( İsyan etmek, haddi aşmak, azgınlık ve sapkınlık)
Bir insanı, bir canlıyı veyahut bir eşyayı çok seviyor,koruyup, kolaya'bilirsiniz bundan daha doğal,daha normali olamaz...
Zaaf'larınız,temayül'leriniz de olabilir,amenna! Bunların olması normaldir tabi ki,buna bir itiraz hakkımız yok...
Evella Bunun altını çizmek lazım!..
Burada bahse konu edilmesi gereken şey şu: Yukarıda zikri geçen varlıklara olan ilgi ve alakkanın hudut aşımına uğruyor olmasıdır.
Yani her ne olursa olsun, her şeyin sahip bulunduğu sınır içerisinde tutulup,o yönde teamüllerin vuku bulması gerekirken; aksi istikamette amel sergilemenin pek tasvip edilecek davranışlar olmadığıdır...
Her fiilde,her işte;her duygu da,olmasından öte bir durumun mevcudiyeti, kişiyi tuğyana düşürerek,tağut sıfatına düçar bırakabilir.
Mesela,zaman gibi kıymetli bir hazineyi boş işlerle tüketmenin gafleti içinde olmamızın bize ne gibi kazancı olabilir?Bu müflis hal, günah gibi İlahi bir yasağı doğurmaz mı?
Bu yasalarla ilgili bir tenakuzun vücuda getirillmesi, Allah'a isyana ,azgınlığa, ve sapkınlığa delalettir.O yüzden toplumda böyleleri için Tağut sıfatı kullanılır.
Kökeni Arapça olan bu kelime, tuğyan masdarıda gelir.Anlamı yukarıda bahs edildiği gibidir .
Belirtilen'in dışında gerçekleşen amellerin insana müspet bir getirisi olmadığı gibi zararları sayılamayacak boyuttadır.
Bir denizin içinde; işaretlenmiş olan kısım aşılıp,daha derinlere bir açılım, kişiyi boğulmak gibi bir tehlikeyle yüzyüze getirmez mi?
Oysa Allah; her şeyin sınırını irade buyurmuş zaten...
Nitekim; Kur'an'da Tağudla ilgili çokça süre ve ayetler mevcuttur.Aşağıda buna iki örnek: “Allâh, îmân edenlerin velîsidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlerin velîleri ise tâğuttur. Onları aydınlıktan çıkararak karanlıklara sokarlar. İşte bunlar, cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalırlar.” (Bakara: 2/257)
“Kendilerine kitâbtan bir pay verilenleri (Yahûdîleri) görmedin mi? Onlar, tâğuta ve cibt’e îmân ediyorlar ve diğer kâfirler (Mekke müşrikleri) için: ‘Bunlar, îmân edenlerden daha doğru bir yoldadır’ diyorlar.” (Nisâ: 4/51
Sanılmasın ki, müslümanlar arasında tağut çıkmaz...Asr-ı Saadetten günümüze dek , müslüman kisvesinde epey Tağutlar çıkmıştır,çıkmaya devam etmektedir.
Mescide gelerek, müminler gibi Peygamber efendimizin sohbetlerine iştirak edip; ayrılınca her türlü fitneliği yapan epey Tağutlar olmuştur.
Allah bizi bu sıfatla anılmak tan, korusun...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa Kaplan
TAĞUT
( İsyan etmek, haddi aşmak, azgınlık ve sapkınlık)
Bir insanı, bir canlıyı veyahut bir eşyayı çok seviyor,koruyup, kolaya'bilirsiniz bundan daha doğal,daha normali olamaz...
Zaaf'larınız,temayül'leriniz de olabilir,amenna! Bunların olması normaldir tabi ki,buna bir itiraz hakkımız yok...
Evella Bunun altını çizmek lazım!..
Burada bahse konu edilmesi gereken şey şu: Yukarıda zikri geçen varlıklara olan ilgi ve alakkanın hudut aşımına uğruyor olmasıdır.
Yani her ne olursa olsun, her şeyin sahip bulunduğu sınır içerisinde tutulup,o yönde teamüllerin vuku bulması gerekirken; aksi istikamette amel sergilemenin pek tasvip edilecek davranışlar olmadığıdır...
Her fiilde,her işte;her duygu da,olmasından öte bir durumun mevcudiyeti, kişiyi tuğyana düşürerek,tağut sıfatına düçar bırakabilir.
Mesela,zaman gibi kıymetli bir hazineyi boş işlerle tüketmenin gafleti içinde olmamızın bize ne gibi kazancı olabilir?Bu müflis hal, günah gibi İlahi bir yasağı doğurmaz mı?
Bu yasalarla ilgili bir tenakuzun vücuda getirillmesi, Allah'a isyana ,azgınlığa, ve sapkınlığa delalettir.O yüzden toplumda böyleleri için Tağut sıfatı kullanılır.
Kökeni Arapça olan bu kelime, tuğyan masdarıda gelir.Anlamı yukarıda bahs edildiği gibidir .
Belirtilen'in dışında gerçekleşen amellerin insana müspet bir getirisi olmadığı gibi zararları sayılamayacak boyuttadır.
Bir denizin içinde; işaretlenmiş olan kısım aşılıp,daha derinlere bir açılım, kişiyi boğulmak gibi bir tehlikeyle yüzyüze getirmez mi?
Oysa Allah; her şeyin sınırını irade buyurmuş zaten...
Nitekim; Kur'an'da Tağudla ilgili çokça süre ve ayetler mevcuttur.Aşağıda buna iki örnek: “Allâh, îmân edenlerin velîsidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlerin velîleri ise tâğuttur. Onları aydınlıktan çıkararak karanlıklara sokarlar. İşte bunlar, cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalırlar.” (Bakara: 2/257)
“Kendilerine kitâbtan bir pay verilenleri (Yahûdîleri) görmedin mi? Onlar, tâğuta ve cibt’e îmân ediyorlar ve diğer kâfirler (Mekke müşrikleri) için: ‘Bunlar, îmân edenlerden daha doğru bir yoldadır’ diyorlar.” (Nisâ: 4/51
Sanılmasın ki, müslümanlar arasında tağut çıkmaz...Asr-ı Saadetten günümüze dek , müslüman kisvesinde epey Tağutlar çıkmıştır,çıkmaya devam etmektedir.
Mescide gelerek, müminler gibi Peygamber efendimizin sohbetlerine iştirak edip; ayrılınca her türlü fitneliği yapan epey Tağutlar olmuştur.
Allah bizi bu sıfatla anılmak tan, korusun...