Siyaseti iyice karıştıran bir mahkeme kararı herkesin aklına aynı soruyu getirmiş olmalı; "Saraçhane Meydanında tarih tekerrür eder mi?.."
Erdoğan'ı 20 yıl önce aynı meydanda şiir okuduğu gerekçesiyle "mağdur" konumuna getiren mahkeme kararının bir benzeri Ekrem İmamoğlu'nu da zirveye taşır mı acaba?..
Şüphesiz farklı gerekçelerle ceza alsalar da, yargının bağımsızlığı, egemenliği ve tüm bunlara kamuoyunun bakışı açısından da çok farklı ve tartışmalı bir döneme geldi İmamoğlu davası...
AKP karşıtı davalarda yargılananların ağır cezalara çarptırıldığı, özellikle CHP'lilerin çok yüksek tazminat davalarına mahkûm edildiği ve bu arada iktidara ters gelen bazı yargı mensuplarının da İstanbul'dan başka kentlere tayin edildiğine ilişkin haberler, "yargı siyasetin baskısı altında" iddialarını sürekli gündemde tuttu...
İşte İmamoğlu davasına bakan bir hâkimin Samsun'a gönderildiği tartışılırken, önceki gün İBB Başkanına 2 yıl 7 ay hapis cezası veren hâkimin bazı AKP'lilerle fotoğraflarının sosyal medyaya yansıması, savcının ise AKP'li bir belediye başkanının yeğeni olması da hem "yargı siyasallaşıyor" tartışmalarını yükseltti, hem de İmamoğlu davasının "siyasi" olduğu yolundaki iddiaları yoğunlaştırdı...
Tüm bunlar siyasetin hukuku yönlendirdiğine ilişkin tartışmalar ama; asıl soru, İmamoğlu'na verilen siyasi yasak cezası çok yaşamsal bir seçim atmosferine girilecek olan 2023'te, acaba siyasetin gidişatını nasıl yönlendirecek?..
Bu sorunun yanıtı için İmamoğlu duruşmasından önceki siyasi ortama, özelikle CHP ve Millet İttifakı içindeki beklentilere bakmak gerekiyor...
SİYASETTE SAVRULMA DÖNEMİ...
2019 seçimlerinde 800 bin oy farkıyla AKP'nin 20 yıllık yerel iktidarına son veren Ekrem İmamoğlu, koltuğuna oturduğundan itibaren (metro, otobüs alımı ve taksi meselesi gibi) yatırım engellemeleri ve soruşturmalarla baş başa bırakıldı...
İBB Başkanı giderek büyütülen kıskaçla uğraşırken, Karadeniz gezisine götürdüğü bazı AKP yandaşı gazetecilere ve sonrasında bu geziyi savunduğu için kendisine yönelik tepkiler yoğunlaşmış ve popülaritesi de darbe almıştı...
İşte bu sırada sosyal medyada Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş daha çok konuşulurken, CHP'liler ise Kılıçdaroğlu adı üzerinde yoğunlaşarak kamuoyu oluşturdular...
Millet İttifakı'ndan çok, CHP içinde yoğunlaşan "aday kim olsun" tartışmaları Altılı Masa'yı da kilitlemişken, ortaya çıkan belirsizlik muhalefet tabanı açısından yılgınlık ve umutsuzluk da yarattı...
İşte bu dönemde, Millet İttifakı'ndaki aday belirsizliği kitleleri yormaya başlarken, özellikle Kılıçdaroğlu'nun adaylığı beklentisine giren AKP'nin de yükselişe geçtiği öne sürüldü...
Ülkenin ekonomik çıkmazda olduğu, hayat pahalılığının sosyal çöküntüye yol açtığı bir kriz döneminde, iktidar partisi nasıl yükselir sorusu elbette haklı ama, unutulmasın ki burası (her travmayı kolaylıkla unutuveren) duyarsızlıklar ülkesi Türkiye!!!
İşte İmamoğlu'na, YSK üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla verilen ağır ceza, her açıdan bunalım yaşayan Türkiye siyasetini dünden itibaren sadece belirsizliğe değil, sürprizlere de sürüklemeye başladı ki, Saraçhane mitinglerinden sonra artık siyasette her şeyin olabileceği kaotik bir döneme de girilmiş oldu...
BU DAVA KAOSUN HABERCİSİ!..
Başta Bülent Turan olmak üzere AKP'liler, "İmamoğlu davasında politik baskı var" iddiasına şiddetle karşı çıkarken, İBB Başkanına verilen siyasi yasak cezası farklı gelişmelere, sürprizlere ve sonuçlara da gebe...
İktidar davaya gerçekten müdahale ettiyse, "İstinaf ve Yargıtay cezayı onaylar" iddiasını öne çıkartan tezin dayanağı da bellidir;
AKP, rakiplerden biri olan İmamoğlu'nu 2 yıl 7 ay hapis cezasıyla durup dururken mağdur konumuna getirerek, güçlendirme gafletine düşmeyeceğine göre, ne bekleniyor acaba iktidar cenahında?..
Yargı kararının (mahkemelerdeki yoğunluğa rağmen) pek görülmemiş biçimde hızlıca onaylayacağını, bu şekilde hem İmamoğlu'nu saf dışı bırakmayı hem de Meclis çoğunluğu üzerinden İBB'yi ele geçirerek (bir taşla iki kuş) vurabileceğini mi düşünüyor AKP?..
Yargı üzerindeki tartışmaların yoğunlaştığı bir dönemde, böyle bir hesap için "olur mu olur" yaklaşımı ne yazık ki öne çıkarken; bu teze karşı çıkanlar, (hem de yargının siyasallaştığından yakınanlar) "o halde son mahkeme kararıyla neden bir mağduriyet algısı yaratıldı ki" sorusuna nasıl bir yanıt verecekler acaba?..
İmamoğlu'nun bu kadar ağır bir cezaya çarptırılmasında siyasi mühendisliğin bir etkisi varsa; anlaşılıyor ki gidişat bu cezayla da kalmayacak gibi!!!
Millet İttifakı; İmamoğlu'na verilen cezanın, (mağduriyet üzerinden can simidi mi yoksa, iktidarın 2023 planı üzerinden bir kıskaç mı) olduğu konusunda umut ya da tehlike çelişkisinde bocalayacaksa, herhalde tedbirini de alacaktır... Çünkü bu davanın gidişatı; AKP'nin hukuk ve demokrasi açısından daha çok tartışılacağı, Millet İttifakı içindeki pazarlıkların daha da artacağı ve CHP içindeki egemenlik mücadelesinin ise iyice öne çıkacağı bir siyasi kaosun çok sert bir habercisidir!..
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mehmet Faraç
İmamoğlu'na can simidi mi, kıskaç mı?..
16 Aralık 2022 Cuma
Siyaseti iyice karıştıran bir mahkeme kararı herkesin aklına aynı soruyu getirmiş olmalı; "Saraçhane Meydanında tarih tekerrür eder mi?.."
Erdoğan'ı 20 yıl önce aynı meydanda şiir okuduğu gerekçesiyle "mağdur" konumuna getiren mahkeme kararının bir benzeri Ekrem İmamoğlu'nu da zirveye taşır mı acaba?..
Şüphesiz farklı gerekçelerle ceza alsalar da, yargının bağımsızlığı, egemenliği ve tüm bunlara kamuoyunun bakışı açısından da çok farklı ve tartışmalı bir döneme geldi İmamoğlu davası...
AKP karşıtı davalarda yargılananların ağır cezalara çarptırıldığı, özellikle CHP'lilerin çok yüksek tazminat davalarına mahkûm edildiği ve bu arada iktidara ters gelen bazı yargı mensuplarının da İstanbul'dan başka kentlere tayin edildiğine ilişkin haberler, "yargı siyasetin baskısı altında" iddialarını sürekli gündemde tuttu...
İşte İmamoğlu davasına bakan bir hâkimin Samsun'a gönderildiği tartışılırken, önceki gün İBB Başkanına 2 yıl 7 ay hapis cezası veren hâkimin bazı AKP'lilerle fotoğraflarının sosyal medyaya yansıması, savcının ise AKP'li bir belediye başkanının yeğeni olması da hem "yargı siyasallaşıyor" tartışmalarını yükseltti, hem de İmamoğlu davasının "siyasi" olduğu yolundaki iddiaları yoğunlaştırdı...
Tüm bunlar siyasetin hukuku yönlendirdiğine ilişkin tartışmalar ama; asıl soru, İmamoğlu'na verilen siyasi yasak cezası çok yaşamsal bir seçim atmosferine girilecek olan 2023'te, acaba siyasetin gidişatını nasıl yönlendirecek?..
Bu sorunun yanıtı için İmamoğlu duruşmasından önceki siyasi ortama, özelikle CHP ve Millet İttifakı içindeki beklentilere bakmak gerekiyor...
SİYASETTE SAVRULMA DÖNEMİ...
2019 seçimlerinde 800 bin oy farkıyla AKP'nin 20 yıllık yerel iktidarına son veren Ekrem İmamoğlu, koltuğuna oturduğundan itibaren (metro, otobüs alımı ve taksi meselesi gibi) yatırım engellemeleri ve soruşturmalarla baş başa bırakıldı...
İBB Başkanı giderek büyütülen kıskaçla uğraşırken, Karadeniz gezisine götürdüğü bazı AKP yandaşı gazetecilere ve sonrasında bu geziyi savunduğu için kendisine yönelik tepkiler yoğunlaşmış ve popülaritesi de darbe almıştı...
İşte bu sırada sosyal medyada Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş daha çok konuşulurken, CHP'liler ise Kılıçdaroğlu adı üzerinde yoğunlaşarak kamuoyu oluşturdular...
Millet İttifakı'ndan çok, CHP içinde yoğunlaşan "aday kim olsun" tartışmaları Altılı Masa'yı da kilitlemişken, ortaya çıkan belirsizlik muhalefet tabanı açısından yılgınlık ve umutsuzluk da yarattı...
İşte bu dönemde, Millet İttifakı'ndaki aday belirsizliği kitleleri yormaya başlarken, özellikle Kılıçdaroğlu'nun adaylığı beklentisine giren AKP'nin de yükselişe geçtiği öne sürüldü...
Ülkenin ekonomik çıkmazda olduğu, hayat pahalılığının sosyal çöküntüye yol açtığı bir kriz döneminde, iktidar partisi nasıl yükselir sorusu elbette haklı ama, unutulmasın ki burası (her travmayı kolaylıkla unutuveren) duyarsızlıklar ülkesi Türkiye!!!
İşte İmamoğlu'na, YSK üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla verilen ağır ceza, her açıdan bunalım yaşayan Türkiye siyasetini dünden itibaren sadece belirsizliğe değil, sürprizlere de sürüklemeye başladı ki, Saraçhane mitinglerinden sonra artık siyasette her şeyin olabileceği kaotik bir döneme de girilmiş oldu...
BU DAVA KAOSUN HABERCİSİ!..
Başta Bülent Turan olmak üzere AKP'liler, "İmamoğlu davasında politik baskı var" iddiasına şiddetle karşı çıkarken, İBB Başkanına verilen siyasi yasak cezası farklı gelişmelere, sürprizlere ve sonuçlara da gebe...
İktidar davaya gerçekten müdahale ettiyse, "İstinaf ve Yargıtay cezayı onaylar" iddiasını öne çıkartan tezin dayanağı da bellidir;
AKP, rakiplerden biri olan İmamoğlu'nu 2 yıl 7 ay hapis cezasıyla durup dururken mağdur konumuna getirerek, güçlendirme gafletine düşmeyeceğine göre, ne bekleniyor acaba iktidar cenahında?..
Yargı kararının (mahkemelerdeki yoğunluğa rağmen) pek görülmemiş biçimde hızlıca onaylayacağını, bu şekilde hem İmamoğlu'nu saf dışı bırakmayı hem de Meclis çoğunluğu üzerinden İBB'yi ele geçirerek (bir taşla iki kuş) vurabileceğini mi düşünüyor AKP?..
Yargı üzerindeki tartışmaların yoğunlaştığı bir dönemde, böyle bir hesap için "olur mu olur" yaklaşımı ne yazık ki öne çıkarken; bu teze karşı çıkanlar, (hem de yargının siyasallaştığından yakınanlar) "o halde son mahkeme kararıyla neden bir mağduriyet algısı yaratıldı ki" sorusuna nasıl bir yanıt verecekler acaba?..
İmamoğlu'nun bu kadar ağır bir cezaya çarptırılmasında siyasi mühendisliğin bir etkisi varsa; anlaşılıyor ki gidişat bu cezayla da kalmayacak gibi!!!
Millet İttifakı; İmamoğlu'na verilen cezanın, (mağduriyet üzerinden can simidi mi yoksa, iktidarın 2023 planı üzerinden bir kıskaç mı) olduğu konusunda umut ya da tehlike çelişkisinde bocalayacaksa, herhalde tedbirini de alacaktır... Çünkü bu davanın gidişatı; AKP'nin hukuk ve demokrasi açısından daha çok tartışılacağı, Millet İttifakı içindeki pazarlıkların daha da artacağı ve CHP içindeki egemenlik mücadelesinin ise iyice öne çıkacağı bir siyasi kaosun çok sert bir habercisidir!..