Tarım ve hayvancılık bakanımız Sayın Faruk Çelik’in dikkatine
Yazının Giriş Tarihi:
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.10.2024 13:36
Otuz yılı aşkın bir zamandan beri Türkiye’nin en büyük yatımlarından biri olan GAP projesinin bütünü halen hayata geçirilmemiş ise de, bu devasa projenin eksik kalan kısmının tamamlanması için yapılan çalışmaların aralıksız sürdürülmesi sevindiricidir.
Özellikle Harran ovasından sonra Suruç ovasının sulanması bölgedeki zirai, sınai ve ekonomik dengeleri değiştirmiş ve değiştirmeye devam edecektir. Son zamanlarda bölgede tırmanan çatışma ortamı sona erip, huzur ve güven ortamı sağlandığı takdirde, bölgemiz belki dünyanın en gelişmiş örnek bölgelerinden biri olacaktır.
GAP la birlikte canlanan ziraat beraberinde bazı sanayinin de alt yapısını oluşturmuş, bir çok fabrika üretime başlamış ve binlerce insan çeşitli iş sahalarında istihdam edilmiştir.
GAP projesinin en hayati meselesi olan ziraat alanında elde edilen bu büyük kazançları korumakla mükellef ve bu kazançları kaybetmemek için çok ciddi ve titiz bir çalışma yapmak mecburiyetinde olduğumuzdur..
Şu hususu açık bir şekilde ifade etmeliyiz ki, mevcut haliyle bölgede gerek Harran ve gerekse Suruç ovası büyük bir tehlike ile karşı karşıyadır.
Harran Ovasının bazı yerlerinde Belediyeler tarafından verimli araziler üzerinde açılan imar alanları GAP projesini ilerde telafisi imkansız tehlikelerle karşı karşıya bırakacaktır.
Aynı tehlike Suruç ovası içinde geçerlidir.
On beş yıl gibi uzun bir zaman mahsul almadan adeta bir evlat gibi yetiştirilip Urfa’nın kuzeyinde ve büyük bir servet olan fıstık ağaçlarının heba edilerek o alanlarında imara açılmış olması büyük bir felakettir ve izah edilemez.
Malum olduğu üzere toprağın üretimi yoktur. Allahın verdiği imkân nispetinde onu kullanmak gerekiyor. Gelecek nesiller “ Ey ecdat bizi hiç düşünmediniz mi bıraktığınız miras bumuydu ” diyerek bizden davacı olacaklardır,
Bölgemiz ve ülkemizin çeşitli yerlerin de bir çok Belediyelerin bu hususta hiçte duyarlı olmadığını görüyoruz. Verimli araziler üzerinde yapılan fabrika, işyerleri ve yerleşim alanlarına verilet ruhsatın geleceğimize büyük bir darbe vuracağından hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Ülkenin her yerinde meydana gelen telafisi imkansız bu gibi olumsuzluklara dur denmesi ve birinci sınıf arazilerle beraber bağ ve bahçelerinde korunması için çok İmar Komisyonuna Sadece Belediye başkan ve yetkililerin değil, Üniversitelerdeki ilgili birimlerin, Tarım İl Müdürlüklerinin ve ziraat mühendisleri odasının da bu komisyona dahil edilmesi gerekmektedir.
Siyasi ikballer milletin İkbalinin önüne geçemez ve geçmemeli.
Başta Urfa Milletvekili Tarım ve hayvancık bakanımız Faruk Çelik olmak üzere tüm milletvekillerimiz birinci sınıf arazilerle beraber bağ ve bahçeleri korumak için T.B.M.M. sine uygulanabilir bir kanun teklifi vermeleri ülkenin geleceği açısından büyük bir önem arz etmektedir. Çünkü yürürlükte olan kanunların bu hususta yeterli olmadığı mevcut uygulamadan anlaşılmıştır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdulkadir İKBAL
Tarım ve hayvancılık bakanımız Sayın Faruk Çelik’in dikkatine
Otuz yılı aşkın bir zamandan beri Türkiye’nin en büyük yatımlarından biri olan GAP projesinin bütünü halen hayata geçirilmemiş ise de, bu devasa projenin eksik kalan kısmının tamamlanması için yapılan çalışmaların aralıksız sürdürülmesi sevindiricidir.
Özellikle Harran ovasından sonra Suruç ovasının sulanması bölgedeki zirai, sınai ve ekonomik dengeleri değiştirmiş ve değiştirmeye devam edecektir. Son zamanlarda bölgede tırmanan çatışma ortamı sona erip, huzur ve güven ortamı sağlandığı takdirde, bölgemiz belki dünyanın en gelişmiş örnek bölgelerinden biri olacaktır.
GAP la birlikte canlanan ziraat beraberinde bazı sanayinin de alt yapısını oluşturmuş, bir çok fabrika üretime başlamış ve binlerce insan çeşitli iş sahalarında istihdam edilmiştir.
GAP projesinin en hayati meselesi olan ziraat alanında elde edilen bu büyük kazançları korumakla mükellef ve bu kazançları kaybetmemek için çok ciddi ve titiz bir çalışma yapmak mecburiyetinde olduğumuzdur..
Şu hususu açık bir şekilde ifade etmeliyiz ki, mevcut haliyle bölgede gerek Harran ve gerekse Suruç ovası büyük bir tehlike ile karşı karşıyadır.
Harran Ovasının bazı yerlerinde Belediyeler tarafından verimli araziler üzerinde açılan imar alanları GAP projesini ilerde telafisi imkansız tehlikelerle karşı karşıya bırakacaktır.
Aynı tehlike Suruç ovası içinde geçerlidir.
On beş yıl gibi uzun bir zaman mahsul almadan adeta bir evlat gibi yetiştirilip Urfa’nın kuzeyinde ve büyük bir servet olan fıstık ağaçlarının heba edilerek o alanlarında imara açılmış olması büyük bir felakettir ve izah edilemez.
Malum olduğu üzere toprağın üretimi yoktur. Allahın verdiği imkân nispetinde onu kullanmak gerekiyor. Gelecek nesiller “ Ey ecdat bizi hiç düşünmediniz mi bıraktığınız miras bumuydu ” diyerek bizden davacı olacaklardır,
Bölgemiz ve ülkemizin çeşitli yerlerin de bir çok Belediyelerin bu hususta hiçte duyarlı olmadığını görüyoruz. Verimli araziler üzerinde yapılan fabrika, işyerleri ve yerleşim alanlarına verilet ruhsatın geleceğimize büyük bir darbe vuracağından hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Ülkenin her yerinde meydana gelen telafisi imkansız bu gibi olumsuzluklara dur denmesi ve birinci sınıf arazilerle beraber bağ ve bahçelerinde korunması için çok İmar Komisyonuna Sadece Belediye başkan ve yetkililerin değil, Üniversitelerdeki ilgili birimlerin, Tarım İl Müdürlüklerinin ve ziraat mühendisleri odasının da bu komisyona dahil edilmesi gerekmektedir.
Siyasi ikballer milletin İkbalinin önüne geçemez ve geçmemeli.
Başta Urfa Milletvekili Tarım ve hayvancık bakanımız Faruk Çelik olmak üzere tüm milletvekillerimiz birinci sınıf arazilerle beraber bağ ve bahçeleri korumak için T.B.M.M. sine uygulanabilir bir kanun teklifi vermeleri ülkenin geleceği açısından büyük bir önem arz etmektedir. Çünkü yürürlükte olan kanunların bu hususta yeterli olmadığı mevcut uygulamadan anlaşılmıştır.