Ufukta sandık görünmeye başlayınca iktidar ve muhalefet arasındaki mücadele de giderek hareketleniyor...
Büyük bölümü parti hortumlamaya yönelik uydurma sonuçlar olsa da, bazı anketlerde Millet İttifakı'nın yüzde 55, Cumhur İttifakı'nın ise yüzde 45 olduğu öne sürülüyor...
Evet Altılı Masa'nın oy oranı yükseliyor ama, AKP de tabandaki erozyonu gidermek ve kitleleri yeniden kazanmak için bir yandan maaş zamları yapıyor, diğer taraftan da ekonomik destek paketleri açıklamaya devam ediyor...
Muhalefet ise 2019 yerel seçimlerinde, Millî Görüş ve sonrasının metropollerdeki 20 yıllık iktidarına son verdikten sonra, iktidara gelmenin umudunu büyütmeye çalışıyor...
Ankara, İstanbul, Antalya, Adana ve Mersin'in de aralarında olduğu, Bolu-Kırşehir gibi CHP'nin pek varlık gösteremediği kentlerdeki belediyeleri de kazanan CHP, Meral Akşener'le birlikte Millet İttifakı'nı iktidara getirmek için çabalıyor...
İttifakın 6 üyesi aralıklarla yaptıkları toplantılarda, büyük bölümünde demokratikleşme ve Anayasa tartışmalarına yer verilen bildiriler yayımlıyor, uyum içinde çalıştıklarına ve hedefe kilitlendiklerine dikkat çekiyor ama, gidişata içeriden çelme takılması gibi bir çelişki var ki, şaşkınlık yaratıyor!..
Yani, Ekrem İmamoğlu'na ceza verilmesinin ardından ittifak içerisinde başlayan iktidar mücadelesi sadece cumhurbaşkanı adayının bir türlü açıklanmamasından kaynaklanmıyor...
Sandığa nasıl çok az süre kaldıysa, ittifak içerisindeki güç kavgası da bir o kadar sabırsızlanınca ortaya çıkan manzaralar, kimi çevrelerce çatlak seslerin hezeyanları, kimi taraflarca da Altılı Masa'da güçlü bir pozisyon almak hırsına dayandırılıyor...
İşte bu sırada Millet İttifakı içerisinde AKP ve medyasının da ısrarla beklediği bir görüş ayrılığı, hatta bölünme tehlikesini öne çıkartan kimi açıklamalar ve gelişmeler var ki, sadece iktidarı sevindirmiyor, AKP'den kurtulmak isteyen çevrelerin zihninde de kuşku ve umutsuzluk yaratıyor...
İşte ittifakın en büyük partisi CHP ve sonrasında DEVA ve Gelecek Partisi'nden yansıyan vahim manzaralar iktidarın ve medyasının diline düştü ki, kimse fren de yapmıyor!..
CHP, BAYRAK SKANDALI VE TUNCAY ÖZKAN!..
HDP ile iş birliği yapmakla eleştirilen CHP'de, bir genel başkan danışmanının Barzani'nin televizyonuna, (hem de CHP Genel Merkezi'nde) Kürtçe demeç verirken "özerklik"ten söz etmesi zaten infial yaratmışken, kısa süre sonra bir başka skandal patlak verdi ki, parti tabanı da şokta...
Çünkü röportajın yapıldığı salonda her zaman duran Türk Bayrakları ortadan kaybolmuştu!!!
CHP yönetiminin uzun süre sessiz kaldığı bu skandala sadece Cumhur İttifakı unsurları değil, Memleket ve Zafer Partisi liderleri de büyük tepki gösterince gerilim büyüdü...
CHP'li Özgür Özel gazetecilerin sorusu üzerine, bayrak kaldırılması olayını yalanlarken,
"Türk Bayrağı'nı CHP salonundan kaldıracak adamın alnını önce karışlarız" dedi!..
Ancak bu skandala sebep olan Nuşirevan Elçi, önceki gün yaptığı açıklamada, Türk Bayraklarının Rudaw televizyonu muhabirleri tarafından kaldırıldığını öne sürerken şöyle dedi;
"Partimizin ilgili kişileri röportajı yapan basın kuruluşu ile görüşmüş, kurum yetkilileri değişikliği kendilerinin yaptığını belirtmişlerdir."
O halde şimdi asıl soruya gelelim; "Barış adamı" dediği Selahattin Demirtaş'ın sıkı hayranı olan Tuncay Özkan, madem CHP'nin basın danışmanı, o halde Barzani televizyonunun CHP binasında röportaj yaptığından haberdardı...
Ve böyle bir röportaja izin verdiğine göre, Tuncay Özkan Türk Bayraklarının kaldırıldığını da çok iyi biliyordu!..
CHP'lilere bile (!!!) parti televizyonunda ambargo (!) uygularken, özerklik peşindeki Rudaw'ı Atatürk'ün partisinin binasına sokan Özkan, "siz nasıl kaldırırsınız bayrağı" diye sormamış da, CHP yönetimi bu rezaletin sorumlusunun yakasına yapışacak mı, alnını karışlayacak mı acaba?..
Nasıl yani, tüm Türkiye'de infial uyandıran bu büyük skandalın sorumlularının üzerini yine delegenin(!!) çizmesi mi beklenecek?..
DEVA, GELECEK VE ÇATLAK!..
Sadece CHP Genel Merkezi'ndeki "özerklik" skandalı ve Türk Bayrağı'na sansür rezaleti değil, önce DEVA, sonra Gelecek Partisi'nin tuhaf çıkışları da Millet İttifakı'nın geleceği konusunda ciddi endişeler yarattı...
DEVA Partisi'nin Anayasa'dan Türklük kavramını çıkarmayı, Devrim Kanunları'nı değiştirmeyi planladığı yolundaki açıklamaların partinin internet sitesinde de yer alması büyük tepki yarattı...
Bu vahim olay Millet İttifakı çevrelerinde büyük kaygı yaratırken, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, "Altılı Masa'daki liderler de cumhurbaşkanı ile aynı imza yetkisini sahip olacak" şeklindeki açıklamasını daha sonra yanlış anlaşıldı diyerek düzeltmeye çalışsa da,
"Seçtiğiniz cumhurbaşkanı' sizin aldığınız oy oranı düşüktü. Ben bu kararı veriyorum.' derse ne yaparsınız?" sorusuna, "Böyle dediği anda bir kriz çıkar, ülke yeniden seçime gitmek zorunda kalır" deyince gerilim ve karmaşa yaşandı...
Evet; bu vahim açıklamalar Millet İttifakı içerisindeki tek sorunun cumhurbaşkanı adayı ve milletvekili dağılımında olmadığını, aynı zamanda ilkeler konusunda da ciddi sıkıntılar yaşandığını gösterdi...
Peki; toplumun değişim beklediğine inanan ittifak liderleri, kendi aralarındaki bu görüş ayrılıkları ve çatışmaların milletin umudunu kırdığını, AKP'ye de sürekli malzeme verdiğini görmüyorlar mı?..
Daha iktidara gelmeden başlayan görüş ayrılıklarının ve gerilimin ileride ağır sonuçlar yaratacağını görmek için Nostradamus olmaya gerek yok!..
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mehmet Faraç
Milletin ittifakı, siyasetin kavgası!!!
Siyasette ortalık toz duman...
Ufukta sandık görünmeye başlayınca iktidar ve muhalefet arasındaki mücadele de giderek hareketleniyor...
Büyük bölümü parti hortumlamaya yönelik uydurma sonuçlar olsa da, bazı anketlerde Millet İttifakı'nın yüzde 55, Cumhur İttifakı'nın ise yüzde 45 olduğu öne sürülüyor...
Evet Altılı Masa'nın oy oranı yükseliyor ama, AKP de tabandaki erozyonu gidermek ve kitleleri yeniden kazanmak için bir yandan maaş zamları yapıyor, diğer taraftan da ekonomik destek paketleri açıklamaya devam ediyor...
Muhalefet ise 2019 yerel seçimlerinde, Millî Görüş ve sonrasının metropollerdeki 20 yıllık iktidarına son verdikten sonra, iktidara gelmenin umudunu büyütmeye çalışıyor...
Ankara, İstanbul, Antalya, Adana ve Mersin'in de aralarında olduğu, Bolu-Kırşehir gibi CHP'nin pek varlık gösteremediği kentlerdeki belediyeleri de kazanan CHP, Meral Akşener'le birlikte Millet İttifakı'nı iktidara getirmek için çabalıyor...
İttifakın 6 üyesi aralıklarla yaptıkları toplantılarda, büyük bölümünde demokratikleşme ve Anayasa tartışmalarına yer verilen bildiriler yayımlıyor, uyum içinde çalıştıklarına ve hedefe kilitlendiklerine dikkat çekiyor ama, gidişata içeriden çelme takılması gibi bir çelişki var ki, şaşkınlık yaratıyor!..
Yani, Ekrem İmamoğlu'na ceza verilmesinin ardından ittifak içerisinde başlayan iktidar mücadelesi sadece cumhurbaşkanı adayının bir türlü açıklanmamasından kaynaklanmıyor...
Sandığa nasıl çok az süre kaldıysa, ittifak içerisindeki güç kavgası da bir o kadar sabırsızlanınca ortaya çıkan manzaralar, kimi çevrelerce çatlak seslerin hezeyanları, kimi taraflarca da Altılı Masa'da güçlü bir pozisyon almak hırsına dayandırılıyor...
İşte bu sırada Millet İttifakı içerisinde AKP ve medyasının da ısrarla beklediği bir görüş ayrılığı, hatta bölünme tehlikesini öne çıkartan kimi açıklamalar ve gelişmeler var ki, sadece iktidarı sevindirmiyor, AKP'den kurtulmak isteyen çevrelerin zihninde de kuşku ve umutsuzluk yaratıyor...
İşte ittifakın en büyük partisi CHP ve sonrasında DEVA ve Gelecek Partisi'nden yansıyan vahim manzaralar iktidarın ve medyasının diline düştü ki, kimse fren de yapmıyor!..
CHP, BAYRAK SKANDALI VE TUNCAY ÖZKAN!..
HDP ile iş birliği yapmakla eleştirilen CHP'de, bir genel başkan danışmanının Barzani'nin televizyonuna, (hem de CHP Genel Merkezi'nde) Kürtçe demeç verirken "özerklik"ten söz etmesi zaten infial yaratmışken, kısa süre sonra bir başka skandal patlak verdi ki, parti tabanı da şokta...
Çünkü röportajın yapıldığı salonda her zaman duran Türk Bayrakları ortadan kaybolmuştu!!!
CHP yönetiminin uzun süre sessiz kaldığı bu skandala sadece Cumhur İttifakı unsurları değil, Memleket ve Zafer Partisi liderleri de büyük tepki gösterince gerilim büyüdü...
CHP'li Özgür Özel gazetecilerin sorusu üzerine, bayrak kaldırılması olayını yalanlarken,
"Türk Bayrağı'nı CHP salonundan kaldıracak adamın alnını önce karışlarız" dedi!..
Ancak bu skandala sebep olan Nuşirevan Elçi, önceki gün yaptığı açıklamada, Türk Bayraklarının Rudaw televizyonu muhabirleri tarafından kaldırıldığını öne sürerken şöyle dedi;
"Partimizin ilgili kişileri röportajı yapan basın kuruluşu ile görüşmüş, kurum yetkilileri değişikliği kendilerinin yaptığını belirtmişlerdir."
O halde şimdi asıl soruya gelelim; "Barış adamı" dediği Selahattin Demirtaş'ın sıkı hayranı olan Tuncay Özkan, madem CHP'nin basın danışmanı, o halde Barzani televizyonunun CHP binasında röportaj yaptığından haberdardı...
Ve böyle bir röportaja izin verdiğine göre, Tuncay Özkan Türk Bayraklarının kaldırıldığını da çok iyi biliyordu!..
CHP'lilere bile (!!!) parti televizyonunda ambargo (!) uygularken, özerklik peşindeki Rudaw'ı Atatürk'ün partisinin binasına sokan Özkan, "siz nasıl kaldırırsınız bayrağı" diye sormamış da, CHP yönetimi bu rezaletin sorumlusunun yakasına yapışacak mı, alnını karışlayacak mı acaba?..
Nasıl yani, tüm Türkiye'de infial uyandıran bu büyük skandalın sorumlularının üzerini yine delegenin(!!) çizmesi mi beklenecek?..
DEVA, GELECEK VE ÇATLAK!..
Sadece CHP Genel Merkezi'ndeki "özerklik" skandalı ve Türk Bayrağı'na sansür rezaleti değil, önce DEVA, sonra Gelecek Partisi'nin tuhaf çıkışları da Millet İttifakı'nın geleceği konusunda ciddi endişeler yarattı...
DEVA Partisi'nin Anayasa'dan Türklük kavramını çıkarmayı, Devrim Kanunları'nı değiştirmeyi planladığı yolundaki açıklamaların partinin internet sitesinde de yer alması büyük tepki yarattı...
Bu vahim olay Millet İttifakı çevrelerinde büyük kaygı yaratırken, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, "Altılı Masa'daki liderler de cumhurbaşkanı ile aynı imza yetkisini sahip olacak" şeklindeki açıklamasını daha sonra yanlış anlaşıldı diyerek düzeltmeye çalışsa da,
"Seçtiğiniz cumhurbaşkanı' sizin aldığınız oy oranı düşüktü. Ben bu kararı veriyorum.' derse ne yaparsınız?" sorusuna, "Böyle dediği anda bir kriz çıkar, ülke yeniden seçime gitmek zorunda kalır" deyince gerilim ve karmaşa yaşandı...
Evet; bu vahim açıklamalar Millet İttifakı içerisindeki tek sorunun cumhurbaşkanı adayı ve milletvekili dağılımında olmadığını, aynı zamanda ilkeler konusunda da ciddi sıkıntılar yaşandığını gösterdi...
Peki; toplumun değişim beklediğine inanan ittifak liderleri, kendi aralarındaki bu görüş ayrılıkları ve çatışmaların milletin umudunu kırdığını, AKP'ye de sürekli malzeme verdiğini görmüyorlar mı?..
Daha iktidara gelmeden başlayan görüş ayrılıklarının ve gerilimin ileride ağır sonuçlar yaratacağını görmek için Nostradamus olmaya gerek yok!..