Şanlıurfa
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63660.306$

Peygambersiz din olmaz

19 Eylül 2022, Pazartesi 15:59

Muhterem Kardeşlerim…

“Kur’anda olmadığı halde, namazlarda Sübhaneke, Ettehiyyatü, Salli-Barik duaları neden okunur? Eğer hadislerde var derseniz, ben hadislere inanmam, çünkü onlar Emevi uydurmasıdır. Salli Barik okumakla Resule tapılmış olmuyor mu?” diye düşünen din cahilleri ve mezhepsizler zaman zaman karşımıza çıkıyor.

Efendim;

Kur’an-ı Kerim Resulullah’a inmedi mi? Resulullah namaz kılmadı mı? Ömür boyu kıldığı namaz tevatürle yani icma ile bildirilmedi mi? Onun kıldığı namaz gibi kılmak niye yanlış olsun? Namazın nasıl kılınacağı, kaç rekat olduğu, hangi vakitlerde kılınacağı, namazı nelerin bozacağı, nelerin bozmayacağı Hadis-i Şeriflerle bildirilmiştir.

Hadis-i Şeriflere inanmayan Müslüman, Kur’ana da asla inanmaz. Çünkü Kur’anı toplayıp Mushaf haline getiren Eshab-ı Kiramdır. Onların bildirdiği Âyetlere inananın, onların bildirdiği Hadis-i Şeriflere de inanması gerekmez mi?

Hadis-i Şeriflere nasıl uydurma denir? Peygamber Efendimiz, 23 sene hiç mi konuşmadı, hiç mi bir söz söylemedi, namaz şöyle kılınır demedi mi? Rüku nasıl yapılır, secde nasıl yapılır hiç mi göstermedi, hep evinde gizli mi kıldı? Camiye hiç mi gelmedi? Son hastalığı hariç, bütün namazlarda Allah Resulü cemaate namaz kıldırmadı mı?

Eshab-ı Kiram, Resulullah’tan görerek Sübhanekeyi okudu, Ettehiyyatüyü okudu, Salli Barikleri okudu. Rabbena’yı okudu. Bunları Emevilerin uydurduğu nasıl söylenebilir?

Peki Emevi diye kimselerin bulunduğunu nereden öğrendiniz? Kitaplar mı yazıyor? O kitaplar Hadis-i Şerifleri de yazıyor. Emevilerin yaşadığına kitap yazdığı için inanıyorsunuz da, kitap yazdığı için Hadislere niye inanmıyorsunuz? Bu tezat değil mi?

Kur’anda baştan sona kadar, “Resulüme itaat edin, O’na uyun” buyuruluyor. Resule uymak O’na tapmak ise Allahü Teâlâ niye, “Resulüme uyan bana uymuş olur” dedi? Hâşâ, “Benimle beraber Resulüme de tapın” mı buyuruyor?

Peygambersiz din olur mu hiç? Peygamberi lüzumsuz yere mi gönderdi hâşâ? Öyle olsa idi, Allah hiç Peygamber göndermez, sadece kitap gönderir, alın bununla amel edin derdi. Her asırda Peygamberler gönderdi. 124 binden fazla Peygamber gönderildiği bildirilmektedir. Hâşâ bunlar boş yere mi gönderildi? “Yalnız Kur’an” diyerek Sünnetleri kabul etmeyenler din düşmanlarıdır.

Resule itaat ne demektir?

“Resule itaat, Allah’a itaat demektir” mealindeki âyetler için, “Peygamberin bize getirdiği Kur’ana itaattir, yoksa O’nun kendisine itaat değildir, Peygamberin tanrısal niteliği yok, O’na niye itaat edilsin. Buradaki itaat getirdiklerine itaat demektir” diye tevil ediliyor. Bu teville de Peygambere postacı denmek istenmiyor mu? şeklinde düşünen sapıklarda var.

Hâşâ, Peygamber Efendimize tanrısal nitelik veren kimdir? Bu nasıl iftira öyle? Bu, misyonerlerin maşası 19’cuların iftirasıdır.

Nitekim, Reşat Halife’ye Peygamber diyen 19’cu bir kâfir, aynı iddiada bulununca, Sadreddin Hoca demişti ki:

“Eğer, Allah’a itaat, Allah’ın Âyetlerine itaat, Resule itaat de, onun Allah’tan getirdiği Âyetlere itaat ise, hâşâ o zaman Âyetin anlamı, ‘Allah’ın Âyetlerine ve Allah’ın Âyetlerine itaat edin’ demek olur ki, çok abestir. Hâşâ Allah abes iş yapmaz.”

Hâşâ onların dediği gibi olsa idi, Allahü Teâlâ niye bu işe Resulünü defalarca karıştırsın ki? “Allah’a itaat edin” veya “Allah’ın gönderdiği Kur’ana itaat edin” der, Resulüne de itaat ifadesini hiç kullanmazdı. Ahzab Suresinin, “Allah ve Resulü, bir işte hüküm verince…” mealindeki 36. Âyet-i Kerimesi de böyledir. Resulüne yetki vermeseydi, Resulünü hiç söylemezdi. Resulü bir şeye haram veya helal demişse, vahyin yetkisine dayanmaktadır. Köpeği, aslanı, ayıyı haram etmesi, Namazın rekatlarını, Namazı bozanları, Orucu bozanları, Zekât nisabını ve buna benzer çok şeyi bu yetkiye dayanarak bildirmektedir.

Rüzgâr eken

“Yalnız Kur’an” diyenlerin sapıttıklarını görüyoruz. Hâlbuki Kur’an, Resulullah’a ve âlimlere uyulmasını emretmiyor mu? “Yalnız Kur’an” diyenler, Kur’an’ın bu emrine uymuyorlar.

Baştan sapıtınca, raydan çıkınca, raya girmek kolay olmaz. “Allah ne diyor?” diyerek meal okuyup hüküm çıkarmak çok zararlıdır. “Hayır, ben hüküm çıkarmak için değil de Kur’an’da ne var diye okuyorum” demek de yanlıştır. İnsan okuduğunun etkisinde kalır. Tercüme edenin fikrine esir olur. Kendi tercüme ediyorsa, kendi fikrinin esiri olur. Osmanlılar bunu bildiği için, hiç meal yazmamışlardır. Müslümanlar Kur’an-ı Kerimde neler olduğunu Âlimlerin ilmihâl kitaplarından öğrenmişlerdir. Osmanlıdan sonra Gayrimüslimler, Masonlar, bu işe önayak olmuş, sonra Mezhepsizler meal yazmaya başlamış ve çok kimsenin sapıtmasına sebep olmuşlardır. Meal okumak, yüzme bilmeyenin, kendisini denize atması gibi tehlikelidir. Meal okuyup hüküm çıkarmak, rüzgâr ekip fırtına biçmeye benzer.

Buna 3 örnek verelim:

1- Rahmetli Molla Sadreddin, çocuklarına, “Dini aslından, Kur’an’dan öğrenin” diye nasihat ederdi. Oğlu Ondokuzcu oldu, “Kur’an’dan başka şeyi kabul etmem” demeye başladı. Babası “Oğlum mürted oldu” diye dizlerini dövdüyse de, fayda vermedi.

2- Reformist Fazlurrahman’ın oğlu Hıristiyanlığa geçip papaz olunca, babası tepki gösterip niye Hıristiyan olduğunu sorar. Oğlu da, “Baba, Hıristiyanların da Cennete gideceğini söyleyen sen değil miydin? İftihar edeceğin yere, tepki göstermeye ne hakkın var?” diyerek babasını susturur.

3- Yine bir yazar, Kur’andan kendi anladığına uyarak, “Hıristiyanların mazlumları Cennete gidecek” dedi. Onun da çocukları ve ona tâbi olanların çoğu, “Hıristiyanların hepsi mazlum” diyerek kiliseye gitmeye, âyinlere katılmaya, papazların da takva sahibi olduklarını söylemeye başlamışlar, haç çıkarmışlar, vaftiz olmuşlardır.

Bu acı örnekler gösteriyor ki, dinden taviz vermeye gelmiyor, elini veren kolunu alamıyor, dinini yıkmış oluyor.

Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum