MENU
  • RÖPORTAJ
  • İLAN
  • DÜNYA
  • KÜLTÜR VE SANAT
  • MEDYA
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • BİYOGRAFİLER
  • E-GAZETE
  • RÖPORTAJLAR
  • GAZETE MANŞETLERİ
  • TAZİYELER
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • İLETİŞİM
  • Foto Galeri
  • Web TV
  • Yazarlar
  • E-Gazete
  • Anketler
  • Nöbetçi Eczaneler
Şanlıurfa Olay Gazetesi - Urfa Haber
DOLAR18.8445
EURO20.2172
GR ALTIN1132.7
ÇEYREK1864.0
Şanlıurfa
Şanlıurfa Olay Gazetesi - Urfa Haber
Şanlıurfa Olay Gazetesi - Urfa Haber
  • ÖZEL HABER
  • ŞANLIURFA
  • BÖLGE
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • SPOR
  • GÜNCEL
  • SAĞLIK
  • GAP VE TARIM
  • EĞİTİM
Kapat

Leviathan

Ana SayfaYazarlarHalil Koçakoğlu
23 Aralık, 2019, Pazartesi 09:45 1359
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından üçer yıllık periyotlar hâlinde, 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri değerlendiren bir araştırma olan PISA’nın sonuçları açıklandı. Açılımı Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı olan PISA, zorunlu eğitimin sonunda örgün eğitime devam eden 15 yaş grubundaki öğrencilerin; matematik okuryazarlığı, fen bilimleri okuryazarlığı ve okuma becerileri konu alanlarının dışında, öğrencilerin motivasyonları, kendileri hakkındaki görüşleri, öğrenme biçimleri, okul ortamları ve aileleri ile ilgili veriler topluyor. Ülkemizin 2019 PISA sonuçları geçen sınava göre bir nebze iyileşmiş görünse de sınava giren ülkeler arasında yine son sıralardayız. Son sınavda bir önceki sınavlara oranla puanını yükselten ülkelerden biri olmamıza rağmen son sıralardan kurtulamadığımız sınavın kazananı Çin oldu. Medyada son sınavı bir zafer veya çıkış olarak görenler olduğu gibi bu sonuçların geçmiş yıllara göre daha iyi olmadığını savunan görüşler de var. Özellikle araştırmaya katılan ülkelerdeki öğrenci seçiminin 7-9. sınıflardan olmasına rağmen bizim bu araştırmaya 9-11. sınıf seviyesinde öğrencilerle katıldığımızın ve bunun doğal olarak bir artış gösterdiğini iddia eden yorumlar da var. Sınavla ilgili ayrıntılı sonuçlara internet üzerinden ulaşılabiliyor.

PISA veya benzeri araştırma sonuçları kronikleşen eğitim sorunumuzu bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Yıllardır birbirinin benzeri aynı sorunlarla boğuşan eğitim sistemimiz kolay kolay da düzeleceğe benzemiyor. Eğitim sürekli güncellenmeyi gerektiren bir sistem. Sürekli güncellenmesi gereken bir sistemin çökmemesi için oldukça sağlam ayaklar üzerinde olması gerekli. Fakat eğitim sistemimiz sağlam ayaklar üzerine bina edilmiş bir sistem değil. Geçmişten devraldığımız güvensizlik ve hamaset üzerine kurulmuş bir yapı. Buna bir de son zamanlarda eğitimin toplumun yaşamsal bir olgusu olduğu anlayışı yerine piyasa getirisi yüksek bir meta halinde düşünülmesi bugün yaşadığımız çarpık sistemin en önemli sebebidir. Eğitim küresel kapitalizmin pazarı değildir. Olmamalıdır. 

Günümüzün en önemli filozoflarından Slovaj Zizek’e göre küresel kapitalizmin genel eğilimi pazarların daha fazla genişletilmesi, kamusal alanların çevrelenip kapatılması, kamu hizmetlerinin  (sağlık, eğitim, kültür alanlarında) azaltılması yönündedir. (Dünyadaki İsyanların Anlamı S: 8)

Eğitim sosyal devletin olmazsa olmaz hizmet alanıdır. Bugün eğitim, yöneticiler tarafından büyük bir kambur olarak görünüyor. Bu kamburdan kurtulmak için sistem bir pazar haline dönüştürülüyor.  Böylelikle hiçbir zaman tam olarak işlemeyen eğitim sistemi bu anlayışla daha büyük bir probleme dönüşüyor.

Eğitimin bir piyasa ürünü, bir meta olarak düşünülmesi yeni değil aslında. Onun özellikle son yirmi beş otuz yılda sadece sınavlara hazırlık amacı güden dershane sistemi olarak kurgulanması bu yanlış düşüncenin sonucudur. Soru tiplerini ezberlemek diye bir anlayış var. Yüzlerce kitaptan çözülen binlerce soruyla bir öğrencinin karşılaşabileceği tüm soru şekilleri ezberletilmeye çalışıyor. Konuyu tamamen anlamaktan öte sadece o konu ile ilgili çıkabilecek soru tiplerini ezberletmek en önemli hedef.  Bu yüzden özellikle temel okuma ve anlama becerisi, matematik ve fen bilgisi derslerindeki ulusal net ortalaması utanılacak bir durumda.

Özel okullar, sınava hazırlık adı altında çalışan özel kurslar ve özellikle yayıncılık sektörü eğitim politikamızın ana belirleyicileri konumundalar. Yayıncılık sektörü devasa bir boyuta gelmiş durumda. Öyle ki televizyonlarda çıkan onlarca dizi ve programa sponsor olabiliyorlar. İnsanlar çocuklarının sınavlara daha iyi hazırlanmaları için kurslara ve kitaplara binlerce lira dökmek zorundalar. Eğitimin bir piyasa ürünü olarak değerlendirilip desteklenmesi eğitim işinin tamamen reklam ürünü olmasına sebep oluyor. Özel okul açmanın bir furya haline dönüşmesi bu furyadan en üst düzeyde yararlanmak isteyen sömürgecilere de yeni sömürü alanı açıyor. Çalıştırdığı öğretmenin parasını ödemeyerek o paralarla yeni ticarethaneler açma peşinde olan kişilerin mağdur ettiği öğretmen ve öğrenci haberleri sık sık duyuluyor.   

Öte yandan devlet okullarındaki keşmekeş giderek artıyor. Sosyal medyada her gün şikayet var. Tuvalet kokan kirli okullar, aidat toplayan okullar, devletin verdiği kitap dışında kaynak kitap isteyen öğretmenler, seçme sınıflar, kalabalık sınıflar ve daha onlarca konu her gün şikayet ediliyor.

Bin beş yüz kişilik okullarda sadece bir hizmetlinin olması, ödenek verilmemesi, bize şikayet getirmeyin de nasıl hallederseniz halledin diyen yöneticiler, çocuğumu o öğretmene değil de şu öğretmen verin diyen veliler,  binlerce öğrencinin okuduğu bir binanın tek bir insanla temiz olamayacağını çok iyi bilen ama bunu sorunu çözmesi gereken kişilere söylemeye cesaret edemeyip sadece gücünün yettiği kişileri şikayet eden, elinde cep telefonu kamerasıyla ortada tehdit unsuru olarak dolaşıp hakkını aradığını zanneden veliler eğitimin kanayan yarası durumundalar. Bununla birlikte problemleri daha fazla fedakarlık ve idealizmle çözeceğine inanan eğitimciler de eğitimin önemli bir sorunu. Devasa sistemler kişilerin iyi niyetiyle çözülmez. Küçük bir örnek; kaynak kitap almak, kaynak kitap satan elemanın okula girmesi dahi yasak. Fakat herkes biliyor ki o kitaplar bir şekilde alınacak. Bir kere bu konuda karar veren mekanizma dahi çocuklarına bu kitapları alıyor, aldırtıyor. Hal böyle olunca bu kitapların öğrencilerin masalarına hangi Ali Cengiz oyunu ile geleceği tartışılıyor. Bir velinin ağzından dilekçe yazdırmalar mı yoksa bir velinin güya herkese hediye etmesi mi dersin ya da öğretmenin tüm sınıfa kitap hediyesi olarak düşüneni mi dersin. Neymiş kaynak kitap aldırmak veya önermek dahi yasakmış. Basılan milyonlarca kitap gizli mi basılmış?

İşin garibi bunu herkes biliyor. Kitabı basanlar, veliler, öğretmenler, bürokratlar, yasa koyucular yardımcı kitabın en nihayetinde öğrencilerin çantasına gireceğini biliyor. Ama kitabın çantaya giriş süreci o kitapların yazılıp basılmasından daha meşakkatli.

Sistemin çözüm önerisi ne?

Daha fazla reklam.

Eğitimde her şeyin toz pembe görünmesini sağlayacak bir reklamcılık gelişmekte. Okullar yaptıkları her şeyi allayıp pullayıp sosyal medyada velilerle paylaşma derdinde. Çünkü onlardan da öyle isteniyor. Öyle ki ürün için harcanan emek beş dakika ise onu reklam için hazırlamak çok daha meşakkatli. Başarı sıralamaları artık okulların internet sitelerinin ne kadar tık aldığı ile EBA sistemini kaç dakika kullandıkları ile belirleniyor. Akıllı tahtada açılan EBA’nın arka planda çalışarak kazandırdığı puan okulun başarı puanı oluyor. Herkes birbirini kandırıyor. Ülkenin sorunu çok büyük. 

En büyük sorunumuz yalanın sıradanlaşması. Son zamanlarda herkesin sık sık kullandığı bir argüman var; “Algı operasyonu”. Aslında yalan söylemenin afili bir şekilde ifade edilmesi. Yalan söylüyoruz. Tüm ilişkilerimizi yalanlar üzerine kurmuşuz. Herkes birbirinin yalan söylediğini biliyor. Sistem bu şekilde ilerliyor. Yalan söyleyenlerden biri yalanı abarttığında ise kriz çıkıyor. Toplumsal işleyişimiz yalanlar üzerinden kendini var etmekte. Örneğin arabanızla kırmızı ışığı ihlal edebiliyorsunuz çünkü bir yerlerden haber gelmiş; “seçim zamanında kimseye trafik cezası kesilmemeliymiş.” Evinizde yasalara uygun olmayacak şekilde yapılaşmaya gidebiliyorsunuz çünkü yaklaşan seçimler dolayısıyla belediyeler görmezden gelecekmiş.  

Leviathan,  Tevrat ve İncil’de bahsi geçen; kötülüğü temsil eden bir deniz canavarının adı. İngiliz siyaset felsefecisi Thomas Hobbes bu isimle yazdığı kitabında anlatır onu. Hobbes’ın bahsettiği elbette ki bir canavar değildir onu alegorik bir şekilde kullanır. Hobbes’ a göre doğası gereği kendi iyiliğini arayan insan diğer insanlarla mücadele halindedir.  Ünlü sözünü burada der Hobbes; “İnsan insanın kurdudur.”  İnsanoğlunun ‘doğal durum’ içinde kendi haline bırakıldığında, kaçınılmaz olarak birbirini katledeceğini söyleyen düşünür yaşamın kısa süre içinde herkes için “ıssız, zavallı, nahoş, kaba ve kısa” hale geleceğini iddia eder. Ona göre bu yaklaşım doğal olarak insanları sürekli birbirleriyle savaşa götürür ki bu da sürekli güvensizlik içinde yaşamak anlamına gelir. Ahlakı kötü adamların yani insanoğlunun arasındaki kinik bir anlaşma olarak gören Hobbes bu karşılıklı anlaşmaya ‘toplum sözleşmesi’ adını veriyor. Toplum sözleşmesiyle bireyler zora başvurma yetkisini ve gücü daha üst bir güç olarak boyun eğecekleri kişiye yani Leviathan’a bırakmak üzere aralarında anlaşırlar.

İşte bizim toplumumuzun Leviathan’ı da söylediğimiz yalanlarımız. Denizlerin okyanusların derinlerinde yaşayan bir canavar değil toplumun içinde ellerimize besleyip büyüttüğümüz ve sonunda bizi yutacak olan canavarımız. Söylediğimiz yalanlarımıza karşılıklı bir inanma üzerinden bir sözleşme yapmış gibiyiz. Bizim Leviathan’ımız yalanlarımız kadar büyük. İnanamayacağımız kadar büyük. Çünkü toplumsal işleyişin her alanında bir yalan dolan hakim. Doğru olmadığını bildiğimiz halde söylenene inanıyoruz, doğru olmadığını bildiğimiz halde söylediklerimize inanmalarını bekliyoruz.

Yalanlarımızı reklamlarla inandırıcı hale getiriyoruz. Nitelik niceliğe yenilmiş durumda.

Halil Koçakoğlu

    iletişime geç

    Halil Koçakoğlu

    Köşe Yazarları
    Hamza Tavas
    Hamza Tavas Şanlıurfa OSB seçime gidiyor ;
    Nevzat Bingöl
    Nevzat Bingöl Helalleşme Değil Hesaplaşma
    Abdulkadir İKBAL
    Abdulkadir İKBAL Kürtlerle ilgili hiç bir şey yok.
    Celal Çiftçi
    Celal Çiftçi 2023 yılını İslam turizmi açısından fırsata çevirmek lazım
    Mehmet Faraç
    Mehmet Faraç CHP, Güneydoğu, çıkmazlar!
    Ahmet Furkan Demir
    Ahmet Furkan Demir SAHİPSİZ ŞEHİR VEYAHUT URFA
    Müslüm Abacıoğlu
    Müslüm Abacıoğlu Dört Mezhebe Göre Guslün Farzları
    Ercan AKKAR
    Ercan AKKAR Sporu siyasete alet etmeyin….
    Ferit Bugenç
    Ferit Bugenç Bir arayışım var
    Halil Manuş
    Halil Manuş Boşuna mı bizim çocuklar demiştim
    Cengiz ERDİL
    Cengiz ERDİL Taş ocağından çıkan tarih
    Nail Kadirhan
    Nail Kadirhan Diyarbakır’da “Serok Ahmet”, Antalya’da “Yörük Ahmet”,
    Aziz Ilgazi
    Aziz Ilgazi Küresel ekonomik ahlak krizi ile karşı karşıya kaldık.
    Mustafa Kaplan
    Mustafa Kaplan NE MATERYALİZM,NE İDEALİZM.DOĞRUDAN HAKİKAT -İ KUR'ANİYE
    Halil Çuhadaroğlu
    Halil Çuhadaroğlu Görmemezliğe, duymamazlığa gel Aklını çalıştır
    Murat Toprak
    Murat Toprak AVUKATLIK YASASI ÜZERİNE
    Mehmet Fethi Göktepe
    Mehmet Fethi Göktepe Boş Tabak Dolmuyor
    Hüseyin Acarlar
    Hüseyin Acarlar Bugün 18 Aralık...
    Abdulkadir SELVİ
    Abdulkadir SELVİ İmamoğlu’na siyasi yasak getirilmesine karşıyım
    Muhammet OLUKLU
    Muhammet OLUKLU Hayvancılık Acilen Yoğun Bakıma Alınmalı!
    Bilal BEBE
    Bilal BEBE Ne Zeman Türkiye Diyeceksiniz
    M. Sıtkı Aloğlu
    M. Sıtkı Aloğlu NATO İyice cıvıttı...
    Şerif Kurtuluş
    Şerif Kurtuluş İki Kenan bir milyoner
    Doğan BEKİN
    Doğan BEKİN Uluslararası Melson Mandela Günü
    Ömer Ağ
    Ömer Ağ TEDAVİ
    Memduh Önay
    Memduh Önay Yerli ve milli olan her şeye karşılar!
    Mehmet Ali Kulat
    Mehmet Ali Kulat EFENDİM...
    Şemsettin Kaya
    Şemsettin Kaya TÜRKİYE BİRDEN ÇOK CEPHEDEN KUŞATILMAK İSTENİYOR .! 
    Şems Polat
    Şems Polat EZ QELANDİM
    M. Barış Durak
    M. Barış Durak Büyük girdap KIBRIS... 
    Selehattin Canbeyli
    Selehattin Canbeyli Köy Odaları
    Halil Koçakoğlu
    Halil Koçakoğlu EMEK VERMEK
    Hüseyin GÜZEL
    Hüseyin GÜZEL UZAKLAŞTIRMA DEĞİL, UZLAŞMA SAĞLANMALI !      
    Misafir Kalem
    Misafir Kalem “Çamur at izi kalsın”ın son kurbanı Batuhan Mumcu oldu
    Oğuz Haksever
    Oğuz Haksever “SOLUK MAVİ NOKTA”DA BİR SAVAŞ DAHA…
    Dilek Çiftçi
    Dilek Çiftçi Minyeli Abdullah
    Nureddin KAYA
    Nureddin KAYA GÖÇ VE GÖÇMENLER
    İlyas TONGÜÇ
    İlyas TONGÜÇ 20 TEMMUZ BARIŞ HAREKATI
    Aziz İlgazi
    Aziz İlgazi Ticaret savaşlarında galibiyet yoktur
    Halit Açar
    Halit Açar Eşkıyaya Müsamaha Gösterilmez
    Turgay TÜRKER
    Turgay TÜRKER Prof. Dr. Veysel Eroğlu Uyarıyor: “Festival yapacakları yerde su şebekelerini yenilesinler.”
    Mehmet Kemal Uğuzlu
    Mehmet Kemal Uğuzlu HARRAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİNİN GURURU EMİN ELLER İNSANLARA EMNİYET VERİR
    Salih İlhan
    Salih İlhan Meşhur milyarderin son yazısı
    Mutlu Güneş
    Mutlu Güneş Harran Ovasında yem bereketi!
    Bizi Takip Edin
    Facebook
    Twitter
    Instagram
    Youtube
    Şanlıurfa Olay Gazetesi - Urfa Haber
    KünyeGizlilik PolitikasıRSSSitemapSitene EkleArşivİletişim
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDINYOUTUBE

    Şanlıurfa Olay 2021 | Yazılım: Onemsoft

    Haber GönderFirma Ekleİlan Ekle