TABU 3. Bölüm
30 Nisan 2022, Cumartesi 10:15Ahmet büyük bir şaşkınlık içinde bir müddet Selma’yı izleyip, onun baktığı noktaya bakınca; duvarda sadece kırmızı bir lekeden başka bir şey göremedi...
-Aşkım neyin var?.. Nereye bakıyorsun öyle..? Ahmet'in Tedirginliği iyice artmıştı...
-Hayatım bak beni korkutuyorsun ama...
Selma büyülenmiş gibi baktığı duvardan gözlerini ayırmadan sessizlik içinde elini yavaş yavaş kaldırıp; başparmağıyla işaret eder gibi yaparak, ağır ağır konuşmaya başladı.
-Kanı görüyor musun? Bak duvardan sızıyor...
Ahmet karısını yatak odasına götürüp yatağına yatırdıktan sonra; üstünü sıkıca örttü... Selma hala zangır zangır titriyordu. " Sanki buz kalıpları içindeyim, çok üşüyorum" dedi. Ahmet’te yanına uzanıp, beraber uyudular...
Sabahleyin kahvaltıda, Ahmet,
-Selmacım bugün gidip Emlakçıdan bu işin aslını astarını öğreneceğim. Sende gel benimle istersen. Yalnız kalmanı istemiyorum..!
Selma,
-Ben iyiyim canım kocacığım... Bugün yapılacak çok işim var... Temizlik, bulaşık, ütü, hepsi ellerimi öpmek için sıraya girmiş beni beklerler... Ahmet gülerek "Demek öyle... " Kalkıp karısının saçlarından öptükten sonra,
-Tamam öyleyse şimdilik bana müsaade..!
Selma:
-Güle güle sevgilim, fazla geç kalma..! Ahmet arkasını dönmeden sağ elini tamam anlamında kaldırıp çıktı...
Selma, kalkıp masadakileri mutfağa taşıdıktan sonra; tabak, kaşık, bardak ne varsa bulaşık makinesine yerleştirip çalıştırdı...
Ahmet; emlakçının ısmarladığı çaydan bir iki yudum aldıktan sonra konuya girdi...
Emlakçı:
-Evet, o evde bir bir şeyler olduğu doğru... Bir genç kızın töre cinayetine kurban gittiği söylentileri var; ama doğru mu değil mi bu konuda pek bilgim yok. Ahmet,
-Peki, bana evi kiraya verirken neden söylemediniz?
Emlakçı:
-İnanın gerek duymadım... Evet, evi kiralayıp bir müddet sonra taşınanlar oldu. Hatta satın alan bir kaç kişi de bana evi satmam için anahtarını verip, apar topar başka yerlere taşındılar...
Evle ilgili bir takım inanılmaz olayların cereyan ettiği ile ilgili söylentiler kulağıma gelmiyor değildi... Ama doğrusunu isterseniz bunların hiç birine inanıp itibar etmedim... O civardaki insanlar biraz; nasıl desem... Öyle kültür seviyeleri yok... Hurafelere falan çok inanırlar... Açıkçası bu konuda kafanızı karıştırıp; sizi tedirgin etmek istemedim...
Ahmet:
-Umarım dediğin gibidir... Yerinden kalkıp "Çay için teşekkür ederim. Vakit epey geç oldu. Malum bu olaydan sonra eşimi yalnız bırakmak pek doğru olmaz sanırım..." dedi. Emlakçı "Güle güle hocam, yine beklerim. Bir emriniz olursa hiç çekinmeden bana gelip söyleyebilirsiniz." Ahmet “Eyvallah” dedikten sonra oradan ayrıldı...
Selma, salonda ütü masasının üzerinde Ahmet'in gömleğini ütülemekle meşgulken; o esnada koridorda beli belirsiz bir gölgenin hızla geçtiğini görür gibi oldu...
Merak ve endişe içinde ütüyü bırakıp koridora baktığında kimseyi göremedi..."Bana öyle geldi herhalde" diye kendi kendine söylendikten sonra ütü masasının başına döndü.
Tam ütüyü eline almıştı ki, bu sefer banyodan gürültüler gelmeye başladı... Ütünün fişini çekip, kulak kabartınca; seslerin çamaşır makinesinden geldiğini anladı..."Allah! Allah! Çamaşır makinesini ne zaman çalıştırdım..? Dedikten sonra banyoya bakmaya gitti...
Makine alışılmışın dışında tuhaf sesler çıkartarak çalışıyordu... Selma eğilip makinenin camlı kapağından bakınca, az daha korkudan bayılacaktı... Kalbi yine hızlı hızlı atmaya başladı... Ne yapacağını bilememenin acizliği içinde öylece kala kaldı... Makine’nin içinde dönüp duran, kaç gündür gördüğü o kadının kafasıydı. Alnı'nın tam ortasında sanki bir kurşunun yol açtığı delikten kan sızıyor; makinenin içine doluyordu... Biraz daha bakınca kadının kocaman açılmış gözlerle ona baktığını gördü... Birden çat diye bir ses duyuldu; akabinde makinenin kablosunun takıldığı fişten bir alev yükselip söndü... Makine büyük bir gürültüyle durup; kapağı aniden açıldı...
Selma şuurunu kaybetmenin ruh haliyle yatak odasına koşup ;kapıyı kilitledikten sonra yorganın altına girip korku ve dehşet içinde beklemeye başladı....
Bir kaç dakika geçmemişti bile... Bu sefer kapının tokmağı yavaş yavaş dönmeye başladı... Dışarıdan biri kapıyı açmaya çalışıyordu sanki...
Selma korku ve panik içinde bildiği tüm duaları yüksek sesle okumaya başladı... En son 'Nas' suresini okuyunca, kapı tokmağındaki hareketlenmeler durdu...
Biraz rahatladığını, bir nebze korkusunun hafiflediğini his edip aynı sure'yi defalarca tekrarladı...
Tüm cesaretini toplayarak, kapıyı yavaşça açıp, koridora girince; aynı kadını bu sefer daha çok güzel, daha gençleşmiş bir şekilde gördü. Sadece alnındaki o delik hala duruyordu...
Selma'nın bir kaç metre uzağında durmuş; ona gülümseyen gözlerle bakıp; sanki beni takip et der gibi kafasını çevirip; salona doğru yürümeye başladı...
Selma elinden olmayarak arkasından onu takip etti...
Kadın, salonun duvarı önünde durduktan sonra, işaret parmağını alnındaki deliğe sokup kana bulaşan parmağıyla duvara bir şeyler yazmaya başladı...
Selma tüm bu olanları büyük bir merak ve biraz da korku içinde kadının ne yazacağını sabırsızlıkla bekledi...
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum