Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

ÂŞIKLARIN PİRİ MURAT ÇOBANOĞLU

Yazının Giriş Tarihi: 25.04.2025 10:51
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.04.2025 10:52

Âşıklık geleneği denilince akıllara gelen ilk isimlerden biri şüphesiz rahmetli Âşık Murat Çobanoğlu’dur. Her ne kadar yeni neslin büyük çoğunluğu Murat Çobanoğlu’na aşina olmasa da eski kuşak insanların çoğunun hafızasında yer almaya devam etmektedir.

Murat Çobanoğlu’nu diğer âşıklardan müstesna tutan birçok etken vardır. Uzun boyu, heybetli hâli, temiz ve şık giyimi, Kars’ın tatlı ağzı, hoş sohbeti ve latife anlayışı gibi birçok özelliği Murat Çobanoğlu’nu insanlar tarafından gözde konuma ulaştırmıştır.

Kars’ın tatlı ağzı ile anlatmış olduğu hikâyeler; zaman zaman insanları güldürmüş, zaman zaman da derin düşüncelere sevk etmiştir. Yumuşak ses tonu ve tatlı aksanı ile anlattığı hikâyeler hâlâ insanlar tarafından anlatılmaktadır. Temiz kalbi, dürüstlüğü, ağırbaşlılığı heybetine heybet katmıştır.

Tabi ki Murat Çobanoğlu’nu, Çobanoğlu yapan asıl meziyet âşıklık alanındaki ustalığı olmuştur. Hazır cevaplıkta bir numara olan Çobanoğlu, girdiği tüm atışmalarda farkını her zaman göstermiştir. Bir çırpıda inci gibi dizdiği dizeler adeta insanı mest etmekte ve her bir satırda bin öğüt alınmaktadır. Çobanoğlu’nun en büyük özelliklerinden biri de şiirlerinde insanlara nasihatler vermesidir. Hem dünyada iyi bir insan olmak adına, hem de ahirete iyi bir Müslüman olarak gitmek adına her daim nasihatler vermiştir. İdrak edebilen için her satırı bir kitap kadar derindir. Çobanoğlu bir şiirinde şöyle der:

Dünya benim diyenlerin her birisi bir yandadır.

Vara boyun eğenlerin yurdu virandadır.

O gördüğün şirin canlar, kendini bilenler anlar.

Hani ya eski insanlar, şimdi ulu divandadır.

Çalışıp boşuna yanma.

Her olur olmaza kanma.

Duydukların doğru sanma.

Doğru sözler kurandadır.

Herkes orada tartılır.

Bir gün kefeni yırtılır.

İmanı olan kurtulur.

Olmayanlar virandadır.

Bilmezsin sen azı çoğu.

Allah bilir varı yoğu.

Bir gün derler Çobanoğlu,

Sorun bakın ne yandadır?

Özellikle “Lebdeğmez” olarak bilinen atışmalarda ustalığını her daim kanıtlamıştır.

Âşıkların iki dudaklarının arasına iğne koyarak atıştıkları lebdeğmez atışmasında, âşıklar, “m,b,p,f,v” gibi harfleri söyleyemezler bu harfleri söylediklerinde dudaklar birbirine doğru geldiği için dudakları patlar. Bundan dolayı atışma yaparken bu harflerin olmadığı kelimeleri kullanırlar. Anlık olarak, doğaçlama bir şekilde yani irticalen atışırken bir de bu harfleri kullanmadan kelime seçmeleri gerçekten oldukça zordur.

Tabi bu zorluk bizler içindir âşık için değildir zira âşıklık da Allah’tan gelen bir kabiliyettir. Her eline saz alıp, birkaç mani okuyan âşık olamaz. Âşıklık Allah’tan gelir. Rüyasında âşıklık badesinden içen âşık olur ve usta-çırak ilişkisi ile yetişir. Bu badeye de ilhamlı aşk badesi denir. Üstat Murat Çobanoğlu’ da bu şekilde âşık olmuştur. Murat Çobanoğlu, bu badenin ilahi bir bade olduğunu ve aşığın asla alkol kullanamayacağını, kendisinin de alkolü ağzına sürmediğini ifade etmiştir. “Âşık harama bulaşamaz bulaşırsa âşık olamaz demiştir.”[1]

14 yaşlarında iken yaylada susayıp bir çeşmeden su içmiştir. Akabinde derin bir uykuya dalmıştır. Köydeki insanlar Çobanoğlu’nu uykudan uyandırınca şaşkınlık ile etrafına bakmış ve ilk şiirini o anki ilhamla okumuştur. Etraftakiler de bu şiiri yazarak kaydetmişlerdir.

Çobanoğlu ilk şiirinde şöyle demiştir:

Dağlar yeşillenmiş yayla zamanı,

Koyunlar meleşir, kuzular gelir.

Yüklenmiştir bir güzelin kervanı,

Ayrılmış yârinden sızılar gelir.

Yağmur yağar, toprak nemsiz olur mu?

Ekilir buğdaylar nemsiz olur mu?

Fani dünya insanı gamsız olur mu?

Yiğidin başına yazılan gelir.

Çobanoğlu var mı dünya tapusu?

Bir günde bozulur ömrün yapusu.

Çalışana açık cennet kapusu.

Şehitlerden sonra gaziler gelir.

Murat Çobanoğlu müzik piyasasında da oldukça başarılıdır. Şiirlerinin bir kısmını bestelemiştir. Köroğlu gibi üstatların şiirlerini de besteleyip seslendirmiştir. “Neyine Güvenem Yalan Dünyanın, Yirminci Asırın Sonuna Kaldık, Kiziroğlu Mustafa Bey, Ağla Gözlerim Ağla” gibi yüzlerce eser kendisine aittir.

Yirminci Asırın Sonuna Kaldık eserinde şöyle demiştir üstat:

Yirminci asırın sonuna kaldık.

Kızı ana oğul baba bilmiyor.

Meyhaneler doldu cami boşaldı.

Hafız namaz hoca dua bilmiyor.

Parmakları oje dudaklar boya.

Kadınlar atlıdır erkekler yaya.

Mini etek çıktı kalmadı hayâ.

İğne iplik gömlek yama bilmiyor.

Söz çok olur inmeyelim derine.

Kadın var ki kan kusturur erine.

İslam'ın şartını sorsan birine,

Dudak durur dili sayabilmiyor.

Çobanoğlu bundan sonra ne diye.

Saklayana sözüm kalsın hediye.

Bismillah'sız el atıyor ekmeğe.

Sofrası boş karnı doyabilmiyor.

Murat Çobanoğlu’ da birçok eski şair ve âşık gibi geçmişe olan özlem ile yaşamıştır yaşadığı son yılları tenkit etmiş eski insanların naifliğini ve temizliğini bu kirli çağın içinde aramış fakat bulamamıştır.

Çobanoğlu’nun temiz kalbi, dürüstlüğü, asil duruşu, imanına olan bağlılığı, haram helal bilinci ile günümüzde evlat yetiştiren ebeveynler için tam bir örnek şahsiyettir. Bütün anne ve babalar, evlatlarını bu müthiş insan ile tanıştırmalılar. Karakteristik yapısında ve eserlerinde birçok kültürü, birçok nişaneyi bir arada bulunduran Çobanoğlu her daim yaşatılması ve her nesile aktarılması gereken bir şahsiyettir. Âşıklık geleneğini sürdürmek isteyen âşıklarımızın da Çobanoğlu gibi ustaları unutmadan onları yaşatarak yola devam etmeleri gerekmektedir.

Tüm edebiyatsever ve sanatsever insanları, Çobanoğlu’nu ve vefat eden diğer ozanlarımızı yaşatmaya davet ediyorum. Böyle ozanlarımız bir daha asla gelmeyecektir. Onların yeri doldurulmazdır. Çevremize, arkadaşlarımıza, çocuklarımıza bilhassa “Z Kuşağı” olarak tabir edilen yaş grubuna bu insanların hayatı, kişilikleri ve eserleri aktarılmalıdır.

Batının pisliğini değil, kültürümüzün saf ve temiz yürekli insanlarını örnek almalarını sağlamamız lazımdır. Bu hem onlar için hem de gelecek olan nesiller için, daha refah bir yaşam ve de daha ahlaklı bir toplum inşa etmemiz için büyük önem arz etmektedir.

Özellikle günümüzde hayâ sınırlarını dahi bilmeyen genç neslin her gün başka birine âşık olup hayâsız bir ilişki kurarak kendilerini âşık sanmaları ve bu husus üzerinde rol yapmaları büyük ozanlarımıza saygısızlıktan başka bir şey değildir. Zaten âşıklık geleneğinde âşık maşukuna kavuşursa âşıklığı biter. Hiçbir âşık maşukuna kavuşamaz. Kavuştuğu ise ona en çok benzeyendir. Âşık sevdiğine dokunamaz bile sevgisi de uzaktandır aşkı da. Âşık maşukunu her gün göremez yılda bir, belki iki defa görür. İşte eski âşıklarımızın, ozanlarımızın aşk anlayışı bu şekildeydi.

Bu yazı vesilesi ile 1940 yılında doğup, 2005 yılında vefat ederek 65 yıla nice eserleri, nice şiirleri, nice hikâye ve türküleri sığdıran; kendisini nice insanlara, nice nesillere hayran bırakan büyük ozanımız Murat Çobanoğlu’na Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.

AHMET FURKAN DEMİR

KAYNAKÇA

[1]: Akif İnan ile Sohbet: ''Akif İnan-Murat Çobanoğlu'' (02.50-3.45)

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.