Malum olduğu üzere Fatiha suresinde iki bölüm vardır Biri iman diğeri İslamiyyettir. Çünkü İslamiyet hem imanı hem hayatın her alanını kuşatan bir dindir. Kur’anın bir çok ayetlerinde de bu emirler vardır.
İmansız İslamiyet kurtuluş vesilesi olmadığı gibi, İslamsız imanda sebebi necat olamaz. İman ve İslamiyet birbirinden kopmaz iki temelden oluşmaktadır. Bir kafir şeriat kanunlarını istese şayet iman etmese kurtuluşa eremez. Bir Müslüman sadece iman etse şeriatı kabul etmese aynı duruma düşer.. İmanın şartları bellidir ve akide ile ilgilidir. İslamiyet: Kur’an ve sünneti hayata hayat yapan, fertlerden ta devlete kadar kesin emirleri ihtiva eden bir dindir.
İslam’ın cazibesi amel ile ortaya çıkar. Kafirlerle Müslümanların yaşam tarzını ayıran İslami yettir. Kalpte ki iman amele dönüşmedikçe Müslümanların diğer din mensuplarından farkı ortaya olmaz ve bu fark anlaşılmaz.
Osmanlının son dönemlerinde özellikle İngilizlerin akıllı gavurları Müslümanları Kur’ansız bırakmak için bazı projeler geliştirdiler. İngiliz müstemlekat nazırı (bakan) elinde Kur’anla İngiliz meclisine şöyle bir hitapta bulunur. Bu Kur’an Müslümanların elinde kaldıkça biz onlara hakim olamayız. Ya ellerinden almalıyız veya ondan soğutmalıyız diye açıkça melanetini ortaya koyar. Bu haberi okuyan Bediüzzaman Saidi Nurs’i de “Ben Kur’anın sönmez ve söndürülmez bir güneş olduğunu bütün dünyaya ispat edeceğim der ve yola çıkar .
Malum olduğu üzere Rusya’nın dağılmasından sonra Türkiye’nin haricindeki Nato ülkeleri İslam’ı hedef alacaklarını açıkça ilan ettiler ve yeni haçlı seferlerini başlattılar. Bu program yeni değildi ve geçmişin bir uzantısıydı.
Hıristiyanlık dini hiç bir zaman İslam’a galebe edemediğinden, dinle üstünlük sağlayamayacaklarını anlayan Hıristiyan’lar başka türlü metotları deneyerek İslam’ın yayılmasını engellemek üzere, adeta içimizi boşaltarak, güya İslam adına meydana atılmış bazı örgütlerin hakkaniyetle bağdaşmayan eylemleri üzerinden bu algıyı bütün dünyaya servis ederek harekete geçtiler.
Afganistan da Usame Bin Ladinin liderliğinde El Kaide Ruslara karşı savaştı bunun yanı sıra Taliban hareketi başladı. El Kaide Amerika tarafından Rusya’ya karşı eğitilmişken, Rusya’nın Afganistan da ki mağlubiyetinden sonra Amerika’nın Afganistan’ı işgaliyle bu örgüt ister istemez Amerika ile savaşmaya başladı ve terörist ilan edildi.
Taliban’ın son zamanlarda bir okula yaptığı baskın sonucu onlarca masum talebe öldürüldü. Bu İslamsız hareket dünyada yankı buldu. İşte Müslümanlara bakın diyordu batılılar, eğer bunlar hakim olurlarsa rahat yüzü göremezsiniz. Bu gün batı dünyasında İslam’a karşı bazı menfi hareketlerin meydana gelmesinin ciddi sebepleri vardır.
Taliban bu eylemi yaparken hangi ayet.hangi hadis vardı bu hususta. Böylesine vahşi bir katliamı İslam’a mal etmek elbette bu cinayetlerden daha büyük bir cinayettir Bu durumda Afganistan’a ve Pakistana’a bir Amerika lazımdır anlayışı daha da pekişti., Amerikansız bu işlerin çözülemeyeceği Taliban’ın İslam’la bağdaşmayan menfi ve zalimane hareketi böyle bir sonucu doğururken, örgütlerin içine sızmış dünyanın bir çok yerinden gelen ve bunların içine sızan ajanların yapacakları menfi eylemleri de dikkate almak gerekir.
Son zamanlarda İşit üzerinden baş kesen bir şiddet algısı meydana getirildi, bu olaylardan sonra batı dünyasında İslam’a girmiş bir çok insanlar eski dinlerine döndüler. Böylece İslam’ın yayılması önlenmek isteniyor.
İslami emirlere göre savaş kuralsız değildir. Her istediğimi yaparım diye Allah hiç kimseye yetki vermemiştir. Hz. Peygamberin (a.s.m.) savaşlardaki tutumu son derece berraktır.
Bütün bu gelişmeler açıkça gösteriyor ki içi boşaltılmış bir İslam’ı bize telkin etmeye çalışıyorlar.
Bir başka ifadeyle Müslümanları Müslümanlıktan çıkarmak için tuzaklar kurulmuştur. Bunun gerisinde çok derin düşünceye sahip ve gelişmiş teknolojiyi kullanan organizatörleri elbette vardır. Kurulan tuzaklar az değildir ve bu tuzaklar sadece yakınımızda değildir.
Günümüzde Haçlı seferleri bütün hızıyla devam ederken, batılılar icat ettikleri ılımlı İslam yerine terörizmi ikame ediyorlar. Sağını solunu fark etmeyen bazı ahmak Müslümanlar da bu tuzaklara rahatlıkla düşüyor, Ahmakların verdiği zarar düşmanları bile geride bırakabilir.
Bu gün bazı örgütler hukuk tanımadan yaptıkları silahlı eylemlerle İslam namına ön plana çıkmış ise de ,onların yaptığı hasarı onarmak için canla başla çalışan ve bir okyanus sessizliğine bürünen bazı cemaat mensupları emin adımlarla yollarına devam ediyorlar.
İlim ve ahlakı ön plana çıkarıp insanların akıl ve gönül dünyasını feth etmek yerine illada silaha sarılmanın bir anlamı var mı. Bilim ve teknolojiyi daha iyi kullanan elbette üstünlük sağlayacak ve bu güç, mukavemetsiz bir güçtür.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdulkadir İKBAL
Hedef İslamsız Müslüman
Malum olduğu üzere Fatiha suresinde iki bölüm vardır Biri iman diğeri İslamiyyettir. Çünkü İslamiyet hem imanı hem hayatın her alanını kuşatan bir dindir. Kur’anın bir çok ayetlerinde de bu emirler vardır.
İmansız İslamiyet kurtuluş vesilesi olmadığı gibi, İslamsız imanda sebebi necat olamaz. İman ve İslamiyet birbirinden kopmaz iki temelden oluşmaktadır. Bir kafir şeriat kanunlarını istese şayet iman etmese kurtuluşa eremez. Bir Müslüman sadece iman etse şeriatı kabul etmese aynı duruma düşer.. İmanın şartları bellidir ve akide ile ilgilidir. İslamiyet: Kur’an ve sünneti hayata hayat yapan, fertlerden ta devlete kadar kesin emirleri ihtiva eden bir dindir.
İslam’ın cazibesi amel ile ortaya çıkar. Kafirlerle Müslümanların yaşam tarzını ayıran İslami yettir. Kalpte ki iman amele dönüşmedikçe Müslümanların diğer din mensuplarından farkı ortaya olmaz ve bu fark anlaşılmaz.
Osmanlının son dönemlerinde özellikle İngilizlerin akıllı gavurları Müslümanları Kur’ansız bırakmak için bazı projeler geliştirdiler. İngiliz müstemlekat nazırı (bakan) elinde Kur’anla İngiliz meclisine şöyle bir hitapta bulunur. Bu Kur’an Müslümanların elinde kaldıkça biz onlara hakim olamayız. Ya ellerinden almalıyız veya ondan soğutmalıyız diye açıkça melanetini ortaya koyar. Bu haberi okuyan Bediüzzaman Saidi Nurs’i de “Ben Kur’anın sönmez ve söndürülmez bir güneş olduğunu bütün dünyaya ispat edeceğim der ve yola çıkar .
Malum olduğu üzere Rusya’nın dağılmasından sonra Türkiye’nin haricindeki Nato ülkeleri İslam’ı hedef alacaklarını açıkça ilan ettiler ve yeni haçlı seferlerini başlattılar. Bu program yeni değildi ve geçmişin bir uzantısıydı.
Hıristiyanlık dini hiç bir zaman İslam’a galebe edemediğinden, dinle üstünlük sağlayamayacaklarını anlayan Hıristiyan’lar başka türlü metotları deneyerek İslam’ın yayılmasını engellemek üzere, adeta içimizi boşaltarak, güya İslam adına meydana atılmış bazı örgütlerin hakkaniyetle bağdaşmayan eylemleri üzerinden bu algıyı bütün dünyaya servis ederek harekete geçtiler.
Afganistan da Usame Bin Ladinin liderliğinde El Kaide Ruslara karşı savaştı bunun yanı sıra Taliban hareketi başladı. El Kaide Amerika tarafından Rusya’ya karşı eğitilmişken, Rusya’nın Afganistan da ki mağlubiyetinden sonra Amerika’nın Afganistan’ı işgaliyle bu örgüt ister istemez Amerika ile savaşmaya başladı ve terörist ilan edildi.
Taliban’ın son zamanlarda bir okula yaptığı baskın sonucu onlarca masum talebe öldürüldü. Bu İslamsız hareket dünyada yankı buldu. İşte Müslümanlara bakın diyordu batılılar, eğer bunlar hakim olurlarsa rahat yüzü göremezsiniz. Bu gün batı dünyasında İslam’a karşı bazı menfi hareketlerin meydana gelmesinin ciddi sebepleri vardır.
Taliban bu eylemi yaparken hangi ayet.hangi hadis vardı bu hususta. Böylesine vahşi bir katliamı İslam’a mal etmek elbette bu cinayetlerden daha büyük bir cinayettir Bu durumda Afganistan’a ve Pakistana’a bir Amerika lazımdır anlayışı daha da pekişti., Amerikansız bu işlerin çözülemeyeceği Taliban’ın İslam’la bağdaşmayan menfi ve zalimane hareketi böyle bir sonucu doğururken, örgütlerin içine sızmış dünyanın bir çok yerinden gelen ve bunların içine sızan ajanların yapacakları menfi eylemleri de dikkate almak gerekir.
Son zamanlarda İşit üzerinden baş kesen bir şiddet algısı meydana getirildi, bu olaylardan sonra batı dünyasında İslam’a girmiş bir çok insanlar eski dinlerine döndüler. Böylece İslam’ın yayılması önlenmek isteniyor.
İslami emirlere göre savaş kuralsız değildir. Her istediğimi yaparım diye Allah hiç kimseye yetki vermemiştir. Hz. Peygamberin (a.s.m.) savaşlardaki tutumu son derece berraktır.
Bütün bu gelişmeler açıkça gösteriyor ki içi boşaltılmış bir İslam’ı bize telkin etmeye çalışıyorlar.
Bir başka ifadeyle Müslümanları Müslümanlıktan çıkarmak için tuzaklar kurulmuştur. Bunun gerisinde çok derin düşünceye sahip ve gelişmiş teknolojiyi kullanan organizatörleri elbette vardır. Kurulan tuzaklar az değildir ve bu tuzaklar sadece yakınımızda değildir.
Günümüzde Haçlı seferleri bütün hızıyla devam ederken, batılılar icat ettikleri ılımlı İslam yerine terörizmi ikame ediyorlar. Sağını solunu fark etmeyen bazı ahmak Müslümanlar da bu tuzaklara rahatlıkla düşüyor, Ahmakların verdiği zarar düşmanları bile geride bırakabilir.
Bu gün bazı örgütler hukuk tanımadan yaptıkları silahlı eylemlerle İslam namına ön plana çıkmış ise de ,onların yaptığı hasarı onarmak için canla başla çalışan ve bir okyanus sessizliğine bürünen bazı cemaat mensupları emin adımlarla yollarına devam ediyorlar.
İlim ve ahlakı ön plana çıkarıp insanların akıl ve gönül dünyasını feth etmek yerine illada silaha sarılmanın bir anlamı var mı. Bilim ve teknolojiyi daha iyi kullanan elbette üstünlük sağlayacak ve bu güç, mukavemetsiz bir güçtür.