Yerel yönetimler demokrasinin en önemli kalelerinin başında gelir. Yerel yönetimler: Ulusal sınırlar içerisindeki değişik büyüklüklerdeki topluluklarda yaşayan insanların, ortak ve yerel nitelikteki gereksinimlerini karşılamak amacıyla kurulan ve hukuk düzeni içerisinde oluşturulmuş olan anayasal kuruluşlar olarak tarif edilir.
İnsanlar, yaşadıkları, kentleri, ilçeleri, beldeleri yönetecek kişileri tanıdıkları, birlikte yaşadıkları adaylar arasından seçip göreve getirir ve yüz yüze oldukları için daha kolay hesap sorarlar. Ancak son zamanlarda bu anlayış yerini, eşe dosta iş bulma, ihale verme, erişilmez olma, dudak ısırtan makam odaları ile tanınır hale geldi.
Şanlıurfa’da bundan çok çeken kentlerden biri oldu. Yerel yönetime seçilenler, seçildikten sonra kapanıp kendi çevresine imkan sunmaya, partililerle iş yapmaya ve de halkı unutmaya başladı. 31 Mart'ta Şanlıurfa dürüstlüğü, yardımseverliği ve bilgi birikimi ile Mehmet Kasım Gülpınar’ı seçti. Gülpınar, koltuğa oturmadan ve ağlayıp sızlamadan dağ gibi önünde duran sorunları birer birer tespit etti ve çözmeye başladı.
Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar, geçtiğimiz gün Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi ve aynı gazetede köşe yazarlığı yapan deneyimli gazeteci Saygı Öztür’e bazı açıklamalarda bulundu. Bu açıklamalardan görüyoruz ki, kentimizin kaynakları öylesine çarçur edilmiş ki, kocaman bir yazık diyoruz.
Büyükşehir Belediye Başkanı Gülpınar, Saygı Öztürk’e, kurdukları 0533 9476363 Whatsapp ihbar hattı ile “Yolsuzluk ve İsrafı” çökertiklerini tek tekanlatmış. 3 Dönem milletvekilliği yapan Gülpınar, bu sürede ve şimdi de belediye başkanlığı görevinde dolayı aldığı tüm maaşını yoksul ve dar gelirli öğrencilere bağışlıyor. Bununla yetinmeyip belediyedeki özel kaleminde bütün harcamaları da yine kendisi karşılıyor. Bu örnek davranış takdire şayandır.
Gülpınar, ihbar hattı sayesinde gelen ihbarlar değerlendirildiğini, Teftiş Kurulu’nun da geçmiş döneme ait iş ve işlemleri incelendiğini, eski yönetimle ilgili yolsuzluk iddialarını içeren 364 dosya hakkında suç duyurusunda bulunduklarını anlatmış. Gülpınar, 11,5 milyar lira borçla devraldıkları belediyenin bir milyar liralık borcunu bu kısa sürede ödediklerini de hatırlatarak, 120 milyon liralık yolsuzluğun ortaya çıkarıldığını ifade ederek, hangi dosyalarda yolsuzluk tespit edildiğini de şöyle sıraladı:
- Belediyeye ait takipli araçların çipleriçıkarılarak şahsi işler ve gezilerde kullanılmış.
- Proje bazlı çıkarılan hibe ve desteklerin akıbeti belirsiz.
- Gastronomi merkezi kurulmuş, ancak mutfak yapımı unutulmuş. Başta dışarıdan yemek getirilmiş, çark dönmeyince kapatılmış ve seçim döneminde ancak faal hale getirilebilmiş.
- Programlar için alınan yüklü miktardaki ürünlerin bir bölümü kullandıktan sonra kalanı kayıplara karışmış!
- İl dışı programlara ilgisiz personel gönderilmiş. Sayı sınırı çok aşılmış, bütün giderleri belediye ödemiş.
- Sosyal yardıma muhtaç olmayan, menkul ve gayrimenkul sahiplerine her türlü yardım yapılmış.
- Deprem için ulusal gelen yardımlar dağıtılmayarak seçim döneminde UNICEF logosuyla dağıtılmış.
- Sosyal medyada beğeni vs yapmayan personele baskı uygulanmış.
- Rakiplerin mitingine katılan personel görevden alınmış ya da yeri değiştirilmiş.
- Belediye ile ilişkisi olmayan şahıslara seçim çalışmalarında araç ve sınırsız yakıt tahsisi yapılmış.
Adı yolsuzluk iddialarıyla gündeme gelen BELTUR şirketinde, 120 milyon liralık un vurgunu da müfettişler tarafından tespit edilmiş. Maalesef belediye ihaleleri aynı isimler adına farklı isimlerle kurulan şirketlere verilmiş.
İnsan bunları sıralarken bile yoruluyor. Bunlar bilinenler, ya bilinmeyenler? Ne diyelim, yazık hem de çok yazık. Neden yerel yöneticiler önemli bu açıklama ile bir kez daha net bir şekilde kendini gösterdi.
Dolayısı ile yerel yöneticilerimizi seçerken geçmişine, yaptıklarına, dürüstlüğüne, paraya değer verip vermediğine, Allahtan korkup korkmadığına bakıp öyle karar vermeliyiz. Bana ne dememeli ve kentimizin geleceğini dürüst ve emin ellere teslim etmeliyiz.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Eyyüp Yıldız
“YOLSUZLUK VE İSRAF ÇÖKTÜ”
Yerel yönetimler demokrasinin en önemli kalelerinin başında gelir. Yerel yönetimler: Ulusal sınırlar içerisindeki değişik büyüklüklerdeki topluluklarda yaşayan insanların, ortak ve yerel nitelikteki gereksinimlerini karşılamak amacıyla kurulan ve hukuk düzeni içerisinde oluşturulmuş olan anayasal kuruluşlar olarak tarif edilir.
İnsanlar, yaşadıkları, kentleri, ilçeleri, beldeleri yönetecek kişileri tanıdıkları, birlikte yaşadıkları adaylar arasından seçip göreve getirir ve yüz yüze oldukları için daha kolay hesap sorarlar. Ancak son zamanlarda bu anlayış yerini, eşe dosta iş bulma, ihale verme, erişilmez olma, dudak ısırtan makam odaları ile tanınır hale geldi.
Şanlıurfa’da bundan çok çeken kentlerden biri oldu. Yerel yönetime seçilenler, seçildikten sonra kapanıp kendi çevresine imkan sunmaya, partililerle iş yapmaya ve de halkı unutmaya başladı. 31 Mart'ta Şanlıurfa dürüstlüğü, yardımseverliği ve bilgi birikimi ile Mehmet Kasım Gülpınar’ı seçti. Gülpınar, koltuğa oturmadan ve ağlayıp sızlamadan dağ gibi önünde duran sorunları birer birer tespit etti ve çözmeye başladı.
Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar, geçtiğimiz gün Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi ve aynı gazetede köşe yazarlığı yapan deneyimli gazeteci Saygı Öztür’e bazı açıklamalarda bulundu. Bu açıklamalardan görüyoruz ki, kentimizin kaynakları öylesine çarçur edilmiş ki, kocaman bir yazık diyoruz.
Büyükşehir Belediye Başkanı Gülpınar, Saygı Öztürk’e, kurdukları 0533 9476363 Whatsapp ihbar hattı ile “Yolsuzluk ve İsrafı” çökertiklerini tek tekanlatmış. 3 Dönem milletvekilliği yapan Gülpınar, bu sürede ve şimdi de belediye başkanlığı görevinde dolayı aldığı tüm maaşını yoksul ve dar gelirli öğrencilere bağışlıyor. Bununla yetinmeyip belediyedeki özel kaleminde bütün harcamaları da yine kendisi karşılıyor. Bu örnek davranış takdire şayandır.
Gülpınar, ihbar hattı sayesinde gelen ihbarlar değerlendirildiğini, Teftiş Kurulu’nun da geçmiş döneme ait iş ve işlemleri incelendiğini, eski yönetimle ilgili yolsuzluk iddialarını içeren 364 dosya hakkında suç duyurusunda bulunduklarını anlatmış. Gülpınar, 11,5 milyar lira borçla devraldıkları belediyenin bir milyar liralık borcunu bu kısa sürede ödediklerini de hatırlatarak, 120 milyon liralık yolsuzluğun ortaya çıkarıldığını ifade ederek, hangi dosyalarda yolsuzluk tespit edildiğini de şöyle sıraladı:
- Belediyeye ait takipli araçların çipleriçıkarılarak şahsi işler ve gezilerde kullanılmış.
- Proje bazlı çıkarılan hibe ve desteklerin akıbeti belirsiz.
- Gastronomi merkezi kurulmuş, ancak mutfak yapımı unutulmuş. Başta dışarıdan yemek getirilmiş, çark dönmeyince kapatılmış ve seçim döneminde ancak faal hale getirilebilmiş.
- Programlar için alınan yüklü miktardaki ürünlerin bir bölümü kullandıktan sonra kalanı kayıplara karışmış!
- İl dışı programlara ilgisiz personel gönderilmiş. Sayı sınırı çok aşılmış, bütün giderleri belediye ödemiş.
- Sosyal yardıma muhtaç olmayan, menkul ve gayrimenkul sahiplerine her türlü yardım yapılmış.
- Deprem için ulusal gelen yardımlar dağıtılmayarak seçim döneminde UNICEF logosuyla dağıtılmış.
- Sosyal medyada beğeni vs yapmayan personele baskı uygulanmış.
- Rakiplerin mitingine katılan personel görevden alınmış ya da yeri değiştirilmiş.
- Belediye ile ilişkisi olmayan şahıslara seçim çalışmalarında araç ve sınırsız yakıt tahsisi yapılmış.
Adı yolsuzluk iddialarıyla gündeme gelen BELTUR şirketinde, 120 milyon liralık un vurgunu da müfettişler tarafından tespit edilmiş. Maalesef belediye ihaleleri aynı isimler adına farklı isimlerle kurulan şirketlere verilmiş.
İnsan bunları sıralarken bile yoruluyor. Bunlar bilinenler, ya bilinmeyenler? Ne diyelim, yazık hem de çok yazık. Neden yerel yöneticiler önemli bu açıklama ile bir kez daha net bir şekilde kendini gösterdi.
Dolayısı ile yerel yöneticilerimizi seçerken geçmişine, yaptıklarına, dürüstlüğüne, paraya değer verip vermediğine, Allahtan korkup korkmadığına bakıp öyle karar vermeliyiz. Bana ne dememeli ve kentimizin geleceğini dürüst ve emin ellere teslim etmeliyiz.