Uğuzlu: gençliğin rol modeli sahabe-i kiramı olmalı
Uğuzlu: gençliğin rol modeli sahabe-i kiramı olmalı
Araştırmacı yazar Kemal Uğuzlu, “Bizim gençliğimizin düzelmesinin bir tek rol-model/örneği Peygamber(sav) ve Sahabe-i Kiram’dır.” dedi.
Haber Giriş Tarihi: 24.06.2016 09:26
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.sanliurfaolay.com/
Türkiye’de ve Şanlıurfa’da toplumun lokomotif gücü olan gençler üzerinde olumsuz etki teşkil eden teknolojik ve ekonomik gelişmeleri bu haftaki röportaj sayfamızda farklı bir pencereden Araştırmacı yazar Mehmet Kemal Uğuzlu sizler için değerlendirdik. Gençlik ve toplumun sorunları üzerine konuşan Mehmet Kemal Uğuzlu, Toplumun ve gençliğin içerisinde bulunduğu durumdan kurtulması için manevi çalışmaların yapılması gerektiğini söyledi. Uğuzlu ayrıca günümüzde Diyanet işleri başkanlığına bağlı olarak yapılan çalışmaları da değerlendirdi.
Röportaj: Mehmet Kaması
Hocam bildiğiniz gibi ilmi, teknolojik ve bilimsel gelişmeler gün geçtikçe genişliyor. Dünya küçülüyor. Ulaşım, bilişlim ve iletişim daha hızlı gelişip kolaylaşıyor. Ancak buna karşılık özellikle gençlik adeta elden çıkıyor. Sizce bunu durdurmanın veya mümkünse hayra evirmenin yolu var mıdır?
M.K.UĞUZLU: -Evet, bütün bu gelişmeleri iki şıkka ayırabiliriz: A- Yüce Rabbimizin “Effela ye’qilun? Effela Yetefekkerun? Effela yetedebberun?” Ey Kullarım/İnsanlar! “Akıl etmez misiniz? Tefekkür edip düşünmez misiniz? (Sıratı müstakim özere/istikametle yürümede Allah’(cc)ın üç büyük kitabı:
1- Kelami Kitap harflerle yazılmış Kuran’ı
2- Kevni kitap atomlarla/hücrelerle yazılmış Kâinatı
3- Hem fiziki, kevni hem kalemi ve kelami ve bütün isim ve sıfatlarına müştak olan Hz. Muhammed’i
“Effela yetedebberun” ile “hiç anlamıyorlar mı, hiç düşünmüyorlar mı, hiç kavramıyorlar mı?” Uyulması ve olumlu cevaplandırılması gereken bu sorularla bizlere gösterdiği istikamet üzere bütün bu gelişmelere kavuşulmuş diyebiliriz.
Ancak bu yönüyle Kuranın emirleri dikkate alındığı kadar ahlak ve maneviyat yönüyle maalesef alınmadığından bunca olumlu fiziksel gelişmenin yanında bunca ruhsal bunalımlar oluşmaktadır.
Hocam Kuranın manevi ve ahlaki yönüyle dikkate alınmadığı için bu olumsuzluklara dikkat çektiniz. Daha detaylı ve somut örnekler verebilir misiniz?
Her Müslüman’ın, İslam’ın olmazsa olmazı olan namaz ve namazın adeta olmazsa olmazı olan günde kırk rekâtta okunan Fatiha-i Şerife anlaşılsa, eminim çok şey değişecek. Kur’an’a elbette bakmak dahi sevap, fazilet ve erdemliliktir. Ama inanın Kur’an harflerine bakarak okuma yarışmalarında birincilik elde edilsin diye inmemiştir. Eminim Birçok sahabe bu manada yarışmaya girseydi belki bu gün birçok insandan daha iyi not almayabilirdi. Ama onlar Kur’an’ın manasını anlıyor, biliyor, yaşıyordular. Yani her biri canlı, yaşayan birer Kur’an idiler.
Bizim gençliğimizin düzelmesinin bir tek rol-model/örneği Peygamber(sav) ve Sahabe-i Kiram dır. Onu da ne yazık ki hâşâ küçümsemek için demiyorum ama adetten olan örfi sünnet mesabesine indirerek; kılık kıyafetten ibaret zannedilir hale getirilmiş. Oysa olması gereken; gayret, adalet, hürriyet, davet, devlet, cesaret, fazilet, yardımlaşma… ve her gün maddi ve manevi kalkınma da illeri giderek “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır” düsturunu hayata geçirmek olmalıdır. Bu konuda Merhum Akif’in “İNMEMİŞTİR HELE KUR'AN BUNU HAKKIYLA BİLİN” şiirini vermeden geçemeyeceğim.
İbret alınmaz her gün okuruz ezbere de;
Bir ibret aranmaz mı ayetlerde ?
Ya okur geçeriz bir ölünün toprağına
Ya açar bakarız nazm-ı celilin yaprağına
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne teze mezara okunmak, ne fal bakmak için
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne duvarlara asılmak, ne el sürülmemek için
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne tezhip, ne sülüs, ne hat yazmak için
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne tapınak, ne nutuk, ne vaaz dini için
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne meslek kaygıları ne kariyer hesapları için
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne erkeği yüceltmek, ne kadını aşağılamak için
Ne Araba paye vermek, ne Acemi hor görmek için
Hocam Kur’an ve sünnetten örnek verebilir misiniz?
Fatiha’nın mealini ve birçok tefsirden açıklamalarını gençliğimize ısrarla tavsiye ediyorum. Görülecek ki koruyucu hekimlik gibi daha hiçbir olumsuz sosyomikroorganizmaya bulaşmadan sağlıklı korunarak erdemli insan olma projesinin mimarı ve mühendisi olandan insanlık onuruna yakışır yaşam dersi alınacaktır. Rabbimiz Bakara suresinin hemen başında 2. Ayette “hüden lil-muttakin” = “muttakiler için hidayet rehberidir” buyurarak Ku’an’a uyanlar; kurtuluşa, güvene, huzura, hidayete ererler, buyurmaktadır. Ve yine Yüce Rabbimiz Kalem Suresi 4. Ayeti Kerimesinde Ey Resulüm “Muhakkak ki sen yüce bir ahlak üzeresin” ve ümmetin, sana tabi olanlar da öncelikle böyle olmaları gereklidir. Ve el-Muvatta da geçen bir Hadis-i Şerifte Peygamberimiz (sav) şöyle buyurdular:“Ben şüphesiz kigüzelahlakı tamamlamakiçingönderildim.” Kur’an’ın inzali ve Peygamber gelişi güzel ahlak olduğuna göre başka yerlerde çare aramak beyhudedir.
Hocam bu dediklerinize günümüz çağdaş gençliği ayak uydurabilir, uyum sağlayabilir mi?
Evet, genç olmanız hesabıyla, sorunuz da gençliğe yönelik önemlidir. Değerli kardeşim.” Zaman ihtiyarladıkça Kur’an gençleşiyor” manasında Bediüzzaman’ın bir vecizesi var. Ve Kur’an’i Kerimde ise şu ayet dikkatimizi çekmektedir. “Bütün insanlar İslam fıtratı üzere doğarlar” yani bütün beşeriyetin genetik haritasının genleri, DNA’larındaki “Fıtrat Dini” olan İslam’a uyum içerisinde olma doğallığı vardır. Kıyamete kadar bir yeni kitap ve peygamber gelmeyeceğine göre; Rabbimiz İslam’ı çağlar üstü ve her çağda herkesin çok rahat uyabileceği bir nizam olarak göndermiş. Onun içindir ki geçler ihtiyarlardan daha çok İslami yaradılış olan fıtrata yakın ve yakın içerisinde olabilirler.
Ülkemizde Diyanet Teşkilatı organizasyonu ile; Kur’an Kursu, Vaiz, Hutbe, Konferanslarla verilen din hizmetleri sizce günümüz gençliği açısından yeterli midir?
Bu soruya bir çırpıda evet veya hayır denilemez. Hiçbir şey yapılmıyor da denilemez. Ancak yapılanların yeterli olduğu hiç denilemez. Evvela Yaz kuran Kurslarının fiziki ve sosyal şartları iyileştirilmeden devam ederse, bazen faydadan ziyade zarar verebiliyor. Bunun ayrıca işlenmesi gerek. Vaaz ve hutbeler “tek-tekçi, tekil anlayışın iradesiyle irad edilince birçok insan cami ve cemaatten uzaklaşmak durumunda kalıyor. Siyasi miting veya ekonomik seminerin ötesinde İslam’ın doğru anlaşılması noktasında; tevhit, nübüvvet, haşir ve adalet ile ibadetlerin anlatılması lazım ve elzemdir. Bir ülkenin vatandaşları, devletin imkanları ile sağlanan dini eğitim ve anlayışa karşı antipati, güvensizlik duyarsa bu boşluğu başka zeminlerde doldurmaya çalışır. Sonu şimdiki gibi olur. Yani sorunuzun cevabı yeterli ve adil, orjin bir hizmet yeterince verilemiyor diye düşünüyorum.
Halkımıza ve bilhassa gençliğimize son mesajcınızı alabilir miyiz?
Evvela bu ülkenin yöneticilerine seslenmek istiyorum Zina ve uyuşturucu yasalarının derhal gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyorum. AB’ne girme müktesebatı ismi altında geleceğimiz olan gençliğimizin bu virane hale gelmesi bataklığının temel ana kaynağının kurutulması lazım. Eğitim ve öğretimde, ırkçı ve faşist tutumlardan kaçınarak inandırıcı, birleştirici temel ilkelerle en kısa zamanda; anadilde eğitimin tüm okul ve üniversitelerde yapılması, ulus anlayışına dayalı üst kimlik insiyatifli ırk ve sınıflara derhal son verilmesi. Ve halkımızın da doğruluğuna inandığı İman’ın ve İslam’ın şartlarını yaşamsal hale getirmeleri gerekir.
En önemlisi: Gençliğimizin şu parti, bu parti, dernek, vakıf örgüt, devlet, hükümet fark etmeksizin kalbini, beynini ve bedenini hiçbir ekonomik, sosyal ve siyasi organizmanın icrasına bırakmadan direk; Kur’an ve Sünnete bağlanarak, kimsecikler için değil, sadece Allaha kul ve Resule ümmet olmak adına kendileri için İslam’ı öğrenen, öğreten ve yaşamında başkalarına da örneklik eden hala gelme noktasında çaba sarf etmelerini diliyorum.
Hocam son sözünüzü alabilir miyim?
Son sözüm şiirimizden bir kıt’a olsun:
Ey kükremiş ırmaklar gibi coşkun coşkun akan…
Ey deniz dalgaları gibi fetihlere kıvranan!
Ey güneşler misali yanıp, ışıklar saçan…
Ey İnsanoğlu! Ey insanım diyen insan..!
Başka Yollar arama, kurtuluşa yeter Hadis ve Kur’an.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Uğuzlu: gençliğin rol modeli sahabe-i kiramı olmalı
Araştırmacı yazar Kemal Uğuzlu, “Bizim gençliğimizin düzelmesinin bir tek rol-model/örneği Peygamber(sav) ve Sahabe-i Kiram’dır.” dedi.
Türkiye’de ve Şanlıurfa’da toplumun lokomotif gücü olan gençler üzerinde olumsuz etki teşkil eden teknolojik ve ekonomik gelişmeleri bu haftaki röportaj sayfamızda farklı bir pencereden Araştırmacı yazar Mehmet Kemal Uğuzlu sizler için değerlendirdik. Gençlik ve toplumun sorunları üzerine konuşan Mehmet Kemal Uğuzlu, Toplumun ve gençliğin içerisinde bulunduğu durumdan kurtulması için manevi çalışmaların yapılması gerektiğini söyledi. Uğuzlu ayrıca günümüzde Diyanet işleri başkanlığına bağlı olarak yapılan çalışmaları da değerlendirdi.
Röportaj: Mehmet Kaması
Hocam bildiğiniz gibi ilmi, teknolojik ve bilimsel gelişmeler gün geçtikçe genişliyor. Dünya küçülüyor. Ulaşım, bilişlim ve iletişim daha hızlı gelişip kolaylaşıyor. Ancak buna karşılık özellikle gençlik adeta elden çıkıyor. Sizce bunu durdurmanın veya mümkünse hayra evirmenin yolu var mıdır?
M.K.UĞUZLU: -Evet, bütün bu gelişmeleri iki şıkka ayırabiliriz: A- Yüce Rabbimizin “Effela ye’qilun? Effela Yetefekkerun? Effela yetedebberun?” Ey Kullarım/İnsanlar! “Akıl etmez misiniz? Tefekkür edip düşünmez misiniz? (Sıratı müstakim özere/istikametle yürümede Allah’(cc)ın üç büyük kitabı:
1- Kelami Kitap harflerle yazılmış Kuran’ı
2- Kevni kitap atomlarla/hücrelerle yazılmış Kâinatı
3- Hem fiziki, kevni hem kalemi ve kelami ve bütün isim ve sıfatlarına müştak olan Hz. Muhammed’i
“Effela yetedebberun” ile “hiç anlamıyorlar mı, hiç düşünmüyorlar mı, hiç kavramıyorlar mı?” Uyulması ve olumlu cevaplandırılması gereken bu sorularla bizlere gösterdiği istikamet üzere bütün bu gelişmelere kavuşulmuş diyebiliriz.
Ancak bu yönüyle Kuranın emirleri dikkate alındığı kadar ahlak ve maneviyat yönüyle maalesef alınmadığından bunca olumlu fiziksel gelişmenin yanında bunca ruhsal bunalımlar oluşmaktadır.
Hocam Kuranın manevi ve ahlaki yönüyle dikkate alınmadığı için bu olumsuzluklara dikkat çektiniz. Daha detaylı ve somut örnekler verebilir misiniz?
Her Müslüman’ın, İslam’ın olmazsa olmazı olan namaz ve namazın adeta olmazsa olmazı olan günde kırk rekâtta okunan Fatiha-i Şerife anlaşılsa, eminim çok şey değişecek. Kur’an’a elbette bakmak dahi sevap, fazilet ve erdemliliktir. Ama inanın Kur’an harflerine bakarak okuma yarışmalarında birincilik elde edilsin diye inmemiştir. Eminim Birçok sahabe bu manada yarışmaya girseydi belki bu gün birçok insandan daha iyi not almayabilirdi. Ama onlar Kur’an’ın manasını anlıyor, biliyor, yaşıyordular. Yani her biri canlı, yaşayan birer Kur’an idiler.
Bizim gençliğimizin düzelmesinin bir tek rol-model/örneği Peygamber(sav) ve Sahabe-i Kiram dır. Onu da ne yazık ki hâşâ küçümsemek için demiyorum ama adetten olan örfi sünnet mesabesine indirerek; kılık kıyafetten ibaret zannedilir hale getirilmiş. Oysa olması gereken; gayret, adalet, hürriyet, davet, devlet, cesaret, fazilet, yardımlaşma… ve her gün maddi ve manevi kalkınma da illeri giderek “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır” düsturunu hayata geçirmek olmalıdır. Bu konuda Merhum Akif’in “İNMEMİŞTİR HELE KUR'AN BUNU HAKKIYLA BİLİN” şiirini vermeden geçemeyeceğim.
İbret alınmaz her gün okuruz ezbere de;
Bir ibret aranmaz mı ayetlerde ?
Ya okur geçeriz bir ölünün toprağına
Ya açar bakarız nazm-ı celilin yaprağına
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne teze mezara okunmak, ne fal bakmak için
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne duvarlara asılmak, ne el sürülmemek için
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne tezhip, ne sülüs, ne hat yazmak için
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne tapınak, ne nutuk, ne vaaz dini için
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne meslek kaygıları ne kariyer hesapları için
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne erkeği yüceltmek, ne kadını aşağılamak için
Ne Araba paye vermek, ne Acemi hor görmek için
Hocam Kur’an ve sünnetten örnek verebilir misiniz?
Fatiha’nın mealini ve birçok tefsirden açıklamalarını gençliğimize ısrarla tavsiye ediyorum. Görülecek ki koruyucu hekimlik gibi daha hiçbir olumsuz sosyomikroorganizmaya bulaşmadan sağlıklı korunarak erdemli insan olma projesinin mimarı ve mühendisi olandan insanlık onuruna yakışır yaşam dersi alınacaktır. Rabbimiz Bakara suresinin hemen başında 2. Ayette “hüden lil-muttakin” = “muttakiler için hidayet rehberidir” buyurarak Ku’an’a uyanlar; kurtuluşa, güvene, huzura, hidayete ererler, buyurmaktadır. Ve yine Yüce Rabbimiz Kalem Suresi 4. Ayeti Kerimesinde Ey Resulüm “Muhakkak ki sen yüce bir ahlak üzeresin” ve ümmetin, sana tabi olanlar da öncelikle böyle olmaları gereklidir. Ve el-Muvatta da geçen bir Hadis-i Şerifte Peygamberimiz (sav) şöyle buyurdular: “Ben şüphesiz ki güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” Kur’an’ın inzali ve Peygamber gelişi güzel ahlak olduğuna göre başka yerlerde çare aramak beyhudedir.
Hocam bu dediklerinize günümüz çağdaş gençliği ayak uydurabilir, uyum sağlayabilir mi?
Evet, genç olmanız hesabıyla, sorunuz da gençliğe yönelik önemlidir. Değerli kardeşim.” Zaman ihtiyarladıkça Kur’an gençleşiyor” manasında Bediüzzaman’ın bir vecizesi var. Ve Kur’an’i Kerimde ise şu ayet dikkatimizi çekmektedir. “Bütün insanlar İslam fıtratı üzere doğarlar” yani bütün beşeriyetin genetik haritasının genleri, DNA’larındaki “Fıtrat Dini” olan İslam’a uyum içerisinde olma doğallığı vardır. Kıyamete kadar bir yeni kitap ve peygamber gelmeyeceğine göre; Rabbimiz İslam’ı çağlar üstü ve her çağda herkesin çok rahat uyabileceği bir nizam olarak göndermiş. Onun içindir ki geçler ihtiyarlardan daha çok İslami yaradılış olan fıtrata yakın ve yakın içerisinde olabilirler.
Ülkemizde Diyanet Teşkilatı organizasyonu ile; Kur’an Kursu, Vaiz, Hutbe, Konferanslarla verilen din hizmetleri sizce günümüz gençliği açısından yeterli midir?
Bu soruya bir çırpıda evet veya hayır denilemez. Hiçbir şey yapılmıyor da denilemez. Ancak yapılanların yeterli olduğu hiç denilemez. Evvela Yaz kuran Kurslarının fiziki ve sosyal şartları iyileştirilmeden devam ederse, bazen faydadan ziyade zarar verebiliyor. Bunun ayrıca işlenmesi gerek. Vaaz ve hutbeler “tek-tekçi, tekil anlayışın iradesiyle irad edilince birçok insan cami ve cemaatten uzaklaşmak durumunda kalıyor. Siyasi miting veya ekonomik seminerin ötesinde İslam’ın doğru anlaşılması noktasında; tevhit, nübüvvet, haşir ve adalet ile ibadetlerin anlatılması lazım ve elzemdir. Bir ülkenin vatandaşları, devletin imkanları ile sağlanan dini eğitim ve anlayışa karşı antipati, güvensizlik duyarsa bu boşluğu başka zeminlerde doldurmaya çalışır. Sonu şimdiki gibi olur. Yani sorunuzun cevabı yeterli ve adil, orjin bir hizmet yeterince verilemiyor diye düşünüyorum.
Halkımıza ve bilhassa gençliğimize son mesajcınızı alabilir miyiz?
Evvela bu ülkenin yöneticilerine seslenmek istiyorum Zina ve uyuşturucu yasalarının derhal gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyorum. AB’ne girme müktesebatı ismi altında geleceğimiz olan gençliğimizin bu virane hale gelmesi bataklığının temel ana kaynağının kurutulması lazım. Eğitim ve öğretimde, ırkçı ve faşist tutumlardan kaçınarak inandırıcı, birleştirici temel ilkelerle en kısa zamanda; anadilde eğitimin tüm okul ve üniversitelerde yapılması, ulus anlayışına dayalı üst kimlik insiyatifli ırk ve sınıflara derhal son verilmesi. Ve halkımızın da doğruluğuna inandığı İman’ın ve İslam’ın şartlarını yaşamsal hale getirmeleri gerekir.
En önemlisi: Gençliğimizin şu parti, bu parti, dernek, vakıf örgüt, devlet, hükümet fark etmeksizin kalbini, beynini ve bedenini hiçbir ekonomik, sosyal ve siyasi organizmanın icrasına bırakmadan direk; Kur’an ve Sünnete bağlanarak, kimsecikler için değil, sadece Allaha kul ve Resule ümmet olmak adına kendileri için İslam’ı öğrenen, öğreten ve yaşamında başkalarına da örneklik eden hala gelme noktasında çaba sarf etmelerini diliyorum.
Hocam son sözünüzü alabilir miyim?
Son sözüm şiirimizden bir kıt’a olsun:
Ey kükremiş ırmaklar gibi coşkun coşkun akan…
Ey deniz dalgaları gibi fetihlere kıvranan!
Ey güneşler misali yanıp, ışıklar saçan…
Ey İnsanoğlu! Ey insanım diyen insan..!
Başka Yollar arama, kurtuluşa yeter Hadis ve Kur’an.
En Çok Okunan Haberler