Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

YENİDEN ÇÖZÜM-SÜZLÜĞE Mİ?

Yazının Giriş Tarihi:
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.10.2024 13:29

Yüz yıldan bu yana bir türlü çözülemeyen, son 30 yıldan bu yana başta insan olmak üzere birçok kaynağın heba olmasına neden olan, birçok cumhurbaşkanı, başbakan, iç işleri ve dış işleri bakanı ve bir o kadar da genelkurmay başkanı eskiten, son birkaç yıldan bu yana ise, çözüleceği konusunda herkesin umutlandığı Kürt sorununda yeniden umutsuz, karanlık ve çözüm-süzlük sürecine mi girdik?

 Herkes bu soruyu merak ediyor. ‘Demokratik Açılım’la başlayan,  ‘Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ ile devam eden, ‘Barış Süreci’ ile ‘bu kez olacak’ dedirten, ‘Çözüm Süreci’ ile zirve yapan, Dolmabahçe’de kurulan masa ilk kez resmileşen Kürt sorununda çözüm süreci, yeniden çözüm-süzlük sürecine doğru evrilmeye başladı.

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dönemin başbakanı iken, 2011’deki Diyarbakır mitinginde, ‘Bu ülkede Kürt sorunu vardır, adına Güneydoğu sorunu deyin, ne derseniz deyin. Ölene kadar Kürt sorunuyla mı yatıp kalkacağız?’ diye soruyor ve bu sorunun artık çözüme kavuşturulması gerektiğini ifade ediyordu.

 Şimdi bir genel seçime gidiyoruz. Bu seçim öyle bir döneme denk geldi ki, sıradan bir milletvekili seçiminden çok rejim değişikliği seçimine ve de Erdoğan’ın geleceğine odaklandı. Seçimlerin fıtratında vaatte bulunmak, sertleşen üsluplar hep vardı, bundan sonra da olacak. Ancak, Türkiye’nin en önemli sorununda, yani Kürt sorununda durum böyle olmamalı. Bu sorun öyle seçime kurban edilebilinecek sıradan, hafif bir sorun tarih boyunca olmadı, bundan sonra da hiç olmaz.

 Bundan sadece 4 yıl önce yukarda da belirttiğim gibi Diyarbakır Meydanı’nda sorunun çözülmesi gerektiğini söyleyen dönemin Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ne oldu da ‘Kürt sorunu ifadesini kullanmak ayrımcılık olur. Zaman zaman taraflar diyorlar, sen kim oluyorsun da taraf diyorsun. Bu ülkede devlet vardır. Çözüm sürecinde karşı karşıya oturulan bir masa yok. Olması devletin çöküşü demektir. Devlet silah bırakmaz, terörist silah taşırsa devlet de gereğini yapar. İç güvenlik konusunun bu kadar hassas olmasının sebebi de budur’ deme noktasına geldi.

 Erdoğan’ın bu çıkışına, İmralı Heyeti bir açıklamayla karşılık verdi. HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Erdoğan’ın izleme heyetine karşı olduğunu belirttiğinden 2 gün önce izleme heyeti konusunda mutabık kaldıklarını söyledi ve ekledi ‘Cumhurbaşkanının yürüttüğü itibarsızlaştırma nedeniyle masa şu an itibari ile hükmünü yitirmiştir. Sayın Öcalan’ın statüsünün belirlenmesine ve kamuoyuna deklare edilmesine ihtiyaç vardır. Bu olmadan sizin oyuncak gibi hoyratça, sorumsuzca bu halkın geleceği üzerinde oynamanıza izin vermeyeceğiz. İktidar bloğu ikiye bölünmüş durumda, bir tarafta Cumhurbaşkanı, diğer tarafta hükümet. Bunlar kendi içlerinde birçok parçaya bölünmüş durumda’ diyerek işin şakaya, oyalamaya veya seçim için ‘oy’a çevrilecek bir tarafının olmadığını net bir şekilde ortaya koydu.

 Şu anki tablo ne yazık ki bu… Binbir güçlükle belli bir noktaya getirtilen, öyle veya böyle, bir masanın etrafında toplanılmasına ve de 10 maddelik bir yol haritasında mutabık kalınan pembe tablo, bir anda siyaha dönü verdi.

 Doğrusunu isterseniz, bu tablo da yeniden bir pembelik olabilir umudunu taşıyan bazı kesimler yok değildi. Bu kesimler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Siirt, Batman ve Diyarbakır ziyaretlerine büyük umut bağlamıştı. Fakat nafile Cumhurbaşkanı Erdoğan, geri adım atmak bir tarafa, hem HDP’ye, hem de PKK’ye yüklendi.

 Hatta daha da ileriye giderek, Kürt siyasal harekatını 11 yıllık ortağı ve birçok şey verdiğini söylediği Gülen Cemaati’yle iş tutuğunu ima etti. Bunu da Diyarbakır kamuoyunun çok önceden bildiği Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ile Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak görüşmesine bağladı.

 Herkes gibi bende doğal olarak şunu merak ediyorum. Demokratik Açılım, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi, Barış Süreci ve Çözüm Süreci kim için, ne için, kimler için, neyi çözmek için yapıldı. Seçimler, kazanılan mevkiler, elde edilen servetler her şey, ama her şey gelip geçicidir. Ve herkes tarihte hak ettiği şekilde anılıp-yazılacaktır.

 O nedenle çözümü-çözümsüzlüğe çevirmeyin ki, tarih sizi hep hayırla yadetsin, açılan eller size hep dua etsin ve tarihe altın harflerle isminizi yazarak sizleri ölümsüzleştirsin.

 

Sevgiyle kalın.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.