Rahmetli ağabeyimiz Mehmet Akif İnan, 1976 yılında yayın hayatına giren Mavera edebiyat dergisini bazı arkadaşları ile birlikte çıkarmıştı. Bilahare ülke çapında örgütlenen Memur SEN Sendikasını da kurarak bu hizmet devam etti ve günümüze kadar geldi.
Mehmet Akif İnan babacan, sevecen di. Merhum sigara içer yanında taşıdığı tütün tabakası elindeki tespihi ve giydiği şalvarıyla da tipik bir beyefendi ve bir Urfalıydı.
Urfa da uzun yıllar kalmamıştı amma, Urfa nın gelenek ve göreneklerini çok iyi bilen ve yaşayanlardandı, halinin dili onu anlatıyordu.
Merhum Mehmet Akif İnan ve arkadaşları Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören, Aalaaddin Özdenören Mehmet Nuri Pakdil Erdem Beyazıt, ve Hasan Seyithanoğlu ile birlikte Maraş ekolu olarak çıkardıkları Mavera Dergisini okurdum.
O tarihlerde adliyede memur olarak çalışıyordum Mavera dergisini hem okur hem de bazı hâkim ve savcılara verirdim, onların bazı konuşmalarına tanık olur, dergiyi beğendiklerini ve bu dergide yazı ve şiir yazanların aydın kişiler olduğunu ifade ederlerdi.
Merhum Mehmet Akif İnanı Urfa da bulunduğu bir sırada Yusuf paşa camiinin kuzeyin de bulunan Risale_i Nur medresesine davet ettim sağ olsun beni kırmadı ve davet ettiğim medresede buluştuk, yere serilen minderin üzerinde oturduk. Mütevazi bir hali vardı. Sesi tok ve gürdü. Hem sözleri ve hem de bakışları manalıydı,
Kendi derdini unutmuş gibiydi. Alem_i İslam’ın içinde bulunduğu durum hakkında üç saate yakın sohbetimiz oldu, birkaç kez çay içtik.
“Türkiye de laikliğin dindarları nasıl perişan ettiğini, Kur’anı Kerimin bile suç delili olarak mahkemelere getirildiğini, merhum ve şehit Atıf Hocanın Osmanlı döneminde şapka ile ilgili yazmış olduğu eserinden dolayı idam edildiğini ve Cumhuriyet döneminde memleket memleket gezen İstiklal mahkemelerinin hakimleri olan Üç Aliler tarafından verilen kararlar la , yüzlerce insanın dindar olmalarından dolayı idam ve mahkum edildiğini, camilere kilise gibi sıralar konmak için çalışma yapıldığını ve Risale_i nur eserleri yüzlerce defa beraat kararı aldığı halde tekrar tekrar mahkemelere verildiğini, dünya hukuk tarihinde emsali olmayan bir hukuksuzluk yaşandığını” laiklik üzerinde, hem sohbet ettik hem de dertleştik
Rahmetli talebelik yıllarında Risale_i nur eserlerini okumuş, hizmete aşina ve manen de Bediüzzaman Said Nursi nin talebesi sayılırdı. Çünkü Said-i Nursi Risale-i nurlardan bir ders dinleyeni dahi talebe olarak kabul ediyordu.
Merhum 1990 lı yılların başında Urfa Şair NABİ Kültür merkezinde Laiklikle ilgili bir konferans verdi, bu konferansı bizzat dinlemiştim, akıcı ve güzel bir üslupla bu ülke de dindarların laiklikten neler çektiğini çekinmeden ve akıcı bir üslupla anlattı. Dinleyiciler çok istifade ettiler.
Rahmetli sözlerini eğip bükmezdi. Bildiği doğruları söylerdi.Ancak İslam adap ve ahlakının verdiği olgunlukla konuşurdu.
Merhum Urfa da verdiği konferanstan dolayı mahkemeye verildi ve Diyarbakır Devlet Güvenlik mahkemesinde yargılandı. Ankara da da evine baskın yapılmıştı merhumun annesi polislere” adam gibi bir adam götürüyorsunuz” demişti.
Rahmetli Mehmet Akif İnanla ilgili şimdiye kadar neden yazmadım çünkü birazda kendisine daha yakın olanlardan bunu bekledim, küçük te olsa bu anıyı yazmalıydım, yoksa benim için de bir eksiklik olurdu. Öyle ya dostluğun verdiği bir de vefa olmalıydı.
Bu yazı Mehmet Akif İnanı elbette anlatamaz, bizimkisi koyunun olmadığı yerde olan tabiri andırıyor.
Allah mekanını cennet etsin, 2000 yılında hakka yürüdü amma, geride bıraktığı hizmet devam ediyor.
Onun şiirlerini merak edenler özellikle Mescid-i Aksa da yapılan Yahudi zülmünü dile getiren ve adeta bir kor gibi yanan yüreğinden süzülen ümmetin feryadını mısralara döküp, sanki gül bahçelerinden topladığı ve bir biri içine sarılı bir deste gülü bizlere takdim ederken ve miski amber gibi kokan o şiirini okusunlar.
TRT 1 de yayınlanan “Yedi Güzel İnsan” dizinde hizmetleri anlatılan o yedi gül’den biri de merhum ağabeyimiz Mehmet Akif İnan’dı.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdulkadir İKBAL
M.Akif İnan’la bir sohbet
Rahmetli ağabeyimiz Mehmet Akif İnan, 1976 yılında yayın hayatına giren Mavera edebiyat dergisini bazı arkadaşları ile birlikte çıkarmıştı. Bilahare ülke çapında örgütlenen Memur SEN Sendikasını da kurarak bu hizmet devam etti ve günümüze kadar geldi.
Mehmet Akif İnan babacan, sevecen di. Merhum sigara içer yanında taşıdığı tütün tabakası elindeki tespihi ve giydiği şalvarıyla da tipik bir beyefendi ve bir Urfalıydı.
Urfa da uzun yıllar kalmamıştı amma, Urfa nın gelenek ve göreneklerini çok iyi bilen ve yaşayanlardandı, halinin dili onu anlatıyordu.
Merhum Mehmet Akif İnan ve arkadaşları Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören, Aalaaddin Özdenören Mehmet Nuri Pakdil Erdem Beyazıt, ve Hasan Seyithanoğlu ile birlikte Maraş ekolu olarak çıkardıkları Mavera Dergisini okurdum.
O tarihlerde adliyede memur olarak çalışıyordum Mavera dergisini hem okur hem de bazı hâkim ve savcılara verirdim, onların bazı konuşmalarına tanık olur, dergiyi beğendiklerini ve bu dergide yazı ve şiir yazanların aydın kişiler olduğunu ifade ederlerdi.
Merhum Mehmet Akif İnanı Urfa da bulunduğu bir sırada Yusuf paşa camiinin kuzeyin de bulunan Risale_i Nur medresesine davet ettim sağ olsun beni kırmadı ve davet ettiğim medresede buluştuk, yere serilen minderin üzerinde oturduk. Mütevazi bir hali vardı. Sesi tok ve gürdü. Hem sözleri ve hem de bakışları manalıydı,
Kendi derdini unutmuş gibiydi. Alem_i İslam’ın içinde bulunduğu durum hakkında üç saate yakın sohbetimiz oldu, birkaç kez çay içtik.
“Türkiye de laikliğin dindarları nasıl perişan ettiğini, Kur’anı Kerimin bile suç delili olarak mahkemelere getirildiğini, merhum ve şehit Atıf Hocanın Osmanlı döneminde şapka ile ilgili yazmış olduğu eserinden dolayı idam edildiğini ve Cumhuriyet döneminde memleket memleket gezen İstiklal mahkemelerinin hakimleri olan Üç Aliler tarafından verilen kararlar la , yüzlerce insanın dindar olmalarından dolayı idam ve mahkum edildiğini, camilere kilise gibi sıralar konmak için çalışma yapıldığını ve Risale_i nur eserleri yüzlerce defa beraat kararı aldığı halde tekrar tekrar mahkemelere verildiğini, dünya hukuk tarihinde emsali olmayan bir hukuksuzluk yaşandığını” laiklik üzerinde, hem sohbet ettik hem de dertleştik
Rahmetli talebelik yıllarında Risale_i nur eserlerini okumuş, hizmete aşina ve manen de Bediüzzaman Said Nursi nin talebesi sayılırdı. Çünkü Said-i Nursi Risale-i nurlardan bir ders dinleyeni dahi talebe olarak kabul ediyordu.
Merhum 1990 lı yılların başında Urfa Şair NABİ Kültür merkezinde Laiklikle ilgili bir konferans verdi, bu konferansı bizzat dinlemiştim, akıcı ve güzel bir üslupla bu ülke de dindarların laiklikten neler çektiğini çekinmeden ve akıcı bir üslupla anlattı. Dinleyiciler çok istifade ettiler.
Rahmetli sözlerini eğip bükmezdi. Bildiği doğruları söylerdi.Ancak İslam adap ve ahlakının verdiği olgunlukla konuşurdu.
Merhum Urfa da verdiği konferanstan dolayı mahkemeye verildi ve Diyarbakır Devlet Güvenlik mahkemesinde yargılandı. Ankara da da evine baskın yapılmıştı merhumun annesi polislere” adam gibi bir adam götürüyorsunuz” demişti.
Rahmetli Mehmet Akif İnanla ilgili şimdiye kadar neden yazmadım çünkü birazda kendisine daha yakın olanlardan bunu bekledim, küçük te olsa bu anıyı yazmalıydım, yoksa benim için de bir eksiklik olurdu. Öyle ya dostluğun verdiği bir de vefa olmalıydı.
Bu yazı Mehmet Akif İnanı elbette anlatamaz, bizimkisi koyunun olmadığı yerde olan tabiri andırıyor.
Allah mekanını cennet etsin, 2000 yılında hakka yürüdü amma, geride bıraktığı hizmet devam ediyor.
Onun şiirlerini merak edenler özellikle Mescid-i Aksa da yapılan Yahudi zülmünü dile getiren ve adeta bir kor gibi yanan yüreğinden süzülen ümmetin feryadını mısralara döküp, sanki gül bahçelerinden topladığı ve bir biri içine sarılı bir deste gülü bizlere takdim ederken ve miski amber gibi kokan o şiirini okusunlar.
TRT 1 de yayınlanan “Yedi Güzel İnsan” dizinde hizmetleri anlatılan o yedi gül’den biri de merhum ağabeyimiz Mehmet Akif İnan’dı.