Suriye ve Irak'a sınır ötesi operasyonunun 2 yıl daha uzatılmasını öngören tezkere Meclis Başkanlığı'na sunuldu..!
Suriye ve Irak'a 2 yıl daha sınır ötesi operasyonla ilgili tezkere, CHP ve HADEP'in 'hayır' oylarına karşı; diğer partilerin 'evet' yönünde oy kullanmasıyla kabul edildi...
Böyle olunca, iktidar partisinin de bu durumu siyasi malzeme yapıp , kendi lehine çevirebilme çabaları kaçınılmaz oldu haliyle...
Şimdi burada birbirine her açıdan zıt iki siyasi partinin ortak bir akılda buluşmaları , onların birbirleriyle can ciğer kuzu sarması olacağı anlamına gelir mı; gelmez..!
Cumhur itifakına evet oylarıyla katılım sağlayan İYİ Parti'nin ; muhalifi olduğu partilere sırf' evet' yönünde oy kullanması,onlara tümüyle fikren, siyaseten katılabileceğı düşünülebilir mi?
Bu operesyonların terör örgütlerine karşı yapılacağı için, HADEP'in elbette dağdakileri; CHP'nin de bu operasyona katılacak Mehmetçiğini düşünmesi kadar normal bir şey olamaz.
Yani her iki partinin hayır yönünde oy kullanmaları tamamen kendi saflarında olanları koruma gayretleridir...Burada CHP'nin teröristleri değil; kendi askerlerini düşündüğü açıkça görülüyor...
Salt bu yüzden CHP suçlanacaksa; diğer partilerin de geçmişlerine bakıp, kendilerini gözden geçirmeleri gerekir...
Bazı konularda görülen lüzum üzerine, devletin bazı yetkililerinin; terörist başı Abdullah Öcalan'la görüşmeleri hala hafızalarda tüm tazeliğiyle duruyor. Mesela,19 Ekim 2009’da Kandil'den gelip; Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiyeye davul zurna ve havayı fişeklerle giriş yapan PKK'lara bakıp,burada hükümet yetkililerini suçlamak gibi bir lüksümüz olabilir mi? Mutlaka bize ters gelebilecek bu durumun , ülkemizin lehine atılacak bir adım olduğu kuşkusuz.Hiç bir devlet ve onu yönetenlerin, mecburiyet dışında teröristlere karşı müsamahakâr davranması mümkün değildir.
Şivan Perver'in ; devletin Kürt açılımı politikasına katkısı olsun diye Türkiye'ye davet edilmesi, yine ülkenin çıkarları için gelişen bir sürecin başarıya ulaşabilmesi içindi...
Şimdi bunlar oldu diye, devletin Şivan'la her konuda hemfikir olduğu veya onun siyasi düşüncelerine onay verebileceği düşünülebilir mi? Zaman zaman Mesut Barzani'nin ; Türkiye'ye gelip; devletin üst düzey yöneticileriyle görüştüğü olmamış mıydı?.. Gerektiği zaman Barzanin kulaklarını çekmesini de bilmiştir Türkiye... Şimdi kalkıp,Şivan Perver ve Barzani'yi bizat davet eden Erdoğanı; bu daveti yüzünden suçlayıcı söylemlerle yıpratmanın bir mantığı olabilir mi? Veya Millet İtifakının iki partisi, böyle bir aykırılık içine girdiler diye, ortaklıkları zarar görür mü?
Bazen diplomatik nedenlerle, Türkiye ile Yunanistanın da bir araya geldiği olmuyor mu?..Böyle olunca, iki ülke şimdi birbirine dost mu oluyor!Yahut Erdoğan'ın, Politik konjonktür nedeniyle Putin'le sık sık bir araya gelmesi ,onların gerçek anlamda dost olduklarını söylemek kendi kendimizi kandırmak olmaz mı? Rusyanın; fırsat bulsa Türkiye'yi bir karış suda boğabileceğini tahmin etmek zor değil;ama ülke çıkarları söz konusu oldu mu düşman ülkelerle yan yana gelebilmenin bir zorunluk olduğu bilinmelidir.
En basiti, ayrı futbol takımlarını tutan fanatiklerin, milli maçlarda bir araya gelip;aynı tezahüratı yapmaları buna küçük bir örnektir.
Her ülkenin yetkilileri diplomatik çıkarlar için bir yerlerde buluşup, görüş alışverişinde bulunmaları kadar doğal bir şey yoktur.
Bence bu tür şeylere kafa yorup, spekülasyonlar denizinde kulaç atacağımıza,bu ülkeyi nasıl istenen seviyeye yükseltiriz buna kafa yoralım .
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa Kaplan
İZAFİYET
Suriye ve Irak'a sınır ötesi operasyonunun 2 yıl daha uzatılmasını öngören tezkere Meclis Başkanlığı'na sunuldu..!
Suriye ve Irak'a 2 yıl daha sınır ötesi operasyonla ilgili tezkere, CHP ve HADEP'in 'hayır' oylarına karşı; diğer partilerin 'evet' yönünde oy kullanmasıyla kabul edildi...
Böyle olunca, iktidar partisinin de bu durumu siyasi malzeme yapıp , kendi lehine çevirebilme çabaları kaçınılmaz oldu haliyle...
Şimdi burada birbirine her açıdan zıt iki siyasi partinin ortak bir akılda buluşmaları , onların birbirleriyle can ciğer kuzu sarması olacağı anlamına gelir mı; gelmez..!
Cumhur itifakına evet oylarıyla katılım sağlayan İYİ Parti'nin ; muhalifi olduğu partilere sırf' evet' yönünde oy kullanması,onlara tümüyle fikren, siyaseten katılabileceğı düşünülebilir mi?
Bu operesyonların terör örgütlerine karşı yapılacağı için, HADEP'in elbette dağdakileri; CHP'nin de bu operasyona katılacak Mehmetçiğini düşünmesi kadar normal bir şey olamaz.
Yani her iki partinin hayır yönünde oy kullanmaları tamamen kendi saflarında olanları koruma gayretleridir...Burada CHP'nin teröristleri değil; kendi askerlerini düşündüğü açıkça görülüyor...
Salt bu yüzden CHP suçlanacaksa; diğer partilerin de geçmişlerine bakıp, kendilerini gözden geçirmeleri gerekir...
Bazı konularda görülen lüzum üzerine, devletin bazı yetkililerinin; terörist başı Abdullah Öcalan'la görüşmeleri hala hafızalarda tüm tazeliğiyle duruyor. Mesela,19 Ekim 2009’da Kandil'den gelip; Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiyeye davul zurna ve havayı fişeklerle giriş yapan PKK'lara bakıp,burada hükümet yetkililerini suçlamak gibi bir lüksümüz olabilir mi? Mutlaka bize ters gelebilecek bu durumun , ülkemizin lehine atılacak bir adım olduğu kuşkusuz.Hiç bir devlet ve onu yönetenlerin, mecburiyet dışında teröristlere karşı müsamahakâr davranması mümkün değildir.
Şivan Perver'in ; devletin Kürt açılımı politikasına katkısı olsun diye Türkiye'ye davet edilmesi, yine ülkenin çıkarları için gelişen bir sürecin başarıya ulaşabilmesi içindi...
Şimdi bunlar oldu diye, devletin Şivan'la her konuda hemfikir olduğu veya onun siyasi düşüncelerine onay verebileceği düşünülebilir mi? Zaman zaman Mesut Barzani'nin ; Türkiye'ye gelip; devletin üst düzey yöneticileriyle görüştüğü olmamış mıydı?.. Gerektiği zaman Barzanin kulaklarını çekmesini de bilmiştir Türkiye... Şimdi kalkıp,Şivan Perver ve Barzani'yi bizat davet eden Erdoğanı; bu daveti yüzünden suçlayıcı söylemlerle yıpratmanın bir mantığı olabilir mi? Veya Millet İtifakının iki partisi, böyle bir aykırılık içine girdiler diye, ortaklıkları zarar görür mü?
Bazen diplomatik nedenlerle, Türkiye ile Yunanistanın da bir araya geldiği olmuyor mu?..Böyle olunca, iki ülke şimdi birbirine dost mu oluyor!Yahut Erdoğan'ın, Politik konjonktür nedeniyle Putin'le sık sık bir araya gelmesi ,onların gerçek anlamda dost olduklarını söylemek kendi kendimizi kandırmak olmaz mı? Rusyanın; fırsat bulsa Türkiye'yi bir karış suda boğabileceğini tahmin etmek zor değil;ama ülke çıkarları söz konusu oldu mu düşman ülkelerle yan yana gelebilmenin bir zorunluk olduğu bilinmelidir.
En basiti, ayrı futbol takımlarını tutan fanatiklerin, milli maçlarda bir araya gelip;aynı tezahüratı yapmaları buna küçük bir örnektir.
Her ülkenin yetkilileri diplomatik çıkarlar için bir yerlerde buluşup, görüş alışverişinde bulunmaları kadar doğal bir şey yoktur.
Bence bu tür şeylere kafa yorup, spekülasyonlar denizinde kulaç atacağımıza,bu ülkeyi nasıl istenen seviyeye yükseltiriz buna kafa yoralım .