere girerken de, çıkarken de selam verilir. Dinimizde selamın önemi büyüktür. Selam vermek sünnet, almak farz ise de, selamda istisna var. Selam veren de, selam alan gibi farz sevabına kavuşur. Eshab-ı Kiram, bir arkadaşa selam vermek ve selamını almak için yollara çıkardı. İşin önemini bilen, bu büyük sevaba kavuşmak isterdi.
Farz kazası olanın nafilelerle iştigal edememesi de bu yöndendir. Ama ahmaklar, denizi bırakıp bir damla peşinde koşuyor, farzın önemini anlayamıyorlar.
Bütün günahları affolur
Fıkıh bilgisi, Hadis-i Şeriflerden öğrenilmez. Hadis-i Şeriflerin açıklaması, nakli esas alan ilmihal kitaplarından öğrenilir.
Mesela Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“Abdest alanın bütün günahları affolur.” [Müslim]
“Her gün üç kere, Âdem aleyhisselama salevat getirenin yani “Salevatüllahi alâ Âdeme” diyenin bütün günahları affolur.” [Deylemi]
“Hacca giderken veya gelirken ölenin, bütün günahları affolur.” [İsfehani]
“Her namazdan sonra 3 kere, ‘Estagfirullahel azîm ellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyel kayyûme ve etûbü ileyh’ okuyanın, bütün günahları affolur.” [İbni Sünni]
“Cuma günü sabah namazından önce, “Estagfirullahel azîm ellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyel kayyûme ve etûbü ileyh” okuyanın, bütün günahları affolur.” [İbni Sünni]
“Her namazdan sonra 33 Sübhanallah, 33 Elhamdülillah, 33 Allahü ekber sonra, “Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerike leh, lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadir” diyenin deniz köpüğü kadar günahı olsa da affedilir.” [Müslim]
“İşrak vakti iki rekât namaz kılanın, bütün günahları affolur.” [İ. Ahmed]
“İki Müslüman, selamlaşıp müsafeha eder [tokalaşır] ve bir de bana salevat-ı şerife okursa, anadan yeni doğmuş gibi bütün günahları temizlenir.” [R. Nasıhin]
Bu Hadis-i Şerifler, şartsız söylendiği için, bazı şartları var demektir. Bütün günahların affolması için bazı şartlar vardır:
1- İtikadın doğru olması şarttır. Ehl-i Sünnet itikadında olmayanın, Bid’at Ehli olanın hiçbir ibadeti kabul olmaz.
2- Farzları yapıp haramlardan kaçmak şarttır. Mesela namaz kılmayan veya zina eden kimse, bin Müslümanla tokalaşsa da günahları affolmaz.
3- Günahlara tevbe etmek ve kul haklarını ödemek de şarttır.
4- O işleri ibadet olarak yapmaya, niyet etmek de şarttır.
5- Bir de bütün günahlar denince, büyük günahlar anlaşılmaz; genelde küçük günahlar anlaşılır. Yani yukarıda bildirilenler küçük günahlardır. Buna rağmen, hiç yapamıyorsak, yapabildiğimiz kadarını da elden kaçırmamalı. Ayrıca, tevbe edince, büyük günahlar da affolur.
Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Müslüm Abacıoğlu
Çok olanın kıymeti bilinmez
Muhterem Kardeşlerim…
Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz.
Efendim;
Çok kıymetli bir şey, çok olsa da kıymetlidir. Ancak çok olduğu için kıymetlinin kıymeti bilinmez. Birkaç örnek verelim:
1- Çok kimse, beş vakit namazı kılmaz, ama bayram namazını ihmal etmez. Halbuki beş vakit namaz farz, Bayram namazı ise vacibdir, diğer üç mezhepte ise sünnettir.
2- Çok kimse, Bayramlaşır, Bayram tebriki yazar. Ama dinimizde Cuma günü Bayramlardan daha kıymetlidir. Cuma günü haftada bir geldiği için o kadar hatırlanmaz. Ama bayram, yılda iki kere geldiği için daha çok önem verilir.
3- Her zaman ve her yerde çok bulunan havanın kıymeti bilinmez. Bunun için bize bedava veren Allahü Teâlâ’ya şükretmeyi hatırlamayız bile. Halbuki birkaç dakika nefes almazsak ölürüz.
4- Bir devirde, Fatih’te oturur iken, çok su sıkıntısı çekmiştik. Şimdi, her gün suyumuz aktığı halde, yani çok olduğu halde, suyu getirenlere teşekkür etmeyi bile hatırlamıyoruz. Su nimetini veren Allahü Teâlâ’ya da şükretmekten aciziz. Çünkü hiç su sıkıntısı çekmiyoruz.
5- Gözümüz her zaman gördüğü için gözümüzün görmesine şükretmiyoruz. Kulak, dil ve diğer uzuvlarımızın hepsi böyledir. Bu uzuvların biri elden gidince o zaman kıymeti anlaşılıyor. Hastalanmadıkça sağlığın kıymeti bilinmiyor. Akıl büyük nimet iken, delileri görmedikçe kıymeti anlaşılmıyor. Hatta görsek bile gülüp geçiyoruz. Hepsinden önemlisi de doğru imana sahip olma ve bu doğru yolun büyüklerini tanımakla şereflenmektir.
6- Yaşım yetmiş civarındadır. Küçüklüğümüzde, köyümüzde elektrik yoktu. İdare denilen muma benzeyen ışıklarla idare ederdik. Şimdi elektriğe kavuştuk ama, her zaman elektrik olduğu için bu çok olan nimetin kıymeti bilinmiyor. Sadece elektrik kesilince anlaşılabiliyor. Bunun gibi güneş bizi her gün aydınlatıyor, ama kaçımız, Elhamdülillah bugün yine güneş doğdu diyoruz ki? Allahü Teâlâ’nın böyle sayısız nimetleri vardır. Bunlara şükretmek gerekir.
7- Selam vermek yaygın hal aldığı için, çok kimse selamın önemini bilmemektedir. Selam verip alma sevabı, farz olduğu için diğer bütün nafilelerden üstündür. Bir kimse, dünyadaki bütün fakirleri doyursa, hepsine bir ev verse yine bir selamın sevabına ulaşamaz. Farzın yanında bütün nafileler, denizin yanında damla gibi bile değildir. Su zerresi bile değildir. Bütün nafilelerin, bütün farzların yanındaki değeri böyledir.
Selam verirken, selamın sünnet olduğunu düşünmeli ve o kimseye dua etmeye niyet etmelidir! Alışkanlık halinde, şuursuzca selam verilince, sevap olmaz. Bir yere girerken de, çıkarken de selam verilir. Dinimizde selamın önemi büyüktür. Selam vermek sünnet, almak farz ise de, selamda istisna var. Selam veren de, selam alan gibi farz sevabına kavuşur. Eshab-ı Kiram, bir arkadaşa selam vermek ve selamını almak için yollara çıkardı. İşin önemini bilen, bu büyük sevaba kavuşmak isterdi.
Farz kazası olanın nafilelerle iştigal edememesi de bu yöndendir. Ama ahmaklar, denizi bırakıp bir damla peşinde koşuyor, farzın önemini anlayamıyorlar.
Bütün günahları affolur
Fıkıh bilgisi, Hadis-i Şeriflerden öğrenilmez. Hadis-i Şeriflerin açıklaması, nakli esas alan ilmihal kitaplarından öğrenilir.
Mesela Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“Abdest alanın bütün günahları affolur.” [Müslim]
“Her gün üç kere, Âdem aleyhisselama salevat getirenin yani “Salevatüllahi alâ Âdeme” diyenin bütün günahları affolur.” [Deylemi]
“Hacca giderken veya gelirken ölenin, bütün günahları affolur.” [İsfehani]
“Her namazdan sonra 3 kere, ‘Estagfirullahel azîm ellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyel kayyûme ve etûbü ileyh’ okuyanın, bütün günahları affolur.” [İbni Sünni]
“Cuma günü sabah namazından önce, “Estagfirullahel azîm ellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyel kayyûme ve etûbü ileyh” okuyanın, bütün günahları affolur.” [İbni Sünni]
“Her namazdan sonra 33 Sübhanallah, 33 Elhamdülillah, 33 Allahü ekber sonra, “Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerike leh, lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadir” diyenin deniz köpüğü kadar günahı olsa da affedilir.” [Müslim]
“İşrak vakti iki rekât namaz kılanın, bütün günahları affolur.” [İ. Ahmed]
“İki Müslüman, selamlaşıp müsafeha eder [tokalaşır] ve bir de bana salevat-ı şerife okursa, anadan yeni doğmuş gibi bütün günahları temizlenir.” [R. Nasıhin]
Bu Hadis-i Şerifler, şartsız söylendiği için, bazı şartları var demektir. Bütün günahların affolması için bazı şartlar vardır:
1- İtikadın doğru olması şarttır. Ehl-i Sünnet itikadında olmayanın, Bid’at Ehli olanın hiçbir ibadeti kabul olmaz.
2- Farzları yapıp haramlardan kaçmak şarttır. Mesela namaz kılmayan veya zina eden kimse, bin Müslümanla tokalaşsa da günahları affolmaz.
3- Günahlara tevbe etmek ve kul haklarını ödemek de şarttır.
4- O işleri ibadet olarak yapmaya, niyet etmek de şarttır.
5- Bir de bütün günahlar denince, büyük günahlar anlaşılmaz; genelde küçük günahlar anlaşılır. Yani yukarıda bildirilenler küçük günahlardır. Buna rağmen, hiç yapamıyorsak, yapabildiğimiz kadarını da elden kaçırmamalı. Ayrıca, tevbe edince, büyük günahlar da affolur.
Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)