Suriye’deki savaş, 7’nci yılını geride bırakırken, Türkiye'nin Afrin’e yönelik operasyonu sürerken, Ak Parti'nin MHP’yle başlattığı ittifak resmileşirken, HDP ve DBP’ye yönelik operasyonlar hız kesmeden devam ederken, siyaset meydanında hava her geçen gün ısınırken, Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır ziyareti daha da bir önem kazandı.
Diyarbakır; ülkenin siyasi tarihi boyunca hep önemli olmuştur ve siyasiler, en önemli açıklama ve vermek istedikleri en önemli mesajları bu kentten vermiştir. Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’da, bugüne kadar Diyarbakır'a her gelişinde siyasi ve ekonomik anlamda çok önemli açıklamalar yaptı, önemli mesajlar verdi.
Erdoğan’ın, 17 Mart 2018’de, partisinin 6’ncı olağan kongresine katılacak olması, her zamanın aksine ve de yukarıda saydığım nedenlerden dolayı kentte, pek de büyük bir beklenti yaratmadı. Ancak, yine de küçükte olsa ‘acaba sürpriz bir çıkış olur mu?’ umudu da vardı doğrusunu söylemek gerekirse... Ama bu olmadığı gibi, mitingle ilgili tartışmalar günler öncesinden başladı ve halen de kent kamuoyu devam ediyor.
Erdoğan’ın, Diyarbakır’a geleceği tarihten günler öncesinden hazırlıklar başladı. Devletin bütün imkanları kullanılarak, Erdoğan’ın geçeceği güzergahlardaki eksiklikler hızla tamamlandı, aylar sürebilecek hizmetler çarçabuk tamamlandı, her yer Erdoğan fotoğrafları ve bayraklarla süslendi. Daha sonra bazı kesimler tarafından kamu kurum ve kuruluş çalışanlarının mitinge katılmaları yönünde sözlü ve telefon mesajıyla uyarıldığı iddia edildi.
Bunun üzerine önce; Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Şube Sekreteri Mehmet Nur Ulus, basın açıklaması yaptı. Ulus, ‘Mülki amirlerin yaptıkları toplantılar ve oluşturdukları sosyal iletişim ağları üzerinden, iletilen mesajlar ve yazılar ile tüm kamu çalışanları AKP kongresine katılmaya zorlanmaktadır. Katılmak istemeyen çalışanlar 'KHK'larla ihraç edileceksiniz' diye tehdit edilerek, Anayasa'ya göre yetkisini aşan idari amirler herhangi bir yaptırımla karşılaşmadan iktidarın bir neferi gibi çalışmaktadırlar. Kurum amirlerince verilen talimatlar doğrultusunda Diyarbakır merkez ve ilçelerde belirlenen toplanma yerlerine servisler ayarlanarak, topluca fotoğraflar çekilerek, iletişim ağları ile paylaşılması emri verilmiştir’ iddiasında bulundu.
Daha sonra Dicle Üniversitesi ile ilgili bir iddia ortaya atıldı. İddia da, Dicle Üniversitesi Hastaneleri'nde taşeron firma işçisi olarak çalışan yaklaşık 2 bin kişinin telefonlarına, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı karşılamaya katılmaları ve orada olduklarına dair fotoğraf çekmeleri istenilen bir mesaj atıldığı öne sürüldü.
Üniversite yönetimi, altında 'Dicle Üniversitesi Rektörlüğü' yazan mesajın kendileri ile bir ilgisi olmadığını açıklamasının ardından, ilk mesajı atan firmadan bu kez, ‘Siz değerli çalışanlarımıza kendini bilmez kişi veya kişilerce atılan mesajın Dicle Üniversitesi Rektörlüğü ile alakası bulunmamaktadır' mesajı geçildi.
Ancak taşeron firma, geçtiği ikinci mesajda ise, şu ifadelere yer verdi. ‘17.03.2017 tarihinde (Cumartesi) saat:14.30'da Sayın Cumhurbaşkanımızın katılacağı Diyarbakır mitingine firma olarak tüm çalışanlarımızı davet ediyoruz. Taşerona kadronun mimarı olan Sayın Cumhurbaşkanımızı Diyarbakırımıza yakışır bir şekilde karşılamamızı temenni ediyoruz.’
Son ve en sert açıklama ise, Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Feshi Bozan’dan geldi. Bozan, Cumhurbaşkanının gelişi öncesinde flamalarının kaldırıldığını ileri sürerek, şunları söyledi:
‘Parti olarak devletin halka karşı gardiyan devlet değil, garson devlet anlayışı içinde olması gerektiğini 40 yıldır söylüyoruz. Farklı görüşte olan vatandaşlarımızın devletin bir etkinliğine değil, bir partinin kongresine iradeleri dışında zorla götürülmesi, bir hukuk devletinde olmaması gerekir ve bunun ciddi bir yanlış olarak görüyoruz. Devletin tüm imkanlarının ölçüsüz, sınırsız ve israfın tavan yaptığı bir şekilde iktidar partisinin çalışmaları için kullanılmasını doğru görmüyoruz.’
Durum bu… Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın, Diyarbakır mitingi, sokaktaki siyasi ve ekonomik beklentilere cevap vermedi belki ama, bu ziyaret iddia ve tartışmalarıyla gündeme oturdu ve tartışmanın bir süre daha devam edeceği görülüyor.
Sevgiyle kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan AKKAR
ERDOĞAN’DAN SÜRPRİZ ÇIKIŞ YOK…
Suriye’deki savaş, 7’nci yılını geride bırakırken, Türkiye'nin Afrin’e yönelik operasyonu sürerken, Ak Parti'nin MHP’yle başlattığı ittifak resmileşirken, HDP ve DBP’ye yönelik operasyonlar hız kesmeden devam ederken, siyaset meydanında hava her geçen gün ısınırken, Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır ziyareti daha da bir önem kazandı.
Diyarbakır; ülkenin siyasi tarihi boyunca hep önemli olmuştur ve siyasiler, en önemli açıklama ve vermek istedikleri en önemli mesajları bu kentten vermiştir. Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’da, bugüne kadar Diyarbakır'a her gelişinde siyasi ve ekonomik anlamda çok önemli açıklamalar yaptı, önemli mesajlar verdi.
Erdoğan’ın, 17 Mart 2018’de, partisinin 6’ncı olağan kongresine katılacak olması, her zamanın aksine ve de yukarıda saydığım nedenlerden dolayı kentte, pek de büyük bir beklenti yaratmadı. Ancak, yine de küçükte olsa ‘acaba sürpriz bir çıkış olur mu?’ umudu da vardı doğrusunu söylemek gerekirse... Ama bu olmadığı gibi, mitingle ilgili tartışmalar günler öncesinden başladı ve halen de kent kamuoyu devam ediyor.
Erdoğan’ın, Diyarbakır’a geleceği tarihten günler öncesinden hazırlıklar başladı. Devletin bütün imkanları kullanılarak, Erdoğan’ın geçeceği güzergahlardaki eksiklikler hızla tamamlandı, aylar sürebilecek hizmetler çarçabuk tamamlandı, her yer Erdoğan fotoğrafları ve bayraklarla süslendi. Daha sonra bazı kesimler tarafından kamu kurum ve kuruluş çalışanlarının mitinge katılmaları yönünde sözlü ve telefon mesajıyla uyarıldığı iddia edildi.
Bunun üzerine önce; Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Şube Sekreteri Mehmet Nur Ulus, basın açıklaması yaptı. Ulus, ‘Mülki amirlerin yaptıkları toplantılar ve oluşturdukları sosyal iletişim ağları üzerinden, iletilen mesajlar ve yazılar ile tüm kamu çalışanları AKP kongresine katılmaya zorlanmaktadır. Katılmak istemeyen çalışanlar 'KHK'larla ihraç edileceksiniz' diye tehdit edilerek, Anayasa'ya göre yetkisini aşan idari amirler herhangi bir yaptırımla karşılaşmadan iktidarın bir neferi gibi çalışmaktadırlar. Kurum amirlerince verilen talimatlar doğrultusunda Diyarbakır merkez ve ilçelerde belirlenen toplanma yerlerine servisler ayarlanarak, topluca fotoğraflar çekilerek, iletişim ağları ile paylaşılması emri verilmiştir’ iddiasında bulundu.
Daha sonra Dicle Üniversitesi ile ilgili bir iddia ortaya atıldı. İddia da, Dicle Üniversitesi Hastaneleri'nde taşeron firma işçisi olarak çalışan yaklaşık 2 bin kişinin telefonlarına, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı karşılamaya katılmaları ve orada olduklarına dair fotoğraf çekmeleri istenilen bir mesaj atıldığı öne sürüldü.
Üniversite yönetimi, altında 'Dicle Üniversitesi Rektörlüğü' yazan mesajın kendileri ile bir ilgisi olmadığını açıklamasının ardından, ilk mesajı atan firmadan bu kez, ‘Siz değerli çalışanlarımıza kendini bilmez kişi veya kişilerce atılan mesajın Dicle Üniversitesi Rektörlüğü ile alakası bulunmamaktadır' mesajı geçildi.
Ancak taşeron firma, geçtiği ikinci mesajda ise, şu ifadelere yer verdi. ‘17.03.2017 tarihinde (Cumartesi) saat:14.30'da Sayın Cumhurbaşkanımızın katılacağı Diyarbakır mitingine firma olarak tüm çalışanlarımızı davet ediyoruz. Taşerona kadronun mimarı olan Sayın Cumhurbaşkanımızı Diyarbakırımıza yakışır bir şekilde karşılamamızı temenni ediyoruz.’
Son ve en sert açıklama ise, Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Feshi Bozan’dan geldi. Bozan, Cumhurbaşkanının gelişi öncesinde flamalarının kaldırıldığını ileri sürerek, şunları söyledi:
‘Parti olarak devletin halka karşı gardiyan devlet değil, garson devlet anlayışı içinde olması gerektiğini 40 yıldır söylüyoruz. Farklı görüşte olan vatandaşlarımızın devletin bir etkinliğine değil, bir partinin kongresine iradeleri dışında zorla götürülmesi, bir hukuk devletinde olmaması gerekir ve bunun ciddi bir yanlış olarak görüyoruz. Devletin tüm imkanlarının ölçüsüz, sınırsız ve israfın tavan yaptığı bir şekilde iktidar partisinin çalışmaları için kullanılmasını doğru görmüyoruz.’
Durum bu… Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın, Diyarbakır mitingi, sokaktaki siyasi ve ekonomik beklentilere cevap vermedi belki ama, bu ziyaret iddia ve tartışmalarıyla gündeme oturdu ve tartışmanın bir süre daha devam edeceği görülüyor.
Sevgiyle kalın.