Bu soruyu devlet değil... Kimi iyi niyetle ve kimi de kötü niyetle, birey ve siyasi çevreler soruyor.
Haber Giriş Tarihi: 08.06.2019 12:16
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.sanliurfaolay.com/
Yıllardır, “Kürtler ne istiyor?” diye soruluyor.
Bu soruyu devlet değil...
Kimi iyi niyetle ve kimi de kötü niyetle, birey ve siyasi çevreler soruyor.
Soruyu devlet sorsaydı, işimiz çok kolay olurdu. “Kürtler ne istiyor,” diye bir referandum yapılırdı; böylece çekişilecek bir mesele de kalmazdı.
Bunca bedel ödenmez ve bunca can da toprağa düşmezdi.
Yani demokratik ve kansız bir çözümle konu kökünden halledilmiş olacaktı.
Ne yazık ki, devletin yüz yıllık ırkçı inadı sürüp gitti ve sonuçları da çok ağır oldu.
Elbette her halk gibi, Kürtler de tek bir fikri savunmuyorlar.
Bunda bir acayiplik de yok. Hatta faklı düşüncelerin olmasında fayda var, çünkü doğru fikirler ancak uzun ve sıcak tartışmalardan sonra gün ışığına çıkarlar.
Kürtlerin bazıları, “Bağımsız Kürdistan,” derken, bazıları, “Federe Kürdistan,” bazıları da, “Demokratik özerklik,” diyorlar.
Örneğin Emekçilerin Devrim Hareketi-EDH...
Türkiye, Kürdistan ve Lazistan Halk Cumhuriyetleri Birliği’nden oluşan Federal bir devlet projesini savunuyor.
Çeşitli başlıklardan oluşan bu tez, sadece Kürdistan’da yaşayan halklara değil..
Türkiye’de ve Lazistan’da yaşayan çeşitli haklara da devlet ve ekonomi hayatında yepyeni bir yaşam ve bir yeryüzü cenneti vadediyor.
Peki, bu tezlerden hangisi doğrudur?
Doğru düşünce uzun ve dinamik bir tartışma zincirinden sonra ortaya çıkacaktır.
Bu da ancak bir referandumla mümkün olur.
En insani, en demokratik ve kansız çözüm budur.
Referandumun nerede ve hangi seçenekler üzerinden yapılacağı meselesi -niyet iyi olduktan sonra- bir sorun olmaz.
Yapılacak referandumda herkes ortaya çıkacak sonuca razı olur, böylece bu kanlı kaos da son bulur.
Kana susamış kurşunlar ne yazık ki gençlerin canını almaya devam ediyor. Yarın hangi belengazın, hangi biçarenin çocuğu ölecek kimse bilmiyor!
Bir defa daha haykıralım; “Gençler ölmesin, ocaklar sönmesin.”
Kansız çözümün altın anahtarı olan referandum için sesimizi yükseltelim.
Ve referandumun siyaset gündeminin birinci sırasına oturması için çaba harcayalım.
Vicdanlı birey, parti ve kurumların bu hedefe kilitlenmeleri insani ve tarihi bir görevdir.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Kürtler ne istiyor
Bu soruyu devlet değil... Kimi iyi niyetle ve kimi de kötü niyetle, birey ve siyasi çevreler soruyor.
Yıllardır, “Kürtler ne istiyor?” diye soruluyor.
Bu soruyu devlet değil...
Kimi iyi niyetle ve kimi de kötü niyetle, birey ve siyasi çevreler soruyor.
Soruyu devlet sorsaydı, işimiz çok kolay olurdu. “Kürtler ne istiyor,” diye bir referandum yapılırdı; böylece çekişilecek bir mesele de kalmazdı.
Bunca bedel ödenmez ve bunca can da toprağa düşmezdi.
Yani demokratik ve kansız bir çözümle konu kökünden halledilmiş olacaktı.
Ne yazık ki, devletin yüz yıllık ırkçı inadı sürüp gitti ve sonuçları da çok ağır oldu.
Elbette her halk gibi, Kürtler de tek bir fikri savunmuyorlar.
Bunda bir acayiplik de yok. Hatta faklı düşüncelerin olmasında fayda var, çünkü doğru fikirler ancak uzun ve sıcak tartışmalardan sonra gün ışığına çıkarlar.
Kürtlerin bazıları, “Bağımsız Kürdistan,” derken, bazıları, “Federe Kürdistan,” bazıları da, “Demokratik özerklik,” diyorlar.
Örneğin Emekçilerin Devrim Hareketi-EDH...
Türkiye, Kürdistan ve Lazistan Halk Cumhuriyetleri Birliği’nden oluşan Federal bir devlet projesini savunuyor.
Çeşitli başlıklardan oluşan bu tez, sadece Kürdistan’da yaşayan halklara değil..
Türkiye’de ve Lazistan’da yaşayan çeşitli haklara da devlet ve ekonomi hayatında yepyeni bir yaşam ve bir yeryüzü cenneti vadediyor.
Peki, bu tezlerden hangisi doğrudur?
Doğru düşünce uzun ve dinamik bir tartışma zincirinden sonra ortaya çıkacaktır.
Bu da ancak bir referandumla mümkün olur.
En insani, en demokratik ve kansız çözüm budur.
Referandumun nerede ve hangi seçenekler üzerinden yapılacağı meselesi -niyet iyi olduktan sonra- bir sorun olmaz.
Yapılacak referandumda herkes ortaya çıkacak sonuca razı olur, böylece bu kanlı kaos da son bulur.
Kana susamış kurşunlar ne yazık ki gençlerin canını almaya devam ediyor. Yarın hangi belengazın, hangi biçarenin çocuğu ölecek kimse bilmiyor!
Bir defa daha haykıralım; “Gençler ölmesin, ocaklar sönmesin.”
Kansız çözümün altın anahtarı olan referandum için sesimizi yükseltelim.
Ve referandumun siyaset gündeminin birinci sırasına oturması için çaba harcayalım.
Vicdanlı birey, parti ve kurumların bu hedefe kilitlenmeleri insani ve tarihi bir görevdir.
Mahmut Alınak
En Çok Okunan Haberler