Ülkemizin son yıllardaki en önemli sorunu enflasyon canavarı… Gerçi bu canavar hep vardı, ama hiç böylesine de canavarlaşmamıştı. Ayrıca sakın ola-ki bu canavarı masallardaki canavarla karıştırmayın. Bu canavar öyle bir canavar ki, elimizi uzattığımız her yerde karşımıza çıkıp cebimizi boşaltıyor, bir vampir misali kanımızı emdikçe emiyor.
Ülkenin en tartışmalı kurumu Türkiye İstatistik Kurumu, yani namı değer (TÜİK) enflasyon verilerini açıkladı. TÜİK’e göre Aralık ayı enflasyonu yüzde 2,93, bağımsız bilim insanlarının oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubuna (ENAG) göre ise Aralık ayı enflasyonu yüzde 4,12. Yıllık bazda TÜİK enflasyonu yüzde 64,77, ENAG yüzde 127,21 olarak açıkladı.
İki kurumun açıkladığı rakamlar arasında uçurum var. Kaldı ki, TÜİK’in açıkladığı rakamlar memur ve memur emeklisi ile SSK ve Bağkur emeklisinin maaşını belirledi. Buna göre memur ve memur emeklisinin alacağı enflasyon farkı dahil zam oranı yüzde 49,25, SSK ve Bağkur emeklisinin alacağı maaş zammı ise yüzde 37,57 olacak.
Peki bu iki kurum arasındaki fark ne olacak? O da ülkeyi yönetenlerin ve TÜİK'in günah hanesine yazılacak. Çünkü yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede yaşıyoruz ve dinimizde kul hakkı ile ilgili birçok ayet-i kerime ve hadis-i şerif bulunmaktadır. Allah’ın huzuruna kul hakkı ile çıkmanın çok ağır bir vebali vardır. Böyle bir günahın Allah tarafından bağışlanması hak sahibinin affetmesi şartına bağlanmıştır. Hak sahibi hakkını almadıkça veya bu hakkından vazgeçmedikçe Allah kul hakkı yiyenin bu günahını af etmemektedir.
Türkiye Emekliler Derneğinin verilerine göre, ülkemizde 8 milyon 615 bin işçi emeklisi, 2 milyon 718 bin esnaf emeklisi ve 2 milyon 389 bin memur emeklisi olmak üzere 13 milyon 722 bin emekli bulunuyor. Buna bir de 2 milyon 700 bin dolayında memuru ekleyince rakam 16 milyon 500 bin kişiye ulaşıyor. Bunların bakmakla yükümlü olduğu nüfusu eklediğimizde ise rakam üç katına çıkabiliyor.
Şimdi soruyorum; bu kadar memur ve emeklinin ne kadarı TÜİK ve ülkeyi yönetenlere hakkını helal ediyor.
Vallahi ben ne ülkeyi yönetenlerin, ne de TÜİK'in yerinde olmak isterim. Çünkü bu hakkı kesinlikle ödeyemezler.
Ha bu arada enflasyon rakamları açıklanınca bende şöyle çarşı-pazar bir tur atayım, TÜİK ve ENAG’ın enflasyon rakamları belli, acaba vatandaşın enflasyonu yüzde kaç bir nabız yoklayayım dedim ve birkaç pazar, birkaç işyeri son olarak da alışveriş merkezi gezip vatandaşa enflasyonu yüzde kaç hissettiklerini sordum.
Ama önce ben kendi hissettiğim rakamı söyleyeyim; yüzde 180. Ben çok mu yüksek düşündüm derken, vatandaştan gelen en düşük rakam yüzde 200 oldu. Ortalama rakam ise yüzde 230 dolayında idi.
DOĞU VE GÜNEYDOĞU MUTSUZ
Hani bir söz vardır, ‘bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir’ diye. TÜİK’de zaman zaman doğru istatistikleri paylaşabiliyor. Onlardan biri de ‘Türkiye’nin en mutsuz şehirleri’ araştırmasıydı. TÜİK bu kez hepimizin bildiği bir gerçeği ilan etmiş oldu. Bu ilanı da yerel seçim öncesi milliyetçiliğin tavan yaptığı bir döneme denk getirdi. Hadi sırasına göre bakalım Türkiye'nin en mutsuz şehirleri hangileri imiş.
Diyarbakır; mutsuzların il nüfusuna oranı yüzde 24,75, Tunceli; mutsuzların il nüfusuna oranı yüzde 24,2, Şanlıurfa; mutsuzların il nüfusuna oranı yüzde 21,04, Mardin; mutsuzların il nüfusuna oranı yüzde 18,38, Muş; mutsuzların il nüfusuna oranı yüzde 18,34, Bitlis; mutsuzların il nüfusuna oranı yüzde 17,93, Batman; mutsuzların il nüfusuna oranı yüzde 17,16, Osmaniye; mutsuzların il nüfusuna oranı yüzde 16,91, Ağrı; mutsuzların il nüfusuna oranı yüzde 16,42, Kars; mutsuzların il nüfusuna oranı yüzde 15,74.
Doğu ve Güneydoğu tarih boyunca her alanda ihmal edildi. Üzerine bir de onlarca siyasi oyun oynandı. Yetmezmiş gibi 40 yıldır devam eden çatışmalı bir süreç yaşanıyor. Gerçek anlamda yatırım yok, iş- aş yok. Üstüne üstlük bir de enflasyon canavarı insanların elindekini-avucundakini yutup bitiriyor.
Şimdi tüm bunlara rağmen insanlar nasıl mutlu olsun, nasıl gülsün, nasıl gelecek kaygısı taşımasın, nasıl biran önce bir yolunu bulup ülkeden kaçmasın, nasıl asık suratlı dolaşmasın, nasıl asabi olmasın.
Sevgiyle kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan AKKAR
KUL HAKKI VE MUTSUZLUK…
Ülkemizin son yıllardaki en önemli sorunu enflasyon canavarı… Gerçi bu canavar hep vardı, ama hiç böylesine de canavarlaşmamıştı. Ayrıca sakın ola-ki bu canavarı masallardaki canavarla karıştırmayın. Bu canavar öyle bir canavar ki, elimizi uzattığımız her yerde karşımıza çıkıp cebimizi boşaltıyor, bir vampir misali kanımızı emdikçe emiyor.
Ülkenin en tartışmalı kurumu Türkiye İstatistik Kurumu, yani namı değer (TÜİK) enflasyon verilerini açıkladı. TÜİK’e göre Aralık ayı enflasyonu yüzde 2,93, bağımsız bilim insanlarının oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubuna (ENAG) göre ise Aralık ayı enflasyonu yüzde 4,12. Yıllık bazda TÜİK enflasyonu yüzde 64,77, ENAG yüzde 127,21 olarak açıkladı.
İki kurumun açıkladığı rakamlar arasında uçurum var. Kaldı ki, TÜİK’in açıkladığı rakamlar memur ve memur emeklisi ile SSK ve Bağkur emeklisinin maaşını belirledi. Buna göre memur ve memur emeklisinin alacağı enflasyon farkı dahil zam oranı yüzde 49,25, SSK ve Bağkur emeklisinin alacağı maaş zammı ise yüzde 37,57 olacak.
Peki bu iki kurum arasındaki fark ne olacak? O da ülkeyi yönetenlerin ve TÜİK'in günah hanesine yazılacak. Çünkü yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede yaşıyoruz ve dinimizde kul hakkı ile ilgili birçok ayet-i kerime ve hadis-i şerif bulunmaktadır. Allah’ın huzuruna kul hakkı ile çıkmanın çok ağır bir vebali vardır. Böyle bir günahın Allah tarafından bağışlanması hak sahibinin affetmesi şartına bağlanmıştır. Hak sahibi hakkını almadıkça veya bu hakkından vazgeçmedikçe Allah kul hakkı yiyenin bu günahını af etmemektedir.
Türkiye Emekliler Derneğinin verilerine göre, ülkemizde 8 milyon 615 bin işçi emeklisi, 2 milyon 718 bin esnaf emeklisi ve 2 milyon 389 bin memur emeklisi olmak üzere 13 milyon 722 bin emekli bulunuyor. Buna bir de 2 milyon 700 bin dolayında memuru ekleyince rakam 16 milyon 500 bin kişiye ulaşıyor. Bunların bakmakla yükümlü olduğu nüfusu eklediğimizde ise rakam üç katına çıkabiliyor.
Şimdi soruyorum; bu kadar memur ve emeklinin ne kadarı TÜİK ve ülkeyi yönetenlere hakkını helal ediyor.
Vallahi ben ne ülkeyi yönetenlerin, ne de TÜİK'in yerinde olmak isterim. Çünkü bu hakkı kesinlikle ödeyemezler.
Ha bu arada enflasyon rakamları açıklanınca bende şöyle çarşı-pazar bir tur atayım, TÜİK ve ENAG’ın enflasyon rakamları belli, acaba vatandaşın enflasyonu yüzde kaç bir nabız yoklayayım dedim ve birkaç pazar, birkaç işyeri son olarak da alışveriş merkezi gezip vatandaşa enflasyonu yüzde kaç hissettiklerini sordum.
Ama önce ben kendi hissettiğim rakamı söyleyeyim; yüzde 180. Ben çok mu yüksek düşündüm derken, vatandaştan gelen en düşük rakam yüzde 200 oldu. Ortalama rakam ise yüzde 230 dolayında idi.
DOĞU VE GÜNEYDOĞU MUTSUZ
Hani bir söz vardır, ‘bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir’ diye. TÜİK’de zaman zaman doğru istatistikleri paylaşabiliyor. Onlardan biri de ‘Türkiye’nin en mutsuz şehirleri’ araştırmasıydı. TÜİK bu kez hepimizin bildiği bir gerçeği ilan etmiş oldu. Bu ilanı da yerel seçim öncesi milliyetçiliğin tavan yaptığı bir döneme denk getirdi. Hadi sırasına göre bakalım Türkiye'nin en mutsuz şehirleri hangileri imiş.
Diyarbakır; mutsuzların il nüfusuna oranı yüzde 24,75, Tunceli; mutsuzların il nüfusuna oranı yüzde 24,2, Şanlıurfa; mutsuzların il nüfusuna oranı yüzde 21,04, Mardin; mutsuzların il nüfusuna oranı yüzde 18,38, Muş; mutsuzların il nüfusuna oranı yüzde 18,34, Bitlis; mutsuzların il nüfusuna oranı yüzde 17,93, Batman; mutsuzların il nüfusuna oranı yüzde 17,16, Osmaniye; mutsuzların il nüfusuna oranı yüzde 16,91, Ağrı; mutsuzların il nüfusuna oranı yüzde 16,42, Kars; mutsuzların il nüfusuna oranı yüzde 15,74.
Doğu ve Güneydoğu tarih boyunca her alanda ihmal edildi. Üzerine bir de onlarca siyasi oyun oynandı. Yetmezmiş gibi 40 yıldır devam eden çatışmalı bir süreç yaşanıyor. Gerçek anlamda yatırım yok, iş- aş yok. Üstüne üstlük bir de enflasyon canavarı insanların elindekini-avucundakini yutup bitiriyor.
Şimdi tüm bunlara rağmen insanlar nasıl mutlu olsun, nasıl gülsün, nasıl gelecek kaygısı taşımasın, nasıl biran önce bir yolunu bulup ülkeden kaçmasın, nasıl asık suratlı dolaşmasın, nasıl asabi olmasın.
Sevgiyle kalın.