Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Çiftçi: Yerel medya çökmüş durumda

Olay Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Dilek Çiftçi, 10 Ocak Gazeteciler Günü dolayısıyla medya ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Medyanın sorunlarından bahseden Çiftçi, "Yerel basının desteklenmemesi ve yerel işletmelerden reklam alma potansiyelinin azalması, yerel medyada yazılı basını ve hatta görsel medyayı çöküş noktasına getirmiş durumda" dedi.

Haber Giriş Tarihi: 10.01.2019 11:04
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.sanliurfaolay.com/
Çiftçi: Yerel medya çökmüş durumda

AZİZ BUDAK/ŞANLIURFA OLAY

Bugün 10 Ocak Gazeteciler Günü. Gazetecilik mesleğini icra edenleri onurlandırmak için 1961'den beri Türkiye'ye özgü bir kutlama günü olan 10 Ocak ile ilgili Olay Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Dilek Çiftçi'den açıklama geldi. Açıklamasında medyayı ve medyanın sorunlarını anlatan Çiftçi, şunları kaydetti;

 

1-Medya nedir?

İnsanların medya ile ilişkisi Hz Adem’e kadar dayanır diyebiliriz.

Çünkü peygamberler “Haber getiren” insanlardır.

Onun için medya insanlıkla birlikte var olmuştur.

Günümüzde medya görsel alanda TV;

 Yazılı alan da basın, gazete, dergi;

Sanal alanda haber sitelerinin portalları, twitter,facebook,watsapp hesapları,

basın yayın organlarının tümünü kapsayan “ Kitle İletişim Araçlarının.”tümüdür.

 

Basında kendi içinde sınıflara ayrılıyor

Yerel basın, Ulusal basın, Uluslararası basın şeklinde denk bir yapıyla karşılaşıyoruz.

Yine Geleneksel basın ve modern yani dijital basın olarak kavramlar karşımıza çıkabiliyor.

Artık küresel dünya bir tuşla avucunuzun içinde…

Kısaca: Medya kendisi toplumsal bir organizasyondur.

Medya olmadan toplumsallaşamıyoruz.

 

2-Ulusal Medya ve Yerel Medya arasındaki fark nelerdir?

---Ulusal basın, yaygın basın olduğundan daha geniş kitlelere ulaşır.

Merkezi İstanbul da bulunan, geniş olanakları ve yüksek trajlı gazetelerden oluşur ve ülke kamuoyuna hitap eder.  (Akit-Sabah-Hürriyet-Milliyet-Cumhuriyet vs.)

 

---Yerel medya il, ilçe ve beldelerde günlük, haftalık aralıklarla yayınlanan, yöre halkını bilgilendiren ve bilinçlenmesinde rol oynayan, bulunduğu bölgenin ve yine yöre halkının sorunlarını dile getirir.

 Yerel yönetimlerle ilgili haberleri ağırlıklı olarak işleyerek yerel yönetim ve yöre halkı arasında köprü vazifesi görerek sorunlara çözüm üreten, gelirinin büyük kısmını resmi ilandan elde eden, Trajı düşük, yazılı basın organlarıdır. Urfa Merkez de 8 Resmi Gazete vardır.

1-Şanlıurfa OLAY,

2-Yeni Urfa,

3-Gazete İpekyol,

 4-Gap Gündem,

5-Değişim,

6-Damga,

7-Urfa Fanatik, ,

8-Şanlıurfa Gazetesi, Ceylanpınar Gazetesi,Viranşehir Gazetesi, vs…)

Şanlıurfa Gazeteciler Platformu

Şanlıurfa Gazeteciler ve Yazarlar Cemiyeti (Celal Çiftçi)

Şanlıurfa Gazeteciler Birliği (Veysel Polat)

Şanlıurfa Gazeteciler Derneği (Kamil Güler)

Şanlıurfa Çalışan Gazeteciler Derneği (Tahir Gülebak)

Şanlıurfa GAP Gazeteciler Cemiyeti (Kemal Kapaklı)

 

3-Ulusal ve Yerel basının ortak değerleri nelerdir?

Ulusal ve yerel medyada evrensel normların gözetilmesi gerekir.

Nihai amaçların da etik, ahlaki ve objektif sınırlar olmalıdır.

Yanlış algıyı değil, doğru algıyı desteklemek gereklidir.

Allah Azimüşşan şöyle buyuruyor:

“Ey iman edenler!

Eğer bir fasık (günaha dalan),size bir haber getirirse, onun doğruluğunu araştırın.

Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat:6)

Bu sebeple medya, internet gibi haber kaynakları, yalan, yanlış ve iftira taşıyıp, yaydığından dolayı haberlere inanmadan önce doğruluğunu araştırmak gerekir.

Şeffaf olmalı, suiistimallere kapalı olmalı,

Nitekim: Kalem süresin de

Nun. Kaleme ve yazdıklarına yemin olsun ki diye başlar.

Buradaki yemin, insanoğluna kalemin ve yazılanların, bir gün şahitlik edeceğinin ihtarını yapar.

Hakkı gözetmeli, kimsenin adamı ve tarafı olmamalı, hakkın ve hukukun tarafı olmalı, İnsanların şahsiyeti ve onurlarını zedelememeli, Toplumu yanlış yönlendirmemeli, yerli ve milli unsurları düşünerek ülkeyi, felaketin eşiğine getirecek söylemlerden uzak durmak gibi basının bir misyonu olmalıdır.

4-Yerel Medyanın sorunları nelerdir?

Yerel medya sorun ve beklentileri taşıma noktasında büyük bir işleve sahip olmasına rağmen, kendi sorunları ile ayakta kalma ve varoluş mücadelesi vermektedir.

Yerel sektörde gelir ve gider maliyetini hesapladığımızda, kalifiyeli eleman bulmak zor olduğu gibi kalifiyeli elemanı elinizde tutmanın da zorlaştığını görüyoruz.

Yerel ve yazılı basın, geleneksel yapısını kırıp, dijital ortama geçerek ulusal ve uluslararası bir kimlik kazansa da, yerel de sesini güçlendirse de

yöre halkının kendi yerel basınına sahip çıkmaması, bayilerden gazete almaması ve yahut gazetelerine abone olmaması birçok sıkıntıları da beraberin de getiriyor.

Yerel basının desteklenmemesi ve yerel işletmelerden reklam alma potansiyelinin azalması, yerel medyada yazılı basını ve hatta görsel medyayı çöküş noktasına getirmiş durumda…

Yerli ve Milli diyoruz; lakin milli duruş sergileyemiyoruz. Bölge ve Yöre halkının mücadelesini veren yazılı ve görsel basına, yöre halkı olarak destek olunmadığından, yerelde de milli olamıyoruz.

Bu ne demek oluyor?

Yerel olarak yerel basını konumlandıramazsak, bölgemizin ve memleketimizin geleceğini çizen yerel basının etki gücünü kırmış oluruz.

Buda bölgemizin, memleketimizin ve halkımızın lehine değil, aleyhine olacaktır.

 

5-Medya toplumu nasıl etkiler?

7’ den 70 ‘e herkes medyanın üreticisi veyahut tüketicisidir.

Görsel, yazılı, sanal medyanın gücü ve toplumsal yansımasını Türkiye’nin içinde bulunduğu çarkları göz ardı etmeden dilerseniz göz önüne serelim.

Bir gecede tankların altına yatan, 15 Temmuz darbe girişimine meydan okuyan asil bir millet olduğumuzu hatırlayın. Yine siyaset şehidi rahmetli Adnan Menderesi de hatırlayın. Bu ülkenin topraklarını, İslam dünyasından koparmak amacıyla 1932 ezanı Türkçeleştirip, 18 yıl boyunca bunu devam ettirenler, camileri ahıra çevirenleri de hatırlayın.

Ve Adnan Menderesin gelmesiyle, bundan tam 68 yıl önce 16 Haziran 1950’de Türkçe ezanı “ALLAHU EKBER” nidalarıyla Arapça okutan siyaset şehidini,27 Mayıs Darbesiyle indirerek,17 Eylül 1961 idam edildiğini de hatırlayın. Acaba bu medya gücü o zaman da olsa şehit Menderes darağacına gider miydi? Orasını bilemem; lakin bildiğim bir şey varsa, bugün şanlı tarihe adını yazan ve

Menderesi menderes yapan uğruna idama gittiği ezanlardır

Bir nar ağacı var, birde darağacı…

Namerde nar düştü, yiğide darağacı…

 

6-Geleneksel medyanın;  modern medya yani dijital medya ile arasındaki fark nedir? 

İletişim teknolojilerinin gelişimi ile geleneksel medyadaki etkinlik alanı da artmıştır.

Geçmişteki medya ile günümüz medyası arasındaki fark ortaya koymak istediğimiz de Modern medya yani dijital sosyal medya karşımıza çıkıyor.

Dijital dönüşümle sanal medya en etkin mecra haline geldi.

Öyle ki bireylerin internette birbiri ile yaptığı diyaloglar, paylaşımlarla, İnsanlar sosyal ve siyasi düşüncelerini yazmakta, tartışmakta, yeni fikirlerle bu sahada varlığını ortaya koyabilmekteler. Twitter devrimi Hastag’ler ile atılan twitterlar’la sanal medya insanların neyi, nasıl, ne kadar düşüneceklerini onlar adına karar vermektedir.

 

7-Resmi Medya ile Sanal Medya arasındaki yaptırımlar nelerdir?

Yazılı veya görsel basın da hizmet verebilmek için öncelikle kendi alanında uzman, yetenekli ve eğitimli bir kadro gerekmektedir.

 Oysa Sosyal Medyada 7 den 70 herkes fikir beyan edebilir. Haber yapabilir, yaptığı haberi fotoğraf veyahut video ile destekleyebilir. Hatta kendi sitesini kurup medya patronluğu bile yapabilir.

Resmi kurumlarda yazılı veya görsel basında bir makale ve haber yayınlandıktan sonra, değişiklik veya düzenleme yapamazsınız. Ama sosyal medya öylemidir?

Paylaşımınızı yanlış ise düzeltebilir ve hatta silebilirsiniz.

Yazılı veya görsel medya özel şirketlerin veya hükümetin sahipliğindedir.

Kurulumun da ciddi masrafları ve giderleri vardır.

Yine sosyal medya az ve sıfır maliyetle kullanılabilir.

Yazılı ve görsel basında belge ve kanıt olmaksızın yapılan her haber suç teşkil etmektedir.

Basın İlan Kurumunun “Basın Ahlak Esaslarına “ göre iftira ve yahut asparagas (Yalan Haber) olursa, yerel basın olarak B.İ.K  tarafından  denetlemeden geçerek, cezai müeyyidelerle karşılaşılabilirken,

 sosyal medyada rumuzlarla ismini, cinsiyetini ve kimliğini gizleyerek kendini kamufle edip, sahte hesaplar açan, şeytani düşüncelerle yalan, iftira, karalama, şantaj, montaj gibi kirli bilgilerin hızla yayılmasında cirit atan, sosyal ağ teröristlerin için atmak, tutmak serbest…

 Anlayacağınız klavyeyi ele geçirenler, 140 karakterle ya infaz yapıyor, ya da dünyayı da kurtarıyor.

Bu yüzden sanal medya da yapılan paylaşımları meşru ve gayri meşru paylaşımlar olarak ayırmalıyız.

 

8-Dijital ortamın yarar ve zararları nelerdir?

Dijital dünya günümüz medyasında, modern medya sektorüne de ev sahipliği yapmaktadır.

Dünya üzerinden 3 kişiden 2 si sosyal ağlarda az günde 2-3 saat gezmekte, her gün Youtube’den 100 milyon video izlenmektedir.

İnsanlar iletişim araçlarını kullanırken;

1—Dünya da, ülkesinde, memleketinde olup bitenden haberdar olma ihtiyacı için kullananlar.

2—Stresten uzaklaşmak ve eğlenme gereksinimi içinde olanlar

3—Psikolojik gereksinimleri karşılama beğeni, takdir, onay alarak ruhsal doyuma ulaşmaya çalışanlardan oluştuğunu görüyoruz.

 

9-Herkes sosyal medya fenomeni olma yolunda ilerliyor

Beğenilmek ve takdir edilmek uğruna yediği, içtiği, gezdiği her ortamı, mahrem yani korunması gereken bütün kişisel bilgilerini ve yaşamlarını servis ederek, özel hayatlarını bizzat kendi elleri ile rapor vererek araştırılıp, paylaşabilir hale gelmesine izin veriyorlar.

Sanal röntgencileri, istismarcıları hesap etmeden bizzat kendi hayatlarını ifşa ederek kendi huzurlarını tehlikeye atıyorlar. Bunu da kendi arzu ve istekleri ile yapıyorlar. Şeytanın oyunlarına gelip, günah çukuruna düşmeyene ne mutlu…

 

10-Karşımızda bir iletişim devrimi var.

1977 dünya genelinde başlayan, 1990’larda hızla devam eden,2000’li yıllardan sonra sosyal medyayla da işlerlik kazanan bir iletişim devrimi, Twııtter devrimi, facebook devrimi gibi…

 Bu kitle iletişim araçları toplumu yönetmek, yönlendirmek ve kontrol altında tutmak için adeta teknolojik bir silah olarak kullanılmaktadır.

Sosyal medyanın gücü, kullanımı, yararları-zararları, avantajları ve dezavantajlarını şuna benzetiyorum. Düşünün aydınlık ve güneşli bir havada masmavi bir denizin içine atlıyorsunuz. O denizin içinde bulunmanın mutluluğuyla bir piranaya ve yahut bir köpekbalığına yem olacağınızı düşünmüyorsunuz. Nede olsa bu sularda yüzmez diyorsunuz; ama siz o sularda yüzüyorsunuz.

Size bir tavsiye Sanal deniz de boğulmak istemiyorsanız, dijital ve sanal dünyanın tehlikesi ve tehdidini göz ardı etmeyin. Bilinçli kullanıcı olun. Eğer Müslüman’sanız ilk vazifeniz kul hakkını, insan onurunu gözetmek olmalıdır. Yok değilseniz evrensel normlarda insan eksenli düşünerek, insan haklarını gözetmek hususunda dikkatli olun…

Hayatın İslamsız bir yanı yoktur.

 Öyle ki sanal bile olsa, dedikoduya, yalana, iftiraya, hırsızlığa, kumara, zinaya kısaca her türlü harama bulaşmamaya en önemlisi yaklaşmamaya özen gösterin. Gözünüzü, elinizi, dilinizi, zihninizi koruyun. Emrolunduğunuz gibi dosdoğru olun. Sizi kimse görmese de gören bir çift gözü veren ALLAH AZİMÜŞŞANIN sizi gördüğünü ve yine sizinle birlikte olduğunu unutmayın. İnsan Rabbini görmese de, Rabbi her şeyi görür. Bir gün Hz. ALLAH’IN huzuruna çıkacaksınız. O’da dünyada yaptıklarınızı size haber verecek. Öyle Bir Mahkeme ki Hâkim’in Kendisi Şahit…

 

11-Medya politikası ve medya endüstrisine dikkat!

Buradan görsel medyanın olmazsa olmazı olan TV kanallarına değinmeden geçmeyeceğim.

Medya tüketicisi olmayın, yoksa tükenirsiniz.

Ekranlarda Tüketimi artıran, toplumsal değerleri alaşağı eden, sansasyonel programlarla, seyirlik cümbüşlerle toplumun ahlaki yapısına dinamit koyan, özgürlük ve modernize adı altında kadını cinsel bir meta olarak sunan, evlenmeden birlikte yaşamayı destekleyerek zina yolunu meşrulaştıran, Ayrıca tüketim çılgınlığının çarkları arasında yok olan anneler, sorumluluklarını unutan ve otoritesini kaybeden babalar, özgürlük muştusuyla günah batağına batan ve hayatları tarumar olan gençler. Kısaca görsel ve sosyal mecraların tuzağına düşerek ruhlarını satan köleler...

 Anlayacağınız ahlaki erozyonun felaketi kapı da değil; artık evin için de…

Size bir tavsiye;

Korkmak, telaşlanmak yerine sakin olun ve tedbir alın.

Sınırlar koyun ve o sınırlara ilk siz uyun…

Nutuk atmayın, örnek olmaya çalışın."

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.