Oğlum İTÜ öğrencisiyken gurbetçi bazı arkadaşları Esenyurt’ta kiraladıkları evlerde kalıyorlardı. ABD’nin pek ünlü Los Angeles kentine gönderme yapıyor ve Esenyurt’a ‘Esencılıs’ diyorlardı.
Esenyurt; Los Angeles gibi 72 milletten insanın barındığı, nüfusu son 20 yılda giderek katlanan İstanbul’un en büyük ilçesiydi.
Kayyum rezaleti patladığında Esencılıs ile ilgili bir yazı yazmaya karar vermiştim. Ancak Youtube kanalında Yılmaz Özdil’i dinleyince vazgeçtim. Özdil, Esenyurt’un çok uluslu yapısını o kadar güzel anlattı ki; bundan sonra söylenenler havada kalır diye düşündüm.
Evet, çok değil; 1970’li yılların sonuna kadar Esenyurt’ta Osmanlı’dan kalan kocaman bir çiftlik vardı, ilk yerleşikleri de İstanbul’da oraya buraya sürülen Roman vatandaşlarımızdı. Evleri bahçeliydi, teneke yağ kutularından uydurdukları saksılardaki karanfiller pencerelerini süslüyordu.
İstanbul’un hayvancılık sahasıydı desek yeridir, büyük ve küçükbaş hayvan sürüleri 70’li yılların sonuna kadar buralardaki çayırlarda otladılar. Kaymağı yoğurdu pek ünlü manda sürüleri bile vardı.
Komşusu Kıraç ile birleşip Esenyurt ilçesi ortaya çıkınca, kader ağlarını betondan yana örmeye başladı.
Karslı olan ilk Belediye başkanı Gürbüz Çapan ile birlikte nüfusu artan Esenyurt, terör belasından Güneydoğu’dan kaçan vatandaşlarımıza mekan oldu. Sol hareketten gelen ilk başkan betonlaşmayı başlattı, AKP; bırak zirveyi, fezaya taşıdı.
Şöyle bir resmi sayı vereyim.1970 nüfus sayımında kayıtlı kişi topu topu 923 kişiymiş, 2020 yılında ise 957 bin 398 kayıtlı kişi tespit edilmiş. Şimdi nüfusunun kayıtlı kayıtsız iki milyona yaklaştığı söyleniyor.
Son 20 yılda Afrika ve Ortadoğu ülkelerinden gelen kaçağı, mültecisi, ne idüğü belirsiz insanların toplandığı yer haline geldi Esenyurt yani Esencılıs. Türkler ve Kürtler çoğu mahallede azınlık durumuna düştüler.
Esenyurt beton kapitalizminin en ağır darbesini alan ilçe konumundaydı artık. Karadeniz’in rüzgarını Marmara’ya taşıyan topraklar gökdelen deryasına dönüştü.
Sonunda ne oldu? Rant kavgası silahlı çatışmalara bile yol açtı, fuhuş içerikli kumpaslar kuruldu. inşaat şirketlerinin zorbalıkları ve çeteler halkı canından bezdirdi. Esenyurt, İstanbul’da güvenlik sorununu en çok yaşayan yerleşim yeri haline geldi.
Mesele Türk Kürt meselesi değil, Esencılıs İstanbul’un milenyum çağında yaşadığı olumsuz değişiminde, büyük fotoğrafın en önemli parçasıdır.
Esenyurt’ta kimlerin çıkarı var? Olaya böyle bakmak lazım…
Cengiz ERDİL/Gazeteci
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Cengiz ERDİL
ESENCILIS!
Oğlum İTÜ öğrencisiyken gurbetçi bazı arkadaşları Esenyurt’ta kiraladıkları evlerde kalıyorlardı. ABD’nin pek ünlü Los Angeles kentine gönderme yapıyor ve Esenyurt’a ‘Esencılıs’ diyorlardı.
Esenyurt; Los Angeles gibi 72 milletten insanın barındığı, nüfusu son 20 yılda giderek katlanan İstanbul’un en büyük ilçesiydi.
Kayyum rezaleti patladığında Esencılıs ile ilgili bir yazı yazmaya karar vermiştim. Ancak Youtube kanalında Yılmaz Özdil’i dinleyince vazgeçtim. Özdil, Esenyurt’un çok uluslu yapısını o kadar güzel anlattı ki; bundan sonra söylenenler havada kalır diye düşündüm.
Evet, çok değil; 1970’li yılların sonuna kadar Esenyurt’ta Osmanlı’dan kalan kocaman bir çiftlik vardı, ilk yerleşikleri de İstanbul’da oraya buraya sürülen Roman vatandaşlarımızdı. Evleri bahçeliydi, teneke yağ kutularından uydurdukları saksılardaki karanfiller pencerelerini süslüyordu.
İstanbul’un hayvancılık sahasıydı desek yeridir, büyük ve küçükbaş hayvan sürüleri 70’li yılların sonuna kadar buralardaki çayırlarda otladılar. Kaymağı yoğurdu pek ünlü manda sürüleri bile vardı.
Komşusu Kıraç ile birleşip Esenyurt ilçesi ortaya çıkınca, kader ağlarını betondan yana örmeye başladı.
Karslı olan ilk Belediye başkanı Gürbüz Çapan ile birlikte nüfusu artan Esenyurt, terör belasından Güneydoğu’dan kaçan vatandaşlarımıza mekan oldu. Sol hareketten gelen ilk başkan betonlaşmayı başlattı, AKP; bırak zirveyi, fezaya taşıdı.
Şöyle bir resmi sayı vereyim.1970 nüfus sayımında kayıtlı kişi topu topu 923 kişiymiş, 2020 yılında ise 957 bin 398 kayıtlı kişi tespit edilmiş. Şimdi nüfusunun kayıtlı kayıtsız iki milyona yaklaştığı söyleniyor.
Son 20 yılda Afrika ve Ortadoğu ülkelerinden gelen kaçağı, mültecisi, ne idüğü belirsiz insanların toplandığı yer haline geldi Esenyurt yani Esencılıs. Türkler ve Kürtler çoğu mahallede azınlık durumuna düştüler.
Esenyurt beton kapitalizminin en ağır darbesini alan ilçe konumundaydı artık. Karadeniz’in rüzgarını Marmara’ya taşıyan topraklar gökdelen deryasına dönüştü.
Sonunda ne oldu? Rant kavgası silahlı çatışmalara bile yol açtı, fuhuş içerikli kumpaslar kuruldu. inşaat şirketlerinin zorbalıkları ve çeteler halkı canından bezdirdi. Esenyurt, İstanbul’da güvenlik sorununu en çok yaşayan yerleşim yeri haline geldi.
Mesele Türk Kürt meselesi değil, Esencılıs İstanbul’un milenyum çağında yaşadığı olumsuz değişiminde, büyük fotoğrafın en önemli parçasıdır.
Esenyurt’ta kimlerin çıkarı var? Olaya böyle bakmak lazım…
Cengiz ERDİL/Gazeteci