‘Kurdun dişine kan değdi, korkun’, ‘Silvan komando’, ‘Özel tim’, Türksen övün , değilsen itaat et’, ‘Adam olun!!!, Canımı yiyin!!!’, ‘Devlet geldi’, ‘Esedullah timi’, ‘TC burada P… nerede’, ‘Yeşil burada’ vs. vs… Duvarlardaki tüm bu yazılar, sokağa çıkma yasağı ilan edilen ve daha sonra güvenlik güçlerinin çekilmesiyle ortaya çıkan ve neredeyse normale dönüşmüş bir durum.
Silah ve bombalarlar yıkılmış evler ve parçalanmış eşyalar, talan edilmiş işyerleri, paramparça olmuş araçlar, tahrip olmuş alt ve üstyapı, eğitim görülemez hale gelmiş okullar… Yine sokağa çıkma yasağı ilan edilen ve güvenlik güçlerinin geri çekilmesiyle ortaya çıkan bir başka görüntü.
Sokağa çıkma yasağı ilan eden valiler, kaymakamlar ve AK Partililerin, yasak esnasında ölenlerin PKK’li olduğunu, sivillerin yaşam haklarını korunduğunu ve operasyonların sonuna kadar devam edeceğini söylüyorlar. Yani bu durumun devam edeceğini ifade ediyorlar.
Diğer taraftan yasak ilan edilen yerlerde yaşayanlar ile HDP’liler ise, ölenlerin arasında 35 günlük bebekten 80 yaşındaki yaşlıya kadar birçok sivilin keskin nişancılar tarafından öldürüldüğünü ve tüm bunların 7 Haziran’da ortaya çıkan tablo nedeniyle cezalandırılmak amacıyla yapıldığını belirtiyorlar. Yani sonuna kadar direneceklerini kaydediyorlar.
Ortaya çıkan bu görüntüden, bu vaziyetten insanım diyen hiç kimsenin memnun ve mutlu olmaması gerekiyor. Çünkü hem duvarlara yazılan yazılar, hem ortaya çıkan görüntüler, hem de ortaya konan karşılıklı tepkiler büyük bir duygusal kopuşun ötesine geçiyor.
Maalesef 7 Haziran genel seçimlerinden sonra ortaya çıkan görüntü ve vaziyet bu…
Silvan’da 6 kez ilan edilen sokağa çıkma yasağı 12’nci gününde sona erdi. 12 gün boyunca içerde insanlar ne yedi, ne içti, neyle karşılaştı, yasağın kalkmasının ardından ancak öğrenebildik. Çünkü yasağın başlamasıyla birlikte klasik olarak, internet ve telefonlar kesiliyor.
Yasak süresince yine ne milletvekilleri, ne sivil toplum örgütleri, ne de çevre il ve ilçelerden destek amacıyla gelenler yasaklı bölgeye sokuldu.
Tüm bu duvar yazıları, tüm bu görüntüler, Silvan’da yaşandı. Daha önce Cizre’de, Nusaybin’de, Sur’da, Bismil’de Dargeçit’te, Silopi’de ve birçok yerde yaşandığı gibi… Belki de sokağa çıkma yasağının devam ettiği Nusaybin’de yaşanacağı gibi…
Bölgede tüm bunlar yaşanırken, Antalya’da G-20 zirvesi, Fransa’nın başkenti Paris’te IŞİD’in birden fazla noktada bombalı ve silahlı saldırısı sonucu 129 sivilin öldürülmesi, 99’u ağır 352 kişinin yaralanmasının gölgesi altında başladı.
Kürtler, Kobanê’de, Şengal’de yaptığı katliamlarla IŞİD’in ne denli tehlikeli, ne denli küresel bir bela olduğunu defalarca anlattı ve halende anlatmaya çalışıyor. Paris’teki katliam, Kürtleri bir kez daha haklı çıkardı.
Paris daha önce PKK’nin kurucularından Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez cinayetlerine sahne olmuştu. Bu cinayetlerin arkasındaki esrar, yıllar geçmesine rağmen bir türlü çözülmedi veya çözülmek istenmedi.
Paris bu kez büyük bir katliamla karşı karşıya kaldı. Saldırganların kimlikleri, nereden geldikleri ve kimlerden destek aldıkları ortaya çıkarılmalı ve paylaşılmalı. Yoksa IŞİD’in Diyarbakır’da, Suruç’ta, Ankara’da ve son olarak Paris’te olduğu gibi daha birçok katliama imza atması kaçınılmaz olur.
Sevgiyle kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan AKKAR
Yasak ve sonrası…
‘Kurdun dişine kan değdi, korkun’, ‘Silvan komando’, ‘Özel tim’, Türksen övün , değilsen itaat et’, ‘Adam olun!!!, Canımı yiyin!!!’, ‘Devlet geldi’, ‘Esedullah timi’, ‘TC burada P… nerede’, ‘Yeşil burada’ vs. vs… Duvarlardaki tüm bu yazılar, sokağa çıkma yasağı ilan edilen ve daha sonra güvenlik güçlerinin çekilmesiyle ortaya çıkan ve neredeyse normale dönüşmüş bir durum.
Silah ve bombalarlar yıkılmış evler ve parçalanmış eşyalar, talan edilmiş işyerleri, paramparça olmuş araçlar, tahrip olmuş alt ve üstyapı, eğitim görülemez hale gelmiş okullar… Yine sokağa çıkma yasağı ilan edilen ve güvenlik güçlerinin geri çekilmesiyle ortaya çıkan bir başka görüntü.
Sokağa çıkma yasağı ilan eden valiler, kaymakamlar ve AK Partililerin, yasak esnasında ölenlerin PKK’li olduğunu, sivillerin yaşam haklarını korunduğunu ve operasyonların sonuna kadar devam edeceğini söylüyorlar. Yani bu durumun devam edeceğini ifade ediyorlar.
Diğer taraftan yasak ilan edilen yerlerde yaşayanlar ile HDP’liler ise, ölenlerin arasında 35 günlük bebekten 80 yaşındaki yaşlıya kadar birçok sivilin keskin nişancılar tarafından öldürüldüğünü ve tüm bunların 7 Haziran’da ortaya çıkan tablo nedeniyle cezalandırılmak amacıyla yapıldığını belirtiyorlar. Yani sonuna kadar direneceklerini kaydediyorlar.
Ortaya çıkan bu görüntüden, bu vaziyetten insanım diyen hiç kimsenin memnun ve mutlu olmaması gerekiyor. Çünkü hem duvarlara yazılan yazılar, hem ortaya çıkan görüntüler, hem de ortaya konan karşılıklı tepkiler büyük bir duygusal kopuşun ötesine geçiyor.
Maalesef 7 Haziran genel seçimlerinden sonra ortaya çıkan görüntü ve vaziyet bu…
Silvan’da 6 kez ilan edilen sokağa çıkma yasağı 12’nci gününde sona erdi. 12 gün boyunca içerde insanlar ne yedi, ne içti, neyle karşılaştı, yasağın kalkmasının ardından ancak öğrenebildik. Çünkü yasağın başlamasıyla birlikte klasik olarak, internet ve telefonlar kesiliyor.
Yasak süresince yine ne milletvekilleri, ne sivil toplum örgütleri, ne de çevre il ve ilçelerden destek amacıyla gelenler yasaklı bölgeye sokuldu.
Tüm bu duvar yazıları, tüm bu görüntüler, Silvan’da yaşandı. Daha önce Cizre’de, Nusaybin’de, Sur’da, Bismil’de Dargeçit’te, Silopi’de ve birçok yerde yaşandığı gibi… Belki de sokağa çıkma yasağının devam ettiği Nusaybin’de yaşanacağı gibi…
Bölgede tüm bunlar yaşanırken, Antalya’da G-20 zirvesi, Fransa’nın başkenti Paris’te IŞİD’in birden fazla noktada bombalı ve silahlı saldırısı sonucu 129 sivilin öldürülmesi, 99’u ağır 352 kişinin yaralanmasının gölgesi altında başladı.
Kürtler, Kobanê’de, Şengal’de yaptığı katliamlarla IŞİD’in ne denli tehlikeli, ne denli küresel bir bela olduğunu defalarca anlattı ve halende anlatmaya çalışıyor. Paris’teki katliam, Kürtleri bir kez daha haklı çıkardı.
Paris daha önce PKK’nin kurucularından Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez cinayetlerine sahne olmuştu. Bu cinayetlerin arkasındaki esrar, yıllar geçmesine rağmen bir türlü çözülmedi veya çözülmek istenmedi.
Paris bu kez büyük bir katliamla karşı karşıya kaldı. Saldırganların kimlikleri, nereden geldikleri ve kimlerden destek aldıkları ortaya çıkarılmalı ve paylaşılmalı. Yoksa IŞİD’in Diyarbakır’da, Suruç’ta, Ankara’da ve son olarak Paris’te olduğu gibi daha birçok katliama imza atması kaçınılmaz olur.
Sevgiyle kalın.