“Uçurtma babama kalsın, bana cep telefonu verin… “
Yazının Giriş Tarihi: 09.11.2024 13:51
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.11.2024 13:52
Efendim; İstanbul Tuzla’da ikamet ediyorum. Özellikle sahil kesimi İstanbul’un diğer ilçelerine göre farklıdır, ana yollar ve sokaklar daha geniştir, binalar mutedil yüksekliktedir. Gerçi AKP’li başkan zamanında kat yasağı zaman zaman delinmiştir ama yine da yüksek binalara hele gökdelene izin verilmez. Sahil hafta sonları kalabalık olur, Tuzla yerleşiklerinin ‘köy’ olarak tanımladığı merkezi ve sahil caddesinde, köftesi nedense ünlü olan lokantalar sıra sıra uzanır. Arada balıkçı meyhaneleri göze çarpar falan. Çevreye ve hayata müdahaleyi marifet sayan zihniyetten bahsedeyim biraz. Çevrede çok sayıda cami olmasına rağmen, sahile AKP’li belediye zamanında yapılan camiyi şimdi CHP’li yönetim tamamlamak üzeredir. Cami olunca içkili mekanlara ne olacak? Merak edilen konular arasındadır!
Güzel bir hafta sonunda sahilde turalarken, havadaki rengarenk uçurtmalar gözüme çarptı, kalabalığa yaklaştım. Herkes çocuklar gibi şendi, ama daha mutlu ve çocuk görünen anne ve babalardı.
Onlar uçurtma uçurmanın keyfiyle makaraya sarılı iplerle oradan oraya koştururken, çocuklar oturmuş cep telefonlarıyla meşguldü.
Geçmiş zamanda(milattan önce değil!) gazete ve bulabilirsek renkli kağıtlarla uçurtma yapardık, çalı çırpıdan oluşan ince çubuklar hazırlar, su ve undan elde ettiğimiz yapıştırıcılarla uçurtma yapmaya çalışırdık. Şimdi rengarenk uçurtmalar var.
Nereden nereye geldik? Sorusu daha bir önem kazanıyor. Uçurtmalar satılıyor ama cep telefonuna indirilen uçurtma oyunu çocuklar için artık daha bir heyecanlı. Veya robotik dünyanın oyunları, arkadaş gruplarıyla sohbet, dünyanın öte ucundaki yüzünü hiçbir zaman göremeyeceği insanlarla tanışma(çok tehlikeli olanları da var) sınavların farklı ipuçları, daha neler neler… Bunlar artık yeni nesil için daha cazip… Uçurtmada neymiş; bırak onunla çocukluğunu yaşamamış anne babalar mutlu olsun…
KORKULAN ZAMANIN İÇİNDEYİZ
Zamane çocukları için bilgiye ulaşmak kolay, işin uzmanına göre, internet çağı ‘kolaycılık’ dönemidir.
Yeni nesil, sabahın erken saatlerinde gazete satın almanın heyecanını neredeyse 20 yıldır yaşamıyor.
Ancak gelişmiş ülkelerde kitabın yeri yine de ayrı… Eğitim sisteminin tamamen bilgisayarlara emanet eden Japonya’da bugünlerde bir telaş var.
Yapılan bir anket Japonları çok korkutmuş. Ankete katılanların yüzde 62,6'sinin bir ay içinde hiç kitap okumadıkları ortaya çıkmış.
Güzel yazıya da önem veren Japonlar, şimdi kitap okuma kampanyaları düzenliyor ve özellikle çocuklara ücretsiz kitap dağıtıyorlar.
Bizde ise durum içler acısı…
Japonya'da yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılıyor. Japonya'da kişi başına düşen kitap sayısı yılda 25, Türkiye'de ise yılda 12 bin 89 kişiye bir kitap düşüyor. Japonya'da bir kişi yılda ortalama 25 kitap okurken, Türkiye'de bu oran dünyanın en düşüğü… Altı kişi bir kitap okuyor.
Kafamızı öne eğelim ve bunu düşünelim.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Cengiz ERDİL
“Uçurtma babama kalsın, bana cep telefonu verin… “
Efendim; İstanbul Tuzla’da ikamet ediyorum. Özellikle sahil kesimi İstanbul’un diğer ilçelerine göre farklıdır, ana yollar ve sokaklar daha geniştir, binalar mutedil yüksekliktedir. Gerçi AKP’li başkan zamanında kat yasağı zaman zaman delinmiştir ama yine da yüksek binalara hele gökdelene izin verilmez. Sahil hafta sonları kalabalık olur, Tuzla yerleşiklerinin ‘köy’ olarak tanımladığı merkezi ve sahil caddesinde, köftesi nedense ünlü olan lokantalar sıra sıra uzanır. Arada balıkçı meyhaneleri göze çarpar falan. Çevreye ve hayata müdahaleyi marifet sayan zihniyetten bahsedeyim biraz. Çevrede çok sayıda cami olmasına rağmen, sahile AKP’li belediye zamanında yapılan camiyi şimdi CHP’li yönetim tamamlamak üzeredir. Cami olunca içkili mekanlara ne olacak? Merak edilen konular arasındadır!
Güzel bir hafta sonunda sahilde turalarken, havadaki rengarenk uçurtmalar gözüme çarptı, kalabalığa yaklaştım. Herkes çocuklar gibi şendi, ama daha mutlu ve çocuk görünen anne ve babalardı.
Onlar uçurtma uçurmanın keyfiyle makaraya sarılı iplerle oradan oraya koştururken, çocuklar oturmuş cep telefonlarıyla meşguldü.
Geçmiş zamanda(milattan önce değil!) gazete ve bulabilirsek renkli kağıtlarla uçurtma yapardık, çalı çırpıdan oluşan ince çubuklar hazırlar, su ve undan elde ettiğimiz yapıştırıcılarla uçurtma yapmaya çalışırdık. Şimdi rengarenk uçurtmalar var.
Nereden nereye geldik? Sorusu daha bir önem kazanıyor. Uçurtmalar satılıyor ama cep telefonuna indirilen uçurtma oyunu çocuklar için artık daha bir heyecanlı. Veya robotik dünyanın oyunları, arkadaş gruplarıyla sohbet, dünyanın öte ucundaki yüzünü hiçbir zaman göremeyeceği insanlarla tanışma(çok tehlikeli olanları da var) sınavların farklı ipuçları, daha neler neler… Bunlar artık yeni nesil için daha cazip… Uçurtmada neymiş; bırak onunla çocukluğunu yaşamamış anne babalar mutlu olsun…
KORKULAN ZAMANIN İÇİNDEYİZ
Zamane çocukları için bilgiye ulaşmak kolay, işin uzmanına göre, internet çağı ‘kolaycılık’ dönemidir.
Yeni nesil, sabahın erken saatlerinde gazete satın almanın heyecanını neredeyse 20 yıldır yaşamıyor.
Ancak gelişmiş ülkelerde kitabın yeri yine de ayrı… Eğitim sisteminin tamamen bilgisayarlara emanet eden Japonya’da bugünlerde bir telaş var.
Yapılan bir anket Japonları çok korkutmuş. Ankete katılanların yüzde 62,6'sinin bir ay içinde hiç kitap okumadıkları ortaya çıkmış.
Güzel yazıya da önem veren Japonlar, şimdi kitap okuma kampanyaları düzenliyor ve özellikle çocuklara ücretsiz kitap dağıtıyorlar.
Bizde ise durum içler acısı…
Japonya'da yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılıyor. Japonya'da kişi başına düşen kitap sayısı yılda 25, Türkiye'de ise yılda 12 bin 89 kişiye bir kitap düşüyor. Japonya'da bir kişi yılda ortalama 25 kitap okurken, Türkiye'de bu oran dünyanın en düşüğü… Altı kişi bir kitap okuyor.
Kafamızı öne eğelim ve bunu düşünelim.