Kadın yazıyı yazmaya devam ettiği sırada, dış kapının zili acı acı çalmayat başladı... Gelen Ahmet’ti.
-Hayatım ben geldim, kapıya bakar mısın?
Selma gayriihtiyari kapıya dönüp baktıktan sonra; tekrar duvara dönünce, kadının yerinde olmadığını gördü... Duvara "Ben masumum " yazılıydı...
Selma acayip bir halet-i ruhiye içinde güçbela kapıyı açıp, kocasını içeri aldı.
Ahmet; Selma’nın yüzüne bakıp, "Nasılsın karıcığım, günün nasıl geçti bakalım?"
Selma , "Gel sana bir şey göstereceğim. Gözlerine inanamayacaksın..." diyerek Ahmet'in kolunu çekiştirip salondaki duvarın önüne götürdü...
Ahmet hayret ve şaşkınlık içinde, ---Gördüm Selmacım gördüm de... Ne diyeceğimi bilemiyorum...
Bu nasıl olabilir..! İnanılır gibi değil... Şey... Yanlış anlamasan...
Selma, Ahmet'in ne demek istediğini anladı. Kocası o yazıyı kendisinin yazdığını düşünebilirdi... Belli ki şüpheleri vardı. Kocasına sitem dolu sözlerle yüklenerek--Anladım, bunu benim yazdığımı sanıyorsun sen... Gittim nalburcudan bir kutu kırmızı boya alıp duvara bu sözleri ben yazdım, öyle mi..! Ahmet biraz mahcup "Yok sevgilim, sakın yanlış anlama, tabi ki sen yazmadın..." Selma " Ey, ben de yazmadım diyorum, kim yazdı öyleyse..? Gözlerimle gördüm diyorum..." Ahmet ,"Tüm bu olanlar izaha muhtaç şeyler hayatım..." Sonra ellerini dua eder gibi havaya kaldırıp
"Senin gazabından, sana sığınırım Allahım.!." dedi...
Selma "Amin." deyip Ahmet’le birlikte salondaki koltuklara geçip oturdular...
Karı koca, gece geç vakitlere kadar bu konu üzerinde konuşup durdular...
Ahmet saatine bakıp,"Oo vakit epey geç olmuş sevgilim, hadi yatalım" dedi...
Yatakta birbirlerine “Allah rahatlık versin “dileğinde bulunup uyumaya çalıştılar...
Kısa bir sessizlikten sonra, Selma yavaş bir ses tonuyla "Ahmet “diye seslendi. Ahmet "Söyle karıcığım"
-Uyuyor muydun?"
- "Yok, uyumuyorum, düşünüyorum...
Selma “şey diyorum...Buradan taşınsak mı?. Ne dersin...?" Ahmet "Ne yalan söyleyeyim, bende aynı şeyleri düşünmüyor değilim..." Selma kocasına dönüp sevgiyle sarıldı..." İyi geceler sevgilim hadi uyumaya çalışalım."
Gece'nin geç bir vakti kapı çalındı... Ahmet, yatağından doğrulup, önce Selma'ya baktı. Kadıncağız derin bir uykudaydı...Kendi kendine "Allah Allah kimdir bu saatte böyle..? " Sessizce kalktı dış kapıya kadar gidip, "Kim o? " diye seslendi... Dışarıda incecik sesiyle bir kadın, "Kapıyı açın lütfen, yardıma ihtiyacım var..." Ahmet "Bir saniye" dedikten sonra mutfağa gidip "tedbir amaçlı büyükçe bir bıçağı aldıktan sonra, kapıyı yavaşça açıp; gelen davetsiz misafire kendini gösterdi.
Karşısında perişan, üstü başı toz toprak içinde genç bir kadın duruyordu. Kadının elbiseleri yer yer parçalanmış gibiydi...
Ahmet "Buyur, size nasıl yardımcı olabilirim "dedi. Kadın yalvaran gözlerle "Kayınvalidemden eve gidiyordum... Buradan geçerken iki köpek saldırdı. Bende korkumdan buraya sığınmaktan başka çare bulamadım...
Ahmet “ Üstünü başını o köpekler mi parçaladı böyle..?" Kadın, "Evet" dedi ağlamaklı bir sesle... Ahmet "Peki ne yapabilirim sizin için ?"
Kadın, “evim biraz uzakta... Oraya kadar eşlik ederseniz, bana çok büyük bir iyilik etmiş olursunuz..."
-Çok mu uzak eviniz?
-Beş on dakika çeker...
-Bir dakika üstümü giyinip hemen geliyorum...
Ahmet giyinip; bıçağı beline soktuktan sonra; kadınla birlikte evden ayrıldı...
Epey yol yürüdükten sonra ağaçlık bir yere girdiler. “Daha gidecek miyiz “diye sordu Ahmet... Sesi endişe yüklüydü...
Kadın az ilerde büyük bir ağacı eliyle işaret etti...
Konuşmuyor, işaret ettiği yere hızlı adımlarla yürüyor, adeta uçuyordu....
Ahmet ağacın altında hafif tümsek, bir toprak yığınından başka bir şey göremedi...
"Ev falan göremiyorum “demek için kadına dönünce; kadın ortadan sır olup uçmuştu sanki...
Ahmet duyduğu ürperti karşısında tüyleri diken diken oldu...
Birden ağacın üzerinde bir baykuş, tuhaf bir şekilde öterek; tümseğin üzerine konuverdi... Ahmet korku ve panik içinde olanları izlerken, tümsekte de bir hareketlenme meydana geldi... Nefesi daraldı, alnı boncuk boncuk terleyip, ensesinden akıp gitti... Tümsek hareketlenince, baykuş tekrar uçup; gözden kayboldu. Ahmet adeta büyülenmiş gibi, gözlerini tümsekten ayıramıyor şuursuz bir şekilde bakıyordu...
Tümsek yavaş yavaş yarılıp içinde iki el, akabinde yardım ettiği o kadının tüm gövdesi ortaya çıktı...
Ahmet müthiş bir korku girdabına çekiliyordu... Uzaklaşmak istedi, olmadı... Göğsünde tarifsiz bir ağırlık his etti... Kadın toprağa bulaşan tüm bedeniyle Ahmet'e doğru ağır adımlarla yürümeye başladı... Çok ürkütücü görünüyordu... Ahmet’e ellerini uzatarak yaklaştı, yaklaştı...
Yorum Yazın
Facebook Yorum