“Yalnız Kur’an” diyenlere veya “Ben Kur’an’dan söylüyorum” diyenlere değil, Peygamber efendimize ve O’nun açıklamalarını esas alan Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uymak gerekir. Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uymayan her söz yanlıştır.
Kur’an-ı kerimi tam olarak yalnız Resulullah anlamıştır. Çünkü muhatabı O’dur. Kur’an O’na gelmiştir. Ondan başkası tam anlayamaz. Onun için Allahü Teâlâ buyuruyor ki:
“İnsanlara açıkla diye Kur’anı sana indirdik.” [Nahl 44]
Yalnız Kur’an sloganıyla ortaya çıkanlar nakle uymadıkları için Kur’an’dan farklı şeyler anlıyorlar. Bu farklı şeylere de Kur’an diyorlar. Ne kadar tuhaf ki, bu farklı şeylere, Kur’an diyorlar da, mezhep imamlarının, Ehl-i sünnet âlimlerinin anladıklarına, hattâ Resulullah'ın bildirdiklerine Kur’an diyemiyorlar. Bu konuyu Namaz örneğiyle sizlere aktaralım istedik.
Efendim;
Peygamber efendimizin, sallallahü aleyhi ve sellem, ömrünün sonuna kadar 5 vakit namaz kıldığını, kâfir ve Müslüman herkes bildiği hâlde, “Namaz 3 vakittir” diyebilen çıkıyor.
Kâfir olan herkesin cehennemlik olduğu meşhur iken, “Hristiyanlar şehit olabilir, Cennete girer” diyen çıkıyor.
Kurban yalnız deve, sığır ve davardan olduğu hâlde, “Balıktan da kurban olur” veya “İslamiyet’te kurban kesmek yoktur. Kurban kesmek, hayvan katliamıdır” diyen çıkabiliyor.
Tesettür farz iken, “Tesettür farz değil” diyen oluyor.
İmanın 6 şartını bildiren Amentü hadisi, meşhur ve mütevatir iken, imanın şartlarından kaderi açıkça inkâr edenler oluyor. Bu Mutezile itikadını İbni Sebeciler de savunuyorlar.
Kimi de imanın şartını çoğaltıyor, 7’ye çıkarıyor. Şimdiye kadar gelen bütün İslâm âlimlerini câhillikle suçlayıp, “İmanın şartına Allah'a ulaşmak maddesini de koydum” diyor.
Kimi de, “Namaz hiç önemli değildir” diyor.
Yapılacak iş, “Yalnız Kur’an” diyenlere veya “Ben Kur’an’dan söylüyorum” diyenlere değil, Peygamber efendimize ve Onun açıklamalarını esas alan Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uymaktır.
Peygamber efendimiz, bize namazın 5 vakit olduğunu açıkça bildirdi. Ömrünün sonuna kadar hep 5 vakit namaz kıldı. Artık başka delil aramak gerekmez. Nisa sûresinin 103. âyetinde, “Namaz, belli vakitlerde farz kılındı” buyurulup, ayrıca, 5 vaktin hepsi de diğer âyetlerde bildirildiği hâlde, 5 vakit namaz ifadesinin geçmeyişi, kutuplarda ve buralara yakın yerlerde, 5 vaktin tamamının teayyün etmemesindendir. (Nimet-i İslam)
“Allahü Teâlâ beş vakit namazı emretti. Güzel abdest alıp, bunları vaktinde kılanı, rükû ve huşularını tamam yapanı affedeceğine söz verdi. Bunları yapmayan için söz vermedi. Onu dilerse affeder, dilerse azab eder.” [Ebu Davud, İbni Mace, Nesaî, İ. Mâlik, İ. Ahmed]
İsra sûresinin, “Güneşin kayması anından, gecenin kararmasına kadar ve sabah vakti namaz kıl” mealindeki 78. âyet-i kerimesinin aslında geçen, “Dülûk-üş şems” öğle ve ikindi, “Gasak-ıl leyl” akşam ve yatsı namazı, “Fecr” de sabah namazıdır. (Beydavi)
Kaf sûresinin, “Güneşin doğuşundan ve batışından önce ve gece Rabbini tesbih et” mealindeki 39. ve 40. âyet-i kerimesindeki, Güneş’in doğuşundan önceki sabah namazı, Güneş’in batışından önceki öğle ve ikindi namazı, geceki de akşam ve yatsı namazıdır. (Beydavî)
İbni Abbas hazretlerine, “Resulullah 5 vakit namaz kıldırıyor. Kur’an-ı kerimde 5 vakit namazı bildiren âyet hangisidir?” diye sual edildiğinde, şu mealdeki âyet-i kerimeyi okudu:
“Akşama girerken, sabaha ererken, gündüzün sonunda ve öğle vaktinde Allah’ı tenzih edin.” [Rum 17,18]
“Akşama girerken” ifadesinden maksat akşam ve yatsı namazı, “sabaha ererken” ifadesindeki sabah namazı, gündüzün sonundaki ikindi namazı, öğledeki de öğle namazıdır. (Celaleyn)
İslam âlimleri de, 5 vakit namazın nasıl kılınacağını kitaplara yazmışlar, böylece Kıyas-ı fukaha ile de namazın 5 vakit olduğu sabit olmuştur.
“Allahü Teâlâ’nın ilk farz kıldığı şey 5 vakit namazdır. İlk ortadan kalkacak olan da, yine 5 vakit namazdır. İlk sorgu da 5 vakit namazdan olacaktır.” [Hâkim]
“Mirac gecesi, 50 vakit namaz farz oldu. Sonra 5 vakte indirildi.” [Buharî, Müslim, İ. Ahmed]
“Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının.” [Haşr 7]
Kanunlar, tüzükler, yönetmelikler olmadan ülke yönetilemediği gibi, Resulullah'ın uygulaması dikkate alınmadan, mezhebe ve fetvalara uymadan, herkes Kur’andan kendi anladığına göre bir namaz şekli meydana çıkaramaz. Kur’anda, “Resule uyun” buyuruluyor. Biz de Kur’anın emrine uyuyoruz. Eğer kendimiz de Resulullah gibi anlayabilseydik, “Resulüme uyun” emri hâşâ lüzumsuz olurdu.
Allahu Teâlâ cümlemizi kendisine layık kul, Habibine layık ümmet eylesin. Ümmeti Muhammed’i İslam düşmanlarına uymaktan muhafaza eylesin. (Amin)
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Müslüm Abacıoğlu
Yalnız Kur’an diyenler yanılırlar
Muhterem Kardeşlerim…
“Yalnız Kur’an” diyenlere veya “Ben Kur’an’dan söylüyorum” diyenlere değil, Peygamber efendimize ve O’nun açıklamalarını esas alan Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uymak gerekir. Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uymayan her söz yanlıştır.
Kur’an-ı kerimi tam olarak yalnız Resulullah anlamıştır. Çünkü muhatabı O’dur. Kur’an O’na gelmiştir. Ondan başkası tam anlayamaz. Onun için Allahü Teâlâ buyuruyor ki:
“İnsanlara açıkla diye Kur’anı sana indirdik.” [Nahl 44]
Yalnız Kur’an sloganıyla ortaya çıkanlar nakle uymadıkları için Kur’an’dan farklı şeyler anlıyorlar. Bu farklı şeylere de Kur’an diyorlar. Ne kadar tuhaf ki, bu farklı şeylere, Kur’an diyorlar da, mezhep imamlarının, Ehl-i sünnet âlimlerinin anladıklarına, hattâ Resulullah'ın bildirdiklerine Kur’an diyemiyorlar. Bu konuyu Namaz örneğiyle sizlere aktaralım istedik.
Efendim;
Peygamber efendimizin, sallallahü aleyhi ve sellem, ömrünün sonuna kadar 5 vakit namaz kıldığını, kâfir ve Müslüman herkes bildiği hâlde, “Namaz 3 vakittir” diyebilen çıkıyor.
Kâfir olan herkesin cehennemlik olduğu meşhur iken, “Hristiyanlar şehit olabilir, Cennete girer” diyen çıkıyor.
Kurban yalnız deve, sığır ve davardan olduğu hâlde, “Balıktan da kurban olur” veya “İslamiyet’te kurban kesmek yoktur. Kurban kesmek, hayvan katliamıdır” diyen çıkabiliyor.
Tesettür farz iken, “Tesettür farz değil” diyen oluyor.
İmanın 6 şartını bildiren Amentü hadisi, meşhur ve mütevatir iken, imanın şartlarından kaderi açıkça inkâr edenler oluyor. Bu Mutezile itikadını İbni Sebeciler de savunuyorlar.
Kimi de imanın şartını çoğaltıyor, 7’ye çıkarıyor. Şimdiye kadar gelen bütün İslâm âlimlerini câhillikle suçlayıp, “İmanın şartına Allah'a ulaşmak maddesini de koydum” diyor.
Kimi de, “Namaz hiç önemli değildir” diyor.
Yapılacak iş, “Yalnız Kur’an” diyenlere veya “Ben Kur’an’dan söylüyorum” diyenlere değil, Peygamber efendimize ve Onun açıklamalarını esas alan Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uymaktır.
Peygamber efendimiz, bize namazın 5 vakit olduğunu açıkça bildirdi. Ömrünün sonuna kadar hep 5 vakit namaz kıldı. Artık başka delil aramak gerekmez. Nisa sûresinin 103. âyetinde, “Namaz, belli vakitlerde farz kılındı” buyurulup, ayrıca, 5 vaktin hepsi de diğer âyetlerde bildirildiği hâlde, 5 vakit namaz ifadesinin geçmeyişi, kutuplarda ve buralara yakın yerlerde, 5 vaktin tamamının teayyün etmemesindendir. (Nimet-i İslam)
“Allahü Teâlâ beş vakit namazı emretti. Güzel abdest alıp, bunları vaktinde kılanı, rükû ve huşularını tamam yapanı affedeceğine söz verdi. Bunları yapmayan için söz vermedi. Onu dilerse affeder, dilerse azab eder.” [Ebu Davud, İbni Mace, Nesaî, İ. Mâlik, İ. Ahmed]
İsra sûresinin, “Güneşin kayması anından, gecenin kararmasına kadar ve sabah vakti namaz kıl” mealindeki 78. âyet-i kerimesinin aslında geçen, “Dülûk-üş şems” öğle ve ikindi, “Gasak-ıl leyl” akşam ve yatsı namazı, “Fecr” de sabah namazıdır. (Beydavi)
Kaf sûresinin, “Güneşin doğuşundan ve batışından önce ve gece Rabbini tesbih et” mealindeki 39. ve 40. âyet-i kerimesindeki, Güneş’in doğuşundan önceki sabah namazı, Güneş’in batışından önceki öğle ve ikindi namazı, geceki de akşam ve yatsı namazıdır. (Beydavî)
İbni Abbas hazretlerine, “Resulullah 5 vakit namaz kıldırıyor. Kur’an-ı kerimde 5 vakit namazı bildiren âyet hangisidir?” diye sual edildiğinde, şu mealdeki âyet-i kerimeyi okudu:
“Akşama girerken, sabaha ererken, gündüzün sonunda ve öğle vaktinde Allah’ı tenzih edin.” [Rum 17,18]
“Akşama girerken” ifadesinden maksat akşam ve yatsı namazı, “sabaha ererken” ifadesindeki sabah namazı, gündüzün sonundaki ikindi namazı, öğledeki de öğle namazıdır. (Celaleyn)
İslam âlimleri de, 5 vakit namazın nasıl kılınacağını kitaplara yazmışlar, böylece Kıyas-ı fukaha ile de namazın 5 vakit olduğu sabit olmuştur.
“Allahü Teâlâ’nın ilk farz kıldığı şey 5 vakit namazdır. İlk ortadan kalkacak olan da, yine 5 vakit namazdır. İlk sorgu da 5 vakit namazdan olacaktır.” [Hâkim]
“Mirac gecesi, 50 vakit namaz farz oldu. Sonra 5 vakte indirildi.” [Buharî, Müslim, İ. Ahmed]
“Yalnız Kur’an” diyenlerin inanmadığı Kur’an-ı Kerimde mealen buyuruluyor ki:
“Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının.” [Haşr 7]
Kanunlar, tüzükler, yönetmelikler olmadan ülke yönetilemediği gibi, Resulullah'ın uygulaması dikkate alınmadan, mezhebe ve fetvalara uymadan, herkes Kur’andan kendi anladığına göre bir namaz şekli meydana çıkaramaz. Kur’anda, “Resule uyun” buyuruluyor. Biz de Kur’anın emrine uyuyoruz. Eğer kendimiz de Resulullah gibi anlayabilseydik, “Resulüme uyun” emri hâşâ lüzumsuz olurdu.
Allahu Teâlâ cümlemizi kendisine layık kul, Habibine layık ümmet eylesin. Ümmeti Muhammed’i İslam düşmanlarına uymaktan muhafaza eylesin. (Amin)