GÖNÜL İNSANI OLMAK
27 Nisan 2022, Çarşamba 11:48Kıyamet alametlerinin zuhur etmesinin en zirveye çıktığı günümüz de insanlık ve müslümanlık adına çok vahim bazı tablolar ortaya çıkmaya başladı ve bu gittikçe ürkütücü bir hal alıyor.
Bu tablo da neler yok ki.
Menfaate dayalı ilişkilerinden tut, samimiyetten uzak dostluklara.
Mecburiymiş gibi yaşanılan yakınlıklardan tut, seviyormuş gibi gösterilen sevmelere; akraba gibi görünüp akrep gibi arkadan ısıranlara kadar...
Zira menfaat temelli suni ilişkiler müslümanlar arasında adeta modaya yön vermiş durumda. Buna samimiyetsiz bazı kareler de eklendi mi adeta çekilmez bir hal alıyor.
Ben müslümanım ya da daha genel bir ifadeyle insanım diyen birinin Sloganı; evvela iyi niyet, her daim samimiyet olmalı.
Fakat nerde kaldı Müslümanlık, kan ağlıyor hesabımıza geldiği gibi arkasına sığındığımız insanlık.
Ve nerde kaldı eskiden gönülden gelen o gerçek bağlılık.
En korkunç olanı da ne biliyor musunuz? Tüm Bunların sıradanlaşması.
Evet korkunç.
Çünkü bir şey sıradanlaşma evresine girdi mi onu o toplumdan söküp çıkarmak adeta imkansız hale gelir.
Karışmış olan şeker ile tuzu ayırmaya çalışmak gibi...
21.Yy’ın ağır travmalarını geçirdiğimiz bu çağ da gönül insanı olarak kendimiz tanımlamamız gerekirken, ince hesaplarla çıkar ilişkileri kurmaya çalışmak ve bunları uyanıklık adı altında bir kalıp uydurmak zannımca erdem sahibi ve duruşu olan insanların yapacağı bir davranış biçimi değildir.
Hele biri de ordan:
-Ya adam şeytana pabucunu ters giydirir . Gibi cümleler ile birilerine şeytani bir vazife yükleyip ona gazı verdi mi orta da ne erdem, ne inanç ne de insani değer yargılarından eser kalmıyor.
Fakat önceki zaman dilimlerine göre birbirimize daha çok ihtiyacımız var.
Evet birgün öncesine göre bile daha fazla...
Birbirimize ters pabuç giydirmek için hiç de vakti olmayan ahir zamanın neferleriyiz...
Anlayacağınız vakit kısıtlı.
Kendimizi gönül insanı olarak tanımlarken üstümüze aldığımız yükün ağırlığının da farkında olmamız gerekiyor. Aksi takdirde dil ile ikrar, kalp ile tasdik edilmeyen hiç bir şey samimi olmamakla birlikte suni kalır.
Çünkü insanlar arasındaki bağın özünü samimiyet, mayasını iyi niyet ve kalıcılığını ise birlikten doğan kuvvet oluşturur.
İşte gönül insanı olmak öyle kolay da değildir. Çünkü insanlar arasında örülmüş olan gönül köprüsünün her tarafı şeytanın kurmuş olduğu desiseler ve tuzaklarla döşenmiştir. Buna nefislerin boş hevaları da dahil oldu mu gönüllere fitne düşmemesi adeta imkansız bir hal almış oluyor.
Peki çözüm ne?
Aslında bunun çözümü tamamen bireyin kendi hür iradesini vicdanının süzgecinden geçirip buna sos olarak da insani değer yargılarını eklemek ve bunları ilk önce kendi hayatlarına tatbik etmekten geçer.
Empati kurup kendisine gönülsüz yapılan basit bir iltifatın bile hakaret gibi gelebileceği kanaatini oluşturmak ve kendisini gönül insanı, muhabbet ehli bir birey olarak aleme tanıttırmaktır.
Ve en önemlisi de önce buna kendisini inandırmaktır...
Demem o ki gönül bir köprüdür, o köprüden ne kadar çok insanı geçirirsek insanlık bağlarımız o derece güçlü olur.
Dünya bir bahar havasıyla can bulur.
Herkes birbirine can ve canan olur.
Gönül köprülerimiz kuvvet bulsun.
Saygılarımı sunar, güzel gönüllü birer insan olmamız için dua eder dua beklerim...
Saygılar sevgiler.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum