Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Koruculardan sonra muhtarlar mı?

Yazının Giriş Tarihi:
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.10.2024 13:32

Yüzlerce yıldan bu yana ülkenin en önemli sorunu olan Kürt sorunu; demokrasi, hukuk, temel hak ve özgürlükler kapsamında bir türlü çözülemeyince tarihin her döneminde acı, gözyaşı, bitmek tükenmek bilmeyen ölümler ve ülke kaynaklarının yok yere heba olmasına neden oldu ve oluyor.

Tarih boyunca ortaya konulan inkara dayalı yanlış politikalar sonuç vermeyince, zaman zaman ortaya çıkan bazı bürokrat ve politikacıların çözüme yönelik attığı veya atmaya çalıştığı cesur adımlar, sorundan nemalanan çevreler tarafından her seferinde ya engellendi, ya provokatif olaylarla önüne set çekildi, ya da siyasi gelecek uğruna feda edildi.

Bu sorunun çözümsüzlüğü nedeniyle maalesef 1984’ten bu yana Doğu ve Güneydoğu’dan başlayan çatışmalı süreç, ne yazık ki ülke geneline yayıldı. Daha önce iç mesele olarak görünen sorun, bir dünya sorunu haline dönüştü. Doğal olarak çözülemeyen sorunun ortaya çıkardığı birçok sonuçta halen orta yerde duruyor. Bunlardan en önemlisi 12 Eylül Askeri Darbesidir. Bu darbe ile binlerce Kürt işkenceden geçildi. Darbenin ortaya koyduğu anayasa ise, bugünün baş ağrısı oldu. Görünen o ki, parça parça değiştirilerek daha uzun yıllar baş ağrısı olmaya da devam edeceğe benziyor.

Yine bu darbenin ortaya çıkardığı en ağır sonuçlardan biri de çatışmalı sürecin başlamasına milat olmasıdır. Çatışmalarla birlikte her kesimin dile getirdiği gibi binlerce insan öldü, milyarlarca dolar kaynak harcandı, en önemlisi de Türkler ve Kürtler arasında sürekli olarak makasın açılmasına ortam yaratıldı. Ülkeyi yönetenler veya yönetenleri yönlendirenler, sürekli olarak çözüm yerine başka yol ve yöntemleri denemeye kalkıştığı içinde sorun içinden çıkılmaz bir yumak halini aldı.

Bölgede örgütü yok etmek için oluşturulan Geçici veya Gönüllü Köy Koruculuğu sistemi de bu karmaşadan bir tanesidir. Geçici veya Gönüllü Köy Koruculuğu sistemi, örgütle mücadele kapsamında 1985'ten bu yana uygulanıyor. Doğu ve Güneydoğu’da 47 bin 510 geçici, 21 bin 700 gönüllü korucu görev yapıyor.

Geçtiğimiz yılın sonunda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, geçici köy korucusu dernek başkanları ve korucu başlarıyla Ankara’da bir toplantı yaptı. Medyaya yansıyan bilgilere göre Bakan Soylu, geçici köy korucularının statülerinin değişeceğini ve ‘kalıcı korucu’ olacaklarını, en önemlisi de koruculara ağır silah verileceğini söylemişti. Yine 5 bin dolayında yeni korucu alınacağı da medyaya sızmıştı.

1990’lı yıllardan beri Doğu ve Güneydoğu’da gazetecilik yapan biri olarak, korucuların ve koruculuk sistemindeki yanlışlara şahitlik ettim. Korucu başı veya korucuların, elinde bulundurdukları silahın gücüyle onlarca suç işlediğini ve bireysel çıkarları için insanlara eziyet ettiğini defalarca gördüm.

Sanırım devletin güncel olmayan rakamları bile durumun vahametini göstermeye yetiyor. İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre, 1985'ten 1997'ye kadar görevde ihmal, yardım ve yataklık, adam öldürme, dolandırıcılık, kadın kaçırmak, ırza geçmek, uyuşturucu madde, silah ve mühimmat kaçakçılığı, büyük ve küçükbaş hayvan çalmak, mesken masuniyeti ihlali, köy ve aşiretler arası çatışmaya girmek, terör, asayişe müessir, zabıtanın takibini gerektiren ve kaçakçılık olayları kapsamına giren suçları işleyen toplam 23 bin 817 geçici köy korucusunun görevine son verildiği kayıtlara geçmiş.

İnsan Hakları Derneği’nin koruculuk sistemine yönelik raporuna göre ise, 1990'dan bu yana 183 kişi, köy korucuları tarafından öldürüldü, 259 kişi ise yaralandı. 2009’da Mardin'in Mazıdağı ilçesi Bilge Köyü’nde 7’si çocuk 44 kişinin öldürüldüğü katliamı gerçekleştirenlerin korucu olduğunu göz önünde bulundurursak sistemin başarılı olup-olmadığını söylememiz mümkün olacaktır.

Geçtiğimiz günlerde, Mersin’in Mezitli ilçesine bağlı Cemilli Köyü Muhtarı,  bazı köylüler hakkında, ‘FETÖ, PKK, DHKP-C üyesi oldukları ve Cumhurbaşkanı’na hakaret ettikleri’ iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Köylüler ise Muhtarı, akşamları gizlice kapılarını dinlemekle ve muhtarlık seçimindeki husumetten dolayı suçladı.

Şimdi akıllara, 1980 ve 1990’lı yıllarda korucularla yapılmak istenen ‘muhtarlarla mı yapılmak isteniyor’ sorusu geliyor. Korucularla ilgili tecrübe önümüzde, muhtarlarla ilgili durumu ise önümüzdeki yıllarda görmemiz mümkün olacaktır.

Fakat sokaktaki vatandaş, koruculuk sisteminde olduğu gibi muhtarlarla yapılmak istenenin de sadece insanlar arasındaki kutuplaşmayı derinleştireceğinden endişe ediliyor.

Sevgiyle kalın.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.