Bir nehirin akışını durdurmak mümkün değildir.Ancak önüne set çekmek veya akış yönünü istediğiniz yöne çevirmek sizin elinizdedir...
Bakıldığında, zor gibi görünenin çetin bir mücadeleye aşıldığına çoğu zaman şahit olmuşuzdur.
Mesela kurtuluş savaşı!.. Kapitülasyonlarla engellenmiş,yanmış yıkılmış,her tarafı işgal edilmiş kurtlar sofrasında bir ülke düşünün.
Umutların tükenip,esarete bir inkıyadın söz konusu olduğu bir anda, ülkenin üstüne kabus gibi çöken kara bulutlar dağılıyor, solmaya yüz tutmuş umutlar yeniden yeşerip, Mehmet Akif'in; "Doğacaktır sana vad ettiği günler Hakk'ın Kim bilir belki yarın,belki yarından da yakın"dediği o beklenen özgürlük güneşi tüm haşmetiyle arz-ı endam ediyor.
Bir avuç vatan perverin başlatmış olduğu olağan üstü mücadele ve kutulma çabaları tüm ülke sathında yankı bulup,neredeyse esaretin Kader kabul edildiği o günlerde;yine o kahramanların önderliğinde ortaya çıkan milli bir şahlanışla darmadağın olan işgal güçleri, geldikleri gibi;geri gitmek zorunda kalıyorlar.
Burada bahse konu olan yüce Allah'ın insan oğlunun tasarrufuna terk ettiği Cuz-i kaderdir.Yoksa,İlahi tasarruftaki kaderi kimsenin değiştirip,tahrif etmeye gücü yetmez.
Kader deyip hiç bir şeyin yapılmaması kişiyi içinde bulunduğu kabuğu kıramayıp, onda var olan azmin körelmesine sebep olmaktan öte gitmez
Oysa yaşamın her alanında mücadele vardır.Hatta mücadele yaşamın ta kendisidir denilebilir.Biz istediğimiz her ne ise,elde etmek için mücadele edelim de; olacak işin sonu hayırlı ise; zaten Allah o yöndeki gayretimizi boşa çıkarmayacak tır.
Gelinlik kız gibi nazlıdır Kader.Almak için epey ter dökmek gerekir.Yahut yılanlarla,ejderhalarla korunan bir hazinedir.Ele geçirmek için evvela o yılanları öldürüp; ejderhaları alt etmelisiniz...
Her halükarda onun için uğraşı vermenin kaçınılmazlığı bilinen bir gerçektir.
Erzurumlu Emrah'ın bir kaleye benzetip, alınması zor bir güzeldir kader diyerek;onun bu konuda söylediği iki anlamlı dizeleriyle bu bahsi kapatalım.
"Güzel almak bir sarp kale
Ya alınır ya alınmaz"
