Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Receb, Şaban ve Ramazan Ayına Hürmet

Yazının Giriş Tarihi: 11.01.2024 19:44
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.10.2024 07:05
Receb, Şaban ve Ramazan Ayına Hürmet

Muhterem Kardeşlerim…

Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz.

Efendim;

Receb ayı, Âdem aleyhisselamdan beri kıymetli idi. Bu ayda muharebe etmek günah idi. Her ümmet, bu aya saygı gösterirdi. Receb demek, Mürecceb, muazzam, muhterem, kıymetli demektir.

Fârisî Enîsülvâ'ızîn kitabında deniyor ki:

“İsa aleyhisselâm zamanında bir genç, güzel bir kıza tutulmuştu. Ona kavuşmak için çırpınıyordu. Nice zaman sonra söz aldı. Bir akşam, odada buluştular. Genç, pek sevinçli idi. Ansızın, pencereden hilali, yeni ayı gördü. 'Bu hangi aydır' dedi. Kız, 'Receb' deyince, genç toparlandı, gitmek için hazırlandı. Kız şaşırıp, 'ne oluyorsun' dedi. Genç, 'babalarımdan işittim. Receb ayında günah işlenmez. Bu aya saygı gösterilir' deyip, özür diledi ve evine gitti. Allahü Teâlâ, İsa aleyhisselâma vahiy gönderip, olanları bildirdi. 'Bu genci ziyaret et! Selamımı söyle' buyurdu. Genç, Receb ayına gösterdiği bir saygı için, büyük bir Peygamberin kendine gönderildiğine sevinerek iman etti. İyi bir mümin oldu. Receb ayına gösterdiği bir saygı sebebi ile, İman şerefine kavuştu.”

Hadîs-i şerifte de;

“Receb, Allahü Teâlâ’nın ayıdır. Receb ayına ikram edene, saygı gösterene, Allahü teâlâ, dünyada ve ahirette ikram eder” buyuruldu.

Receb ayında hareketsiz kalanlar

Receb ayında, Allah’ın sevgili kulları varmış ve Receb ayı boyunca bunlar hiç hareket etmezlermiş deniyor. Bu konuyla alakalı olarak Muhyiddîn Arabî hazretleri Fütû-hât-ı Mekkiyye kitabında şöyle yazmaktadır:

“Allahü Teâlâ’nın sevgili kullarından bir gurup vardır ki, onlara Recebi derler. Onlar kırk kişidir. Sayıları artmaz ve eksilmez. Receb ayında hiç hareket etmezler. Ayakta duramadıkları gibi, oturamazlar da. Ellerini, ayaklarını ve gözlerini dahi kıpırdatacak kuvveti kendilerinde bulamazlar. Receb ayının ilk günlerinde bu hal üzere olurlar. Günden güne bu halleri hafifler. Şaban ayı girince, bu halleri kalkar. Bazen onlardan bir kısmında bu keşif halleri kalıp, bir sene devam eder. Recebilerden birini gördüm. Onda Rafizilerin durumunu keşfedip görme hali baki kalmıştı. Tanımadığı bir Rafizi’yi domuz şeklinde görür ve sen Rafizisin, tevbe et, derdi. O Rafizi tevbe ederse, onu insan suretinde görürdü ve sen gerçekten tevbe ettin, derdi. Eğer o kimseyi yine domuz suretinde görürse, yalan söylüyorsun, sen tevbe etmedin, derdi. Bir gün Şafii mezhebinde oldukları ve iyi kimseler olarak tanınan iki kişi huzuruna geldiler. Meğer o iki kişi dıştan iyi görünmelerine rağmen, Rafizi imişler. Hazreti Ebu Bekir ve Hazreti Osman hakkında yanlış ve kötü düşüncelere sahip imişler. O zat huzuruna gelen bu iki kişiye dışarıya çıkmalarını söyledi. Sebebini sorduklarında, ben sizi domuz şeklinde görüyorum, dedi. O iki kimse o anda kalplerinden tevbe ettiler. Bunun üzerine o zat, şimdi tevbe ettiniz. Çünkü şu anda sizi insan suretinde görüyorum, dedi. O kimseler buna çok şaştılar ve bozuk itikatlarından tamamen vazgeçtiler.”

Ramazan Ayı

Peygamber Efendimiz, Ramazan-ı Şerifin fazileti hakkında buyuruyor ki:

“Ramazan ayı mübarek bir aydır. Allahü Teâlâ, size Ramazan Orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetlidir. O gecenin [Kadir gecesinin] hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.” [Nesaî]

Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:

“Ramazan ayı gelince, “Hayır ehli, hayra koş, şer ehli, kötülüklerden el çek” denir.” [Nesai]

“Ramazan gelince, Allahü Teâlâ meleklere, müminlere istiğfar etmelerini emreder.” [Deylemi]

“Farz namaz, sonraki namaza kadar; Cuma, sonraki Cumaya kadar; Ramazan ayı, sonraki Ramazana kadar olan günahlara kefaret olur.” [Taberani]

“Peş peşe üç gün Oruç tutabilenin, Ramazan Orucunu tutması gerekir.” [Ebu Nuaym]

“Bu aya Ramazan denmesinin sebebi, günahları yakıp erittiği içindir.” [İ.Mansur]

“Ramazanın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise, Cehennemden kurtuluştur.” [İ.Ebiddünya]

“İslam, Kelime-i Şahadet getirmek, Namaz kılmak, Zekat vermek, Ramazan Orucunu tutmak ve haccetmektir.” [Müslim]

“Allahü Teâlânın, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin hayaline bile gelmeyen nimet dolu sofrası, ancak Oruçlular içindir.” [Taberani]

İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:

Mübarek Ramazan ayı, çok şereflidir. Bu ayda yapılan, Nafile Namaz, Zikir, Sadaka ve bütün Nafile İbadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir Farz, başka aylarda yapılan yetmiş Farz gibidir. Bu ayda bir oruçluya iftar verenin günahları affolur. Cehennemden azat olur. O Oruçlunun sevabı kadar, ayrıca buna da sevap verilir. O Oruçlunun sevabı hiç azalmaz.

Bu ayda, emri altında bulunanların, işlerini hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de affolur, Cehennemden azat olur. Ramazan-ı Şerif ayında, Resulullah, esirleri azat eder, her istenilen şeyi verirdi. Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer.

Bu ayı fırsat bilmeli, elden geldiği kadar ibadet etmelidir. Allahü Teâlâ’nın razı olduğu işleri yapmalıdır. Bu ayı, ahireti kazanmak için fırsat bilmelidir.

Kur’an-ı Kerim Ramazanda indi. Kadir gecesi bu aydadır. Ramazan-ı Şerifte iftarı erken yapmak, sahuru geç yapmak sünnettir. Resulullah bu iki sünneti yapmaya çok önem verirdi.

İftarda acele etmek ve sahuru geciktirmek, belki insanın aczini, yiyip içmeye ve dolayısıyla her şeye muhtaç olduğunu göstermektedir. İbadet etmek de zaten bu demektir.

Hurma ile iftar etmek sünnettir. İftar edince, “Zehebez-zama’ vebtellet-il uruk ve sebet-el-ecr inşaallahü Teâlâ” duasını okumak, teravih kılmak ve hatim okumak önemli sünnettir.

Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce Müslüman affolur, azat olur. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır. Allahü Teâlâ, bu mübarek ayda Onun şanına yakışacak, kulluk yapmayı ve Rabbimizin razı olduğu, beğendiği yolda bulunmayı, hepimize nasip eylesin!

Açıktan oruç yiyen, bu aya hürmet etmemiş olur. Namaz kılmayanın da, oruç tutması ve haramlardan kaçınması gerekir. Bunların orucu kabul olur ve imanları olduğu anlaşılır.

Ramazanda oruç tutmak hakkındaki Hadis-i Şeriflerde buyuruluyor ki:

“Ramazan Orucu Farz, Teravih Namazı ise Sünnettir. Bu ayda Oruç tutup, gecelerini de ibadetle geçirenin günahları affolur.” [Nesai]

“Ramazan Orucunu Farz bilip, sevap bekleyerek Oruç tutanın günahları affolur.” [Buhari]

“Ramazan bereket ayıdır. Allah bu ayda, günahları bağışlar, duaları kabul eder. Bu ayın hakkını gözetin! Ancak Cehennem’e gidecek olan, bu ayda rahmetten mahrum kalır.” [Taberani]

“Ramazan ayında ailenizin nafakasını geniş tutun! Bu ayda yapılan harcama, Allah yolunda yapılan harcama gibi sevaptır.) [İbni Ebiddünya]

“Oruçlunun susması tesbih, uykusu ibadet, duası makbul, ameli de çok sevaptır.” [Deylemi]

“Oruçlu iken çirkin konuşmayın! Biri size sataşırsa, “Ben Oruçluyum” deyin.” [Buhari]

Ramazan-ı Şerif’te, Oruç tutmak çok sevaptır. Özürsüz Oruç tutmamak büyük günahtır. Hadis-i Şerifte, “Özürsüz, Ramazan’da bir gün Oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu Oruç tutsa, Ramazan’daki o bir günkü sevaba kavuşamaz” buyuruldu. (Tirmizi) Ama Orucu kazaya bırakmayı mubah kılan dînî bir mazeret varsa, o zaman Ramazan Orucunu kazaya bırakmak günah olmaz.

Şaban Ayı

Bu aylara hürmet edenler, saygı gösterenler, bunun karşılığını elbette göreceklerdir. Zira Peygamber Efendimiz;

“Şaban, benim kendime mahsus bir aydır. Hak Teâlâ Arş-ı Alânın Meleklerine buyurur ki, ey benim Meleklerim, gördünüz mü, benim kullarım sevgilimin ayına nasıl tazim ve hürmet ediyorlar. İzzim, Celâlim hakkı için ben de kullarımı af ve mağfiretime nail eyledim” buyurmuştur.

Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)

 

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.