Muhterem Kardeşlerim…
Dünyada ve ahrette huzur bulmak istiyorsak, her şeyden önce iman etmek lazımdır.
Allahü Teâlâ, insanların dünyâda râhat ve huzûr içinde yasamalarını, âhiretde de sonsuz seâdete kavuş-malarını istiyor. Bunun için, seâdete sebeb olan fâideli şeyleri yapmayı emretdi.
Felâkete sebeb olan zarârlı şeyleri de yasak etdi.
Allahü Teâlâ'nın birinci emri, îmân etmekdir. Îmân etmek, bütün insanlara lâzımdır. Herkes için îmân zarûrîdir. Îmân, lügatda bir kimseyi tam doğru sözlü bilmek, ona inanmak demekdir.
Islâmiyyet'de îmân demek; Muhammed aleyhisselâmın, Allah'ın peygamberi olduğunu ve Onun tarafından seçilmiş, haber verici Nebî olduğunu doğru bilmek ve inanarak söylemek ve O'nun, Allahü Teâlâ tarafından kısaca bildirdiklerine kısaca inanmak ve geniş bildirdik-lerine etraflıca inanmak ve gücü yetdikçe Kelime-i sehâdeti dil ile de söylemekdir.
Kuvvetli îmân şöyledir ki, ateşin yakdığına, yılanın zehirleyip öldür-düğüne yakîn üzere inanıp kaçdığımız gibi, gönlünden tam olarak, Allahü Teâlâ'yı ve sıfâtlarını büyük bilerek, Onun rızâsına ve cemâline koşmak ve gazabından, celâletinden kaçmak ve îmânı, mermer üzerine yazılan yazı gibi sağlam olarak gönlüne yerleşdir-mekdir.
Îmân, Muhammed aleyhisselâmın söylediklerinin hepsini beğenip, kalbin tasdîk etmesi, ya'nî inanmasıdır. Böylece inanan insanlara Mü'min ve Müslümân denir. Her Müslümân'ın, Muhammed aleyhisselâma tâbi' olması, Onun gösterdiği yolda yürümesi lâzımdır. Onun yolu Kur'ân-ı kerîmin gösterdigi yoldur. Bu yola Islâmiyyet denir. Ona uymak için, önce îmân etmek, sonra Ahkâm-ı islâmiyyeyi, ya'nî Müslümânlığı iyice öğrenmek, sonra farzları edâ edip, harâmlardan kaçınmak, dahâ sonra sünnetleri yapıp, mekrûhlardan kaçınmak lâzımdır. Bunlardan sonra, mubâhlarda da, Ona uymağa çalış-malıdır.
Dînimizin temeli îmândır. Îmânı olmayanların hiçbir ibâdetini ve iyiliğini, Allahü Teâlâ beğenmez ve kabûl etmez. Müslümân olmak isteyen kimse, önce îmân etmeli, sonra guslü, abdesti, namâzı ve lâzım oldukça diğer farzları ve harâmları öğren-melidir.
NAMAZ
Gelin namâz kılalım, kalbden pası silelim,
Allaha yaklasılmaz, namâzın kılmadıkça!
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Müslüm Abacıoğlu
Herkes, önce îmân etmelidir
Muhterem Kardeşlerim…
Dünyada ve ahrette huzur bulmak istiyorsak, her şeyden önce iman etmek lazımdır.
Allahü Teâlâ, insanların dünyâda râhat ve huzûr içinde yasamalarını, âhiretde de sonsuz seâdete kavuş-malarını istiyor. Bunun için, seâdete sebeb olan fâideli şeyleri yapmayı emretdi.
Felâkete sebeb olan zarârlı şeyleri de yasak etdi.
Allahü Teâlâ'nın birinci emri, îmân etmekdir. Îmân etmek, bütün insanlara lâzımdır. Herkes için îmân zarûrîdir. Îmân, lügatda bir kimseyi tam doğru sözlü bilmek, ona inanmak demekdir.
Islâmiyyet'de îmân demek; Muhammed aleyhisselâmın, Allah'ın peygamberi olduğunu ve Onun tarafından seçilmiş, haber verici Nebî olduğunu doğru bilmek ve inanarak söylemek ve O'nun, Allahü Teâlâ tarafından kısaca bildirdiklerine kısaca inanmak ve geniş bildirdik-lerine etraflıca inanmak ve gücü yetdikçe Kelime-i sehâdeti dil ile de söylemekdir.
Kuvvetli îmân şöyledir ki, ateşin yakdığına, yılanın zehirleyip öldür-düğüne yakîn üzere inanıp kaçdığımız gibi, gönlünden tam olarak, Allahü Teâlâ'yı ve sıfâtlarını büyük bilerek, Onun rızâsına ve cemâline koşmak ve gazabından, celâletinden kaçmak ve îmânı, mermer üzerine yazılan yazı gibi sağlam olarak gönlüne yerleşdir-mekdir.
Îmân, Muhammed aleyhisselâmın söylediklerinin hepsini beğenip, kalbin tasdîk etmesi, ya'nî inanmasıdır. Böylece inanan insanlara Mü'min ve Müslümân denir. Her Müslümân'ın, Muhammed aleyhisselâma tâbi' olması, Onun gösterdiği yolda yürümesi lâzımdır. Onun yolu Kur'ân-ı kerîmin gösterdigi yoldur. Bu yola Islâmiyyet denir. Ona uymak için, önce îmân etmek, sonra Ahkâm-ı islâmiyyeyi, ya'nî Müslümânlığı iyice öğrenmek, sonra farzları edâ edip, harâmlardan kaçınmak, dahâ sonra sünnetleri yapıp, mekrûhlardan kaçınmak lâzımdır. Bunlardan sonra, mubâhlarda da, Ona uymağa çalış-malıdır.
Dînimizin temeli îmândır. Îmânı olmayanların hiçbir ibâdetini ve iyiliğini, Allahü Teâlâ beğenmez ve kabûl etmez. Müslümân olmak isteyen kimse, önce îmân etmeli, sonra guslü, abdesti, namâzı ve lâzım oldukça diğer farzları ve harâmları öğren-melidir.
NAMAZ
Gelin namâz kılalım, kalbden pası silelim,
Allaha yaklasılmaz, namâzın kılmadıkça!
Nerde namâz kılınır, günâhlar hep dökülür,
Insan, kâmil olamaz, namâzın kılmadıkça!
Kur'ân-ı kerîmde Hak, namâzı çok medh etdi,
Dedi sevmem kisiyi, namâzın kılmadıkça!
Bir hadîs-i serîfde: Îmânın alâmeti,
Insanda belli olmaz, namâzın kılmadıkça!
Bir namâzı kılmamak, ekber-i kebâirdir,
Tevbe ile afv olmaz, kazâsın kılmadıkça!
Namâzı hafîf gören, îmândan çıkar hemân,
Müslimân olamaz o, namâzın kılmadıkça!
Namâz kalbi temizler, kötülükden men eder,
Münevver olamazsın, namâzın kılmadıkça!
Allahu Teâlâ cümlemizi, ameli salih ve imanı kamil kullarından eylesin. (Amin)