TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ateşten Gömlek “Timurtaş Uçar”

Yazının Giriş Tarihi: 30.04.2024 10:26
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.10.2024 11:46
Ateşten Gömlek “Timurtaş Uçar”

Her yüzyıl içerisinde İslam dinini ve ideolojisini yaymaya çalışan ve bu süreç içerisinde gösterilen mukavemetlere göğüs geren isimler olmuştur. 20. yüzyılda ise bu isimlerin başında şüphesiz Timurtaş Uçar gelmektedir. Birçoğumuz ona Timurtaş Hoca desek de aslında ilmi ve cesareti bir âlim niteliğindedir. O sadece Timurtaş Hoca olarak değil aynı zamanda, “ Kürsülerin Aslanı, Kürsülerin Fatihi” gibi unvanlarla da tanınmaktadır. Eşi Mevlüde Uçar Hanımefendi’nin söylemine göre asıl adı “Temimdar”dır lakin o dönemki şartlar gereği Nüfus dairesindeki memur tarafından Timurtaş olarak yazılıyor.

 

Derin ilmi ve sert mizacı ile akıllarda kalan Timurtaş Hoca 90’lı yıllarda adeta bir fırtına gibi esmiştir. Neredeyse her evde, her dükkânda vaaz kasetleri dinlenmekteydi. Hangi ilde olursa olsun verdiği konferanslar lebalep doluyor, Heyecan ve hiddetli anlatımı ile kürsüden tüm elbiseleri terden sırılsıklam olarak iniyordu.

Çalıştığı camilerde namaz saatleri dışında vaaz veren Timurtaş hoca üslubu, hitabeti ve heybeti ile kısa sürede herkes tarafından sevilmişti. Her doğru insanın düşmanı çok olduğu gibi Timurtaş Hocanın da düşmanı çoktu. O dönemlerde kimsenin dile getiremediği konuları dile getirmesi, Şeriat ve hilafet üzerine sık sık vaazlar vermesi ve rejim karşıtı olan söylemleri kısa süre içerisinde tüm dikkatleri üzerine çekmesine neden olmuştu. Baskının yoğun olduğu dönemde hiç korkmadan ve endişe duymadan İslam’ın hakikatlerini dile getirmesi onun sık sık sürgün edilmesine ve işkenceye maruz kalmasına neden olmuştur fakat bu baskı ve işkenceler Timurtaş Hocayı asla davasından vazgeçirmemiştir. O ateşten gömleği giymişti bir defa. Verdiği vaazlardan dolayı sakalları tek tek cımbızla çekilmiş olan bir mücahitten bahsediyoruz. Parmaklarına elektrik vererek tırnakları sökülen bir veliden bahsediyoruz. Sadece 12 Eylül’den sonra 48 mahkemede yargılanan bir muttakinden bahsediyoruz. Yaptıkları işkenceler ile verdikleri zehirler ile genetiği bozulan ve vücudunda ödemler oluşan bir hocadan bahsediyoruz. Kendisi işkencedeyken ev sahibi tarafından ailesinin kapı dışarı edildiği bir dönemden bahsediyoruz. “Hadi o etrafında toplanıp Allah diyen gençler gelsin de seni kurtarsın” cümleleri ile mobbing uygulanan bir dönemden bahsediyoruz.

Kendisine işkenceler yapıldıktan sonra evinin önüne atılıyordu. Eşi, “Çoğu zaman yapılan işkenceden ve kandan çocukları onu tanıyamıyordu” demiştir. Bir gece ansızın alınıyor, 3 ay haber alınamıyor, işkenceler yapılıyor, aç bırakılıyor sonra da serbest bırakılıyordu. Sürekli evine baskınlar yapılıyor evdeki kitaplar çuvallarla toplanıyor tüm bunlara rağmen Timurtaş Hoca eşine; “Hatun polis beylere çay ikram et!” Diyor. Adeta insanlık dersi veriyordu. Tüm bu baskılara tüm bu işkencelere rağmen Timurtaş Hoca asla davasından vazgeçmemiştir. Malını, mülkünü, evlatlarını, eşini, velhasıl her şeyini İslam davasına feda etmiştir. Kendini bu davaya o kadar adamıştır ki ilk başlarda “Benim davam var.” diyerek evlenmeyi bile düşünmemiştir. Hatırı sayılır aracıların devreye girmesiyle evlenmeyi kabul etmiştir. Tüm işkencelere rağmen hiçbir zaman ne çocuklarına karşı ne öğrencilerine karşı ne de cemaatine karşı asla dik duruşundan vazgeçmemiş ve bu durum onları üzmesin diye ilk başlarda onlara bahsetmemiştir. Sohbetlerinde sürekli gizli polisler yer almış vaazları her daim dinlenmiştir. Timurtaş Hoca bir vaazında şöyle demiştir:

“ İşkencede gözümü açtılar bir de baktım karşımda her vaazımı en ön safta dinleyen adam. Meğerse sivil polismiş vaazlarımı dinleyip istihbarat topluyormuş.”

O, günümüzde linç edilme korkusu ile İslami hükümleri eğip büken hocalar gibi değildi. Ne bir linçten ne de bir yöneticiden çekinmiştir. Hiçbir İslami hükmü yumuşatmamış hak olan neyse onu söylemiştir. Tek sığınak, tek yoldaş Allah’tır bilinci ile İslam’ın tüm gerçeklerini insanlara aktarmıştır. Ne meşhur olma arzusu ne de maddiyat arzusu gütmüştür. Aksine öğretmenlikten kazandığı maaşı da İslam yolunda harcamış her gün farklı bir şehirde konferans vermeye gitmiştir. Onun cesareti ne günümüzde ne de bu yüzyılda görülmemiştir. İslam’ı hakkı ile anlatan bildiği doğrudan asla geri adım atmayan Timurtaş Hoca bugünkü tüm Müslümanlar için bir şahsiyet örneği olarak kabul edilmelidir. Kendini hoca zanneden sözde hocalar da bu mübarek zatın hayatına bakıp utanmalıdır.

Bu yazı vesilesi ile de Kürsülerin Aslanı, Kürsülerin Fatihi, Ateşten Gömleğin Sahibi Timurtaş Uçar Rahmetullahi aleyh’e Cenab-ı Allah’tan rahmet dilerken, Şefaatine nail olmayı da Allah’tan arzu ediyorum.

 

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.