Biliyorum gündem çok yoğun… Özellikle burnumuzun dibinde yaşanan gelişmeler ve oynanan oyunlar, farklı farklı şekillerde sahaya yansırken, bir taraftan Irak Kürt Bölgesi’ndeki referandum sonrası gelişmeler, diğer taraftan Suriye’de her gün değişen dengeler… Tüm bu önemli gelişmeleri bir tarafa bırakıp bu kez köşemi bize, yani yerel gazetelere ve de gazeteciliğe ayırmak istedim. Öncelikle bu yazıyı yazmama neden olan gelişmeleri sizlerle paylaşayım.
-Birinci neden; uzun bir süreden bu yana Diyarbakır’da bulunan yerel gazetelerin genel yayın yönetmenleri olarak bir araya gelemiyorduk. Geçtiğimiz günlerde Dicle Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi’nin (DEDAŞ) düzenlediği bir yemekte arkadaşlarla bir araya gelme imkanı bulduk. Hem sorunlarımızı tartıştık, hem de yapabileceklerimiz konusunda fikir jimnastiği gerçekleştirdik.
-İkinci neden; Şanlıurfa’daki arkadaşlarım bir araya gelerek ‘Şanlıurfa Yerel Gazeteler Platformu’nu kurdular.
-Üçüncü neden; girdi fiyatları her geçen gün artarken, resmi ilan pastasının çeşitli nedenlerle sürekli olarak küçülmesi, satışların ise bir türlü istenilen düzeye ulaşmaması.
-Dördüncü ve son nedenim ise; ulusal medyada olduğu gibi, yerel medyada da hiç olmadığı kadar baskı ve gazetecilerin görevini yapmasına olanak verilmemesini sıralayabilirim.
Şimdi tüm bu nedenleri biraz daha açayım. Birinci neden; Diyarbakır, her zaman gerek ulusal gerekse yerel medya açısından önemli bir kent olmuştur. Hiç kuşkusuz bu önemi halen devam ediyor, fakat eski gücünü çok aratıyor. Hem meslek örgütleri, hem gazeteciler arasında maalesef bir parçalanmışlık söz konusu.
İkinci neden; Şanlıurfa’da Anadolu Ajansı’nda yaklaşık 8 yıl hem muhabirlik, hem de müdürlük yaptım. Meslek anlamında Diyarbakır, hep Şanlıurfa’nın önde olmuştur. Ancak, bizim bir araya gelip oluşturamadığımız bir birlikteliği, Şanlıurfa’daki yerel gazeteler Şanlıurfa Olay Gazetesi imtiyaz sahibi sevgili dostum Celal Çiftçi önderliğinde oluşturdular. Darısı bizim başımıza diyerek arkadaşlarımı tebrik ediyorum.
Üçüncü neden; yerel gazetelerin en büyük geliri resmi ilanlardır. Ancak son yıllarda yapılan düzenlemeler, başta kamu kurum ve kuruluşlarının doğrudan teminle alım yapması gibi nedenlerden bu pay sürekli olarak küçüldü. Her yerel gazete asgari 7 gazeteci çalıştırmak durumunda. İlan pastası küçülünce meslektaşlarımız istenilen düzeyde maaş alamamakta ve aileleriyle birlikte büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Bunlara kağıdından boyasına, baskı kalıbından elektrik giderine kadar tüm malzemelerdeki fiyat artışlarını da üst üste koyduğumuz zaman, yerel gazetelerin yaşam şanslarının sürekli azaldığını görebiliriz.
Dördüncü nedeni ise şöyle izah edebilirim. 80 milyonluk ülkemizde, onca ulusal gazete var. Ve ne yazık ki, bu gazetelerin toplam tirajı 3 milyon 184 bin 491, bu rakam 15 yıl önce daha yüksekti. Japonya’da bir gazetenin günlük tirajı ise, 14 milyon 67 bindir. Varın kıyaslamayı siz yapın. Yine Türkiye Gazeteciler Sendikası’na göre şuanda cezaevinde 156 meslektaşımız bulunuyor. Ülkemizde gazete patronlarının ki, buna yerel gazetelerde dahil, neredeyse tamamının farklı işleri bulunmaktadır ve bunlar iktidarlarla her dönem çıkar ilişkisine girmektedirler. Gazetelerin üst yönetiminde görev alanlar ve köşe yazarları, ballı-kaymaklı maaşlar alırken, sahada her türlü tehlikeye karşı haber kovalayan muhabirler ise, asgari ücrete talim ediyor.
Özellikle yerel basın zor durumda… Bu zor durumu aşabilmek için birliktelik şart. Bu durumu aşabilmek için son olarak, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonun organizasyonuyla Diyarbakır’dan Şanlıurfa’ya, Mardin’den Van’a kadar onlarca meslek örgütü, onbinlerce medya çalışanı adına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hitaben ortak mektup hazırladı. Medya sektöründe çözüm bekleyen acil sorunlara yer verilen mektupta, ‘Bugün, Türkiye genelindeki binlerce yerel gazete, televizyon, radyo ve internet sitesi ortak bir mektupla size sesleniyor, desteğinizi bekliyor" denildi.
Bu mektup; ülkedeki tüm yerel gazetelerde aynı gün yayınlandı. Bu çözüm mü? Elbette ki değil. Asıl çözüm halktan gelendir. Eğer ki, halk gazete satın alıp okursa, yerel gazetelerin resmi ilana ihtiyacı olmayacaktır. Dolayısıyla medya daha özgür olacaktır.
Sevgiyle kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan AKKAR
Yerel basın zor durumda…
Biliyorum gündem çok yoğun… Özellikle burnumuzun dibinde yaşanan gelişmeler ve oynanan oyunlar, farklı farklı şekillerde sahaya yansırken, bir taraftan Irak Kürt Bölgesi’ndeki referandum sonrası gelişmeler, diğer taraftan Suriye’de her gün değişen dengeler… Tüm bu önemli gelişmeleri bir tarafa bırakıp bu kez köşemi bize, yani yerel gazetelere ve de gazeteciliğe ayırmak istedim. Öncelikle bu yazıyı yazmama neden olan gelişmeleri sizlerle paylaşayım.
-Birinci neden; uzun bir süreden bu yana Diyarbakır’da bulunan yerel gazetelerin genel yayın yönetmenleri olarak bir araya gelemiyorduk. Geçtiğimiz günlerde Dicle Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi’nin (DEDAŞ) düzenlediği bir yemekte arkadaşlarla bir araya gelme imkanı bulduk. Hem sorunlarımızı tartıştık, hem de yapabileceklerimiz konusunda fikir jimnastiği gerçekleştirdik.
-İkinci neden; Şanlıurfa’daki arkadaşlarım bir araya gelerek ‘Şanlıurfa Yerel Gazeteler Platformu’nu kurdular.
-Üçüncü neden; girdi fiyatları her geçen gün artarken, resmi ilan pastasının çeşitli nedenlerle sürekli olarak küçülmesi, satışların ise bir türlü istenilen düzeye ulaşmaması.
-Dördüncü ve son nedenim ise; ulusal medyada olduğu gibi, yerel medyada da hiç olmadığı kadar baskı ve gazetecilerin görevini yapmasına olanak verilmemesini sıralayabilirim.
Şimdi tüm bu nedenleri biraz daha açayım. Birinci neden; Diyarbakır, her zaman gerek ulusal gerekse yerel medya açısından önemli bir kent olmuştur. Hiç kuşkusuz bu önemi halen devam ediyor, fakat eski gücünü çok aratıyor. Hem meslek örgütleri, hem gazeteciler arasında maalesef bir parçalanmışlık söz konusu.
İkinci neden; Şanlıurfa’da Anadolu Ajansı’nda yaklaşık 8 yıl hem muhabirlik, hem de müdürlük yaptım. Meslek anlamında Diyarbakır, hep Şanlıurfa’nın önde olmuştur. Ancak, bizim bir araya gelip oluşturamadığımız bir birlikteliği, Şanlıurfa’daki yerel gazeteler Şanlıurfa Olay Gazetesi imtiyaz sahibi sevgili dostum Celal Çiftçi önderliğinde oluşturdular. Darısı bizim başımıza diyerek arkadaşlarımı tebrik ediyorum.
Üçüncü neden; yerel gazetelerin en büyük geliri resmi ilanlardır. Ancak son yıllarda yapılan düzenlemeler, başta kamu kurum ve kuruluşlarının doğrudan teminle alım yapması gibi nedenlerden bu pay sürekli olarak küçüldü. Her yerel gazete asgari 7 gazeteci çalıştırmak durumunda. İlan pastası küçülünce meslektaşlarımız istenilen düzeyde maaş alamamakta ve aileleriyle birlikte büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Bunlara kağıdından boyasına, baskı kalıbından elektrik giderine kadar tüm malzemelerdeki fiyat artışlarını da üst üste koyduğumuz zaman, yerel gazetelerin yaşam şanslarının sürekli azaldığını görebiliriz.
Dördüncü nedeni ise şöyle izah edebilirim. 80 milyonluk ülkemizde, onca ulusal gazete var. Ve ne yazık ki, bu gazetelerin toplam tirajı 3 milyon 184 bin 491, bu rakam 15 yıl önce daha yüksekti. Japonya’da bir gazetenin günlük tirajı ise, 14 milyon 67 bindir. Varın kıyaslamayı siz yapın. Yine Türkiye Gazeteciler Sendikası’na göre şuanda cezaevinde 156 meslektaşımız bulunuyor. Ülkemizde gazete patronlarının ki, buna yerel gazetelerde dahil, neredeyse tamamının farklı işleri bulunmaktadır ve bunlar iktidarlarla her dönem çıkar ilişkisine girmektedirler. Gazetelerin üst yönetiminde görev alanlar ve köşe yazarları, ballı-kaymaklı maaşlar alırken, sahada her türlü tehlikeye karşı haber kovalayan muhabirler ise, asgari ücrete talim ediyor.
Özellikle yerel basın zor durumda… Bu zor durumu aşabilmek için birliktelik şart. Bu durumu aşabilmek için son olarak, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonun organizasyonuyla Diyarbakır’dan Şanlıurfa’ya, Mardin’den Van’a kadar onlarca meslek örgütü, onbinlerce medya çalışanı adına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hitaben ortak mektup hazırladı. Medya sektöründe çözüm bekleyen acil sorunlara yer verilen mektupta, ‘Bugün, Türkiye genelindeki binlerce yerel gazete, televizyon, radyo ve internet sitesi ortak bir mektupla size sesleniyor, desteğinizi bekliyor" denildi.
Bu mektup; ülkedeki tüm yerel gazetelerde aynı gün yayınlandı. Bu çözüm mü? Elbette ki değil. Asıl çözüm halktan gelendir. Eğer ki, halk gazete satın alıp okursa, yerel gazetelerin resmi ilana ihtiyacı olmayacaktır. Dolayısıyla medya daha özgür olacaktır.
Sevgiyle kalın.