olay reklam sol
ufuklar koleji sol
Şanlıurfa
13 Ekim, 2024, Pazar
  • DOLAR
    34.07
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2733.2
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57623.74$
olay köşe yazısı üstü

TABU 16.Bölüm

21 Mayıs 2022, Cumartesi 13:23
TABU 16.Bölüm

 

Ertesi gün İmam, Doktor ve Ahmet, konuyla alakalı, emniyete gidip; müdürle görüşmek için talepte bulundular. Sekreter onları birkaç dakika beklettikten sonra; "Buyurun müdür bey sizi odasında bekliyor." diyerek içeri buyur etti.

Misafirlerini ayakta karşılayıp, gösterdiği koltuklara oturmalarını söyleyen emniyet müdürü; onlarla kısa bir hoşbeş sonrası, telefon ahizesini kulağına götürüp; gayet nazik bir dille,"Çay mı, kahve mi" diye sordu. Doktor " Valla bir sade kahvene hayır demeyiz müdürüm..." dedi şakamsı bir tavırla.

Bir yandan kahvesini içerken, bir yandan emniyet müdürüne konuyu baştan sona teferruatıyla anlatan doktor,  "işte böyle müdürüm, olay aynen böyle olmuş." dedikten sonra konuşmasını kesti...

 Müdür ;anlatılanları pürdikkat dinledikten sonra,yüzü değişti, acı acı gülümseyerek, "Yazık, çok yazık..! Nedir bu arkadaş... Bu insanların derdi ne böyle..?  Kaderi değiştirmek insanlara mı kaldı ne..!  Bu tasarrufu hangi yetkiyle ellerinde tutuyorlar inanın anlamış değilim... Düpedüz vahşet...
 Dinimiz masum bir insanı öldüren, tüm insanları öldürmüş gibi günah işler demiyor mu..? Allahınızı severseniz bu Kur'anın hangi suresinde veya hangi ayetlerinde  geçiyor..? Hemen her gün böyle benzer vakalar geliyor önümüze... Ne hikmetse, bu tür şeyler bu bölgelerde vuku buluyor.Yazık hem de çok yazık..! 
 Sadece bir kuru iftira bile sorulup, araştırılmadan böyle elim vakaların olmasına sebep teşkil edebiliyor... Bakın Size görev yaptığım bir yerde, anlattığınız olaya benzer bir töre cinayetiyle ilgili bir hatıramı anlatayım,tabi dinlemek isterseniz..?
Çalıştığım yerde merkeze bağlı bir köyde Meryem adında bir kız vardı... Her sabah kahvaltısını yaptıktan sonra, köyün kızlarıyla kalkar dağa odun toplamaya gidermiş...
Topladığı odunları ipe sarıp sırtına alır, bir kaç kilometrelik yol teptikten sonra yorgun argın evine gelir, üstüne üstlük birde evin işlerini yaparmış...
Bir gün yine köyün kızlarıyla odun toplamaya giderken, o köyde dedikoduculuğuyla nam salmış bir kadın; Meryem’in karnında bir şişkinlik fark edip, kızcağızı hamile diye köyde herkese yaymış...
Meryem tüm bu söylenenlerden habersiz, evde işiyle meşgul iken, akşam abisi gelip, yarın odun toplamaya giderken kendisinin de geleceğini, dağda işi olduğunu söylemiş...
Sabahleyin Meryemle abisi dağın yolunu tutup gitmişler...
Abisi dağda bir kayanın arkasında Meryemi durdurduktan sonra; kafasına tabancayı dayayıp, tüm bu söylenenlerin aslını astarını öğrenmek istemiş...
Kız her ne kadar "öyle bir şey yok" dese de abisini bir türlü ikna edememiş. En nihayet 'Ha unutmuşum, şimdi hatırladım' diyerek elini kuşağının içine sokup, oradan büyükçe bir bakır tası çıkarıp abisine göstermiş...  'Bu tastan her kızda var... Dağa gelip, susadığımızda; bununla kaya oyuklarında biriken yağmur sularından içiyoruz. Odun taşırken kolaylık olsun diye kuşağımın içine sokmuştum... Herhalde beni böyle görüp, hamile olduğumu sanmışlar.' Abisi, o an gerçeği öğrenip, kız kardeşini bağrına basıp af dileyeceğine, veyahut bu dedikoduyu çıkaranlardan hesap soracağına, 'Adın çıktı bir kere, bu yüzden seni öldürmem gerek bacım'  diyerek zavallıyı oracıkta öldürmüş... Mantığa bakar mısınız?.!
İşte böyle dostlar... Bu anlattığım hikayeye benzer daha neler var. Anlat anlat bitmez... Adamlar,  öldürür, gider bir kaç yıl hapis yatar;  çıkarız diyorlar... Kendi kendilerinin hakimleri olmuş, kendi hükümlerini kendileri belirliyor... Böyle garip bir durum var ortada...
Cezaların caydırıcı olmamasından mı, yoksa bu tür insanların cehaletinden midir, bir türlü önüne geçilmiyor böyle şeylerin.
 Şimdi anlattığınız konuya gelince; emin olun elimden ne geliyorsa yapacağım. Bu sizlere sözüm olsun. Birazdan Gaziantep emniyetine bir faks çeker, kızın amcasını derdest ettirip buraya getirtir; sorgulamasını bizzat kendim yaparım. Ayrıca bu konuyu valimizle de paylaşacağım..."

 

Bir gün sonra...

 Kızın amcasını almaya giden bir polis ekibi, onu kelepçeleyip, araçlarına bindirdikten sonra, Mersin'e doğru yola çıkarlar..

Mersine, Emniyet Müdürlüğüne getirilen amca; sorgu odasında emniyet müdürünün bir saatlik sorgusundan sonra bizzat kendisinin organize ettiği cinayeti itiraf edip; Ayşe’nin gömülü olduğu yeri söyler...

İfadesinde kız öldürüldüğü sıralarda Mersinde bir akrabasının evindeymiş... Kızın öldürüldüğünü haber alınca gelip, cesedini bir kamyonete yükletip, Gözneye giderken; Mersinden çıkışta sol tarafta iki yüz metre mesafede ormanlık bir arazide büyük bir ağacın altına gömmüşler...

Emniyet Müdürü, kızın gömüldüğü yere bir polis ekibini sevk ettirdikten sonra; yanında savcıyla olay mahaline giderler...

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum