Salt jeolojik yapıya uygun bir siyasi paradigmanın hakim olduğu bir ülkede, gerek teknolojik gerek sosyolojik; istenen seviyeye yükseliş kaçınılmaz gibidir. İzlenecek politikaların, o ülkedeki insanlara ait dini, örfi, folklorik tüm değerler baz alınarak hayata geçirilmesi ile ilgili öze dönük bir bilinçlendirmenin tesis edilmesine çalışmak, başarıları da beraberinde getirebilir.
Bence; Bu çerçevede barışçıl; âmâ ödünsüz yürütülecek bir diplomasi, dünya kamuoyu nezdinde söz konusu ülkeyi daha değerli kılar. Kültürel kimliğini koruma konusunda topyekûn, milli bir gayreti harekete geçirdikten sonra; uluslararası kültür alışverişini uygun platformlarda tatbik etmeye çalışmak, mantığa daha uygun geliyor. Ulus olma yolunda atılacak her adımın, bu konseptlere bir entegrasyonu zorunlu kılar. Devlet olabilme kriterleri küçük yaşlarda deklâre edilerek, o yönde bir bilinçlendirme cihetine gidilmelidir.
Bu minvalde yetişen genç nesillerin, bağlı bulunduğu ülkelerine daimi bir hizmetin gerekliliğine iman ederek; müspet adımlar atmaktan imtina etmeyecekleri kesindir.
Donanımlı bir nesille hedefe ulaşmak, muasır medeni ülkeler arasında istenen statüde varlık arz etmek hayal olmaktan çıkar. Medeniyet derken; burada batı veya başka ülkelerin yaşam biçimini taklit etmek gibi bir durum asla bahse konu olamaz.
Garbın Müslümanlardan çaldığı bilime, Müslümanların bir sahiplenme kompleksiyle yaklaşımı geçmişe ait bir vefa borcunu ödeme şeklinde telakki edilmelidir.
Öz değerleriyle hemhal olmuş bir ülkenin halkı; mazisine ait tarihi veriler ışığında; istikbale doğru sorunsuz bir yürüyüşü gerçekleştirebilir. Mazi, yapılmış hatalardan dolayı küçümsenmeyi değil; ders alınmayı gerektirir.
Böyle davranarak istenmeyen tarihi tekerrürât'tın olabilme ihtimalleri bertaraf edilebilir.
Son zamanlarda ülkemizde hangi yana dönerseniz dönün, bu anlattıklarımın aksi yönünde bir şeylerin seyrini görmeniz mümkündür.
Bir sürü yabancı menşeli kelimelerle müsemma dükkan, mağaza, çarşı, aveme iş yerleri gibi bir çok yerler mevcut. Yürürken insan kendini yabancı bir ülkedeymiş hissine kapılıyor.
Demem o ki; kendimiz olalım, kendimizi yaşayalım, kendimize dönelim, kendimize ait değerler üzerinde sağlam bir geleceğin mimarisine katkı sunacak mimarlar olalım.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa Kaplan
Ulusal Bilinç
Salt jeolojik yapıya uygun bir siyasi paradigmanın hakim olduğu bir ülkede, gerek teknolojik gerek sosyolojik; istenen seviyeye yükseliş kaçınılmaz gibidir. İzlenecek politikaların, o ülkedeki insanlara ait dini, örfi, folklorik tüm değerler baz alınarak hayata geçirilmesi ile ilgili öze dönük bir bilinçlendirmenin tesis edilmesine çalışmak, başarıları da beraberinde getirebilir.
Bence; Bu çerçevede barışçıl; âmâ ödünsüz yürütülecek bir diplomasi, dünya kamuoyu nezdinde söz konusu ülkeyi daha değerli kılar. Kültürel kimliğini koruma konusunda topyekûn, milli bir gayreti harekete geçirdikten sonra; uluslararası kültür alışverişini uygun platformlarda tatbik etmeye çalışmak, mantığa daha uygun geliyor. Ulus olma yolunda atılacak her adımın, bu konseptlere bir entegrasyonu zorunlu kılar. Devlet olabilme kriterleri küçük yaşlarda deklâre edilerek, o yönde bir bilinçlendirme cihetine gidilmelidir.
Bu minvalde yetişen genç nesillerin, bağlı bulunduğu ülkelerine daimi bir hizmetin gerekliliğine iman ederek; müspet adımlar atmaktan imtina etmeyecekleri kesindir.
Donanımlı bir nesille hedefe ulaşmak, muasır medeni ülkeler arasında istenen statüde varlık arz etmek hayal olmaktan çıkar. Medeniyet derken; burada batı veya başka ülkelerin yaşam biçimini taklit etmek gibi bir durum asla bahse konu olamaz.
Garbın Müslümanlardan çaldığı bilime, Müslümanların bir sahiplenme kompleksiyle yaklaşımı geçmişe ait bir vefa borcunu ödeme şeklinde telakki edilmelidir.
Öz değerleriyle hemhal olmuş bir ülkenin halkı; mazisine ait tarihi veriler ışığında; istikbale doğru sorunsuz bir yürüyüşü gerçekleştirebilir. Mazi, yapılmış hatalardan dolayı küçümsenmeyi değil; ders alınmayı gerektirir.
Böyle davranarak istenmeyen tarihi tekerrürât'tın olabilme ihtimalleri bertaraf edilebilir.
Son zamanlarda ülkemizde hangi yana dönerseniz dönün, bu anlattıklarımın aksi yönünde bir şeylerin seyrini görmeniz mümkündür.
Bir sürü yabancı menşeli kelimelerle müsemma dükkan, mağaza, çarşı, aveme iş yerleri gibi bir çok yerler mevcut. Yürürken insan kendini yabancı bir ülkedeymiş hissine kapılıyor.
Demem o ki; kendimiz olalım, kendimizi yaşayalım, kendimize dönelim, kendimize ait değerler üzerinde sağlam bir geleceğin mimarisine katkı sunacak mimarlar olalım.