Battığı zaman bir iğne ucu dahi bedene acı verdiği halde ;parmaklardan çıkan tırnaklar, kafa derisinden fışkıran saç telleri, damağı yarıp çıkan dişlerin acı vermemesi size garip gelmiyor mu?
Koşup, yürürken; oturup,kalkarken farkına varmadan adeta bir nöbet devir teslimi yapar gibi, sessiz sedasız ölüp gidenlerin yerine gelen yeni hücreler merakınızı celp etmiyor mu?
Ya gece gündüz derimizin altında saklı bulunan vücut şehrine ne demeli... Mide ayrı çalışır, kalp muntazam işler,kan devir işlemini aksatmadan yürütür .
Saymakla bitmeyen daha nice faaliyet ve bunlardan bi haber normal yaşantımıza devam eden bizler. Şöyle bir düşünün! Tüm bu faaliyetlerinden intişar edecek ses ve gürültüleri işitir olsaydık ;yaşantımızın bir kabusa dönüşme ihtimali yüzde yüzlük bir katiyet içinde olmaz mıydı? Her bir organımızın bu işlevlerinden zerre şekva etmeden muvazzaf oldukları görevlerinden imtina etmemeleri;insanım diyen insanı derin bir tefekküre sevk etmez mi?
Her ne yaparsan yap, hiç bir fiilin onların bu belli bir düzen içindeki işleyişine engel teşkil edeceği vaki değildir. İster kalk; ister yat, ister yürü;ister koş, her halükarda bedenin bir ulul emr üzerine fiiliyat arz ettiğini yine bir ulu'l emr üzerine faaliyetlerine son verildiğini, buna hariçten hiç bir müdahelenin olmasının mümkün olmadığını düşün!...
Vücuda duhul edecek zararlı maddelerle her an savaşmak için tetikte bekleyen al ve ak yuvarların bir askeri disipilin içinde İlahi bir organizatörün emrine ram olup, organize olmaları;ondan gelen her emri, lisan-ı hallerince baş üstüne deyip, o emrirleri eksiksiz yerine getirmeleri bir hayranlık vesilesi değil midir?
Üşüdüğünde avuç içlerimize üflediğimiz sıcak hava ile ; içtiğimiz sıcak çayı soğutmak için üflediğimiz soğuk havanın bir klima modunda oluşu basit gelse de; düşünen insan için bir hikmet - i İlahi olduğu gerçeğini değiştiremez.
Evet, bedenin amiri her ne kadar beyin olarak gözüksede; asıl emir makamı yüce Allah'ın dır. Emri veren odur, o ol deyince olur. O ne yüce bir vekildir.
Allah cümlemizin ona yapacağı tüm ilticaları kabul buyursun;tüm dertlerimize Şafi ismiyle şifa eylesin.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa Kaplan
DÜŞÜNCE VE ALGI
Battığı zaman bir iğne ucu dahi bedene acı verdiği halde ;parmaklardan çıkan tırnaklar, kafa derisinden fışkıran saç telleri, damağı yarıp çıkan dişlerin acı vermemesi size garip gelmiyor mu?
Koşup, yürürken; oturup,kalkarken farkına varmadan adeta bir nöbet devir teslimi yapar gibi, sessiz sedasız ölüp gidenlerin yerine gelen yeni hücreler merakınızı celp etmiyor mu?
Ya gece gündüz derimizin altında saklı bulunan vücut şehrine ne demeli... Mide ayrı çalışır, kalp muntazam işler,kan devir işlemini aksatmadan yürütür .
Saymakla bitmeyen daha nice faaliyet ve bunlardan bi haber normal yaşantımıza devam eden bizler. Şöyle bir düşünün! Tüm bu faaliyetlerinden intişar edecek ses ve gürültüleri işitir olsaydık ;yaşantımızın bir kabusa dönüşme ihtimali yüzde yüzlük bir katiyet içinde olmaz mıydı? Her bir organımızın bu işlevlerinden zerre şekva etmeden muvazzaf oldukları görevlerinden imtina etmemeleri;insanım diyen insanı derin bir tefekküre sevk etmez mi?
Her ne yaparsan yap, hiç bir fiilin onların bu belli bir düzen içindeki işleyişine engel teşkil edeceği vaki değildir. İster kalk; ister yat, ister yürü;ister koş, her halükarda bedenin bir ulul emr üzerine fiiliyat arz ettiğini yine bir ulu'l emr üzerine faaliyetlerine son verildiğini, buna hariçten hiç bir müdahelenin olmasının mümkün olmadığını düşün!...
Vücuda duhul edecek zararlı maddelerle her an savaşmak için tetikte bekleyen al ve ak yuvarların bir askeri disipilin içinde İlahi bir organizatörün emrine ram olup, organize olmaları;ondan gelen her emri, lisan-ı hallerince baş üstüne deyip, o emrirleri eksiksiz yerine getirmeleri bir hayranlık vesilesi değil midir?
Üşüdüğünde avuç içlerimize üflediğimiz sıcak hava ile ; içtiğimiz sıcak çayı soğutmak için üflediğimiz soğuk havanın bir klima modunda oluşu basit gelse de; düşünen insan için bir hikmet - i İlahi olduğu gerçeğini değiştiremez.
Evet, bedenin amiri her ne kadar beyin olarak gözüksede; asıl emir makamı yüce Allah'ın dır. Emri veren odur, o ol deyince olur. O ne yüce bir vekildir.
Allah cümlemizin ona yapacağı tüm ilticaları kabul buyursun;tüm dertlerimize Şafi ismiyle şifa eylesin.