olay reklam sol
ufuklar koleji sol
Şanlıurfa
03 Ekim, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    34.07
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2733.2
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57623.74$
olay köşe yazısı üstü

Kâfir hakları

24 Ağustos 2022, Çarşamba 10:44

Muhterem Kardeşlerim…

“Bir kâfirin, bir Müslüman’a hakkı geçince, dünyadayken helâlleşmezse, âhirette o Müslüman, kâfirin küfrünü yükleneceği için doğru Cehenneme gider” deniyor.

Efendim;

Cenab-ı Hak, kâfirin hakkını herhangi bir şekilde vermekten âciz değildir. Kâfirin hakkı için Müslüman’ı Cehenneme atmaz, kâfiri de Cennete sokmaz. Kâfirin azabını hakkı kadar hafifletebilir veya başka şekilde hakkını verir. Hiç kimse mağdur olmaz.

Kul hakkı affolmaz mı?

Kul hakkı, başkasına ait bir alacaktır. Cenab-ı Hak, kendine karşı işlenenleri affedebilir, ama başkasına işlenen günahların sahipleri, bundan haklarını isterler. Onun için kul hakkının dinimizde önemi büyüktür. Kişi, şehit olursa, âhirette hak sahipleri şehitten alacaklarını isterler. Onların haklarını vermedikçe Cennete giremez. Denizde şehit olan müminin borçlarını Allahü Teâlâ kendi üzerine alır. Hak sahiplerine, borçlu adına O verir.

Bir Hadis-i Şerif:

“Deniz savaşında şehit olanın, bütün günahları, hattâ kul hakları da affolur.” [İbni Mace]

Bunu kara şehidinde de yapar mı? Onun rahmeti boldur, onu da yapabilir. Hattâ şehit olmayanları da âhirette helâlleştirecektir. Hakkını helâl edene Cennette köşkler verecektir. Önemli olan imanlı ölmektir. Burada imandan kasıt doğru imandır. Doğru iman, Ehl-i Sünnet Vel Cemaat itikadıdır.

Hakkını helâl etmek

Bir kimse hakkını helal ettiğınde, “helal ettim” demekle o zamana kadar olan haklarını helal etmiş olur. Aradan bir müddet geçtikten sonra, sana hakkımı helal etmiyorum dediğinde ise, helal ettiği günden itibaren olan haklarını helal etmemiş olur. Eski kararından vazgeçemez.

Beddua eden kişinin ahirette hak talebi

Hakkı kadar beddua etmişse hak talebinde bulunamaz. Daha fazla etmişse, bu sefer öteki hak talebinde bulunur.

Bir insan diğer bir insana sıkıntı veriyor ve bu sıkıntı gören insan hiç karşılık vermiyor, yalnız kalbinde sıkıntı veren kişiye karşı kırıklık hissederse, bu sıkıntı veren kişinin dünyada başına bela da gelebilir ve ahirette de, ne kadar alacağı varsa o kişiye verir.

İslam Âlimleri fitne çıkacaksa, kalb kırılacaksa, darılma olacaksa, o zaman genel helalleşme olmalıdır diyorlar. Konu iyi anlaşılsın diye ağır örnekler verelim:

Mesela, “Evinize geldiğimde, siz çay yaparken özel defterlerini karıştırdım, sırlarını hep okudum, hakkını helal et” dese, teşekkür edersiniz ama, kendi kendinize olsun, “Bu da yapılır mıydı?” diyebilirsiniz. Onun için genel bir helalleşme iyi olur. Özelleri söylemek zor olur.

Bize herhangi bir şey ikram eden kimsenin o ikramını kabul etmekle bize hakkı geçmez. Ancak az da olsa beraber bulunduğumuz kimselerle sık sık helalleşmek iyi olur. İyilik edenlere de teşekkür etmelidir!

Şahsımıza yapılan kötülükleri, haksızlıkları affetmemiz çok iyi olur. Haklı olduğumuzu savunmaya girmemiz faydasız ve lüzumsuzdur.

Hakkını, mümin-kâfir, herkese helal etmek caiz ve iyidir. Ahirette karşılık olarak çok sevap verilir.

Kalben değil de, sözle hakkını helal eden, helal etmiş olur.

Biri hakkını helal etse, sonra vazgeçse, vazgeçtiğini bize bildirmezse, ahirette yine hak talebinde bulunamaz. Bildirse bile bulunamaz.

Arkadaşıma, “Hakkını helal et” dedim. “Estagfirullah” dedi. “Helal ettim” veya “Helâl olsun” demedikçe helâl etmiş olmaz.

Biz arabanın yanından ayrılınca, çocuklar arabayı temizliyor. Para vermezsek hak geçmez ise de, vermek iyi olur.

İstemeden, yükümüzü taşıyana, para vermezsek, istemediğinizi bildirdiğiniz halde, taşırsa hak geçmez. Ses çıkarmazsak, hakkı olur.

Evin altındaki atölye gürültülüdür. Şikayete hakkınız var. Ancak, fitneye sebep olmamalı.

Kuyrukta hastalar varken birini içeri almakla, hastalara zaman vaad edilmemiş ise, hak geçmez. Mecbur olmadıkça böyle yapılmamalı.

Bahçemize giren tavukları zehirlesek, hak geçer. Bahçeyi muhafaza etmek gerekir.

Mütehassıs olmayan bir doktor, hastaya cerrahi müdahale etse, hastaya eziyet verse, sakat bıraksa, kul hakkı geçer.

Bir kimsenin hakkını yemek, kandırmak ona zulüm olur. Zulüm ise haramdır, büyük günahtır. Gayrimüslime zulmetmenin, Müslüman’a zulmetmekten daha kötü olduğu Dürr-ül Muhtar ve diğer muteber kitaplarda yazılıdır.

K. Saadetteki Hadis-i Şerifte, “Satılan bir şeyin kusurunu gizlemek helal değildir. O kusuru bilip söylememek de kimseye helal değildir” buyuruldu. Yine aynı kitapta, buğdayın yaş kısmını çuvalın iç tarafına koyan bir satıcıya Peygamber Efendimizin, “Yaş kısmını niçin saklayıp göstermiyorsun? Hile yapan bizden değildir” buyurulduğu bildiriliyor.

Erbain-i Selmani kitabında, “Bir şeyi aldatarak pahalı satmak veya ucuza almak faiz olur, haram olur” ve “Satılan şeyin aybını ve satın alınan şeyin kıymetini gizleyerek aldatmak faiz olur, haram olur” buyuruldu.

Zaruret olmadan bir şey istemek haram olduğu gibi, ücretsiz olarak başkasına iş gördürmek de haramdır. Başkasının çocuğuna iş gördürmek daha büyük günahtır. (Hadika c.2, s.267)

İsteyerek iş yapan arkadaşla helalleşilir ise, ücretsiz iş yapması haram olmaz.

İhtiyaç hâlinde birinin malını almak caiz değildir

İhtiyaç hâlinde de kimsenin malına dokunmaya İslamiyet, izin vermemiştir. Zaruret hâlinde olan, yani bunalan kimse bile, başkasının hakkına dokunamaz. Aç kalan kimsenin, başkasının ekmeğini, izni olmaksızın yemesi caiz ise de, sonra kıymetini ödemesi gerekir. Onun aç olması, ölüm tehlikesinde bulunması, bir kimsenin kendi mülkündeki hakkının yok olmasına sebep olamaz. Zaruret hâlinde bile başkasından alınan malın ödenmesi gerekir. Zaruretlerin, yasak olan şeylerin yapılmasına sebep olmaları, kimsenin hakkının gitmesine sebep olamaz. (Mecelle Şerhi)

Haklı da olsa, hatta karşısındaki özür dilemese de hakkını helal etmek elbette çok faziletlidir.

Hadis-i Şerifte buyuruldu ki:

“Kıyamette bir münadi, ‘Ecri Allah’ın üzerinde olan ayrılsın, Cennete girsin’ der. ‘Bunlar kim?’ diye sorulunca, münadi, ‘İnsanları affedenlerdir’ der. Birçok kişi hesaba çekilmeden Cennete girer.” [İ. Ebiddünya]

Allahu Teâlâ cümlemizi dinen görevinin bilincinde olan kullarından eylesin. (Amin)

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum