İKTİDARIN OYUN PLANI TUTTU, MUHALEFET TUZAĞA DÜŞTÜ…
Yazının Giriş Tarihi: 18.11.2024 15:56
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.11.2024 15:57
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, PKK Lideri Abdullah Öcalan çıkışıyla ilgili ülke gündemindeki tartışmaların bizlere yansıması da ilginç oldu. Bir grup arkadaş ile mutat açık hava kahve buluşmamızdaki sohbetin konusu,‘Bahçeli’nin Öcalan çıkışı ve yerel yönetimlere atanan ve atanılması düşünülen Kayyımlar’ oldu.
Çok ilginç görüşler, çok ilginç düşünceler ve analizle ortaya çıktı. Kimi arkadaşlar çıkışı samimi buldu, kimi arkadaşlar olmasını temenni etti, ben ve benim gibi azınlıkta kalan birkaç arkadaş ise, başından beri sürdürdüğümüz söz konusu çıkışın muhalefet partilerine yönelik ince düşünülüp ve sahneye konulmuş bir oyun olduğu görüşüdür.
Bu görüş ve düşüncelere saygım sonsuz elbette. Bunlardan yararlandım. Fakat gelişmeler ben ve benim gibi düşünenleri haklı çıkarır mecrada ilerliyor sanki. Bizim gibi düşünenlerdeki ortak kanı; Cumhur İttifakı’nın iktidarda kalabilmek için yaptığı U dönüşleri ve yavuz hırsız misali politikaları oldu. Konu ile ilgili birer hafta arayla kaleme aldığım yazılardan alıntıları anımsatıp devam edeyim.
MHP'li ‘çözüm’süzlük süreci başlıklı yazım: Görünen o ki, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli, ev toplantılarında böyle bir karar aldı. Erdoğan, Bahçeli'yi bu hamleyi yapmaya ikna etti. Bu adım olumlu veya olumsuz da olsa kaybedecekleri bir şey yok. Her iki durumda da kazananın kendileri olacağını öngörüyorlar. Çünkü her iki durumu da lehlerine çevirecekleri hamleleri eminim ki şimdiden hazırlamışlardır.
Muhalefeti tuzağa düşürmek istiyorlar. Muhalefet bu tuzağa düşer mi? Daha önce 6’lı masanın başlama, devam etme ve sonlanış süreçlerine baktığımız da evet düşüyorlar. (21.10.2024)
AK Parti ve Milliyetçi Partiler de Yükseliş başlıklı yazım: MHP Lideri Devlet Bahçeli, bu açıklama ile muhatabın PKK Lideri Abdullah Öcalan ve DEM Parti olduğunu işaret etti. Kandil ve Edirne Cezaevinde bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı dışladı. Böyle bir sürecin ilerlemesi mümkün değil ve öylede oldu. Tüm tarafların muhatap alındığı süreçler daha kolay ilerler. Dünyada bunun örnekleri çok ve incelenip ders çıkarılmalı. (28.10.2024)
Bana göre her iki yazımdaki öngörü gerçek oldu. Bahçeli’nin çıkışı ile birlikte Kürt siyasal Hareketi’nde DEM Parti ve PKK Lideri Abdullah Öcalan bir tarafta, Kandil ve Selahattin Demirtaş bir tarafta bir görüntü ortaya çıkardı. İçerdeki tartışmalar ‘Güvercinler’ ve ‘Şahinler’ eksenli bir bölünmüşlük yarattı veya böyle bir görüntünün ortaya çıkması sağlandı.
Oysa PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı bizzat devlet ve iktidar yıprattı ve etkisiz hale getirdi. Kah, ‘Seçimde Kürtlerin tarafsız kalmalarını veya kendilerini desteklemeleri istedi', kah ‘İmralı Adası’na adamlarını göndererek mektup getirildi.’ Ama hiç biri başarılı olmadı. Şimdi de Öcalan’a bir çözüm projesi sunmadan PKK'yı tasfiye etmesi isteniyor. Bu inandırıcı değil ve Kürt oylarını bölmeye, mümkünse yeni anayasa oylamasında kendilerini desteklemeye zorlamaktan başka bir şey değil.
Bu tartışmalarla birlikte önce kent uzlaşısı ile seçilen CHP İstanbul Esenyurt Belediyesi’ne, birkaç gün sonra Mardin Büyükşehir, Batman ve Şanlıurfa'nın Halfeti ilçe belediyelerine Kayyım atandı.
Milliyetçi hassasiyetler kaşınarak CHP ile DEM Parti’yi sokakta terörize edilerek aynı karede gösterildi.
DEM Partililer kışkırtılarak söylemleri üzerinden CHP'ye yüklendi.
Muhalefetteki milliyetçi partiler ile CHP karşı karşıya getirildi.
CHP’de Özgür Özel ve Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki genel başkanlık, Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş arasındaki Cumhurbaşkanlığı adaylığı kavgası kışkırtıldı.
Oy kaybı önlenerek konsolide edilmeye çalışıldı.
Günün sonunda ortaya çıkan görüntü de; iktidarda birlik ve beraberlik, muhalefette ise bölünmüşlük var. En önemlisi de muhalefet; emeklinin-asgari ücretlinin, işçinin-memurun, çiftçinin-esnafın, yolsuzlukları-yoksulluğu, bebek ölümlerini-çeteleri, eğitim ve sağlıktaki sorunları gündeme getirmiyor, bu gündemle meşgul ediliyor.
Bu arada AK Parti ve MHP arasındaki görüş ayrılığı veya MHP’nin desteğini çekeceği görüntüsünün de bu oyunun bir parçası olduğunu düşünüyor ve inandırıcı bulmadığımı söylemek istiyorum. Çünkü Meclis'te her konuda ortak karar vermelerini sürdürüyorlar. Böyle yapılarak muhalefetteki rehaveti arttırıyorlar.
CHP’li belediyelerin sanatçılara yönelik konser propagandası, MİT’e ‘CHP’li belediyeleri araştırın talimatı’ iddiası, iktidara yakın gazetecilerden Abdülkadir Selvi’nin 38 DEM Partili Belediye’nin daha incelemeye alındığı ve 34’ne ‘PKK ile iltisak ve ilişkisi olduğu’ gerekçesi ile Kayyım atanacağı yönünde hazırlık yapıldığını yazması, iktidarın oyun planının tuttuğunu, muhalefetin ise tuzağa düştüğünü gösteriyor.
Bu arada arkadaşlarla yaptığımız sohbette, ilginç bir görüş dikkatimi çekti. Son olarak onu da sizinle paylaşayım. Birkaç arkadaşım ki bunlar gazeteci; Kayyım atamalarının başladığı dönemlerde batıdan Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne gelerek iş kuran ve iktidara çalışan iş insanlarının ve şirketlerin, biran önce Kayyım ataması yönünde iktidara baskı yaptığı yönünde duyum aldıklarını ifade ettiler.
Sevgiyle kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Ercan AKKAR
İKTİDARIN OYUN PLANI TUTTU, MUHALEFET TUZAĞA DÜŞTÜ…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, PKK Lideri Abdullah Öcalan çıkışıyla ilgili ülke gündemindeki tartışmaların bizlere yansıması da ilginç oldu. Bir grup arkadaş ile mutat açık hava kahve buluşmamızdaki sohbetin konusu,‘Bahçeli’nin Öcalan çıkışı ve yerel yönetimlere atanan ve atanılması düşünülen Kayyımlar’ oldu.
Çok ilginç görüşler, çok ilginç düşünceler ve analizle ortaya çıktı. Kimi arkadaşlar çıkışı samimi buldu, kimi arkadaşlar olmasını temenni etti, ben ve benim gibi azınlıkta kalan birkaç arkadaş ise, başından beri sürdürdüğümüz söz konusu çıkışın muhalefet partilerine yönelik ince düşünülüp ve sahneye konulmuş bir oyun olduğu görüşüdür.
Bu görüş ve düşüncelere saygım sonsuz elbette. Bunlardan yararlandım. Fakat gelişmeler ben ve benim gibi düşünenleri haklı çıkarır mecrada ilerliyor sanki. Bizim gibi düşünenlerdeki ortak kanı; Cumhur İttifakı’nın iktidarda kalabilmek için yaptığı U dönüşleri ve yavuz hırsız misali politikaları oldu. Konu ile ilgili birer hafta arayla kaleme aldığım yazılardan alıntıları anımsatıp devam edeyim.
MHP'li ‘çözüm’süzlük süreci başlıklı yazım: Görünen o ki, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli, ev toplantılarında böyle bir karar aldı. Erdoğan, Bahçeli'yi bu hamleyi yapmaya ikna etti. Bu adım olumlu veya olumsuz da olsa kaybedecekleri bir şey yok. Her iki durumda da kazananın kendileri olacağını öngörüyorlar. Çünkü her iki durumu da lehlerine çevirecekleri hamleleri eminim ki şimdiden hazırlamışlardır.
Muhalefeti tuzağa düşürmek istiyorlar. Muhalefet bu tuzağa düşer mi? Daha önce 6’lı masanın başlama, devam etme ve sonlanış süreçlerine baktığımız da evet düşüyorlar. (21.10.2024)
AK Parti ve Milliyetçi Partiler de Yükseliş başlıklı yazım: MHP Lideri Devlet Bahçeli, bu açıklama ile muhatabın PKK Lideri Abdullah Öcalan ve DEM Parti olduğunu işaret etti. Kandil ve Edirne Cezaevinde bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı dışladı. Böyle bir sürecin ilerlemesi mümkün değil ve öylede oldu. Tüm tarafların muhatap alındığı süreçler daha kolay ilerler. Dünyada bunun örnekleri çok ve incelenip ders çıkarılmalı. (28.10.2024)
Bana göre her iki yazımdaki öngörü gerçek oldu. Bahçeli’nin çıkışı ile birlikte Kürt siyasal Hareketi’nde DEM Parti ve PKK Lideri Abdullah Öcalan bir tarafta, Kandil ve Selahattin Demirtaş bir tarafta bir görüntü ortaya çıkardı. İçerdeki tartışmalar ‘Güvercinler’ ve ‘Şahinler’ eksenli bir bölünmüşlük yarattı veya böyle bir görüntünün ortaya çıkması sağlandı.
Oysa PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı bizzat devlet ve iktidar yıprattı ve etkisiz hale getirdi. Kah, ‘Seçimde Kürtlerin tarafsız kalmalarını veya kendilerini desteklemeleri istedi', kah ‘İmralı Adası’na adamlarını göndererek mektup getirildi.’ Ama hiç biri başarılı olmadı. Şimdi de Öcalan’a bir çözüm projesi sunmadan PKK'yı tasfiye etmesi isteniyor. Bu inandırıcı değil ve Kürt oylarını bölmeye, mümkünse yeni anayasa oylamasında kendilerini desteklemeye zorlamaktan başka bir şey değil.
Bu tartışmalarla birlikte önce kent uzlaşısı ile seçilen CHP İstanbul Esenyurt Belediyesi’ne, birkaç gün sonra Mardin Büyükşehir, Batman ve Şanlıurfa'nın Halfeti ilçe belediyelerine Kayyım atandı.
Milliyetçi hassasiyetler kaşınarak CHP ile DEM Parti’yi sokakta terörize edilerek aynı karede gösterildi.
DEM Partililer kışkırtılarak söylemleri üzerinden CHP'ye yüklendi.
Muhalefetteki milliyetçi partiler ile CHP karşı karşıya getirildi.
CHP’de Özgür Özel ve Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki genel başkanlık, Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş arasındaki Cumhurbaşkanlığı adaylığı kavgası kışkırtıldı.
Oy kaybı önlenerek konsolide edilmeye çalışıldı.
Günün sonunda ortaya çıkan görüntü de; iktidarda birlik ve beraberlik, muhalefette ise bölünmüşlük var. En önemlisi de muhalefet; emeklinin-asgari ücretlinin, işçinin-memurun, çiftçinin-esnafın, yolsuzlukları-yoksulluğu, bebek ölümlerini-çeteleri, eğitim ve sağlıktaki sorunları gündeme getirmiyor, bu gündemle meşgul ediliyor.
Bu arada AK Parti ve MHP arasındaki görüş ayrılığı veya MHP’nin desteğini çekeceği görüntüsünün de bu oyunun bir parçası olduğunu düşünüyor ve inandırıcı bulmadığımı söylemek istiyorum. Çünkü Meclis'te her konuda ortak karar vermelerini sürdürüyorlar. Böyle yapılarak muhalefetteki rehaveti arttırıyorlar.
CHP’li belediyelerin sanatçılara yönelik konser propagandası, MİT’e ‘CHP’li belediyeleri araştırın talimatı’ iddiası, iktidara yakın gazetecilerden Abdülkadir Selvi’nin 38 DEM Partili Belediye’nin daha incelemeye alındığı ve 34’ne ‘PKK ile iltisak ve ilişkisi olduğu’ gerekçesi ile Kayyım atanacağı yönünde hazırlık yapıldığını yazması, iktidarın oyun planının tuttuğunu, muhalefetin ise tuzağa düştüğünü gösteriyor.
Bu arada arkadaşlarla yaptığımız sohbette, ilginç bir görüş dikkatimi çekti. Son olarak onu da sizinle paylaşayım. Birkaç arkadaşım ki bunlar gazeteci; Kayyım atamalarının başladığı dönemlerde batıdan Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne gelerek iş kuran ve iktidara çalışan iş insanlarının ve şirketlerin, biran önce Kayyım ataması yönünde iktidara baskı yaptığı yönünde duyum aldıklarını ifade ettiler.
Sevgiyle kalın.