MENU
  • RÖPORTAJ
  • İLAN
  • DÜNYA
  • KÜLTÜR VE SANAT
  • MEDYA
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • BİYOGRAFİLER
  • E-GAZETE
  • RÖPORTAJLAR
  • GAZETE MANŞETLERİ
  • TAZİYELER
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • İLETİŞİM
  • Foto Galeri
  • Web TV
  • Yazarlar
  • E-Gazete
  • Anketler
  • Nöbetçi Eczaneler
Şanlıurfa Olay Gazetesi - Urfa Haber
DOLAR18.8331
EURO20.2239
GR ALTIN1133.3
ÇEYREK1864.4
Şanlıurfa
Şanlıurfa Olay Gazetesi - Urfa Haber
Şanlıurfa Olay Gazetesi - Urfa Haber
  • ÖZEL HABER
  • ŞANLIURFA
  • BÖLGE
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • SPOR
  • GÜNCEL
  • SAĞLIK
  • GAP VE TARIM
  • EĞİTİM
Kapat

Eğitim sistemsizliğimiz

Ana SayfaYazarlarHalil Koçakoğlu
07 Nisan, 2018, Cumartesi 10:42 2559
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt

Türkiye'de en çok şikayet edilen konularda biri de eğitim sistemidir. Özellikle sağlam bir temel üzerine oturmamış olduğu,belli bir felsefeye sahip olmadığı söylemleri ve elbette neredeyse her yıl devrimsel olarak nitelendirilen değişimlere maruz kalması eğitimin sürekli tartışma konusu olmasına sebep olmuştur.

Nasıl oluyor da bin yıllık devlet geleneğine sahip olduğu sık sık dillendirilen bir ülkede eğitim sistemlerinin ömrü on yılı dahi bulamaz?  Ekol diyeceğimiz, gelenekleri olan, birikimi olan bir eğitim sistemi bizde neden gelişmiyor? 

Sadece cumhuriyet döneminde değil cumhuriyet öncesi dönemde de eğitim alanında gurur duyacağımız yapılara (birkaç istisna hariç) sahip olamadık. Çok bilinen bir Enderun sistemimiz vardı. 

Fakat o da genele yayılmış bir sistem değildi. Sadece saray çevresinde ülkenin yönetimine bürokrat  başta olmak üzere bilimle uğraşan insanların yetişebildiğibir sistemdi. Fakat dediğimiz gibi satha yayılmamış sadece devlet mekanizmasının içinde kalmıştı. Halka açık olan eğitim sistemi genel anlamda medreselerdi.  Büyük ölçüde dini eğitim veren bu kurumlar Avrupa'nın geliştirdiği modern eğitim müfredatı ve sistemi karşısında tamamen yetersiz kalarak ömrünü tamamladı. İmparatorluğun son yüzyılında eğitimle ilgili modern kurumlar oluşturulmaya başlandı. Fakat bunlar imparatorluğun içinde bulunduğu şartlardan ötürü kendilerini tam olarak geliştiremediler.

Genç Cumhuriyet her alanda olduğu gibi eğitimde de devrimsel değişiklikler ön görüyordu. Çıkarılan kanunlar ve bunlara yönelik atılan adımlar sağlam temellere sahip, felsefesi olan bir eğitim sistemi vaat ediyordu. Bu çabaların nihayetinde Cumhuriyet döneminde elle tutulur üstüne bir çok kitap yazılan araştırmalar yapılan  bir sistemimiz oldu. Köy Enstitüleri ayakları yere basan, planlı programlı bir felsefesi olan, toplumdan beklentisinin ne olduğunu bilen, biraz da romantik hayalleri olan bir sistem olarak kuruldu. Bugün devam etseydi nasıl olurdu? Bugünün şartlarına kendini uyarlayabilir miydi? Köyün ve köylünün artık olmadığı bir toplumda Köy Enstitüleri kendi dönüşümü ne kadar başarabilirdi bunu tahmin etmek çok güç.

Fakat şu bir gerçek ki bu sistem hiçbir zaman siyasetten bağımsız olarak tartışılmadı. Sol denilen çevrelerce yüceltilip nerdeyse kutsallaştırılan sistem sağ kesim tarafından da çoğu zaman hak etmediği birçok eleştiriye ve ağır iftiralara maruz kaldı. Hakkını yemeyelim sol kesim bu sistemin savunulmasında daha rasyonel söylemlerortaya koydu. Sağ kesim için Köy Enstitüleri adına yapılan eleştirilerhiçbir zaman eğitim ile ilgili olmadı. Onlar için Köy Enstitüleri her zaman ortadan kaldırılması gereken bir yapı olarak algılandı.

Aslında Köy Enstitüleri üzerinde koparılan fırtınanın sebebi bizim neden sağlam temeller üzerine bir eğitim sistemi oluşturamadığımız sorusunun da  cevabıdır ve bu yazının da temel konusudur.  Biz neden sürekliliği on yılı dahi bulmayan eğitim sistemleri ile muhatap oluyoruz? 

Sorunun elbette tek bir cevabı yok fakat en önemli sebeplerden biri sanırım  toplumsal güvensizlik. Toplum olarak birbirimize güvenmiyoruz. Osmanlı'nın dine dayalı ümmetçi anlayışından ulusal, laik bir devlet yapılanmasına geçiş hiçbir zaman kolay olmadı. Öyle olması da beklenemezdi zaten. Genç Cumhuriyet kurulduğu andan itibaren eskiden kalan tüm kurumları ivedilikle ortadan kaldırıp yerine ulusalcı, laik bir sistemi oturtmaya çalıştı.  Bu hızlı süreç elbette bir çok insanı hayal kırıklığına uğrattı. 

Ülkenin büyük bir kesiminde hayal kırıklığı ve endişe hakim oldu. Çünkü atalarından miras kalan doğru yanlış tüm inançlar yıkılıyor yerine çağdaş denilerek en azından bir anda kabul edemeyecekleri  bir sisteme entegre olmaları isteniyordu. Bin dokuz yüz ellili yıllardan itibaren hayal kırıklığı yaşayan bu kesim iktidara ortak oldu. 

Bu tarihten beri bu iki kesimden hangisi iktidarı ele geçirdiyse toplumu kendi düşüncesine göre dizayn etmek için eğitimi sil baştan yeniden düzenledi. Sistemi yeniden dizayn eden kesim diğeri tarafından gizli bir ajandaya sahip olmakla itham edildi. Bu karşılıklı güvensizlik tüm topluma sirayet etti.  Bu güvensiz ortameğitim sistemimizin sağlam bir köke, bir hayat anlayışına, bir felsefeye  sahip olamamasına sebep oldu.

Bu güvensiz ortama son yirmi yılda yeni bir anlayış daha eşlik etmeye başladı ki bu da sorunun en önemli ikinci kaynağı sanırım. Sağlık hizmetleri ile birlikte devletin temel görevlerinden biri olan eğitim;ekonomik parametrelerin iyileştirilmesinin en önemli yollarından biri oldu. Zorunlu eğitim süresinin uzatılması, her yerleşim birimine üniversite kurulması ile öğrencilik süresinin arttırılması işsizlik sorununu perdelemenin bir yolu. Bu şekilde insanlar en az yirmi beş yaşına kadar ailenin okulda eğitim gören bir bireyi olarak algılanıyor. Öğrenci kimliğine sahip insanlar ana babalarından koparak kendi başlarına bir aile oluşturma düşüncesini akıllarına bile getiremiyorlar. Ülkenin işsizlik sorunu aslında eğitimin en önemli ama en gizli sebeplerinden biridir. 

Eğitimin ekonomik parametreleri iyileştirmede ki ikinci rolü ise eğitim işinin özel sektöre adım adım devredilmesi şeklindedir. Sayıları dokuz yüz bine yaklaşan öğretmen kadrosu bugün devlet için büyük bir yük oluşturuyor. Derslik yapımı, araç gereç temini, personel istihdamı gibi temel meseleler maalesef devletin sırtında büyük bir kambur olarak algılanıyor.  Bu algı, eğitim yükünün serbest piyasaya devredilmesi ile aşılmaya çalışılıyor. Bu yüzdenbugün ülkemizdeki eğitim anlayışını özel sektörün ilgi ve ihtiyacı yönlendiriyor İlkesel, felsefi hiçbir alt yapısı olmayan sadece öğrenciyi potansiyel müşteri olarak ele alan yaklaşım, eğitim sistemini esir almış durumdadır.

Eğitimin özelleşmesi onun aynı zamanda işlevinin de değişmesi anlamına geliyor. Türkiye de eğitim artık sadece ve sadece sınavlara hazırlık ile eş anlamlıdır.  Sınavlara hazırlık; gerek basılı materyalleri gerek etüt merkezleri gerek <butik lise> adıyla dershane işlevi gören kurumları ile devasa bir sektör halini almıştır. İlkokuldan itibaren aileler çocuklarının soruları daha iyi nasıl çözebileceğine yönelik araştırma içindeler. Çocuğunun psikolojisinin bozulmasını istemeyen binlerce ebeveyn için bozuk bir psikoloji sadece ve sadece gelecekteki sınav başarısını etkileyecek bir etmen olarak önem taşımaktadır. Açılan yeni butik liseler reklam panolarında iftiharla çocuğu sosyal yaşama hazırlamadıklarını sadece sınava hazırladıklarını ifade etmektedirler. Hiçbir sosyal donatısı olmayan apartmandan evirilmişokullar çocuklara soru şekillerini belletmenin peşindedirler. Bu sistemde başarılı öğretmen sınav kazandıran öğretmendir. Hal böyle olunca eğitimde uzun boylu bir sistem beklemek hayal oluyor.

Özetle Türkiye'de eğitimin sistemleşememesinin en önemli sebepleri toplumsal güvensizlik, işsizlik ve son zamanlarda kendini iyiden iyiye gösteren eğitimden para kazanma algısıdır.

Halil Koçakoğlu

    iletişime geç

    Halil Koçakoğlu

    Köşe Yazarları
    Hamza Tavas
    Hamza Tavas Şanlıurfa OSB seçime gidiyor ;
    Nevzat Bingöl
    Nevzat Bingöl Helalleşme Değil Hesaplaşma
    Abdulkadir İKBAL
    Abdulkadir İKBAL Kürtlerle ilgili hiç bir şey yok.
    Celal Çiftçi
    Celal Çiftçi 2023 yılını İslam turizmi açısından fırsata çevirmek lazım
    Mehmet Faraç
    Mehmet Faraç CHP, Güneydoğu, çıkmazlar!
    Ahmet Furkan Demir
    Ahmet Furkan Demir SAHİPSİZ ŞEHİR VEYAHUT URFA
    Müslüm Abacıoğlu
    Müslüm Abacıoğlu Dört Mezhebe Göre Guslün Farzları
    Ercan AKKAR
    Ercan AKKAR Sporu siyasete alet etmeyin….
    Ferit Bugenç
    Ferit Bugenç Bir arayışım var
    Halil Manuş
    Halil Manuş Boşuna mı bizim çocuklar demiştim
    Cengiz ERDİL
    Cengiz ERDİL Taş ocağından çıkan tarih
    Nail Kadirhan
    Nail Kadirhan Diyarbakır’da “Serok Ahmet”, Antalya’da “Yörük Ahmet”,
    Aziz Ilgazi
    Aziz Ilgazi Küresel ekonomik ahlak krizi ile karşı karşıya kaldık.
    Mustafa Kaplan
    Mustafa Kaplan NE MATERYALİZM,NE İDEALİZM.DOĞRUDAN HAKİKAT -İ KUR'ANİYE
    Halil Çuhadaroğlu
    Halil Çuhadaroğlu Görmemezliğe, duymamazlığa gel Aklını çalıştır
    Murat Toprak
    Murat Toprak AVUKATLIK YASASI ÜZERİNE
    Mehmet Fethi Göktepe
    Mehmet Fethi Göktepe Boş Tabak Dolmuyor
    Hüseyin Acarlar
    Hüseyin Acarlar Bugün 18 Aralık...
    Abdulkadir SELVİ
    Abdulkadir SELVİ İmamoğlu’na siyasi yasak getirilmesine karşıyım
    Muhammet OLUKLU
    Muhammet OLUKLU Hayvancılık Acilen Yoğun Bakıma Alınmalı!
    Bilal BEBE
    Bilal BEBE Ne Zeman Türkiye Diyeceksiniz
    M. Sıtkı Aloğlu
    M. Sıtkı Aloğlu NATO İyice cıvıttı...
    Şerif Kurtuluş
    Şerif Kurtuluş İki Kenan bir milyoner
    Doğan BEKİN
    Doğan BEKİN Uluslararası Melson Mandela Günü
    Ömer Ağ
    Ömer Ağ TEDAVİ
    Memduh Önay
    Memduh Önay Yerli ve milli olan her şeye karşılar!
    Mehmet Ali Kulat
    Mehmet Ali Kulat EFENDİM...
    Şemsettin Kaya
    Şemsettin Kaya TÜRKİYE BİRDEN ÇOK CEPHEDEN KUŞATILMAK İSTENİYOR .! 
    Şems Polat
    Şems Polat EZ QELANDİM
    M. Barış Durak
    M. Barış Durak Büyük girdap KIBRIS... 
    Selehattin Canbeyli
    Selehattin Canbeyli Köy Odaları
    Halil Koçakoğlu
    Halil Koçakoğlu EMEK VERMEK
    Hüseyin GÜZEL
    Hüseyin GÜZEL UZAKLAŞTIRMA DEĞİL, UZLAŞMA SAĞLANMALI !      
    Misafir Kalem
    Misafir Kalem “Çamur at izi kalsın”ın son kurbanı Batuhan Mumcu oldu
    Oğuz Haksever
    Oğuz Haksever “SOLUK MAVİ NOKTA”DA BİR SAVAŞ DAHA…
    Dilek Çiftçi
    Dilek Çiftçi Minyeli Abdullah
    Nureddin KAYA
    Nureddin KAYA GÖÇ VE GÖÇMENLER
    İlyas TONGÜÇ
    İlyas TONGÜÇ 20 TEMMUZ BARIŞ HAREKATI
    Aziz İlgazi
    Aziz İlgazi Ticaret savaşlarında galibiyet yoktur
    Halit Açar
    Halit Açar Eşkıyaya Müsamaha Gösterilmez
    Turgay TÜRKER
    Turgay TÜRKER Prof. Dr. Veysel Eroğlu Uyarıyor: “Festival yapacakları yerde su şebekelerini yenilesinler.”
    Mehmet Kemal Uğuzlu
    Mehmet Kemal Uğuzlu HARRAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİNİN GURURU EMİN ELLER İNSANLARA EMNİYET VERİR
    Salih İlhan
    Salih İlhan Meşhur milyarderin son yazısı
    Mutlu Güneş
    Mutlu Güneş Harran Ovasında yem bereketi!
    Bizi Takip Edin
    Facebook
    Twitter
    Instagram
    Youtube
    Şanlıurfa Olay Gazetesi - Urfa Haber
    KünyeGizlilik PolitikasıRSSSitemapSitene EkleArşivİletişim
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDINYOUTUBE

    Şanlıurfa Olay 2021 | Yazılım: Onemsoft

    Haber GönderFirma Ekleİlan Ekle