Diyarbakır farklı ve bir o kadar da özel bir şehirdir. Bu tarihin her döneminde böyleydi, bugün de öyle. Tüm yolların kesiştiği önemli bir durak olan kadim şehir Diyarbakır, 33 medeniyete ev sahipliği yapmış, 12 bin yıl öncesine dayanan insanlık tarihinin ilk yerleşim yerlerinden biridir. İlk buğday tarımının yapıldığı, en fazla peygamber kabir ve makamı ile yüzlerce sahabe kabrinin bulunduğu, her dinden mabedin yer aldığı ve her sokağı buram buram tarih kokan bu şehrin merkezi elbette Sur’dur.
Diyarbakır ve özellikle de Sur, Dünya’da bu güzelliklere sahip ender yaşam merkezlerinden biridir. Fakat bu kadar farklılığa sahip olmasına rağmen, çatışmalar ve bazı siyasi kararlar nedeniyle ne yazık ki, turizm de ne dün, ne de bugün istenilen yerde olmadı, olamadı.
Uzun süreden bu yana ilk kez bir hafta sonu Sur’a gitme fırsatı bulmuşken, sokakları, tarihi mekanları saatlerce dolaşma ve gözlem yapma imkanı buldum, anıları tazeledim. Sur’u çok uzun süreden bu yana bu kadar cıvıl cıvıl görmek ziyadesiyle memnun etti beni. Çevre şehirlerin yanı sıra ülkenin farklı yerlerinden gelen yerli turist sayısı uzun süreden bu yana hiç bu kadar olmamıştı. Tek eksik yabancı turist sayısının halen istenilen düzeyde olmamasıydı.
Şimdi meseleye dönelim. Sur’da o daracık sokaklardaki evlerin çoğu kafeden, kahvaltı salonlarına kadar farklı mekanlara dönüştürülmüş. Bu da hem o evlerin yeniden ayağı kalkmasını sağlamış, hem de şehrin ekonomisine önemli katkı sunmaya başlamış. Ancak bunun yanı sıra birçok evde terk edilmiş harabe halde. Bu güzel bir görüntü oluşturmadığı gibi, insanların ara sokaklara girmesini engelliyor. Bunların mutlak suretle elden geçirilmesi gerekiyor.
Önemli sorunlardan biri de maalesef Sur’da otopark sorunu. Birçok yıkılmış yer kayıt dışı otoparka dönüştürülmesine rağmen, yine de ihtiyaca cevap vermekten uzak kalıyor. Ayrıca bu otoparkların çoğu fahiş fiyatlar istediğinden, bu hem turistlerin hoşuna gitmiyor, hem de Sur diplerine park edilerek hoş olmayan görüntülerin ortaya çıkmasına neden oluyor.
Bir başka önemli sorun da gerçek anlamda rehberlerin bulunmamasıdır. İşin ehli olmayan bazı rehber görünümlü kişiler, üzülerek söylüyorum ki hem Diyarbakır’ı, hem de Diyarbakır tarihini yanlış anlatıyor. Bu konu çok acil olarak çözülmeli. Ancak bir arkadaşım, Diyarbakır’da resmi rehber yetiştirilemediğini ve bunun için Urfa’da eğitim görülmesi gerektiğini söyledi. Bu kabul edilir bir durum değildir. İşsizliğin bu kadar zirvede olduğu bir şehirde, bu sorun çözülmeli ve Diyarbakır kenti rehberini yetiştirerek, yeni istihdam alanı da oluşturmalıdır.
Eksik o kadar çok ki yazmakla bitmiyor. Diyarbakır için bir ön yargı ve yanlış algı çok büyük. Bunun mutlaka önüne geçilmelidir. Çünkü bazı tipler, turistleri rahatsız ettiği gibi, bu algının önüne geçilmesini de engelliyor. Her tarafta üniformalı polis olsun demiyorum, ama ivedilikle turizm polisi ve turist bilgilendirme noktaları devreye sokulmalı, tarihi mekan ve dini alanlar piknik alanına dönüştürülmemelidir.
Sur Belediyesi temizlik işlerine daha fazla önem vermeli. Tümünü katmamakla birlikte bazı esnaflar, fiyatları çok yükseltiyor. Bu büyük tepkilere neden oluyor. Esnaf odaları ve zabıta devreye girerek sorunu çözmelidir. Sur’a girişlerin her noktasında yoğunluktan dolayı trafik sürekli kilitleniyor. Özellikle de yolcu taşıyan minibüsler Sur’un belli noktalarına sokulmamalı.
En hayati önemdeki sorun ise, buralara turist gelmesinin temel nedeni olan başta Surlar olmak üzere tarihi mekanlar korunmalı, restorasyonu gerekenlerin acilen restore edilmesi sağlanmalıdır.
Sur’daki bu eksikler ve ortaya çıkan karmaşa giderilirse turizmdeki hareketlilik sürekli yükselir ve Diyarbakır’da hak ettiğini elde eder.
Sevgiyle kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan AKKAR
Sur’da eksik ve karmaşa giderilmeli…
Diyarbakır farklı ve bir o kadar da özel bir şehirdir. Bu tarihin her döneminde böyleydi, bugün de öyle. Tüm yolların kesiştiği önemli bir durak olan kadim şehir Diyarbakır, 33 medeniyete ev sahipliği yapmış, 12 bin yıl öncesine dayanan insanlık tarihinin ilk yerleşim yerlerinden biridir. İlk buğday tarımının yapıldığı, en fazla peygamber kabir ve makamı ile yüzlerce sahabe kabrinin bulunduğu, her dinden mabedin yer aldığı ve her sokağı buram buram tarih kokan bu şehrin merkezi elbette Sur’dur.
Diyarbakır ve özellikle de Sur, Dünya’da bu güzelliklere sahip ender yaşam merkezlerinden biridir. Fakat bu kadar farklılığa sahip olmasına rağmen, çatışmalar ve bazı siyasi kararlar nedeniyle ne yazık ki, turizm de ne dün, ne de bugün istenilen yerde olmadı, olamadı.
Uzun süreden bu yana ilk kez bir hafta sonu Sur’a gitme fırsatı bulmuşken, sokakları, tarihi mekanları saatlerce dolaşma ve gözlem yapma imkanı buldum, anıları tazeledim. Sur’u çok uzun süreden bu yana bu kadar cıvıl cıvıl görmek ziyadesiyle memnun etti beni. Çevre şehirlerin yanı sıra ülkenin farklı yerlerinden gelen yerli turist sayısı uzun süreden bu yana hiç bu kadar olmamıştı. Tek eksik yabancı turist sayısının halen istenilen düzeyde olmamasıydı.
Şimdi meseleye dönelim. Sur’da o daracık sokaklardaki evlerin çoğu kafeden, kahvaltı salonlarına kadar farklı mekanlara dönüştürülmüş. Bu da hem o evlerin yeniden ayağı kalkmasını sağlamış, hem de şehrin ekonomisine önemli katkı sunmaya başlamış. Ancak bunun yanı sıra birçok evde terk edilmiş harabe halde. Bu güzel bir görüntü oluşturmadığı gibi, insanların ara sokaklara girmesini engelliyor. Bunların mutlak suretle elden geçirilmesi gerekiyor.
Önemli sorunlardan biri de maalesef Sur’da otopark sorunu. Birçok yıkılmış yer kayıt dışı otoparka dönüştürülmesine rağmen, yine de ihtiyaca cevap vermekten uzak kalıyor. Ayrıca bu otoparkların çoğu fahiş fiyatlar istediğinden, bu hem turistlerin hoşuna gitmiyor, hem de Sur diplerine park edilerek hoş olmayan görüntülerin ortaya çıkmasına neden oluyor.
Bir başka önemli sorun da gerçek anlamda rehberlerin bulunmamasıdır. İşin ehli olmayan bazı rehber görünümlü kişiler, üzülerek söylüyorum ki hem Diyarbakır’ı, hem de Diyarbakır tarihini yanlış anlatıyor. Bu konu çok acil olarak çözülmeli. Ancak bir arkadaşım, Diyarbakır’da resmi rehber yetiştirilemediğini ve bunun için Urfa’da eğitim görülmesi gerektiğini söyledi. Bu kabul edilir bir durum değildir. İşsizliğin bu kadar zirvede olduğu bir şehirde, bu sorun çözülmeli ve Diyarbakır kenti rehberini yetiştirerek, yeni istihdam alanı da oluşturmalıdır.
Eksik o kadar çok ki yazmakla bitmiyor. Diyarbakır için bir ön yargı ve yanlış algı çok büyük. Bunun mutlaka önüne geçilmelidir. Çünkü bazı tipler, turistleri rahatsız ettiği gibi, bu algının önüne geçilmesini de engelliyor. Her tarafta üniformalı polis olsun demiyorum, ama ivedilikle turizm polisi ve turist bilgilendirme noktaları devreye sokulmalı, tarihi mekan ve dini alanlar piknik alanına dönüştürülmemelidir.
Sur Belediyesi temizlik işlerine daha fazla önem vermeli. Tümünü katmamakla birlikte bazı esnaflar, fiyatları çok yükseltiyor. Bu büyük tepkilere neden oluyor. Esnaf odaları ve zabıta devreye girerek sorunu çözmelidir. Sur’a girişlerin her noktasında yoğunluktan dolayı trafik sürekli kilitleniyor. Özellikle de yolcu taşıyan minibüsler Sur’un belli noktalarına sokulmamalı.
En hayati önemdeki sorun ise, buralara turist gelmesinin temel nedeni olan başta Surlar olmak üzere tarihi mekanlar korunmalı, restorasyonu gerekenlerin acilen restore edilmesi sağlanmalıdır.
Sur’daki bu eksikler ve ortaya çıkan karmaşa giderilirse turizmdeki hareketlilik sürekli yükselir ve Diyarbakır’da hak ettiğini elde eder.
Sevgiyle kalın.