Dünün medyasıyla; bugünün medyası…

Yazının Giriş Tarihi:
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.10.2024 11:27

1992 yılından beri medyadayım. Kameraman olarak girdiğim bu sektörde ulusal kanalların birçoğunda ana haber dalında görüntülerim yayınlandı.

1998 yılında, ATV GAP temsilciliğinde görev aldım. O dönemler basın ve medya camiasının parlak dönemiydi. Medya yahut basın da bulunmak zahmetli ve külfetliydi. Meşakkati yoğun bir meslek olduğundan bu sektörde çalışan arkadaşlarımızın sayısı azdı. Arzu edilen ama yoğun temposundan dolayı kişiyi pes ettiren bir meslek dalıydı. Bundan dolayı da bu meslekte çalışanlarında ayrı bir itibarı olurdu. Zorluklar mı? Bu meslekte başarmak, zoru başarmaktı. En başta geceniz ve gündüzünüz yoktu.24 saat açık bir telsiz ve herhangi bir saatte gelen telefonla, en iyi haberi yakalamak ve en iyi görüntüyü almak adına koştururdunuz.

Sadece bu mu? Elbette hayır! Birde fark yaratmanız lazım, özel haberlerinizle. Bundan sonrasında sizi zorlu bir maraton bekler. Çektiğiniz, ama dijital görüntü ve internete ağı olmayan, günümüzde ilkel olarak adlandırılan yöntemlerle ve o günün teknolojisi ve imkânları dâhilinde, en iyisini sunmak adına, kasete kaydettiğiniz görüntüleri ve haber metnini yazıp, İstanbul’daki haber merkezine yetiştirmek için çabalarsınız. Çünkü haberin ya yarına ve yahut akşama yayınlanması gerekiyordur. Siz otobüs terminalinden tutun da Urfa, Antep, Batman, Mardin, Diyarbakır havaalanlarına kadar, İstanbul uçak seferlerini yakalamaya çalışırsınız. Her an havaalanlarıyla irtibat halindesinizdir. Telefon faturası mı oda cabası… Şimdilerdeki gibi her yöne uygun paketler yok, maaşın 4/1 telefon faturalarını karşılamaktadır. İstanbul’a uçak mı buldunuz; son sürat her tehlikeyi göze alarak, arabayla havaalanının yolunu tutarsınız. Kaseti teslim ettikten sonra büyük bir yük omuzlarınızdan kalkar. Bundan sonra kaset ulaştı mı? Haberin içeriğinden tutunda, görüntünün kalitesinden ve çekim yönlerine kadar, haber müdürünüz tarafından artı ve eksileriniz size aktarılır. Nitekim bu uyarılar ve artılar sizin için büyük bir önem arz eder. Daha iyi bir haber için bunları göz önünde bulundurmanız gereklidir. Çünkü hedefiniz, en iyisi olmaktır. Sabırsızlıkla Akşam haberlerini beklersiniz. Haberiniz yayınlandı mı? Günün tüm yorgunluğu ve çektiğiniz sıkıntıların hepsini unutursunuz. Artık mutlusunuzdur. Bu mutluluğu yakalamak için, devamlı olarak en iyisini yapmak istersiniz. Amacınız başarıydı. Ve siz görev aşkı ve sorumluluk bilincinizle başarıya ulaştınız. Buna fedakârlık mı dersiniz emek mi? Ailenizden, çocuklarınızdan tutun da, kendinize kadar herkes bu emeğin bir parçasıdır aslın da.

O dönemlerde sayılı yerel kanal ve uydu kanalımız vardı. Şimdiler de öyle mi? Basın ve medya camiası büyüdü. Artık sayılı basın camiasından çıktık. Bu camiada tanımadığımız arkadaşlar ve yeni bir kuşak hızla yer almakta. Bu büyümenin arkasında yatan gücün teknoloji ve internet ağı olduğu yadsınamaz bir gerçek. Yalnız günbegün gelişen ve büyüyen basın ve medya camiasında, geçmişte ki gibi emek ve emekten aldığınız zevk yoktu artık. Çünkü alın teri döktüğünüz  emekler, acemi ellerde bir telefon kamerasına sığdıracak hale gelmiş, sonrada 3G Lİ yayına dönüşmüş, haber merkezinin yanı sıra facebook ,twitt aracığıyla yayın yaparak kitlelere ulaşmış,sanal alemde,sanal medyalar ve sanal basınlar oluşmuştur. Öyle ki emek ve emektarın kıymetini yitirdiği bir camia oluşmuştur. Dolayısıyla basının, medyanın ve bu camiada çalışanların, eski değer ve itibarlarının olmadığını günümüzce hepimiz tarafından aşikârdır. Haber yapıldığında saygı duyulan bir meslek dalından çıkıp, herkesin görüntü alıp verdiği ve bu sektörün saygınlığını yitirmesi de üzüldüğüm diğer bir noktadır. Basın ve medya camiasında görev alan biri olarak eski günleri yâd ederken, o günlerin özlemini de çektiğimi burada belirtmeliyim.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.