Klasik Türk Müziği'nin üflemeli sazı Ney’i imal etmek oldukça zahmetli bir iş. Urfalı genç Neyzen Ahmet Ateş yılmamış: ‘Kentte ney üretimi olmadığını fark edince, bu eksikliği gidermek istedim’
Haber Giriş Tarihi: 15.03.2017 11:51
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.sanliurfaolay.com/
Röportaj : Mehmet Sadık Alican - Hasan Ray
Klasik Türk Müziği'nin üflemeli sazı Ney’i imal etmek oldukça zahmetli bir iş. Urfalı genç Neyzen Ahmet Ateş yılmamış: ‘Kentte ney üretimi olmadığını fark edince, bu eksikliği gidermek istedim’ Hatay civarından kesilen kamışları Urfa’da Ney’e dönüştüren Ateş, Ney imalatı ve müzik hakkındaki tecrübelerini gazetemizle paylaştı.
Urfa’nın gerek inançlar tarihi açısından gerek semavi dinler açısından üç semavi din için de çok önemli bir şehir olduğunu anlatarak söze başlayan Ateş, sözlerini şöyle sürdürüyor:
‘Bu semavi dinler ve Urfa ile ismi anılan peygamberler açısından zengin bir dini tarihe sahiptir.
Bu zengin inanç yapısı içinde İslam tasavvufu zamanla Urfa’da çok geniş bir yer edinmiştir.
Urfa tasavvuf ve tarikatlar içinde en çok Kadirilik ve Rufailikle anılsa da Mevlevilikte 18. Ve 19. yüzyıllar da Urfa da gelişmiş tarikatlardandır. Bu bakımdan Urfa da 1920 öncesi Mevlevihane bulunmaktaydı. Halen cami olarak kullanılan Mevlevihane günümüze kadar sapa sağlam ulaşabilmiştir.
Urfa’nın en büyük özelliklerinden biri de müziğe olan yatkınlık ve meraktır.Bu müzik sevdası günümüzde de yaşamakta ve yaşatılmaktadır.
Urfa başta tekke müziği olarak bilinen tasavvuf müziği , Türk sanat müziği, Türk halk müziğinde de söz sahibi bir şehirdir.
Her ne kadar Urfalılar sesleriyle ön plan da olsalar da, Urfa da zengin inanç ve müzik kültüründen dolayı enstrüman meraklarının başın da el defi ve “ney” gelse de; bu konu da dünyaca ünlü ses sanatçılarının yanı sıra ud virtüözü Mehmet Emin Bitmez, Kanun virtüözü merhum Halil Karaduman, gitar virtüöz’ü Ahmet Kanneci, neyzen Abdülkadir Karakuş, kanun imalatçısı Semih Rastgeldi gibi isimler yer almaktadır’’
Ahmet Ateş, kendisine yönelttiğimiz soruları içtenlikle yanıtladı:
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz ?
--Ben Ahmet Ateş, Urfa’nın Çiftehan muhitinde dünyaya geldim. Babam memurdu. Annem ev hanımıydı. Lise mezunuyum.Ailemiz Urfa’nın tanınan bilinen ailelerindendir.Dedem çok tanınan bilinen Hacı Ahmet Hastaoğlu’dur .
Müziğe olan merakınız nasıl başladı ?
--Dedem, babam birçok Urfalı gibi evde Urfalı musiki ustalarından ( Tenekeci Mahmut Usta, Culha Hafız, Halil Hafız, Ahmet Uzungöl… ) mevlitleri, gazelleri, hoyratları,çifteleri, ( Urfa da ilahilere çifte denir ) şarkıları, türküleri kasnak kayıtlardan dinlerlerdi, bende onlar sayesinde dinleyerek büyüdüm. Daha sonra 13-14 yaşlarında Urfa Mevlevihanesi diye bir dernek açılmıştı oraya gitmeye başladım. Tasavvuf ve klasik Türk müziğiyle orada tanıştım. İlgimi çekti merak ettim.
Urfalı müzik ustalarından, Mercan Özkan, Bakır Karadağlı, Abdurrahman İnan gibi büyüklerimden makam, usul, nazariyat dersleri aldım. Yaşım ilerledikçe müziğe olan hâkimiyetimi fark ettim.
Ney’e olan merakınız nasıl başladı?
--Konya Mevlevihanesinden Urfa ya gelenler oldu. Ney sesi çocukluğumdan bu yana hep ilgimi çekerdi.
Birlikte konserlere çıktık, ben o zamanlar def çalıyordum sadece. Ney’e olan ilgim bu konserler sırasında daha çok arttı. Ney üflemek için ders almaya başladım. Abdülkadir Karakuş üstadımızdan ney dersleri almaya başladım.
Urfa’da ney üretimi olmadığını fark edince, bu eksikliğin giderilmesi için ney üretimiyle ilgili bilgi edinmeye başladım.
Neler yaptınız bu aşamada?
--İstanbul da neyzen Gökhan Özkök ile görüştüm. Fikirlerini aldım. Konya da, Bursa da ney üreticileriyle görüştüm.
Deneme yanılma yöntemiyle yap-boz yaparak ney üretimine başladım. Bir süre başarılı olamadım, azimle yılmadan devam ettim. Hatay’dan kamış aldım. Yaklaşık bir yıl bocaladım, daha sonra yavaş yavaş başarılı oldum.
Ney nedir? Bize anlatır mısınız ?
--NEY; Türk Klâsik Müziği’nin yegâne üflemeli çalgısı ve Türk Tasavvuf Müziği’nin baş sazıdır. Tüm tekke mûsikîsinde bendir ile birlikte cevâz gören tek müzik âleti neydir. Mevlevî Âyinleri neylerin ve kudümlerin iştirâkleri ile yapılıyor. Eğer bulunursa diğer çalgılardan da birer tane yer alıyor.
Ney ses rengi olarak insan sesine en yakın çalgılardan biridir. Her türlü müzikâl motifi icrâ etmeye imkân tanır. Üç oktavlık ses sâhası içindeki tüm sesleri, nefes şiddetini veya dudağın başpâre ile yaptığı açıyı değiştirmek sûretiyle koma verebilir.
Bir ney’in iyi olup, olmadığını nasıl anlarız?
--Evvela ney yapılacak kamışın seçimi çok iyi olmalı. Dokuz boğumun’da birbirine orantılı olması gerekir. Kamışın kurumasını tamamlamış olması, bu da en az iki yıl kurutulmuş olmasını gerektirir.
Ney sazının diğer sazlara uyum sağlaması için sesinin doğru çıkması için neler yapılıyor?
--Diyapozan’a (Titreştirilince belirli yükseklikte bir ses çıkaran, ana seslerden birini veren, çelikten yapılmış, U biçiminde, küçük bir araç.) göre dört yüz kırk hz frekansında, çeşitli ses renk tonlarını uygulayarak doğru sesi bulmaya çalışıyoruz. Bu saye de diğer sazlarla ses uyumunu sağlıyoruz.
Bugüne kadar kaç ney üretmişsinizdir? Ürettiğiniz neyleri nerelere pazarlıyorsunuz?
Tahminen iki bin’in üstünde yapmışımdır. Çoğunu hediye ettim. Ekonomik bir güç gerektirdiğini fark edince cüzzi rakamlarla satmaya başladım.
Ürettiğim neyler Türkiye’nin hemen, hemen her iline gitti. Mısır’a, İran’a Bosna-Hersek’e, İsrail’e ve Avrupa da birçok ülkeye gönderdim.
Neyzenlik ve ney üretimiyle ilgili resmi bir çalışmanız var mı?
--Kültür ve Turizm Bakanlığımızın 2016 yılında Ankara da açmış olduğu enstrüman yapım sınavlarına girerek, sınavı başarıyla kazandım. Devlet tarafından ney yapım sanatçısı olarak belgelendirildim. Kültür ve Turizm Bakanlığı kimlik kartı almaya hak kazandım.
Şanlıurfa il Kültür müdürlüğünde ney yapım dersi ve ney üfleme dersleri vermekteyim.
Ayrıca “MAHFİNEY” atölyesi isminde bir atölyem var, çalışmalarıma bu atölyemde devam ederek özel dersler de veriyorum.
Bugüne kadar kaç öğrenci yetiştirdiniz?
--Sayısını bilmiyorum ama yüzlerce öğrenci yetiştirdim ve yetiştirmeye de devam ediyoruz.
Ney ve ney hakkında neler söylemek istersiniz son olarak?
--Öncelikle ney üflemeye merak salmış bir kişinin ses çıkaramam korkusunu aşması lazım. Enstrüman seçiminde dikkat etmesi gerekir. İşi bilenden ders almasını öneririm. Ney ile diğer üflemeli sazların farkında olması, ney’in direk insan ruhuna hitap ettiğini bilmesi, anlaması gerekir. Ney gönül işidir, hani Hz. Mevlana demiş ya;
“Hem yok olsun, kimde yoksa bu ateş!
Ateş ateş olmuş, dökülmüştür Ney'e,”
Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
--Aslında müziğin hangi dalıyla uğraşılırsa uğraşılsın, gerek hobi olarak gerek profesyonel anlamda, müzik insan hayatının vazgeçilmezi olduğunu fark ettiriyor. Bu sebeple her insanın özel bir yeteneği olduğuna inanıyorum.
Bu konuyu biraz açar mısınız?
--Özellikle Urfa da çok geniş bir müzik altyapısı var. Ben müziğe merak saldığımdan bu yana beş yüz doksan makamın en az iki yüzünü usulü ve nazariyatıyla icra ettim.
İsteyen bir kişi de enstüremental anlamda da sesiyle icra anlamında da başarılı olabilir.
Bu şehrin genç nüfusu Türkiye ortalamasın da en üst düzeyde, bu bakımdan gençlerimize destek verilirse çok güzel başarılara imza atarlar.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Ney’in sesi burada hayat buluyor
Klasik Türk Müziği'nin üflemeli sazı Ney’i imal etmek oldukça zahmetli bir iş. Urfalı genç Neyzen Ahmet Ateş yılmamış: ‘Kentte ney üretimi olmadığını fark edince, bu eksikliği gidermek istedim’
Röportaj : Mehmet Sadık Alican - Hasan Ray
Klasik Türk Müziği'nin üflemeli sazı Ney’i imal etmek oldukça zahmetli bir iş. Urfalı genç Neyzen Ahmet Ateş yılmamış: ‘Kentte ney üretimi olmadığını fark edince, bu eksikliği gidermek istedim’ Hatay civarından kesilen kamışları Urfa’da Ney’e dönüştüren Ateş, Ney imalatı ve müzik hakkındaki tecrübelerini gazetemizle paylaştı.
Urfa’nın gerek inançlar tarihi açısından gerek semavi dinler açısından üç semavi din için de çok önemli bir şehir olduğunu anlatarak söze başlayan Ateş, sözlerini şöyle sürdürüyor:
‘Bu semavi dinler ve Urfa ile ismi anılan peygamberler açısından zengin bir dini tarihe sahiptir.
Bu zengin inanç yapısı içinde İslam tasavvufu zamanla Urfa’da çok geniş bir yer edinmiştir.
Urfa tasavvuf ve tarikatlar içinde en çok Kadirilik ve Rufailikle anılsa da Mevlevilikte 18. Ve 19. yüzyıllar da Urfa da gelişmiş tarikatlardandır. Bu bakımdan Urfa da 1920 öncesi Mevlevihane bulunmaktaydı. Halen cami olarak kullanılan Mevlevihane günümüze kadar sapa sağlam ulaşabilmiştir.
Urfa’nın en büyük özelliklerinden biri de müziğe olan yatkınlık ve meraktır.Bu müzik sevdası günümüzde de yaşamakta ve yaşatılmaktadır.
Urfa başta tekke müziği olarak bilinen tasavvuf müziği , Türk sanat müziği, Türk halk müziğinde de söz sahibi bir şehirdir.
Her ne kadar Urfalılar sesleriyle ön plan da olsalar da, Urfa da zengin inanç ve müzik kültüründen dolayı enstrüman meraklarının başın da el defi ve “ney” gelse de; bu konu da dünyaca ünlü ses sanatçılarının yanı sıra ud virtüözü Mehmet Emin Bitmez, Kanun virtüözü merhum Halil Karaduman, gitar virtüöz’ü Ahmet Kanneci, neyzen Abdülkadir Karakuş, kanun imalatçısı Semih Rastgeldi gibi isimler yer almaktadır’’
Ahmet Ateş, kendisine yönelttiğimiz soruları içtenlikle yanıtladı:
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz ?
--Ben Ahmet Ateş, Urfa’nın Çiftehan muhitinde dünyaya geldim. Babam memurdu. Annem ev hanımıydı. Lise mezunuyum.Ailemiz Urfa’nın tanınan bilinen ailelerindendir.Dedem çok tanınan bilinen Hacı Ahmet Hastaoğlu’dur .
Müziğe olan merakınız nasıl başladı ?
--Dedem, babam birçok Urfalı gibi evde Urfalı musiki ustalarından ( Tenekeci Mahmut Usta, Culha Hafız, Halil Hafız, Ahmet Uzungöl… ) mevlitleri, gazelleri, hoyratları,çifteleri, ( Urfa da ilahilere çifte denir ) şarkıları, türküleri kasnak kayıtlardan dinlerlerdi, bende onlar sayesinde dinleyerek büyüdüm. Daha sonra 13-14 yaşlarında Urfa Mevlevihanesi diye bir dernek açılmıştı oraya gitmeye başladım. Tasavvuf ve klasik Türk müziğiyle orada tanıştım. İlgimi çekti merak ettim.
Urfalı müzik ustalarından, Mercan Özkan, Bakır Karadağlı, Abdurrahman İnan gibi büyüklerimden makam, usul, nazariyat dersleri aldım. Yaşım ilerledikçe müziğe olan hâkimiyetimi fark ettim.
Ney’e olan merakınız nasıl başladı?
--Konya Mevlevihanesinden Urfa ya gelenler oldu. Ney sesi çocukluğumdan bu yana hep ilgimi çekerdi.
Birlikte konserlere çıktık, ben o zamanlar def çalıyordum sadece. Ney’e olan ilgim bu konserler sırasında daha çok arttı. Ney üflemek için ders almaya başladım. Abdülkadir Karakuş üstadımızdan ney dersleri almaya başladım.
Urfa’da ney üretimi olmadığını fark edince, bu eksikliğin giderilmesi için ney üretimiyle ilgili bilgi edinmeye başladım.
Neler yaptınız bu aşamada?
--İstanbul da neyzen Gökhan Özkök ile görüştüm. Fikirlerini aldım. Konya da, Bursa da ney üreticileriyle görüştüm.
Deneme yanılma yöntemiyle yap-boz yaparak ney üretimine başladım. Bir süre başarılı olamadım, azimle yılmadan devam ettim. Hatay’dan kamış aldım. Yaklaşık bir yıl bocaladım, daha sonra yavaş yavaş başarılı oldum.
Ney nedir? Bize anlatır mısınız ?
--NEY; Türk Klâsik Müziği’nin yegâne üflemeli çalgısı ve Türk Tasavvuf Müziği’nin baş sazıdır. Tüm tekke mûsikîsinde bendir ile birlikte cevâz gören tek müzik âleti neydir. Mevlevî Âyinleri neylerin ve kudümlerin iştirâkleri ile yapılıyor. Eğer bulunursa diğer çalgılardan da birer tane yer alıyor.
Ney ses rengi olarak insan sesine en yakın çalgılardan biridir. Her türlü müzikâl motifi icrâ etmeye imkân tanır. Üç oktavlık ses sâhası içindeki tüm sesleri, nefes şiddetini veya dudağın başpâre ile yaptığı açıyı değiştirmek sûretiyle koma verebilir.
Bir ney’in iyi olup, olmadığını nasıl anlarız?
--Evvela ney yapılacak kamışın seçimi çok iyi olmalı. Dokuz boğumun’da birbirine orantılı olması gerekir. Kamışın kurumasını tamamlamış olması, bu da en az iki yıl kurutulmuş olmasını gerektirir.
Ney sazının diğer sazlara uyum sağlaması için sesinin doğru çıkması için neler yapılıyor?
--Diyapozan’a (Titreştirilince belirli yükseklikte bir ses çıkaran, ana seslerden birini veren, çelikten yapılmış, U biçiminde, küçük bir araç.) göre dört yüz kırk hz frekansında, çeşitli ses renk tonlarını uygulayarak doğru sesi bulmaya çalışıyoruz. Bu saye de diğer sazlarla ses uyumunu sağlıyoruz.
Bugüne kadar kaç ney üretmişsinizdir? Ürettiğiniz neyleri nerelere pazarlıyorsunuz?
Tahminen iki bin’in üstünde yapmışımdır. Çoğunu hediye ettim. Ekonomik bir güç gerektirdiğini fark edince cüzzi rakamlarla satmaya başladım.
Ürettiğim neyler Türkiye’nin hemen, hemen her iline gitti. Mısır’a, İran’a Bosna-Hersek’e, İsrail’e ve Avrupa da birçok ülkeye gönderdim.
Neyzenlik ve ney üretimiyle ilgili resmi bir çalışmanız var mı?
--Kültür ve Turizm Bakanlığımızın 2016 yılında Ankara da açmış olduğu enstrüman yapım sınavlarına girerek, sınavı başarıyla kazandım. Devlet tarafından ney yapım sanatçısı olarak belgelendirildim. Kültür ve Turizm Bakanlığı kimlik kartı almaya hak kazandım.
Şanlıurfa il Kültür müdürlüğünde ney yapım dersi ve ney üfleme dersleri vermekteyim.
Ayrıca “MAHFİNEY” atölyesi isminde bir atölyem var, çalışmalarıma bu atölyemde devam ederek özel dersler de veriyorum.
Bugüne kadar kaç öğrenci yetiştirdiniz?
--Sayısını bilmiyorum ama yüzlerce öğrenci yetiştirdim ve yetiştirmeye de devam ediyoruz.
Ney ve ney hakkında neler söylemek istersiniz son olarak?
--Öncelikle ney üflemeye merak salmış bir kişinin ses çıkaramam korkusunu aşması lazım. Enstrüman seçiminde dikkat etmesi gerekir. İşi bilenden ders almasını öneririm. Ney ile diğer üflemeli sazların farkında olması, ney’in direk insan ruhuna hitap ettiğini bilmesi, anlaması gerekir. Ney gönül işidir, hani Hz. Mevlana demiş ya;
“Hem yok olsun, kimde yoksa bu ateş!
Ateş ateş olmuş, dökülmüştür Ney'e,”
Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
--Aslında müziğin hangi dalıyla uğraşılırsa uğraşılsın, gerek hobi olarak gerek profesyonel anlamda, müzik insan hayatının vazgeçilmezi olduğunu fark ettiriyor. Bu sebeple her insanın özel bir yeteneği olduğuna inanıyorum.
Bu konuyu biraz açar mısınız?
--Özellikle Urfa da çok geniş bir müzik altyapısı var. Ben müziğe merak saldığımdan bu yana beş yüz doksan makamın en az iki yüzünü usulü ve nazariyatıyla icra ettim.
İsteyen bir kişi de enstüremental anlamda da sesiyle icra anlamında da başarılı olabilir.
Bu şehrin genç nüfusu Türkiye ortalamasın da en üst düzeyde, bu bakımdan gençlerimize destek verilirse çok güzel başarılara imza atarlar.
En Çok Okunan Haberler