olay reklam sol
ufuklar koleji sol
Şanlıurfa
10 Ekim, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    34.07
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2733.2
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57623.74$
olay köşe yazısı üstü

Minyeli Abdullah

16 Ocak 2022, Pazar 17:52
Minyeli Abdullah

Ey mezar taşının çalınmasına razı olan Ecdat!
Ey çalınan musluğunu bekleyen Çeşme! 
Ey sonsuzluğu unutan yollar!  Ey filizini koparana, meyve veren ağaçlar!
Ey taş yerine, başımıza yağmur yağdıran gökler, söyleyin biz hangi milletteniz!
Fikrin çölünde, pınar gibi ulu ve köklü fikirler aramak boştur; olsa olsa orada birkaç funda, birkaç diken olur. İşte alim dediklerimiz bunlar.
Dünyada ilim sahibi olan çoktur, fakat İslamiyeti yaşayan ilmi ile amil olan,müslümanların alimin hareketleri ve sözleri öylesine tesir eder ki, buna dayanan az olur. Her şeyi öğrenmeye çalışan, kafasını ilmi çöplüğü haline getiren insanlar, İslam alimine dayanamaz. Hasta insan nasıl güçlü yemekler yiyince kusarsa, hasta beyinlerde ilim karşısında kusar.İsyana varan hallere girer. İslami ilimlerden uzak ibadetlerden mahrum olan cemiyette, gerçek ilim adamlarına hapishaneler düşer.(1)


Buna rağmen zulmetin yorganına başına çekip, korkunç sesler çıkaran ayıların, kurtların, çakalların uluduğu, yılanların ıslık çaldığı, bir ormanı nasıl bir kıvılcım tutuşturur ve  nasıl o ulamalar inlemeye, yok olmaya mahkum olur ve nasıl o karanlığı çarşafı yırtılır, aynen böylece, zulmetin içindeki nurlu evlerde toplanan ve Allah'ın nuru olan İslamiyeti öğrenen insanlar vardır. 
Erkam (r.a) evine benzeyen evler vardır. Peygamberin izinden giden, onun sünneti seniyesine itibar ederek, Müslümanlara yol gösterenlere tabi olan cemaatler vardır.
Bunlar çukur gözleri gibi fikirlerini içinin derinliklerine gömmüş, sırlı ve istikrarlı insanlar, gönlü gibi yüzü ve anlı açık mütebessim çehreler ,din düşmanlarına kaşlarını çatmış olanlar... Dışını viran ettikçe, içini mamur edenler...
Sakin konuşmaları ile tevekkülün zirvesine tırmananlar...
İlmi mekteplere mahkum etmeyip, beşikten mezara kadar tahsil yapanlar.
Bunlar her türlü siyasi sohbetten kaçınıp sadece ve sadece İslamiyeti öğrenmeye ve dinsiz kalmamaya çalışan kimselerdir.(2)

Evet şu İslam bahçesinde hem meyve ağacı olmalıyız, hem de hamlıktan kurtulup olgunlaşmalıyız. Bu hususta pek çok mertebeler var. Herkes gönlüne göre bahçesini bulur ve herkes o bahçede yerine alır.(3)

Elbette ki siz böyle bir ümmeti bize gösterirseniz bizde ümmetin kurtulmuş olduğunu, yani İslam dininin insanlık için kabul etmez bir kurtarıcı nizam olduğunu size gösteririz. Aksi halde Müslüman ismi taşıyanlar. İslamiyet'in gerçek yüzünün görünmesine mani olurlar ki bu çok tehlikeli bir haldir.(4)

Evvela İslamiyeti öz sinende tesis et. Sonra aile hayatını ve sonra ictimai hayatına İslamiyette nokta nokta tatbik et. Bu tatbikte kangren olmuş uzuvlarını kesmekte asla tereddüt etme. Öz nefsinde başlayacağın bu iş kurtuluşun tek sebebi olacak. Gel Arkadaş yanına bir kişi daha arama. Bu dava bir kişiyle başladı. 
Gel sünneti seniyyeye  buradan başlayalım. 
Hak bildiğimiz yolda tek başımıza olsak da ilerleyelim.(5)

Sen bu kalabalık yollarda arkadaşsız kalacaksın. Hakikati  kemmiyet ölçüsü ile arayanlar, senin keyfiyetine bigane kalacaklar.
Vicdanına Avrupanın kirli suyu ile yıkayanlar, senin  nurani vicdanın da kir arayacaklar. 
Bir kemik için,bin değnek yiyen; bir zalim için avına saldıran köpekler bile senin garipliğine hırlayacaklar.(6)

Sevdikleriniz elinizden alınarak, imtihan edileceksiniz.
Sevdiğiniz her şeyi Allah yolunda vereceksiniz.
Bu halde kalacağınızı sanmayın.
"Sizi çeşitli hallerde imtihan edeceğiz." diye buyuruyor Allah! Evet hüküm Allah'ın onun hükmüne razıyız.
 O ne yaparsa güzel yapar. Ahirete nazaran dünya hayatı çok kısa baki elmaslarla o cam parçaları değiştirilemez. 
Dünya imtihan yeridir. Mükâfat yeri değil.(7)

Mümin'in taşıdığı iman çekirdeği dünyayı bir nevi cennete çevirir.
Onu hiç bir hadise ümitsizliğe düşüremez. Ölüm dahi saadet-i ebediyenin fermanı hükmüne geçer. 
Kabir İslam Sarayı'nın kapısı olur.(8)

İslamiyet bir bütündür 
Onun hukuku, iktisadi, maarif-i, siyaseti ve  hatta tıbbı  vardır.
( Lakin bugün iman sarsılmıştır.)
İşe ondan başlamalı.(9) Peygamberimiz (S.A.V)  "Ahir zaman da din ateştir." demişti.
Şeriat İslamiyet'in kendisidir. Elbette ki her Müslüman şeriat istemek mecburiyetindedir. 
Bu imanın iktizasıdır.(10) Vazifemiz tebliğdir.
Vazifeni yap.
Allah'ın işine karışma.
İrşat Allah'a aittir. (11)

Öyle bir alem ki küfürle-iman,zifle-elmas,
kafirle-mümin içiçeydi. Bunları seçmek ve ayırmak imkansız gibiydi.Bir hayatı tüketenler,dövülenler sövülenler,diyar diyar sürülenler,zindanlarda çürüyenler, hep hakiki Müslüman ve İslamiyet hazinesini başlarında taşıma gayreti içerisinde olan Müslümanlardı. Kıymetli yükün hamalı olanların düşmanları çok zorlu oluyordu.(12)

 İslam ahlakından mahrum kalan medeniyet,bugün annesini yiyen bir canavar olmuştur. (13)
Bir dava adamı ,ikbal'e nasıl yürüyorsa ,sehpaya da öyle yürümesini  bilmelidir.(14)
Güneş doğacak ve batacak. Dünya sakinlerinden gizli dönecek ve zamanın üzerinde şuursuz ayaklar, kabrin Yoluna adımlayacak. (16)

Her mektep zordur. 
Her Muallim haşindir. Yetişeceğiz ve en zor şartlar altında İslamiyet'i tatbik edeceğiz. Imtihanlardan imtihan olacağız. Bulunduğunuz hal üzere kalacağınızı mı zannettiniz? (17)
 İslamiyet'i hep ziyafetle ve rahat döşeklerde mi arayacağız? Her anımız bir mücadele,her mücadelemiz Bir merhaledir.Ümitle ve Azimli ilerleyeceğiz.(18) İslamiyet her geçen gün kendi gençliğini ve tazeliğini ortaya koyuyor. Çünkü Allah'ın dini her asra hitap eder ve her zaman kurtarıcıdır. Çünkü sen Allah deyip, peygamber deyip,ileri atılıp öleceksin de ondan.(19)

Şehidin diyetini soracak mümin elbette bir gün çıkacaktır. Bazı hallerde davalar mezarlığın üstünde yükselir, bazı ölüler davalarına sağlıklarından daha çok hizmet ederler. Bazı mezar taşları susmadan konuşurlar ve her gelip geçene sorarlar söyle şu adam niçin öldürüldü? 
Bir iman için değil mi? 
Senin gayen onunkisinin aynı değil mi ? 
Allah'ınız Bir!
Kitabınız Bir!
Peygamberimiz Bir!
Milletiniz Bir!
Vatanınız Bir!
Bu birler için de senin yerin nasıl ayrı olabilir.(20)

Sen asrın karanlığını bir fecir vakti boğacak güneşsin. Sen masivanın çekemediği . mukaddes yükün  mukaddes hamalı!
Sen küfrü emrine alacak, imanı sultan edecek ve Kuran'ın emirlerini şarkdan-garba ,şimalden- cenuba haykıracak neslin öncüsü...
Sen iman çarşafını dünyanın başına çeken ve bu çadırda İslam'ın otağını Kur'an adamsın. İnci İnci yaşlar dökün, tel tel ilmekler örün. Gelin göğsünüzü yarın, Kollarınızı açın,sinenizi peştemal diye yerlere serin, Evet isminde Bir,
Mana da Bir,
Gaye de Bir olan müslüman geliyor ve bu müslümanla beraber iman asrı geliyor. Her yolcunuzu  yollayın.
Her gelene dur deyin.
Her sokakta ve her kapıda  bu geleni bekleyin.
Birgün kapınız çaldığında;
Kim O! derseniz, alacağınız cevap" Bir Müslüman" olursa hemen çıkın. O gelenin ayaklarını öpün. Onun şaşkınlığına cevaben önünüzdeki boşluğa başka bir  Müslüman yok mu? Gelsin ayağının altını öpeceğiz.Ufukların vaad ettiği vuslat diye gelecek. Artık toz bulut arkasında kalan hakikat bize gelecek. Artık madde ruha kab olmuş,ruh maddeye kıymet biçecek,her teferruat bir esasta toplanacak ve bu esas İslam olacak.(21)

Maarif iğnesini keskin ucu gönülde nakışını örerken bazen kalbe batar  ve  yumruk kadar et parçasının üzerine " La İlahe İllallah,Muhammed'un Resulullah"tevhidi yazar.
Sonra  o kalp Allah için atar,Allah için çalışır. Böyle bir imana sahip olanlar dünyaya meydan okur. Çünkü insan güvendiği kadar kuvvetlidir. 

Allah'a güvenenlerin kuvveti dünyaya meydan okumakla başlar. Ekmel peygamber! İlk tebliğini yaparken yalnızdı, bir kişiydi,tekti. Nasıl tek başına dünyaya meydan okudu.
Çünkü o Allah'a güveniyordu.
Onun bu şahsına düşman oldular.Bu ise Allah'a düşman olmaları demekti. Yani arşa hırlayan bu nankörler, maddenin putu önünde halıklıklarını inkar ediyorlardı.Bunlar gündüzü kıymetini bildiren gece ve tatlının kıymetini bildiren acı gibi kalacaklardır. O bir kişi bir imparatorluk oldu. Dünyanın her yerinde ve her anda ona salat ve selam getirenler vardır. Salat ve selam onun üzerine olsun.

Tesadüf edilecek ihtimal bir hal ve kalbi İslam'ı ağlatacak hayatımızın müthiş bir marazı şudur ki; harici düşmanların zuhur ve tahaccümün de  dahili düşmanlıkları unutmak ve bırakmak olan ictimai kurtuluş esasına en bedevi kavimler dahi, takdir edip yaptıkları halde, şu İslam cemaatine hizmeti dava edinenlere ne olmuşki, birbiri arkasında yığınak yapan hadsiz düşmanlar varken, cüz-i dargınlıkları unutmayıp, düşmanların hucumuna, zemin hazır ediyorlar. Şu hal bir sukuttur, bir vahşettir ve İslam'ın hayatına ihanettir. Bütün bunlara karşı,kuvvetli silahın siperi ve kalan "İslâm kardeşliği"dir.(23)


1996 yılında okumuş olduğum
Minyeli Abdullah eserinden  alıntılarla;
Hakkın Rahmetine kavuşan; Hekimoğlu İsmail'i anıyor;
Zatına Haktan rahmet,
Kederli ailesine başsağlığı diliyorum.Ruhu şad!
Mekanı cennet olsun.

 

(1)-22.       (13)-185
(2)-23.       (14)-185
(3)-166.     (15)-201
(4)-165.     (16)-201
(5)-211.     (17)-214
(6)-201.     (18)-219
(7)-178.     (19)-235/236
(8)-165.     (20)-175
(9)-46        (21)-202
(10)-60.     (22)-175
(11)-151    (23)-125
(12)-181

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum