Siyaset giderek daha fazla karışıyor ki, gidişat birçok politik figür açısından alarm da veriyor...
27 Mayıs akşamına kadar birçok kesimin sorgulamadan alkışladığı Kılıçdaroğlu giderek daha çok hedefte... Atatürk'ün partisinin nasıl rotasından çıkarıldığını, partinin asıl tabanının nasıl tasfiye dildiğini defalarca yazmışken başlarını sürekli kuma gömen siyasetçisinden besleme medyasına kadar herkes Kılıçdaroğlu düşmanı kesilmiş ki, duyanlar- okuyanlar "bu nasıl bir ikiyüzlülük" demekten kaçınmıyor...
Şüphesiz bu çelişkinin dayanağı CHP'nin seçim yenilgisi değil, 12 yıl sonra Kılıçdaroğlu'nu istifaya çağıranların asıl derdi genel başkanlık için ellerini kaldıranların gölgesine sığınma çabası...
İYİ Parti ise kurultaya doğru giderken Aytun Çıray ve Ahad Andican'ın istifasıyla sarsılmış ki, partinin yenileneceği de söyleniyor...
AKP'de Kılıçdaroğlu karşısında 12 kez seçim kazanmanın coşkusu sürerken, Erdoğan'ın CHP liderini Atatürk'ün, "Köylü milletin efendisidir" sözleriyle bile eleştirmesi herkesi şaşırtmış...
HDP ise bildiğiniz gibi... Ülke sorunları ile ilgileri yok, tek dertleri varsa yoksa PKK.
Baksanıza, HDP öldürülen PKK'lı Hüseyin Arasan için de "Kürt yurtsever" ifadesini kullanmış ki, bu pervasızlık sosyal medyada da epeyi tepki çekmiş...
Anayasa ile ilgili planları infial uyandıran HÜDA PAR'a gelince, belli ki gündemde olmaya devam edecek...
İşte Eğitim-İş Sendikası, Çanakkale'nin Çan ve Bozcaada ilçelerinde, "Meclis’te Hizbullah istemiyoruz" paylaşımı yapan iki memur hakkında soruşturma açıldığını, birinin açığa alındığını duyurmuş...
ŞOKE EDEN OLAYLAR!..
Hiç kuşkusuz Türk halkını 365 gün 24 saat boyunca meşgul eden siyasetteki keşmekeşin bitmeyeceğini herkes biliyor...
Siyasiler kavgaya, bölünmeye, tartışmaya devam ediyor ama toplum sürekli yenilmenin de bıkkınlığıyla iyice siyaset yorgunu...
Ancak yaşamın olağan akışı içerisinde, bu köşede sıklıkla dikkat çektiğimiz şaşırtıcı olaylar da Türkiye gündemini meşgul etmeye devam ediyor...
Bu ülkede öyle olaylar var ki, artık "küçük dilini yutarsın" deyimi bile az kalıyor, şaşkınlık sözcüğü ise zavallı bir hal alıyor...
Ve bazı olaylar da var ki, dünyada eşi benzeri görülmemiş şoklar yaratabiliyor... "Geçmişte uyuşturucu ile mücadele derneği yöneticilerinin uyuşturucu sattığı bir ülkede neler olmaz ki" diyeceksiniz...
Ya da "hayvansever derneğinin açılışında kurban kesilen bir ülkede hiçbir şeye şaşırılmaz" mı dersiniz?..
İşte, TIR garajında horoz dövüşü yapıldığı ihbarıyla baskın yapan polis ekipleri çifte şaşkınlık yaşamış...
Çünkü horoz dövüşü için özel ring alanını gören ekipler, bu zalimliğe çanak tutanın İstanbul Hayvanları Çevreyi ve Doğayı Koruma Derneği Başkanı olduğunu tespit etmiş...
Erkekken kadın, kadınken de erkek olmak için ameliyat geçirenlerin magazin basınını meşgul ettiği bir ülkede, üç gün önce öyle bir olay yaşanmış ki, sadece Denizli halkı değil, duyan herkes şoke olmuş!..
Denizli'de kadın kılığına giren M.B adlı avukat, makyajlı halde çarşafla dolaşırken yakalanmış!.. Karakola götürülen ve ifadesinin alınmasından sonra serbest bırakılan avukat "değişiklik için" kadın kılığına girdiğini söylemiş...
Bu arada; sadece Türkiye'yi değil, tüm dünyayı ilgilendiren bir olayın sonuçlarını milyarlarca insan merak ediyor;
Koronavirüs aşısı geliştiren BionTech, aşının yan etkileri nedeniyle hâkim karşısına çıkıyormuş...
Çünkü aşının kendilerinde kalıcı hasar bıraktığını iddia eden çok sayıda kişi mahkemeye başvurmuş...
SURİYE, RANTİYE, PERVASIZLIK...
14 ve 28 Mayıs seçimleri öncesinde Türkiye'de önemli bir gündem maddesi olan sığınmacılarla ilgili de medyaya şaşırtıcı olaylar yansımaya devam ediyor;
Ankara-Keçiören Belediyesi önünde “Ülkemde sığınmacı istemiyorum”pankartı açan ve basın açıklaması yaptıktan sonra gözaltına alınan Kubilay Ersan Akkanat'a çevreyi rahatsız ettiği gerekçesiyle 617 TL para cezası kesilmiş...
Sığınmacı istilasına karşı çıkanlar acımasız cezalara çarptırılırken, Türkiye'de yüzbinlerce yabancı, vergi ve SSK primi ödemeden ticaret yaparken hiçbir ceza ile karşılaşmıyor...
İşte 25 bin TL kazanıp vergi ödemeyen bir Suriyeli, sokak röportajı yapan sosyal medyacılara konuşurken "Asgari ücretliler ölsün. Şeriat gelsin" diyebilmiş...
Sığınmacıların Türk ekonomisine vurdukları darbe yetmezmiş gibi, bir de sistemin içerisinde kendilerine rant alanları yaratmaları var ki, eyvah eyvah dedirtiyor...
Yeniçağ'a da yansıdığına göre, "Suriyelilerin işlettiği eczaneler, vatandaşlık almış Suriyeliler'in üzerine yazdırdıkları ilaçları Suriye’ye satıyorlar.
Hem ilaçların SGK’dan ödemesini alıyorlar, hem de ilaçları kaçak olarak soktukları Suriye’den para akışı sağlıyorlar."
Öte yandan İstanbul'da, Arapların açtığı ve 2500 lira giriş ücreti olan bir gece kulübüne gazeteciler alınmamış...
Sığınmacı istilasıyla mücadeleye devam eden Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ise gidişatın vahim bir hâl aldığına dikkat çekerek, “1 milyon 476 bin kişiye vatandaşlık verildi ve oy kullandırıldı, konuyu mahkemeye taşıyoruz” demiş...
Peki; Türkiye bir yandan siyasetteki keşmekeş, bölünmeler, kavgalar ve iki yüzlüklerle uğraşırken, bir yandan da asgari ücretlilerle, emekliler maaş zammına odaklanırken, ekonomik gidişat memleketi nereye sürüklüyor?..
Bu sorunun son günlerdeki üç örnekli yanıtı bile vahameti anlatmaya yetiyor;
Altın ve döviz dün zirve yaptı, cari açık 2012 Temmuzundan bu yana ilk kez 57.8 milyarla en yüksek seviyesine ulaştı, kiracıları bunaltan zammı yüzde 25'in üzerine çıkaranlara üç yıl hapis cezası verileceği duyuruldu...
Türkiye; siyaset keşmekeşi, toplumu bunaltan geçim sıkıntısı ve magazinsel şokların üçgeninde nasıl da savruluyor değil mi?.. Bakalım daha neler göreceğiz?..
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mehmet Faraç
Siyasiler, vakalar, şaşkınlıklar!..
Siyaset giderek daha fazla karışıyor ki, gidişat birçok politik figür açısından alarm da veriyor...
27 Mayıs akşamına kadar birçok kesimin sorgulamadan alkışladığı Kılıçdaroğlu giderek daha çok hedefte...
Atatürk'ün partisinin nasıl rotasından çıkarıldığını, partinin asıl tabanının nasıl tasfiye dildiğini defalarca yazmışken başlarını sürekli kuma gömen siyasetçisinden besleme medyasına kadar herkes Kılıçdaroğlu düşmanı kesilmiş ki, duyanlar- okuyanlar "bu nasıl bir ikiyüzlülük" demekten kaçınmıyor...
Şüphesiz bu çelişkinin dayanağı CHP'nin seçim yenilgisi değil, 12 yıl sonra Kılıçdaroğlu'nu istifaya çağıranların asıl derdi genel başkanlık için ellerini kaldıranların gölgesine sığınma çabası...
İYİ Parti ise kurultaya doğru giderken Aytun Çıray ve Ahad Andican'ın istifasıyla sarsılmış ki, partinin yenileneceği de söyleniyor...
AKP'de Kılıçdaroğlu karşısında 12 kez seçim kazanmanın coşkusu sürerken, Erdoğan'ın CHP liderini Atatürk'ün, "Köylü milletin efendisidir" sözleriyle bile eleştirmesi herkesi şaşırtmış...
HDP ise bildiğiniz gibi... Ülke sorunları ile ilgileri yok, tek dertleri varsa yoksa PKK.
Baksanıza, HDP öldürülen PKK'lı Hüseyin Arasan için de "Kürt yurtsever" ifadesini kullanmış ki, bu pervasızlık sosyal medyada da epeyi tepki çekmiş...
Anayasa ile ilgili planları infial uyandıran HÜDA PAR'a gelince, belli ki gündemde olmaya devam edecek...
İşte Eğitim-İş Sendikası, Çanakkale'nin Çan ve Bozcaada ilçelerinde, "Meclis’te Hizbullah istemiyoruz" paylaşımı yapan iki memur hakkında soruşturma açıldığını, birinin açığa alındığını duyurmuş...
ŞOKE EDEN OLAYLAR!..
Hiç kuşkusuz Türk halkını 365 gün 24 saat boyunca meşgul eden siyasetteki keşmekeşin bitmeyeceğini herkes biliyor...
Siyasiler kavgaya, bölünmeye, tartışmaya devam ediyor ama toplum sürekli yenilmenin de bıkkınlığıyla iyice siyaset yorgunu...
Ancak yaşamın olağan akışı içerisinde, bu köşede sıklıkla dikkat çektiğimiz şaşırtıcı olaylar da Türkiye gündemini meşgul etmeye devam ediyor...
Bu ülkede öyle olaylar var ki, artık "küçük dilini yutarsın" deyimi bile az kalıyor, şaşkınlık sözcüğü ise zavallı bir hal alıyor...
Ve bazı olaylar da var ki, dünyada eşi benzeri görülmemiş şoklar yaratabiliyor...
"Geçmişte uyuşturucu ile mücadele derneği yöneticilerinin uyuşturucu sattığı bir ülkede neler olmaz ki" diyeceksiniz...
Ya da "hayvansever derneğinin açılışında kurban kesilen bir ülkede hiçbir şeye şaşırılmaz" mı dersiniz?..
İşte, TIR garajında horoz dövüşü yapıldığı ihbarıyla baskın yapan polis ekipleri çifte şaşkınlık yaşamış...
Çünkü horoz dövüşü için özel ring alanını gören ekipler, bu zalimliğe çanak tutanın İstanbul Hayvanları Çevreyi ve Doğayı Koruma Derneği Başkanı olduğunu tespit etmiş...
Erkekken kadın, kadınken de erkek olmak için ameliyat geçirenlerin magazin basınını meşgul ettiği bir ülkede, üç gün önce öyle bir olay yaşanmış ki, sadece Denizli halkı değil, duyan herkes şoke olmuş!..
Denizli'de kadın kılığına giren M.B adlı avukat, makyajlı halde çarşafla dolaşırken yakalanmış!.. Karakola götürülen ve ifadesinin alınmasından sonra serbest bırakılan avukat "değişiklik için" kadın kılığına girdiğini söylemiş...
Bu arada; sadece Türkiye'yi değil, tüm dünyayı ilgilendiren bir olayın sonuçlarını milyarlarca insan merak ediyor;
Koronavirüs aşısı geliştiren BionTech, aşının yan etkileri nedeniyle hâkim karşısına çıkıyormuş...
Çünkü aşının kendilerinde kalıcı hasar bıraktığını iddia eden çok sayıda kişi mahkemeye başvurmuş...
SURİYE, RANTİYE, PERVASIZLIK...
14 ve 28 Mayıs seçimleri öncesinde Türkiye'de önemli bir gündem maddesi olan sığınmacılarla ilgili de medyaya şaşırtıcı olaylar yansımaya devam ediyor;
Ankara-Keçiören Belediyesi önünde “Ülkemde sığınmacı istemiyorum”pankartı açan ve basın açıklaması yaptıktan sonra gözaltına alınan Kubilay Ersan Akkanat'a çevreyi rahatsız ettiği gerekçesiyle 617 TL para cezası kesilmiş...
Sığınmacı istilasına karşı çıkanlar acımasız cezalara çarptırılırken, Türkiye'de yüzbinlerce yabancı, vergi ve SSK primi ödemeden ticaret yaparken hiçbir ceza ile karşılaşmıyor...
İşte 25 bin TL kazanıp vergi ödemeyen bir Suriyeli, sokak röportajı yapan sosyal medyacılara konuşurken "Asgari ücretliler ölsün. Şeriat gelsin" diyebilmiş...
Sığınmacıların Türk ekonomisine vurdukları darbe yetmezmiş gibi, bir de sistemin içerisinde kendilerine rant alanları yaratmaları var ki, eyvah eyvah dedirtiyor...
Yeniçağ'a da yansıdığına göre, "Suriyelilerin işlettiği eczaneler, vatandaşlık almış Suriyeliler'in üzerine yazdırdıkları ilaçları Suriye’ye satıyorlar.
Hem ilaçların SGK’dan ödemesini alıyorlar, hem de ilaçları kaçak olarak soktukları Suriye’den para akışı sağlıyorlar."
Öte yandan İstanbul'da, Arapların açtığı ve 2500 lira giriş ücreti olan bir gece kulübüne gazeteciler alınmamış...
Sığınmacı istilasıyla mücadeleye devam eden Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ise gidişatın vahim bir hâl aldığına dikkat çekerek, “1 milyon 476 bin kişiye vatandaşlık verildi ve oy kullandırıldı, konuyu mahkemeye taşıyoruz” demiş...
Peki; Türkiye bir yandan siyasetteki keşmekeş, bölünmeler, kavgalar ve iki yüzlüklerle uğraşırken, bir yandan da asgari ücretlilerle, emekliler maaş zammına odaklanırken, ekonomik gidişat memleketi nereye sürüklüyor?..
Bu sorunun son günlerdeki üç örnekli yanıtı bile vahameti anlatmaya yetiyor;
Altın ve döviz dün zirve yaptı, cari açık 2012 Temmuzundan bu yana ilk kez 57.8 milyarla en yüksek seviyesine ulaştı, kiracıları bunaltan zammı yüzde 25'in üzerine çıkaranlara üç yıl hapis cezası verileceği duyuruldu...
Türkiye; siyaset keşmekeşi, toplumu bunaltan geçim sıkıntısı ve magazinsel şokların üçgeninde nasıl da savruluyor değil mi?.. Bakalım daha neler göreceğiz?..