Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#İstanbul depremi ile üzüldük!

Yazının Giriş Tarihi: 24.04.2025 09:13
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.04.2025 09:15

Bugün çocuk bayramının sevincini yaşayamadık, maalesef!

#İstanbul depremi ile üzüldük!

Yirmi altı yıl önce yaşadığımız, büyük kayıplar verdiğimiz büyük Marmara depremi ve yine iki yıl önce yaşayıp, büyük kayıplar verdiğimiz Kahramanmaraş depremleri ile beraber duyduğumuz kaygılar, yazık ki bütün uyarı ve tartışmalara rağmen depreme karşı gerekli tedbir alınmamış olması nedeniyle bugün yeniden gün yüzüne çıktı.

Fakat bugün beni, deprem kadar üzen talihsiz bir olay yaşadık!

Yürüyüş yapmak için evimden dışarıya çıkmıştım. İkindi namazı vakti girince namazı eda etmek için, yolum üzerindeki camiye gittim. Cemaatle namazımızı eda ederken, on üç yaş üstü bir grup çocuk cami avlusunda şamata yaptılar ve açık olan pencereden de başlarını uzatarak namaz bitimine kadar buna devam ettiler. O kadar hayasızcaydı ki selamdan sonra sabrı taşan cemaatten bir kaç kamil yaştaki büyük, belkiuyarmak belki kızmak amacıyla avluya çıktılarsa da çocuklar hızlıca kaçtılar.

Namaz bitiminde İmam-Hatip'e bu durumu polise bildirmesini, çocukların ebeveynlerine ulaşılarak gerekli uyarılar yapılması gerektiği düşüncemi paylaştım. Fakat İmam-Hatip, uzun zamandır bazı çocukların camiyi ve cemaati rahatsız ettiklerini, konuyu polise bildirdiklerini, ancak polisin, yapacak bir şey olmadığını söylediğini belirtti.

Bu diyalogdan sonra camiden çıktım, biraz ilerideki parkta az önceki çocuklara rastladım. Onlara 'bugün çocuk bayramı, bayramınız kutlu olsun' dedim ve devamında 'biz çocukluğumuzda çevremizi, camiyi, cemaati rahatsız etmezdik. Az önce camide namaz kılan bizleri yaptıklarınızla üzdünüz, size yakışmadı. Ülkemin çocukları ahlaklı, saygılı olur, bu yaptığınızı bir oyun olarak görüyorsanız, bu bir oyun değil, orası mabedimiz, Allah'ın evi, Allah'ı biliyorsunuzdur umarım, medeniyetimize ait sembollerin ve simgelerin farkında olmalısınız, lütfen bir daha yapmayın' dedim.

Tabi, çocuklar özür dilemek, tekrarı olmaz demek yerine aralarında daha haşarı olan iki tanesi dudak büküp, umursamaz ve alaycı mimikler yaptılar, doğrusu ben de onlara kızıp, biraz sert bir tonda yapmayın, ağız, burun kıvırıp, alaycı olmayın dedim ve oradan ayrıldım.

Burada şunu da belirtmeliyim, çocuğun birisinin üstündeki tişörtte haç baskısı vardı. Hristiyan bir ailenin çocuğu olabilir, bilinçsiz bir Müslüman ya da seküler bir ailenin çocuğu da...

Elbette isteyen, istediğine inanır, Kimsenin inancına karışacak değiliz. Fakat eğer, Müslüman bir ailenin çocuğu ise ve bilinçsizce ya da birilerinin yönlendirmesi ile başka inancın sembolünü bizim çocuklarımıza benimsetilmeye çalışılıyorsa toplumumuz açısından vu da vahim bir durumdur.

İçim içimi yedi!

Nasıl olur, çocuklarımız bu denli edepsiz olurlar!

Bizim çocukluğumuzda, anne-babamız bizleri sürekli uyarırlardı. Kimseye rahatsızlık vermek, saygısızlık yapmak edepsizliğini yapmadık.

Bu olaya, "Çocuktur, bilmezler" anlayışı ile yaklaşsak, evet, çocukların yaptıkları bir takım yaramazlıkları masum görebiliriz! Ancak, evde anneler-babalar çocuklarını terbiye edip, tembih etseler, okulda öğretmenler, toplumsal deperlerimizi içselleştirmelerini sağlasalar çocuklar böylesi davranışları yapmazlar.

Ne demek cami avlusunda şamata yapmak, namazdaki cami cemaatini rahatsız etmek!

Bu, İnancımızda, medeniyetimizde hoş görülecek bir şey değil.

Elbette çocuklardan ziyade ebeveynleri kabahatlidir. Çocuklarını, dışarıda vakit geçirirken, gözetlemeliler. Ebeveyn sorumluluğunu ihmal etmeliler!

Bu olay özelinde iyimser bir yaklaşımda bulunup, bunu bir terbiye eksikliği ve ihmal olarak değerlendirmek istiyorum.

Ne var ki toplumumuzda batıl inanç ve kötü ahlakın yaygın hale geldiğini de yadsıyamayız!

Umuyor ve diliyorum ki bu olay, böylesi bir bozulmanın, camiye ve cami cemaatine yönelik yönlendirilen bir kin ve nefretin sonucu olmasın.

Halk olarak, bizler gündelik hayatta böyle olumsuzlukları yaşayıp, toplumsal değişim ve bozulmayı bizzat görüyorken,

Keşke bütün çocuklarımız, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı münasebetiyle yöneticiletimizin ve Cumhurbaşkanımızın huzuruna çıkarılan çocuklarımızın edep ve bilgice parlaklıkları gibi bizleri mesrur etse!

Her halde bütün çocuklarımız Cumhurbaşkanımızın huzuruna takdim edilen çocuklarımız gibi parlak değil!

Hatta büyük çoğunluğu değil...

O halde, 85 milyon 664 bin 944 kişi olan Ülkemiz nüfusunun, 21 milyon 817 bin 61'ini oluşturan çocuk nüfusunun, hiç bir tanesi gözden kaçırılmadan, sosyalizasyon süreçlerini sağlıklı tamamlamalarını sağlamalıyız!

Onları, her imkan ve şartta; bilgi ve beceriyle donatılmış, sağlam ve iyi karakterli; varlığının ve yaşam amacının bilincinde, milli ve manevi değerleri özümsemiş, kendine güveni olan, kendini ifade edebilen, ümitli ve gözleri ışıltılı bireyler olarak yetiştirmeliyiz.

Halit Açar

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.